Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Kosova Türk Temsil Heyeti Başkanlığını ziyaret etti

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Balkan turunun son durağı Kosova’da ziyaretlerini sürdürüyor. Bakan Çavuşoğlu, Prizren kentindeki Sultan Murat Kışlası’ndaki Kosova Türk Temsil Heyeti Başkanlığını ziyaret etti. Çavuşoğlu ziyaretine ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Kosova Türk Temsil Heyeti Başkanlığımızı ziyaret ettik, çalışmaları hakkında yerinde bilgi aldık. Kosova’nın istikrarına katkıda bulunan kahramanlarımızla gurur duyuyoruz” dedi.

Matematik ile Türk Dili ve Edebiyatı sınavı belirleyecek

Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS)’nin ikinci oturumu olan Alan Yeterlilik Testi (AYT) bugün tüm yurtta saat 10.15’te uygulanmaya başlandı ve 180 dakika sürdü. Sınava 2 milyon 56 bin 512 aday katıldı. AYT’de adaylar alanlarına göre 160 sorunun olduğu dört testten istediklerini cevaplandırdı. Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimler 1, Matematik, Sosyal Bilimler 2 ve Fen Bilimleri testlerinin her birinden 40’ar soru soruldu. Saat 15.45’te başlayan YDT’ye 168 bin 430 aday girdi. YDT’de 80 soru soruldu ve sınav 120 dakika sürdü.

Uğur Okulları Sınavlar ve Yayınlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Adil Kurt ve Lise Akademik Kurulu, öğrencilerden alınan bilgilere göre YKS’nin birinci oturumu olan TYT’yi ve ikinci oturumu olan AYT ilgili yapılan değerlendirmeler şu şekilde oldu:

Uğur Okulları Sınavlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Adil Kurt: 2022 TYT, ÖSYM formatına ve MEB müfredatına uygun bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Sınav kapsamının, MEB müfredatına uygun hazırlandığı görülmüştür. Türkçe ve tarih dersi sorularının tüm kademelerden, felsefe dersi sorularının 10. ve 11. sınıf kademesinden ve matematik dersinde 9,10,11. sınıf kademelerinden diğer derslerin ise 9. ve 10. sınıf kademesinden olduğu görülmüştür. Bu yıl sürenin 165 dakika olması sayesinde öğrenciler süre sorunu yaşamadan daha rahat olarak sınavı tamamlamıştır. Tüm derslerde TYT formatı olan doğru okuma, doğru düşünerek yorum yapabilme ve zamanı iyi kullanarak hatasız işlem yapma yetkinlikleri ölçülmüştür.
2022 AYT’de genellikle tüm dersler orta zorlukta olup sayısal ve eşit ağırlık öğrencileri için matematik ve Türk Dili ve Edebiyatı, sözel öğrenciler için Türk Dili ve Edebiyatı ve Tarih dersi belirleyici olacaktır.

Sınav matematikte, matematiksel düşünceyi sorgulayan ve matematiksel bilgileri kullanıp yorum yapmayı gerektiren sorulardan;

Türk Dili ve Edebiyatı ise bilgi sorgulayan ancak aynı zamanda yorum becerisi gerektiren sorulardan oluşmuştur. Genel olarak AYT’de tüm derslerde sorular bilgiye dayalı sorulmuştur. Bu soruların çözülebilmesi için konuların dersin formatına uygun bir şekilde öğrenilmesi gerekmektedir. AYT, öğrencilerin ders kapsamında öğrendikleri bilgileri soru içerisinde doğru kullanarak çözüme ulaşmalarını değerlendiren bir sınav olarak hazırlanmıştır. Biyoloji sorularının klasik ÖSYM formatında, AYT’nin uygulandığı geçmiş yıllarla benzer, bilgi temelli ve orta zorluk seviyesinde olduğu görülmüştür. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin soruları beklenildiği üzere bilgi ve kavram ağırlıklı hazırlanmış olup konu eksiği bulunmayan öğrenciler tarafından çözülebilecek tarzda, orta zorluk derecesine sahip sorulardan oluşmuştur.

Sosyal Bilimler – 2 testindeki felsefe grubu soruları, önceki yıllardaki AYT formatına benzer, müfredata uygun, konuları bilen öğrencinin zorlanmadan çözebileceği niteliktedir.

Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimler-1 ve Sosyal Bilimler-2 testlerindeki Tarih sorularının konu dağılımı dengeli, MEB kazanımlarına ve müfredata uygundur. Tüm sınıf düzeylerinden sorular sorulmuştur. Ağırlıklı olarak bilgi ve bilgiyi analiz etme gücünü ölçen sorulara yer verilmiştir. Sınav, konu kapsamını bilen, düzenli çalışan öğrencilerin yapabileceği bir sınavdır.

ÖSYM’nin sonuçların açıklanmasının ardından öğrenciler için tercih süreci başlayacak. Unutulmamalıdır ki YKS bir sıralama sınavıdır. Bu nedenle öğrencilerin yüzdelik dilimini dikkate almaları önemlidir. Ayrıca sadece yüzdelik dilim dikkate alınarak bir tercih yapılması doğru değildir, tercih yaparken öğrencilerin mutlu ve başarılı olacakları bölümleri seçmeleri de önemlidir.

Matematik Akademik Kurul Üyesi Nilda Yüksel: 2022 Matematik AYT soruları, MEB kazanımlarına uygun olup çoğunlukla 11. ve 12. sınıfta işlenen tüm konuları kapsamaktadır. Sorular öğrencinin matematiksel bilgi seviyesini ve bilgiyi kullanarak işlem yapabilme gücünü ölçmüştür. Soruların bir kısmında konular birbiriyle ilişkilendirilmiştir. Öğrenciler soruların net, anlaşılır ve zorluk seviyesinin orta seviyede olduğunu ifade etmişlerdir. Geometri soruları da ağırlıklı olarak 11. ve 12. sınıf konularından olup analitik geometri ağırlıklı, bilgiyi sorgulayan ve yorum yaparak çözüme ulaşmayı gerektiren sorulardan oluşmuştur. Geometride gerçek hayat problemleri ile ilişkilendirilip görsellere yer verilerek hazırlanmış sorular da vardır. TYT sınavındaki matematik ve geometri sorularını da dikkate alırsak soruların net ve anlaşılır olması, yapılabilirliğinin yüksek olması önümüzdeki sene sınava girecek öğrencilerin daha motive olarak hazırlanmasını ve kendilerine olan güvenlerinin artmasını sağlayacaktır.

Türk Dili ve Edebiyatı Akademik Kurul Üyesi Cevdet Eyüboğlu: Öğrencilerimizden aldığımız duyumlara göre 2022 YKS-AYT’ deki 24 Türk Dili ve Edebiyatı sorusunun 6 sorusu paragraf, sözcükte anlam bilgisi ve cümlede anlam bilgisi sorularından;

18 sorusu ise edebiyat sorularından oluşmuştur. Sorular MEB müfredatına uygun olup bazı sorularda ezber bilgiden ziyade öğrencinin verilen metinlerden çıkarımlar yaparak sonuca varması istenmiş. 2022 AYT’ nin farklılığı olarak göze çarpan özellik ise Türk Dili ve Edebiyatı soruları içerisinde divan edebiyatı sorularının eleyici olduğu, gelen yorumlar arasındadır. Bazı soruların ise temel bilgiler kullanılarak çözülebilecek nitelikte olduğu duyumları alınmıştır. Bu nedenle 2022 AYT’de Türk Dili ve Edebiyatı sınavının 2021 AYT’deki Türk Dili ve Edebiyatı sınavından zor ve seçici olduğu söylenebilir.

Fizik Akademik Kurul Üyesi Volkan Alpay: Öğrencilerden aldığımız ilk bilgiler doğrultusunda 2022 YKS’de sürpriz herhangi bir soru olmadığı, soruların MEB’in yayımlamış olduğu kazanımlar çerçevesine bağlı kalınarak hazırlanmış olduğu görülmektedir. 11. ve 12. sınıf müfredatları tamamı üzerinde dengeli bir dağılım ile sorulan soruların bir bölümünün bilgi, yorum ve çıkarım açısından yüzeysel; az bir kısmının ise belirleyici nitelikte olduğu görülmektedir. Öğrencilerimizden gelen bilgilere göre belirleyici nitelikteki soruların yargılarında çeldiricilerin güçlü olduğu söylenebilir. 2022 YKS’ de Fizik soruların elverdiği ölçüde tüm konuları kapsaması, soru dili ve netliği ile öncüllü soruların oranının doğru bir planlama ile dağıtıldığı söylenebilir.

