Rusya’ya karşı savaşan Ukraynalı genç asker, baba olmak için gün sayıyor
Harkiv

Ukrayna’nın ikinci en büyük şehri Harkiv’de yaşayan ve savaşın başladığı dönemde 6 aylık hamile olan eşini bırakarak gönüllü olarak cepheye geçen Anton kod adlı genç asker, daha sonra Ukrayna ordusuna kadrolu olarak alındı.

Cepheden özel izin alarak kısa bir süre sonra doğum yapmaya hazırlanan ve hastanede sağlık kontrolünden geçen eşini ziyaret eden Anton, Babalar Günü vesilesiyle AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Birkaç gün sonra bebek doğacak ve umarım her şey iyi olacak.” dedi.

Anton, cephede bir yandan hamile eşini, diğer yandan kendisini düşünmek zorunda olduğunu belirtti. Erkek çocuk beklediklerini söyleyen Anton, “Hep bir erkek çocuk babası olmayı hayal etmiştim. Çocuğumun yanımda büyümesini arzu ediyorum.” diye konuştu.

Savaşın kısa sürede sona ermesi temennisinde bulunan Anton, şu ifadeleri kullandı:

“Ben şimdilik cepheden izin aldım ve eşimle ilgilenmeye geldim ama hemen görevime geri dönmeliyim. Ama çocuk doğduğu gün eşimin yanına gelip gelemeyeceğimi söylemem zor olur. Gelmeyi isterdim ama izin almanın ne kadar mümkün olacağını bilmiyorum. Her şey cephedeki gelişmelere bağlı.”

Asıl mesleğinin aşçılık olduğunu, savaştan önceki dönemde restoranlarda çalıştığını söyleyen Anton, “Savaş başlamadan önce eşimle kiraladığımız evde kalıyorduk. Ben cepheye gitmeden önce onu büyükannesine bıraktım. Savaş bitince geri gelip mesleğimi yapmaya devam etmeyi ve kendi evimi satın almayı düşünüyorum.” dedi.

Anton’un eşi 18 yaşındaki Viktorya da savaşın getirdiği strese rağmen karnında taşıdığı bebeğin sağlık durumunun iyi olduğunu belirtti.

Savaş başladığında yaklaşık 6 aylık hamile olduğunu kaydeden Viktorya, “İlk başta çok zordu ama dayandık. Kocamın yanımda olmaması zor tabii ki ama bana annem ile büyükannem yardım ediyor.” ifadelerini kullandı.

Viktorya, Rus hava saldırılarının sürekli devam etmesine rağmen savaş durumuna alıştığını ve artık eskisi gibi korkmadığını dile getirerek “Savaş başladığında sığınakta kalıyordum.” diye konuştu.

Yeni doğacak bebeğin kocası için çok değerli olacağını vurgulayan Viktorya, “Bu yüzden de bir yandan kocam için, diğer yandan da karnımdaki bebeğin sağlığı için endişeleniyorum.” ifadelerini kullandı.

Doğacak çocuğuna Tomas adını vermeyi planladıklarını söyleyen Viktorya, “Hayatta bir planım yok. Sadece kocamın yanımızda olmasını istiyorum. Savaşın derhal bitmesini istiyorum. Hayatımızla ilgili bir hayal bile kuramıyorum. Yarının ne getireceği belli olmaz.” dedi.

Viktorya, doğumu sırasında kocasının da yanında olmasını istediğini sözlerine ekledi.

Ukrayna Milli Eğitim Bakanı: ‘Savaş nedeniyle 651 bin çocuk yurt dışına kaçtı’

Rusya- Ukrayna savaşı devam ederken, Ukrayna Milli Eğitim Bakanı Serhiy Shkarlet ülkedeki çocuklarla ilgili açıklamada bulundu. Ukrayna Milli Eğitim Bakanı Shkarlet yaptığı açıklamada, “Savaş nedeniyle Ukraynalı toplam 651 bin çocuk yurt dışına kaçtı ve Ukrayna’ya ait bin 174 okul Rus işgali altında. Savaşın başladığı 24 Şubat’tta 2 haftalık zorunlu tatil ilan ettik. 14 Mart’ta ise 12 bin 800 okul yeniden faaliyet göstermeye başladı” dedi.

