Büyükelçi Şen: Almanya’daki Türkler çifte vatandaşlığın yasallaştırılmasını bekliyor
Berlin

Almanya Türk Toplumu (TGD) Genel Kurulu’nda konuşan Şen, 25 yılı aşkın süredir Almanya’daki Türklerin hak ve çıkarları için başarıyla çalışan TGD’yi tebrik etti.

Şen, Türklerin Almanya’da kalıcı olarak kalacaklarını kabul ettiklerini belirterek, “Almanya’daki Türkler çifte vatandaşlığın yasallaştırılmasını ve vatandaşlığa geçişin kolaylaştırılmasını bekliyor. Alman vatandaşlığı almayanların da en azından yerel seçimlerde oy kullanma hakkını elde etmelerini bekliyorlar.” dedi.

Türkiye ile Almanya arasında tarihsel olarak çok çeşitli köklü ortaklıklar ve ittifaklar bulunduğunu dile getiren Şen, Almanya’da yaşayan yaklaşık 3,5 milyon Türk’e dayanan insani bağların, iki ülke arasındaki ilişkilerin en önemli boyutlarından biri olduğunu belirtti.

Şen, 60 yılı aşkın süredir Türk toplumunun Almanya’nın gelişimine ve çok kültürlü kimliğine büyük katkı sağladığını vurgulayarak, “Buradaki Türkler Almanya’daki en büyük göçmen grubunu, Müslümanların çoğunluğunu ve Türkiye’nin en büyük diasporasını oluşturuyor. Bugün Almanya’daki Türklerin siyaset, ekonomi, bilim, spor ve sanat gibi çeşitli alanlarda çok önemli başarılara imza attığını görüyoruz. Bununla gurur duyuyoruz. Bugün aramızda bulunan kardiyolog Dilek Gürsoy bunun çok takdire şayan bir örneğidir. Dilek Gürsoy ve diğer başarı örnekleri, özellikle Almanya’daki kızlar olmak üzere Almanlar, Türk ve diğer göçmen gençler için çok değerlidir.” diye konuştu.

Yabancı düşmanlığı, İslamofobi ve ayrımcılık gibi önemli sorunlar hala devam ediyor

Almanya’da yabancı düşmanlığı, İslamofobi ve ayrımcılık gibi önemli sorunların devam ettiğine dikkati çeken Şen şunları söyledi:

“TGD aslında Almanya’da yaşayan Türk toplumu için eşit haklar sağlamak, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele etmek amacıyla kuruldu. Almanya’da Türklere yönelik ırkçı saldırıların ilk kurbanlarından Ramazan Avcı’nın 1985 yılında Hamburg’da neo-Naziler tarafından öldürülmesi TGD’nin kurulmasında önemli rol oynadı. Bunu 1990’lardaki ırkçı cinayetler, özellikle de Mölln ve Solingen’deki korkunç eylemler izledi. İğrenç NSU cinayetleri, Almanya’da yeni binyıla şiddetli ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi’yi taşıdı. Şubat 2020’deki Hanau saldırısı, Almanya’daki ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının boyutunu bir kez daha gösterdi. Bu noktada Hanau’da hayatını kaybedenleri rahmetle anıyor, kederli yakınlarına sabır diliyorum.”

Şen, Almanya’daki Türkiye ve Türkiye temsilcilikleri olarak hükümetin ırkçılığa karşı aldığı tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanmasını beklediklerini kaydetti.

Ukrayna’daki savaşın, Avrupa’da güvenlik, barış ve refahın garanti edilmediğini ve bunları korumak ve geliştirmek için her zaman ortak çaba gösterilmesi gerektiğini herkese acı bir şekilde bir kez daha gösterdiğine işaret eden Şen, Avrupa’nın bu zor döneminde, Türkiye ve Almanya’nın Avrupa barışı hedefiyle yakın koordinasyon içinde hareket ettiğini vurguladı.

Uyum Bakanı Reem Alabalı-Radovan

Almanya Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı ve Alman hükümetinin Irkçılıkla Mücadele Sorumlusu Reem Alabalı-Radovan da Almanya’daki toplumun çeşitliliğinin tehlike altında olduğunu söyledi.

Alabalı-Radovan, ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının demokrasinin temelini aşındırdığını belirterek, “Irkçılık ve Müslüman karşıtlığı günlük bir gerçek. Irkçılık yapısal olarak günlük yaşama demir attı. Irkçılık sadece şiddetle başlamıyor. Günlük söylemlerle çarşıda, otobüste, ev ararken, iş ararken veya başörtüsü nedeniyle karşımıza çıkıyor. ” dedi.

Almanya’da uzun zaman aşırı sağ ve ırkçılığın görmezden gelindiğini ifade eden Radovan, Mölln ve Solingen’deki kundaklamaların bunun örneklerinden olduğuna, Nasyonal Sosyalist Yeraltı terör örgütünün işlediği cinayetlerde bile güvenlik güçlerinin failleri ırkçıların içinde değil uyuşturucu ticareti yapan çevrelerde aradığına dikkati çekti.