Kimya Akademik Kurul Üyesi Bedrettin Boyacıgil: 2022 AYT Kimya sorularının 8 tanesi 11. sınıf konularından, 5 tanesi 12. sınıf konularından sorulmuştur. AYT’ de sorulan sorular müfredata tamamen uyumludur. Sorular beklenildiği gibi öğrencinin mutlaka bilmesi gereken kazanımları ve temel bilgileri sorguluyor. Öğrenciler soru ifadelerinin net ve anlaşılır olduğunu belirttiler. Çok iyi çalışan öğrencilerin yapabilecekleri, seçici, ayrıntılı, işlemli sorular yanında, bilgi düzeyi düşük olan öğrencilerin de yapabilecekleri sorulara yer verildiğini anlıyoruz. İyi bir eğitim alan, doğru kaynakları kullanan, bilgi boşluğu olmayan öğrencilerin başarılı olduklarını düşünüyorum.

Biyoloji Akademik Kurul Üyesi Asuman Kılıç: 2022 AYT Biyoloji soruları 11 ve 12. sınıf müfredatını kapsamaktadır. Klasik ÖSYM formatında ve müfredat ile uyumlu olan Biyoloji sorularının, AYT’ nin uygulandığı geçmiş yıllarla benzer olduğu görülmüştür. Öğrenciler bu sene AYT Biyoloji kapsamında genel olarak bilgi temelli sorular ile karşılaşmıştır. Müfredat kazanımlarına hakim olmayan öğrencilerin yapamayacağı, orta zorluk düzeyinde olduğunu düşündüğümüz Biyoloji sorularının açık ve net olduğunu söyleyebiliriz.
Coğrafya Akademik Kurul Üyesi Davut Gürler: 2022 AYT Coğrafya soruları 11. ve 12. sınıf MEB kazanım ve kaynaklarına uygun sorulardır. Aldığımız duyumlara göre tartışmalı bir soru gözükmemektedir. Sınavlarda; Doğal Sistemler, Beşeri Sistemler, Küresel Ortam ve Çevre ve Toplum ünitelerinin hepsinden soru yöneltilmiştir. Sorularda öğrencinin bilmesi gereken kazanımlar ve temel bilgiler sorgulanmıştır.
Genel coğrafi bilgiye ve harita okuryazarlığına sahip öğrencilerin zorlanmayacağı bir sınav olmuştur.

Tarih Akademik Kurul Üyesi Zeynep Ergün: Öğrencilerden aldığımız duyumlara göre, Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimler-1 ve Sosyal Bilimler-2 testlerindeki Tarih sorularının konu dağılımı dengeli, MEB kazanımlarına ve müfredata uygundur. Tüm sınıf düzeylerinden sorular sorulmuştur. Ağırlıklı olarak bilgi ve bilgiyi analiz etme gücünü ölçen sorulara yer verilmiş olup genel olarak tarihi kavramlar, dönem bilgisi, neden-sonuç ilişkisi, kronoloji bilgisini ölçen ve temel bilgiler verilerek yorumlanması istenmiştir. Özellikle sosyal bilimler 2 testinde üç sorunun belirleyici olacağı düşünülmektedir. Sorularda açık, net ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Ayrıca sınavda öncüllü, bilgiye dayalı yorum gerektiren sorular da yer almıştır. Sınav, konu kapsamını bilen, düzenli çalışan, soru kökünü doğru okuyan, terim bilgisine hakim öğrencilerin yapabileceği bir sınavdır. Edebiyat -Sosyal bilimler 1 testi orta düzeydeyken Sosyal bilimler -2 Testinde zorluk seviyesi ortanın üstüdür.

Felsefe Grubu Akademik Kurul Üyesi Gülay Ataç: Felsefe Grubu soruları; Felsefe, Psikoloji, Sosyoloji ve Mantıktan oluşmaktadır. Sorular 10. ve 11.Sınıf MEB müfredatına uygundur. Felsefe ve Sosyoloji soruları, paragrafa dayanarak temel bilgiyi ve yorum gücünü ölçer niteliktedir. Psikoloji ve Mantık sorularının tümü doğrudan bilgiyi ölçen sorularıdır. Soruların ifadesi net olup konuları bilen öğrencinin rahatlıkla çözebileceği düzeydedir.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Akademik Kurul Üyesi Muhammed Yasin Bekir: 2022 AYT Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi soruları öğrencinin hem bilgisini hem de yorum yapabilme becerisini ölçmeye yönelik tarzda hazırlanmıştır. Orta zorluk düzeyine sahip olan soruları cevaplamak isteyen öğrencinin müfredat dahilindeki konu ve kazanımlara hakim olması gerekmektedir. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersine ait toplam altı sorunun dördünde direkt olarak bilgiyi sorgulayan sorular hazırlanmıştır. Diğer iki soruda ise muhakeme gücünü ölçen ve öğrencinin yorum yapmasını gerektiren sorulara yer verilmiştir. Bu sınavda öğrencilerden soruları dikkatli bir şekilde okuyarak bilgiyi analiz etmesi ve yorumlaması istenmiştir.