Bakan Shkarlet ayrıca açıklamasında, “Şu anda online olarak 14 okul eğitim veriyor. Okullar lisanslılar ve eğitim sertifikaları verebilirler. Online eğitim veren okullarla işgal altındaki bölgelerdeki eğitim sürecini Ukrayna standartlarına yükseltebiliriz” ifadelerini kullandı. Ukrayna’da 9 bin 200’den fazla okulun ve 2,9 milyondan fazla çocuğun akademik yılı tamamladığı öğrenildi.

AB dışişleri bakanları yarın gıda ve enerji güvenliği gündemiyle toplanacak
Brüksel

Bakanlar, 23-24 Haziran’da düzenlenecek AB Liderler Zirvesi öncesinde Brüksel’de bir araya gelecek.

Üst düzey bir AB yetkilisi, toplantının gündeminde Ukrayna savaşının, özellikle gıda ve enerji güvenliği olmak üzere küresel etkileri açısından yer alacağını söyledi.

AB’nin mahsur kalan milyonlarca tonluk buğdayın ihracatı için, krizden etkilenecek nüfusun büyüklüğü göz önüne alındığında Belarus dahil çeşitli seçenekleri değerlendirdiğini belirten yetkili, en ideal seçeneğin Karadeniz olduğunu vurguladı.

Yetkili, toplantıda enerji güvenliği açısından Körfez ülkeleri ile mevcut olumlu ilişkilerin ele alınacağını, ancak Rusya’nın yarattığı tehdit ışığında bu ilişkilerin dönüştürülmesinin konuşulacağını aktardı.

AB’nin Körfez ile gelecek için karşılıklı bağımlılığa dayalı bir ilişki dizayn ettiğini ifade eden yetkili, İran’ın tutumu ve nükleer anlaşmanın akıbetinin de bu hedefi etkileyeceğini anlattı.

Yetkili, bakanların son zirvede kabul edilen 6. yaptırım paketini masaya yatıracaklarını, yeni bir paket hazırlığında olmadıklarını dile getirdi.

Mısır

AB bakanları, toplantıda Mısır ile ilişkileri de değerlendirdikten sonra gayriresmi öğle yemeğinde, bugün yapılacak 9. AB-Mısır Ortaklık Konseyi toplantısı vesilesiyle Lüksemburg’da bulunan Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile bir araya gelecek.

Bakanların gündeminde Afrika Boynuzu ve Etiyopya’daki durum da yer alacak.

Almanya Başbakanı Scholz: AB genişlemeye kendisini hazırlamalı
Berlin

Scholz, Alman Haber Ajansına verdiği röportajda, AB’nin, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlangıcından beri Ukrayna’yı birlikte ve kararlı bir şekilde desteklediğini belirterek, AB’nin bu birlik ruhu içinde hareket etmeye devam etmesini istedi.

Ukrayna’ya AB’ye adaylık statüsü verilmesine ilişkin bir soruya cevaben Scholz, AB’ye giden yolun kolay olmadığını, bu yola çıkmak isteyen her adayın birçok şartı yerine getirmesi gerektiğini ifade etti.

Scholz, AB tarafından adaylara ilerleme olduğuna dair somut şeyler sunulmasının da önemli olduğunu belirterek, “Aksi takdirde adaylık statüsünün hiçbir şeye götürmediği duygusu ortaya çıkar. Batı Balkanlardaki ülkelere ciddi olduğumuzu göstermeliyiz. Arnavutluk ve Kuzey Makedonya, AB üyeliğine ilişkin somut müzakerelere başlamak için tüm şartları yerine getiriyor. Bu (müzakereler) şimdi başlamalı.” diye konuştu.

AB’nin de kendisini yenilemesi gerektiğini söyleyen Scholz, “AB, genişlemeye kendisini hazırlamalı. Bunun için yapılarını ve karar alma süreçlerini modernize etmeli.” dedi.

Scholz, bugün oy birliğiyle karar alınan her şey için her zaman oy birliği gerekmediğini, bunu, AB Liderler Zirvesi’nde başka konuların yanında ele alacaklarını kaydetti.

AB’ye katılım şartlarının çabuk yerine getirilmesinin, ülkelerin ve bu ülkelerin vatandaşlarının elinde olduğunu dile getiren Scholz, “Eski Makedonya, Yunanistan ile bir anlaşmazlığı çözmek için adını Kuzey Makedonya olarak değiştirdi ve bunu yaptığı için ödüllendirilmedi. Böyle bir şey bir daha olmamalı. Adaylık statüsü ile umut yaratmak ve umudun hayal kırıklığına yol açmasını istemiyoruz.” ifadelerini kullandı.