Radovan, ırkçılığa karşı herkesin tüm gücüyle karşı durma zamanı olduğunu belirterek, ırkçılıkla mücadelenin Alman hükümeti için olmazsa olmaz konular arasında bulunduğunu ifade etti.

Türkiye’nin en büyük maden rezervi bulunmuştu, vatandaşlar ihale sonucunu bekliyor

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ve Türkiye Petrolleri tarafından Elazığ’da yapılan inceleme ve saha çalışmalarında, Maden ilçesi Sağrılı köyü Kısabekir ve Seterli mevkilerinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük maden rezervi bulundu. Bölgede bakırın yanı sıra altın, çinko, kobalt ve birçok maden de bulunuyor. Kurtuluş Savaşı’nda Türkiye’nin mermi ihtiyacını karşılayan Maden ilçesinde bulunan yeni rezervler vatandaşları heyecanlandırmıştı. MTA tarafından Maden ilçesinde bulunan polimetal sahalarının ihalesi 21 Nisan’da yapılmıştı. Cumhuriyet tarihinin en büyük maden sahası olan ve piyasa değeri milyonlarca dolar olan rezervlerin işletilmesi ile ilgili ihaleye Çelikler Taahhüt İnşaat ve Sanayi Şirketi ile Port Madencilik Şirketi katılmıştı. İhaleyi, 2 milyar 205 milyon lira ile Port Madencilik Şirketi kazanmıştı. Elazığ Mermerciler ve Madenciler Derneği; ihale sahaları, ihale kararının, şartnamenin ve ilanın yürütmesinin durdurulması talebi ile ilgili dava açmıştı. Açılan davanın sonuçlanmasının ardından ihale iptal edildi. İlçe sakinleri ihalenin bir an önce sonuçlanıp çalışmaların başlamasını istiyor.

“Çok mutlu ve heyecanlıyız bir an önce çalışmaların başlamasını istiyoruz”

Bölgede bulunan maden rezervlerinin ilçenin kalkınması için umut verici olduğunu ifade eden kent sakinlerinden Ramazan Sekmen, “İlçemizde 2 yıldır MTA ve Türkiye Petrollerinin yaptığı çalışmalar sonucunda Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük tarihi maden rezervi bulundu. Değeri 20 veya 30 milyar dolar civarında. İlçemizde daha önce Etibank faaliyet gösteriyordu, o zamanlar 5 bin işçi çalışıyordu. Maden tarihi ve güzel bir ilçeydi. Çok lüks ve sosyete, kaliteli bir ilçeydi. İnşallah bulunan bu bakır rezervinden sonra eski günlerimize döneceğimizi umut ediyorum. Bulunan bu rezerv, ilçemizde yaşayan tüm vatandaşları çok mutlu etmiştir. Çok mutlu ve heyecanlıyız bir an önce başlamasını istiyoruz. Fabrikanın ihalesi bundan kısa bir süre önce yapılmıştı ancak iptal olmuştu. İnşallah ihalesi en kısa sürede yapılır” dedi.

Maden rezervi bizleri, herkesi ve tüm işsiz kardeşlerimizi mutlu edecek”

Maden ihalesinin bir an önce yapılması gerektiğini belirten Bahattin Türkel isimli vatandaş, “İlçemizde bulunan maden rezervleri ile tarihimiz yeniden canlanma imkanı buldu. Eskiden bizim okul yollarımızda babalarımız bu fabrikaya giderdi. Büyük bir heyecan var ilçemizde. MTA ve Türkiye Petrolleri çalışmaları ile büyük bir rezerv bulundu ilçemizde. Bizleri, herkesi ve tüm işsiz kardeşlerimizi mutlu edecek, biz bunun heyecanını yaşıyoruz. Bir an önce ihalenin sonuçlanmasını istiyoruz. Büyük şirketlerin ilçemize gelerek bizi onurlandıracak” diye konuştu.

İhale hakkında konuşan vatandaşlardan Kenan Avcı, “Maden ilçesinin geçmişine baktığımızda ne kadar potansiyeli olan bir ilçe olduğu belli. Şimdi düşmüş olduğu durum içler acısı ve vahim bir şekilde. O yüzden büyük maden rezervinin bulunması sevindirici Elazığ ve Türkiye için. Bizim için ihaleyi kimin aldığı değil, rezervlerin Maden ilçesinde işlenip buradaki insanların çalışma imkanı bulması önemli. İhaleyi devlete kimin daha çok faydası olacaksa onun alması tabii ki mantıklı” şeklinde konuştu.

Vatandaşlardan Mehmet Üzek de, “Çok iyi bir maden rezervi burada bulundu. Bizim ilçemizde de bir fabrika kurulsa çok iyi olacaktır. Gençlerimiz işsizlikten kurtulacak. Vatandaşlarımız fabrikanın burada kurulması için çok umutlu, büyük bir bekleyiş içerisindeyiz. Fabrika kurulması halinde ilçemiz yeniden eski günlerine dönecektir” ifadelerini kullandı.

Yakup Sağlam – Ahmet Mücahid Kantarcıoğlu – Hamdin Kılıç