Yönetici olarak gittiği şehirde kültür elçisi oldu
İstanbul

İş yaşamına Türk Hava Yolları (THY) İtalya Bari Genel Müdürü olarak devam eden Ömür Kahraman, Moldova Hava Yolları’nda 3 yıl, Filistin Havayolları’nda 8 yıl yöneticilik sonrası THY’de gizli müşteri ve fahri gözlemcilik biriminin kurulmasına ön ayak oldu.

Daha önce Ostomi (stoma) hastalığını yenme hikayesini anlattığı “Torbayla Yaşamak” adlı kitabıyla yazma serüvenine başlayan yazar, kendisi gibi hastalanıp çaresizliğe düşen insanlardan aldığı umut dolu mesajlarla insan hayatına dokunmanın değerini fark ederek ikinci kitabını çıkartmaya karar verdiğini açıkladı.

İngilizce ve Arapça dillerinde 25 yıldır kokartlı turist rehberliği de yapan Kahraman, görev için gittiği Bari’de “Puglia’da bir Ömür” adlı eseri kaleme aldı.

“Pek çok detayın yer aldığı bir çalışmaya imza atmış oldum”

AA muhabirine Puglia’nın tarihi ve turistlik yerlerinden San Nicola Kilisesini, Alberobello ve Polignano a Mare’yi anlatan Ömür Kahraman, subay bir babanın kızı olarak Türkiye’nin çeşitli yerlerinde gezerek büyüdüğünü söyledi.

Kahraman, üniversite yıllarından beri turizm sektöründe de çeşitli şirketlerde çalıştığını belirtti.

İtalya’nın 20 eyaletten oluştuğunu aktaran yazar, “Bu eyaletlerden birisi de Puglia, Bari şehri de onun başkenti, ben de 4 yıldır burada görev yapıyorum.” dedi.

Kahraman, ilk tayini çıktığında Bari hakkında çok az şey bildiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

“O gün Bari ile ilgili ciddi anlamda tanıtım yapılmasına karar verdim. Pandemiye İtalya’dayken yakalanmıştım, o dönemde burası biliyorsunuz çok ağır şartlardaydı. Ne kadar süreceğini de bilmiyorduk, ben de buranın THY müdürü olarak işimize de yarayabilecek, yolcularımıza geldikleri zaman Puglia’nın neresi olduğunu anlatan bir broşür hazırlamaya karar verdim. Fakat pandemi uzadı, broşür bize yetmemeye başladı. O zaman düşündüm ki bu ince küçük bir gezi kitabı olsun. En çok gezilen yerleri yazayım, yolcularımıza geldiklerinde hediye ederiz, belki buraya tekrar gelmelerini ya da duyurulmasını sağlarız. Bu da bizim için güzel bir pazarlama olmuş olur diye düşündüm.”

Küçük bir gezi kitabı olarak düşündüğü çalışmanın yaklaşık 600 sayfalık kapsamlı bir tanıtım eserine dönüştüğünü aktaran Ömür Kahraman, “Pandemi iki yılı aşkın devam etti bu bölgede, ben de bu süre zarfında her bir köyü, her bir kasabayı, tarihiyle kültürüyle, gezilecek yerleri, varsa önemli restoranları, arabanızı nereye park edeceğiniz, en iyi dondurmayı nerede yiyebileceğiniz, en ucuz pizzaların nerede olduğu gibi pek çok detayın yer aldığı bir çalışmaya imza atmış oldum.” diye konuştu.