– “BM Genel Sekreterinin Ukrayna tahılı için ihraç koridorları açma çabalarını destekliyoruz”

Başbakan Scholz, dünyadaki gıda krizine ilişkin olarak da değerlendirmede bulundu. Scholz, Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaşın tüm dünya için sonuçları olduğunu belirtti.

Bu konuda küresel dayanışmaya ihtiyaç olduğuna işaret eden Scholz, “Gıda güvenliği sağlamak için küresel bir girişim başlattık. Ukrayna’daki tahıl ambarları dolu. Milyonlarca ton tahıl ihraç edilmeyi bekliyor.” dedi.

Ukrayna’nın Karadeniz’den gelen Rus saldırılarına karşı korunmak için limanlarını mayınlamak zorunda kaldığını belirten Scholz, “Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Ukrayna tahılı için ihraç koridorlarını açma çabalarını destekliyoruz. Müzakereler uzun süredir devam ediyor ve gidip geliyor. Bir anlaşma sağlanmasını dünya için ümit etmek lazım. Rusya, güvenli nakliyata imkan vermesi ve aynı zamanda inandırıcı bir şekilde böyle bir koridoru işgal için kullanmayacağı güvencesi vermelidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Scholz, Ukrayna limanlarına ulaşım için Birleşmiş Milletler misyonunun görev almasının düşünülüp düşünülmeyeceği sorusuna, bu konuların tümünün şu anda müzakere edildiği, ancak bunlar hakkında kamuoyu önünde spekülasyon yapmanın bu zorlu müzakereleri olduğundan daha da karmaşık hale getireceği yanıtını verdi.

– G7 Zirvesi

Şansölye Scholz, Almanya’nın dönem başkanlığında 26-28 Haziran’da Bavyera eyaletindeki Elmau Sarayı’nda yapılacak G7 Zirvesi’nde ele alınacak konular arasında iklim değişikliği, dijitalleşme ve demokrasinin olacağını ifade etti.

Bu zirveden bir birlik sinyali çıkmasından çok memnun olacağını belirten Scholz, “Zirve demokrasi dünyasına yeni bir bakış getirmek için bir başlangıç ​​noktası olabilirse bu, özel bir başarı olur.” diye konuştu.

Dünyanın 30 yıl sonra bugün olduğundan daha fazla çok kutuplu olacağını söyleyen Scholz, “Birçok güç merkezi olacak. Sadece iki veya üç değil. Buna rağmen bu dünyanın birlikte çalışmasını ve burada demokrasilerin merkezi rol oynamasını başarırsak bu, ileriye doğru büyük bir adım olur.” dedi.

Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İtalya Başbakanı Mario Draghi ile Ukrayna’nın başkenti Kiev’e yaptığı ziyarete de değinerek, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşın korkunç yıkımları geride bıraktığını, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya saldırma kararıyla korkunç bir suçu üzerine aldığını kaydetti.

Rusya: Ukrayna’ya ait Su-25 savaş uçağı ile Mi-24 helikopteri düşürdük
Moskova

Konaşenkov, Rus ordusunun Ukrayna’da savaştaki eylemlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Havadan ve karadan fırlatılan yüksek hassasiyetli füzelerle Donbas’taki Ukrayna askeri teçhizatları için kullanılan Kremençug ve Lisiçansk’taki akaryakıt deposu ve rafineri teknoloji tesislerini yok ettiklerini belirten Konaşenkov, havadan fırlatılan yüksek hassasiyetli füzelerle Avdiyivka, Keramik, Jelannoye’de 4 adet Grad çok namlulu roketatar, Donetsk bölgesinde Lastoçkino, Oçeretino, Vodyanoye, Jelannoye yakınlarında 4 adet 155 milimetrelik M777 obüsün aralarında bulunduğu toplam 12 topçu bataryasının vurulduğunu ifade etti.

Rus hava muharebe taktik birliklerinin 62 askeri bölgeyi ateş altına aldığını kaydeden Konaşenkov, bu saldırılar sonucunda 160’tan fazla Ukraynalı milliyetçi güç ile bir Buk-M1 hava savunma füze sisteminin etkisiz hale getirildiğini dile getirdi.