Puglia’nın Eyalet Başkanı Michele Emiliano’nun eserin ön sözünü yazdı

Kahraman, Puglia’nın tarihi ve kültürel benzerlikleriyle Türk toplumuna da yakın olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Örneğin Antalya Demre’de yaşamış bizim Noel Baba olarak bildiğimiz San Nicola’yi, Bari’nin koruyucu azizi olarak görüyorlar. Noel Baba kültürü burada o kadar önemli ki, 1100’lü yıllarda İtalyan denizciler San Nicola’nın kemiklerini Demre’den çalarak buraya getirdiklerinde bir Osmanlı paşasının yaşadığı yere katedral yaparak gerek Ortodoksların gerekse Katoliklerin aynı çatı altında ibadet edebilecekleri dini merkez haline getirmişlerdir. Mesela Türk donanmasından Osmanlı döneminde çok korktukları için her 3 kilometrede bir dumanla birbirlerine haber salacakları Torre adındaki gözetleme kuleleri yapmışlar. Alberobello, Harran Kümbet Evlerinden esinlenerek yapılmış konik çatılı evleri Puglia eyaletinde Unesco Dünya Kültür Mirası Listesindeki 3 önemli yerden biri. 17. yüzyılda çatısı olan evlerden çok ciddi vergiler alındığı için hızlıca yıkılıp inşa edilebilen evler yapılmış.”

Çalışmasının yakın zamanda farklı dillere de çevrileceğini belirten yazar, Puglia’nın Eyalet Başkanı Michele Emiliano’nun kitabın ön sözünü yazmış olmasının da gurur verici olduğunu söyledi.

Kahraman, devlet televizyonu Rai 1’in canlı yayınladığı ödül törenine anne ve babasının da katılmasının kendisine büyük mutluluk yaşattığını dile getirerek, “Ailemin daha önce yaşadığım hastalık sürecinde olduğu gibi hayatımın her aşamasında bana verdikleri destekler sayesinde bazı şeyleri başarabildiğimi düşünüyorum ve onlara her zaman minnettarım.” ifadelerini kullandı.

“Yabancısı olduğu bölgeyi titizlikle anlatan bir gezi kitabı çıkarttı”

Ömür Kahraman’ın babası emekli topçu Kıdemli Albay Vahdettin Kahraman ise kızlarının doğumundan bugüne kadar her zaman kendilerini gururlandıracak şeyler yaptığını söyleyerek, “Hep bakir konulara değinerek eserler yazdı. Daha önce hastalığıyla ilgili kaleme aldığı kitabı bir hastanın gözünden alanında tektir diye düşünüyorum. Benzer şekilde Puglia’da devlet görevlisi olarak kaldığı sürede pandemide evden çıkmadığı günleri değerlendirmek için yabancısı olduğu bölgeyi titizlikle anlatan bir gezi kitabı çıkarttı.” değerlendirmesinde bulundu.

Kahraman’ın annesi Nafize Kahraman ise kızlarının çok saygılı ve başarılı bir kişi olduğuna değinerek, özellikle yabancı bir ülkede ödül almasından gurur duyduğunu ifade eti.

Yaklaşık 600 sayfalık “Puglia’da bir Ömür” kitabı Destek Yayınları’ndan okurlarla buluştu.

Büyükelçi Şen: Almanya’daki Türkler çifte vatandaşlığın yasallaştırılmasını bekliyor
Berlin

Almanya Türk Toplumu (TGD) Genel Kurulu’nda konuşan Şen, 25 yılı aşkın süredir Almanya’daki Türklerin hak ve çıkarları için başarıyla çalışan TGD’yi tebrik etti.

Şen, Türklerin Almanya’da kalıcı olarak kalacaklarını kabul ettiklerini belirterek, “Almanya’daki Türkler çifte vatandaşlığın yasallaştırılmasını ve vatandaşlığa geçişin kolaylaştırılmasını bekliyor. Alman vatandaşlığı almayanların da en azından yerel seçimlerde oy kullanma hakkını elde etmelerini bekliyorlar.” dedi.

Türkiye ile Almanya arasında tarihsel olarak çok çeşitli köklü ortaklıklar ve ittifaklar bulunduğunu dile getiren Şen, Almanya’da yaşayan yaklaşık 3,5 milyon Türk’e dayanan insani bağların, iki ülke arasındaki ilişkilerin en önemli boyutlarından biri olduğunu belirtti.

Şen, 60 yılı aşkın süredir Türk toplumunun Almanya’nın gelişimine ve çok kültürlü kimliğine büyük katkı sağladığını vurgulayarak, “Buradaki Türkler Almanya’daki en büyük göçmen grubunu, Müslümanların çoğunluğunu ve Türkiye’nin en büyük diasporasını oluşturuyor. Bugün Almanya’daki Türklerin siyaset, ekonomi, bilim, spor ve sanat gibi çeşitli alanlarda çok önemli başarılara imza attığını görüyoruz. Bununla gurur duyuyoruz. Bugün aramızda bulunan kardiyolog Dilek Gürsoy bunun çok takdire şayan bir örneğidir. Dilek Gürsoy ve diğer başarı örnekleri, özellikle Almanya’daki kızlar olmak üzere Almanlar, Türk ve diğer göçmen gençler için çok değerlidir.” diye konuştu.