Rus hava savunma sistemleriyle Luhansk bölgesinde Kamışevaha yerleşim birimi yakınlarında Ukrayna hava kuvvetlerine ait bir Su-25 ile Donetsk bölgesinde Arhangelsk yerleşim birimi yakınlarında bir Mi-24 askeri helikopterin düşürüldüğünü söyleyen Konaşenkov, Luhansk, Herson, Harkiv, Zaporijya bölgelerinde 8 Ukrayna insansız hava aracının vurulduğunu aktardı.

Füze ve topçu birliklerin 180 askeri alan, 16 komuta merkezi ve 32 topçu pozisyonlarını ateş altına aldığını kaydeden Konaşenkov, böylece 310’dan fazla Ukraynalı milliyetçi gücün etkisiz hale getirildiğini dile getirdi.

Konaşenkov, “Ukrayna’ya ait bugüne kadar 206 uçak, 132 helikopter, 1241 insansız hava aracı, 343 hava savunma füze sistemi, 3 bin 613 tank ve zırhlı araç, 547 çok namlulu roketatar, 2 bin 32 obüs ve havan topu, 3 bin 687 özel askeri araç yok edildi.” ifadelerini kullandı.

Ukraynalı kadın ve çocukların “Babalar Günü” özlemi
Aydın

Rusya-Ukrayna savaşının başlamasının ardından bazı Ukraynalılar, 5 Mart’ta Polonya üzerinden hava yoluyla geldikleri Aydın’ın Kuşadası ilçesinde otel ve evlere yerleşti.

Eşlerini ve babalarını geride bırakan Ukraynalı kadınlar ile çocuklar, savaşın biteceği günü umutla bekliyor.

Ukraynalılar, ülkelerinde son yıllarda kutlanmaya başlayan Babalar Günü’nü ise bu yıl onlardan ayrı hüzünle karşılıyor.

Çocuklar, babalarına olan özlemlerini zaman zaman telefonla görüntülü konuşarak gideriyor.

Kuşadası’nda 3 ve 8 yaşlarındaki iki çocuğuyla yaşayan Anatolii Liulka (37), AA muhabirine, eşinden ve babasından uzakta geçirdiği 4’üncü ay olduğunu söyledi.

Burada güvende olsalar da aklının ülkesinde olduğunu aktaran Liulka, ilçe halkına, kamu kurumlarına ve sivil toplum kuruluşlarına yardımlarından dolayı teşekkür etti.

Uçak mühendisi olan eşinin havalimanında çalışmalarına devam ettiğini belirten Liulka, “Benim kocam, dünyam… Onu hiç bırakmak istemiyordum. Fakat kendisi buna karar verdi. Beni gitmem için ikna etti. Kocam sürekli çocukları soruyor. Küçük oğlum da uyumadan önce sürekli babasını soruyor.” dedi.

Babası ve annesinin de Herson şehrinde yaşadığını ve daha sonra tahliye edildiklerini anlatan Liulka, “Oranın hayatı çok zorlaştı. Rus ordusu kötü davranıyor. Orada yaşamak çok zor.” dedi.

Babası için şiir yazdı

Babasına “Özledim” şiirini yazan 8 yaşındaki Milana Liulka da “Onu çok özledim ve gidince ilk olarak ona sarılmak istiyorum. Babam hayatta, sağ kalsın. Her gün onun için dua ediyorum.” dedi.

Dünyada bir daha böyle savaşların olmaması temennisinde bulunan ​​​​​​​Liulka’nın şiiri şöyle:

“Benim babam, dünyadaki en iyi babamdır/Senin sevgini hep hissediyorum/Senin ellerini özledim/Benim saçımı okşadığın zamanı özledim/Lütfen hep sağlıklı kal, hep yanımızda ol/Tanrı seni bizim için korusun. Seni çok seviyorum.”

“Duygularımı anlatmak çok zor”

Dört yaşındaki çocuğuyla savaştan kaçan Yuliia Siurenko (29) da kendi babası ve eşinin Ukrayna’da kaldığını söyledi.