Yabancı düşmanlığı, İslamofobi ve ayrımcılık gibi önemli sorunlar hala devam ediyor

Almanya’da yabancı düşmanlığı, İslamofobi ve ayrımcılık gibi önemli sorunların devam ettiğine dikkati çeken Şen şunları söyledi:

“TGD aslında Almanya’da yaşayan Türk toplumu için eşit haklar sağlamak, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele etmek amacıyla kuruldu. Almanya’da Türklere yönelik ırkçı saldırıların ilk kurbanlarından Ramazan Avcı’nın 1985 yılında Hamburg’da neo-Naziler tarafından öldürülmesi TGD’nin kurulmasında önemli rol oynadı. Bunu 1990’lardaki ırkçı cinayetler, özellikle de Mölln ve Solingen’deki korkunç eylemler izledi. İğrenç NSU cinayetleri, Almanya’da yeni binyıla şiddetli ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi’yi taşıdı. Şubat 2020’deki Hanau saldırısı, Almanya’daki ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının boyutunu bir kez daha gösterdi. Bu noktada Hanau’da hayatını kaybedenleri rahmetle anıyor, kederli yakınlarına sabır diliyorum.”

Şen, Almanya’daki Türkiye ve Türkiye temsilcilikleri olarak hükümetin ırkçılığa karşı aldığı tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanmasını beklediklerini kaydetti.

Ukrayna’daki savaşın, Avrupa’da güvenlik, barış ve refahın garanti edilmediğini ve bunları korumak ve geliştirmek için her zaman ortak çaba gösterilmesi gerektiğini herkese acı bir şekilde bir kez daha gösterdiğine işaret eden Şen, Avrupa’nın bu zor döneminde, Türkiye ve Almanya’nın Avrupa barışı hedefiyle yakın koordinasyon içinde hareket ettiğini vurguladı.

Uyum Bakanı Reem Alabalı-Radovan

Almanya Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı ve Alman hükümetinin Irkçılıkla Mücadele Sorumlusu Reem Alabalı-Radovan da Almanya’daki toplumun çeşitliliğinin tehlike altında olduğunu söyledi.

Alabalı-Radovan, ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının demokrasinin temelini aşındırdığını belirterek, “Irkçılık ve Müslüman karşıtlığı günlük bir gerçek. Irkçılık yapısal olarak günlük yaşama demir attı. Irkçılık sadece şiddetle başlamıyor. Günlük söylemlerle çarşıda, otobüste, ev ararken, iş ararken veya başörtüsü nedeniyle karşımıza çıkıyor. ” dedi.

Almanya’da uzun zaman aşırı sağ ve ırkçılığın görmezden gelindiğini ifade eden Radovan, Mölln ve Solingen’deki kundaklamaların bunun örneklerinden olduğuna, Nasyonal Sosyalist Yeraltı terör örgütünün işlediği cinayetlerde bile güvenlik güçlerinin failleri ırkçıların içinde değil uyuşturucu ticareti yapan çevrelerde aradığına dikkati çekti.

Radovan, ırkçılığa karşı herkesin tüm gücüyle karşı durma zamanı olduğunu belirterek, ırkçılıkla mücadelenin Alman hükümeti için olmazsa olmaz konular arasında bulunduğunu ifade etti.

Kekemeliği yenip edebiyat öğretmeni oldu, 3 üniversitede eğitimini sürdürüyor
Adana

Kekemeliği nedeniyle ailesinin “okuyamaz” diyerek okuldan alıp fabrikaya çırak olarak gönderdiği Zeki Karaburç, azmiyle hem konuşma güçlüğünü yenip Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni oldu hem de 3 üniversitede eğitim alıyor.

<br class=”k-br” />

Karaburç ailesi, Osmaniye’de yaşadıkları dönemde lise 1. sınıfa giden çocuklarını kekemeliği nedeniyle eğitim hayatında başarılı olamayacağı düşüncesiyle okuldan aldı. Aile, meslek sahibi olması için Karaburç’u o dönemki ismiyle İskenderun Demir Çelik Fabrikasının haddehanesine çırak olarak gönderdi.