Babalar Günü’nde ilk kez onlardan ayrı olacaklarını belirten ve gözyaşlarını tutamayan Siurenko, şöyle devam etti:

“İlk kez Babalar Günü’nü ayrı kutluyoruz. Duygularımı anlatmak çok zor. Belki onları bir daha göremeyebilirim. Çok korkuyorum ve üzülüyorum. Her akşam onlarla konuşuyorum ve dua ediyorum. Hayatta kalsınlar ve sağlıklı olsunlar diye dua ediyorum. Eşime ve babama kendilerini korumalarını söylüyorum. Savaşın en kısa sürede bitmesini istiyorum. Evet onlarla telefonda konuşuyoruz ama kokularını almak, onlara sarılmak istiyorum. Çocuğum babasına sarılsın…”

Rusya-Ukrayna savaşı Avrupa’da yaşam maliyetini her geçen gün artırıyor
Berlin

Rusya-Ukrayna savaşı, Avrupa’da yaşam maliyeti krizini körüklemeye devam ediyor.

Avro Bölgesi’nde savaşla ivmelenen enerji ve gıda fiyatları, enflasyonu mayısta yüzde 8,1 ile 1997 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıkarırken, bu oranın Avrupa Merkez Bankası (ECB) tarafından belirlenen hedefin 4 katından fazla olması dikkati çekti.

Batılı ülkelerin Rusya’ya yönelik sert ekonomik yaptırımlarına rağmen Ukrayna’da savaş devam ederken, küresel arza ilişkin endişelerin ve maliyetlerin yükselmesiyle gıda fiyatlarındaki keskin artış da sürüyor.

Avrupa ülkelerini de etkileyen savaş nedeniyle başta un ve ayçiçeği yağı olmak üzere Avrupa’da temel gıda ürünlerinde fiyat artışları ve bazı ürünlerde tedarik sıkıntısı yaşanıyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre, küresel gıda fiyatları, Rusya-Ukrayna savaşından bu yana en yüksek seviyelerine ulaştı.

Avrupa’nın “tahıl ambarı” olarak bilinen Ukrayna’nın Rusya ile savaşta olması, buğday fiyatlarını son yılların en yüksek seviyesine çıkarırken, bu durum ekmek, makarna ve bisküvi gibi ürünlerin fiyatını artırdı.

Yaklaşık yüzde 70’i verimli topraklarla kaplı olan Ukrayna’nın 32 milyon hektarlık ekilebilir araziye sahip olduğu biliniyor. Bu oran, tüm Avrupa Birliği’ndeki (AB) ekilebilir arazinin üçte birine tekabül ediyor. Rusya ve Ukrayna, dünya buğdayının yaklaşık yüzde 14’ünü üretiyor ve bu oran, küresel buğday ihracatının neredeyse üçte birini oluşturuyor.

Ukrayna’nın Karadeniz’deki başlıca limanları Rus ablukası ile karşı karşıya bulunurken, bu durum, ülkeden daha az buğdayın ihraç edilmesine sebep olarak arzın kıtlaşmasına ve fiyatların yükselmesine neden oluyor.

Tahıl, yaşam için önemini korumaya devam ederken, Avrupalı siyasetçiler, Rusya’yı “enerji” ve “gıdayı” silah olarak kullanmakla suçluyor. AB liderleri, Ukrayna’daki savaşın Afrika ve Orta Doğu’dan Avrupa’ya büyük bir göç dalgasına neden olacak gıda kıtlığı krizini tetikleme riski taşıdığını da savunuyor.

Buğdayın fiyatı tarihi seviyelere ulaşırken, ayçiçeği yağı ve soya fasulyesinde “kıtlık riskinin” halen olduğu belirtiliyor. Gübre fiyatları da artmaya devam ediyor. Yaşanan gelişmeler diğer ülkelerin, tarım sektöründe başlıca tedarikçi ülkeler olan Rusya ve Ukrayna’ya ne kadar bağımlı olduğunu gösteriyor.

Avrupa’nın bazı ülkelerinde un ve ayçiçeği ürünlerinin yer aldığı raflar boş olmaya devam ediyor. Söz konusu ürünler bazı ülkelerde hala yüksek fiyatlarla satışa sunuluyor.

Artan enerji, gaz ve akaryakıt fiyatları nedeniyle zor durumda olan Avrupalı tüketiciler, temel gıdalardan yağ ve unda tedarik sıkıntısının yanı sıra ciddi oranda artan fiyatlarla da karşı karşıya kaldı.

Raflar hemen boşaltılıyor

Savaştan önce 1,50 avronun altında olan ayçiçeği yağının litresi, tedarik sıkıntısı ve fiyatların yükseleceği endişesiyle talebin artması sonucu 5 avronun üzerine çıktı. Söz konusu artışta; ayçiçeği yağının en çok ithal edildiği Ukrayna’dan yağın tedarik edilememesi etkili olurken, bu durum, gıda şirketlerini de patates cipsinden kurabiyelere kadar çeşitli ürünlerde palmiye yağı gibi daha az tercih edilen alternatiflere yönlendiriyor.

Son günlerde fiyatların biraz gerilmesine karşın insanların evlerinde stok yapmaya devam etmesi nedeniyle ayçiçeği yağı ve un ile doldurulan raflar hemen boşaltılıyor. Bazı marketler, bu sorunun önüne geçmek için ayçiçeği yağı ve un satışlarına kişi başı sınırlandırmasını devam ettiriyor.

Avrupa’nın önde gelen gıda perakende zincirleri diğer ürünlerde maliyet artışları nedeniyle fiyatlarını düzenli olarak yükseltirken, fiyat artışları tüketiciler için endişe kaynağı olmaya devam ediyor.

FAO’ya göre, Rusya ve Ukrayna, dünya ayçiçeği yağı ihracat pazarının yüzde 52’sini oluşturuyor.

Yiyecek ve içecek fiyatlarındaki artıştan en çok kıtadaki savunmasız haneler etkileniyor. Yüksek fiyat artışları en çok et, tahıl ürünleri, süt ürünleri, meyve ve sebzede olurken, Avrupa’da gıda enflasyonunun bu yaz zirve yapması, yüksek seviyelerin 2023’e kadar devam etmesi bekleniyor.

Enerji fiyatlarındaki artış

Moskova, küresel enerji piyasalarında önemli bir oyuncu olarak kendini konumlandırıyor.

Rusya-Ukrayna savaşının Avrupa’da yaşam maliyeti krizini tetiklediği ikinci büyük alan enerji olarak dikkati çekiyor.

Rusya, dünyanın en büyük üç ham petrol üreticisinden biri ve dünyanın kanıtlanmış doğal gaz rezervlerinin (yaklaşık 38 trilyon metreküp) yaklaşık dörtte birine ev sahipliği yapıyor.

İngiltere ve ABD, Rusya’nın savaşı finanse etme yeteneğini engellemek amacıyla Rus enerjisini ithal etmeyi durdururken, AB de bu konuda bazı girişimler başlattı.

Savaş; ticaret ve üretim kesintilerinin yanı sıra enerji fiyatlarının keskin şekilde artmasına neden oldu.

Dünya Bankası ortalama enerji fiyatlarının bu yıl yüzde 50 artacağı öngörüsünde bulunurken, bunun 1970’lerden bu yana en büyük artış olacağı belirtiliyor.

Uzmanlar, bu durumu “Yaşanmakta olan şeyi, ucuza üretme yeteneğinin ortadan kalktığı ve ekonominin gerildiği 1970’ler tarzı bir ekonomik şok.” olarak tanımlıyor.

Savaştan önce varil başına 90 dolar seviyesinde işlem gören ham petrol fiyatları, bugün 120 dolar seviyesinden alıcı buluyor.

Kovid-19 sonrası talep artışı

Salgının devam eden etkisinin yanı sıra artan gıda ve enerji fiyatları, yaşam maliyetlerindeki artışın tek nedeni değil…

Kovid-19 salgınından sonra ekonomik faaliyetlerin tekrar tam olarak başlaması Avrupa’da yaşam maliyeti krizinin ivmelenmesine katkıda bulundu.

Salgın kaynaklı kısıtlamaların martta kaldırılmasıyla talep hızla arttı. Bu durum, küresel tedarik zincirleri üzerinde baskı oluşturarak mal ve hizmetlerde fiyat artışlarına neden oldu.

Rusya’dan doğal gaz tedariki durursa maliyetler daha da artabilir

Avrupa’da tarım ve gıda sektöründe faaliyet gösteren birçok şirket, gıda veya hayvan yemi üretebilmek için gaz arzına bağımlı olurken, Rusya’dan doğal gaz tedarikinin aniden durmasının tarım sektörüne etkisi tartışılıyor.

Avrupa’nın en büyük nüfusuna sahip Almanya’da tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (tarım ÜFE), nisanda yüzde 39,9 artarak 1961’den bu yana 2 aydır art arda en yüksek yıllık artışı kaydetti.

Rusya’dan gelen doğal gazın durması halinde daha fazla fiyat artışının yanı sıra münferit gıda maddelerinin tedarikinde de dar boğaz yaşanması bekleniyor.

Gaz arzı sorunları esas olarak sebze mahsullerini etkileyecek. Seralarda yetiştirilen ev ve balkon bitkilerinin arzının bu durumdan etkilenebileceği belirtiliyor.

Bu arada, Ukrayna’da savaşla birlikte gıda güvenliği konusundaki endişeler artarken, AB, pestisitlerin sürdürülebilir kullanımı gibi iklim politikalarını askıya almak zorunda kalıyor.

Zelenskiy, Rusya’nın savaş nedeniyle ‘en yüksek’ bedeli ödemesi gerektiğini söyledi
Kiev

Zelenskiy ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson, başkent Kiev‘de yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Ülkesi için savunma ve güvenlik meselelerinin önemli olduğuna dikkati çeken Zelenskiy, Rus füzelerinin Ukrayna halkı ile toprakları için tehdit unsuru kalmaya devam ettiğini söyledi.

Zelenskiy, “Rus ordusunun füze saldırılarının birçoğu sıradan insanlara ve sivil altyapıya yöneliktir. Ruslar, ev, okul, hastane, üniversite, ulaşım araçlarını vuruyor. Rus füzelerine karşı savunma desteği, ortaklarımız, hepimiz için öncelikli olmalıdır. Bu, topraklarımızın büyük bölümündeki insanlarımızın hayatını garanti altına alacak.” dedi.

Johnson ile ağır silah sevkiyatının artırılması ile ilgili konuları ele aldıklarını dile getiren Zelenskiy, “Ukrayna’ya hava savunmasının sağlanması bugün çok önemlidir. Bu yönde hareket etmeye başladık.” değerlendirmesinde bulundu.

“Rusya, insanlarımıza ve işletmelerime verdiği zararı tazmin etmeli”

Rusya’ya savaş nedeniyle yaptırımların uygulandığına dikkati çeken Zelenskiy, söz konusu yaptırımların güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Zelenskiy, “Saldırgan Rusya’nın bu savaş için en yüksek bedeli ödemesi gerekiyor. Ayrıca Rusya, insanlarımıza ve işletmelerime verdiği tüm zararı tazmin etmelidir.” şeklinde konuştu.

Küresel gıda krizine de değinen Zelenskiy, “Rusya, Ukrayna limanları üzerindeki abluka nedeniyle küresel piyasada oluşan gıda açığından sorumludur. Afrika ve Asya ülkeleri açlıktan korunmalıdır. Tüm dünyadaki insanlar, temel gıda ürünlerinin fiyatların yükselmesinden korunmalıdır. Rus saldırganlığı olmasaydı gıda açığı bu düzeyde olmazdı.” dedi.

Ülkesini kış mevsimi için hazırlama yönünde adımlar attıklarını dile getiren Zelenskiy, İngiltere’nin bu konuda yardımcı olmaya hazır olduğunu ifade etti.

Zelenskiy, “Savaşı kazanacağımızdan şüphe yok. Bu nedenle zaferi elde ettikten sonra Ukrayna’nın yeniden yapılandırılması için hazırlanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

İletişim Başkanlığından Brüksel’de ‘Ukrayna Krizi ve NATO’nun Geleceği’ paneli
Brüksel

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun‘un videolu mesajıyla başlayan panele, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, Brüksel Büyükelçisi Hasan Ulusoy ve Brüksel Başkonsolosu Umut Deniz’in yanı sıra çok sayıda Türk ve yabancı davetli katıldı.

Basın Kulübünde Türk-Alman Üniversitesinden Doç. Dr. Enes Bayraklı’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde söz alan Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular Birliği Başkanı Richard Milsom, kendini Türkiye’nin yakın dostu olarak tanımladı ve Türkiye’nin siyasi, askeri ve ekonomik hedeflerinin pek çoğunu desteklediğini vurguladı.

Milsom, Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaş nedeniyle, NATO’nun yeniden gündeme geldiğini, ABD’nin uzun yıllardır Avrupa ülkelerine yaptığı “savunma harcamalarını artırma” uyarılarının bu dönemde ciddiye alınmaya başlandığını söyledi.

NATO‘nun Ukrayna krizi karşısında birlik sergilediğini ancak İsveç ve Finlandiya’nın üyeliklerine karşı duruş gösterilmesinin NATO içindeki uyumla ilgili soru işaretleri oluşturduğunu savunan Milsom, Türkiye’nin iki ülke ile herkesi tatmin eden bir anlaşmaya varacağından emin olduğunu dile getirdi.

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Dr. Giray Sadık ise Türkiye’nin her zaman Avrupa’nın güvenliği ve NATO için kilit önemde olduğunu ve güncel tehditlerin hibrit nitelikte olması nedeniyle NATO müttefiklerinin her zamankinden daha çok birleşmesini gerektirdiğini ifade etti.

NATO içindeki ya da ittifaka yeni dahil olmak isteyen ülkelerin birbirlerine karşı yaptırımları içeren söylemler kullanmasının yanlış olduğunu belirten Sadık, İsveç ve Finlandiya’nın bu anlayıştan sıyrılmasının yapıcı diyalog için bir başlangıç teşkil edebileceğini söyledi.

Brüksel Özgür Üniversitesinden (VUB) Dr. Koert Debeuf de Avrupa’nın aslında Türkiye’nin hassasiyetlerini anlamadığını, meseleyi “Türkiye’nin NATO’nun genişlemesine sorun çıkarması” şeklinde okuduğunu belirterek, Türkiye’nin PKK ve FETÖ terörü nedeniyle gördüğü büyük zararın daha iyi iletişim ve diyalogla anlaşılması gerektiğini aktardı.

Medipol Üniversitesinden Doç. Dr. Hüseyin Alptekin de NATO üyeliğinin her ülkeye tanınan evrensel bir hak olarak anlaşılmaması gerektiği ve NATO’nun belli şartlar karşılığında üyelerine ayrıcalıklar sunan bir ittifak olduğunun altını çizerek, bunlardan en önemlisinin üyelerin güvenlik endişeleri ve değerlendirmelerine uyumlu davranma olduğunu anlattı.

İsveç’in başkenti Stockholm’de terör örgütü PKK’nın propagandasının yapılmasına dair görsellerin, bahsini ettiği duruma aykırı olduğunu vurgulayan Alptekin, Türkiye’nin, bu tür eylemlerden duyduğu rahatsızlığın İsveç nezdinde anlaşılması ve ona göre adım atılmasından mutluluk duyulacağını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı heyetinin temasları

İletişim Başkanlığı heyeti, Brüksel ziyareti kapsamında Belçika’nın bölgesel ve federal parlamentolarında görev yapan Türk siyasetçilerle de bir araya geldi.

Heyet, aynı zamanda ülkenin önde gelen düşünce kuruluşlarından Avrupa Politikalar Merkezi yetkilileri Ricardo Borges de Castro ve Amanda Paul ile görüştü.

Ardından heyet, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Çağatay Özdemir ve Brüksel Büyükelçisi Hasan Ulusoy’un katılımıyla basınla buluşma etkinliğine katıldı.

CERN, Ukrayna savaşından ötürü Rusya ve Belarus ile çalışmalarını sonlandırdı
Cenevre

CERN‘den yapılan açıklamada dün gerçekleştirilen 208’inci Konsey toplantısında Rusya‘nın Ukrayna’ya saldırıları ve Belarus‘un Rusya’ya destekleri kınanırken, bu saldırıların çok ciddi insani krize sebep olduğu bildirildi.

Açıklamada, Konseyin Rusya ve Belarus ile 2024’e kadar geçerli olan Uluslararası İşbirliği Anlaşmalarını sonlandırdığı duyurularak, “Mevcut durumun takibini sürdüren Konsey, Ukrayna’daki gelişmeler ışığında daha başka kararlar almaya hazırdır.” ifadesine yer verildi.

CERN’in ülkelerle 5 yıl süreliğine imzaladığı Uluslararası İşbirliği Anlaşmaları, taraflardan biri anlaşmanın feshedildiğine dair yazılı ihbar göndermedikçe otomatik yenileniyor.

Belarus ile CERN arasındaki anlaşmanın Haziran 2024, Rusya ile anlaşmanın ise Aralık 2024’te dolması öngörülüyordu.