Karaburç, bir yandan çıraklık yaparken bir yandan da dışarıdan lise eğitimini tamamlamayı başardı. Yaklaşık 3 yıl çalıştığı demir çelik fabrikasında kalfa olan Karaburç, üniversite sınavına hazırlandı. 1999 yılında Gaziantep Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazanan Karaburç, 4 yıl süren eğitiminin ardından Adana’da özel bir dershanede öğretmen olarak görev yapmaya başladı.

Karaburç, hem meslek hayatını hem de günlük yaşamını olumsuz etkileyen kekemeliği de gördüğü tedaviyle 2007 yılında yendi.

Daha sonra sınavlara hazırlanan Karaburç, 2009 yılında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) kadrosuna Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak atandı.

Hem eğitim veriyor hem eğitim alıyor

Eğitim aşkı devam eden Zeki Karaburç, öğretmenliği sürdürdüğü sırada açıktan ve uzaktan öğretimle çeşitli lisans bölümleri okumaya başladı.

Karaburç, 2018 yılında Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nü, bir yıl sonra da aynı üniversitenin uzaktan öğretim alanında çevrim içi tezsiz yüksek lisans programını tamamladı.

Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü’nden de 2021’de mezun olan Zeki Karaburç, eğitimini İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Gazetecilik Lisans Programı ile Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü ve Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Tarih Lisans Programı’nda sürdürüyor.

Karaburç, MEB Yurt Dışında Görevlendirilecek Öğretmenleri Seçme Sınavı’na girerek mesleğini yurt dışında sürdürmeyi hedefliyor.

Bu yıl “Veda eden isim” adlı bir de kitap çıkaran 42 yaşındaki Karaburç, geçtiği zorlu yolların ardından öğretmenlik mesleğine kavuşarak hem öğrencilere ders vermeyi hem de öğrenme aşkı sayesinde 3 üniversitede ders almayı sürdürüyor.

“Nefes alışımda sorun olduğunu 27 yaşında öğrendim”

Karaburç, AA muhabirine, ilk ve ortaokulda kekemelik sorunu yaşadığı için ailesinin kendisini lisede okuldan alıp fabrikaya çırak olarak verdiğini ancak iki ağabeyinin öğretmen olmasından da etkilenerek açıktan lise okuyup üniversite sınavına hazırlandığını söyledi.

Fabrikada kalfa olduğunda ustabaşının kendisinden mesleğini sürdürmesini istediğini ancak eğitim aşkının ağır bastığını anlatan Karaburç, “Edebiyat bölümünü istedim, üniversiteye gittim. Dilimde halen arıza vardı, kekemelik devam ediyordu. Niye kekemeyim, çözümü ne bilmiyordum. Kimse bize akıl vermiyordu, 4 yıllık üniversite hayatım bu nedenle iyi geçmedi. Toplumda kendimi çok fazla ifade edemiyordum.” dedi.

Karaburç, 2004’ten itibaren bir dershanede öğretmenlik yapmaya başladığını belirterek, “Derste bir sorun yoktu ama akıcılık zayıftı. Bir yerde hata yapma riski var her zaman. Kafamda hep hata yapma korkusu var. Belli bir hızım yok, rahatlık yok. Mutsuzdum, durumuma üzülüyordum. Ailemin desteğiyle 2007’de İstanbul’a tedavi için gittim. Orada nefes egzersizleri yapıldı, nefes alışımda sorun olduğunu 27 yaşında öğrendim. Tedavi olup kekemeliği yendim. Artık kelimeler ağzımdan daha rahat çıkmaya başladı.” diye konuştu.

“Olmayacak denilen bir şeyi başardım”

Karaburç, 2009’daki atamayla MEB’de Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak göreve başladığını, kekemelik sorununu da çözdüğünü dile getirerek şunları kaydetti:

“Artık kekemeliği kafamda bitirdim, bu işi artık çözdüm. Hiçbir arıza yok. Şu an mutluyum çünkü yeni bir hikaye başlıyor. Ben bu zamanda okumaya karşı özlemim olduğu için bu arada üniversiteler okumaya başladım. En sonunda bir de yüksek lisans ama bunlar bana yetmiyor. Öğreniyorum, edebiyatçı olduğum için yazma yeteneğim artıyor. En son kitap çıkardım. Kitapta şiir, edebiyat, tarih, anı, yaşanmış olaylar, masal var. Geçmişe baktığımda kekeme bir gencin kekemelikle birlikte yaşaması, onu belli bir yıldan sonra yenmesi, yendikten sonra o süreçte öğretmen olması… Üstelik ben bir de edebiyatçıyım. Öyle bir süreci yaşadıktan sonra benim mesleğimde en iyi olmam lazımdı. Eksiklerim vardı ama ben gün geçtikçe o eksiklikleri giderdim. Şu an benim beynimde bir devrim var çünkü ben bir şey yaptım, başardım. ‘Olmayacak’ denilen bir şeyi başardım. Bana kekemeliğimin geçmeyeceğini söylediler ama her olumsuzluk bende olumlu bir değişim sağladı. Ben de her geçen gün daha iyi oluyorum. Şimdi artık derste cümlelerle dans vakti.”

Donanmanın ‘kalbinde’ milli dönüşüm
Ankara

Alınan bilgiye göre, AR-GE ve ürün geliştirme çalışmalarıyla son dönemde birçok platform ve sistemi güvenlik güçlerinin kullanımına sunan Türk savunma sanayisi, bunlarda kullanılan yazılım tabanlı çözümleri de millileştiriyor.

Bünyesinde geliştirilen yüksek teknoloji ve yazılımların yanı sıra savunma, güvenlik ve bilişim sektörlerinde teknoloji üreten ve iş ekosistemindeki firmaların çözüm ile ürünlerini de bir araya getiren HAVELSAN, bu çabada önemli bir yer tutuyor.

Yazılım yoğun sistemler konusunda faaliyet gösteren HAVELSAN, “komuta kontrol ve savunma teknolojileri” alanında bugüne kadar aralarında “Gemi Veri Dağıtım Sistemi”nin de bulunduğu birçok çözüm geliştirdi.

Yerli ve yabancı gemilerde görevde

Savaş gemileri, güvenli seyrüsefer yapmak ve diğer operasyonel görevlerini kesintisiz yerine getirebilmek için farklı sensör ve sistemlerden gelen verilerin alınmasına ve ilgili birimlere dağıtılmasına ihtiyaç duyuyor.

HAVELSAN Gemi Veri Dağıtım Sistemi de geminin güvenli seyir ve tüm harekat görevlerini kesintisiz yerine getirebilmesi için ihtiyaç duyulan platform verilerini toplayarak, emniyet ve etkinlikle tüm alt sistemlere veriyi hızlı ve doğru şekilde dağıtan bir çözüm olarak geliştirildi. Sistem, sahip olduğu özellikler ve üstlendiği görev dolayısıyla geminin “kalbi” olarak görev yapıyor.

Büyük, orta ve küçük ölçekli askeri gemiler için özel olarak tasarlanan geminin “kalbi”, sahip olduğu eşsiz özellikleri ve güvenilir yapısı ile seyir ve harekatın en temel unsuru olarak birçok yerli ve yabancı geminin veri dağıtım sistemi olarak görev yapıyor.

36 platformun “kalbi”

Son olarak Türk Deniz Kuvvetlerinin faal platformu TCG Kılıç hücumbotunda HAVELSAN Gemi Veri Dağıtım Sistemi (GVDS-K) kurulum ve montajı yapıldı, tüm testlerden başarıyla geçerek eksiksiz olarak teslim edildi.

Türk Deniz Kuvvetlerinin 46 platformu için tercih edilen ve 36 platform için teslimatı yapılan sistem, çok düşük arıza ve yüksek faaliyet oranıyla görevini sürdürüyor.

ABD’deki Türk iş insanları New York’ta Türkevi’nde bir araya geldi
New York

ABD’deki Türk iş insanları, iş geliştirmeye yönelik 9. toplantısını New York’ta Türkevi’nde yaptı.

Türkiye’nin New York Başkonsolosu Reyhan Özgür’ün Türkevi’nde 2. kez ev sahipliği yaptığı etkinlikte, ABD’de yaşayan Türk iş insanları bir araya geldi.

Turkish American Business Network (TABNET) tarafından düzenlenen iş geliştirme odaklı etkinlik New York ve çevre eyaletlerde yaşayan Türk iş insanları ve profesyonel yöneticileri buluşturdu.

Katılımcı iş insanları bilgi ve tecrübelerini paylaşarak, potansiyel iş imkanlarını değerlendirdi. Etkinlikte Türk markalarının ABD’de tanıtımı ve yaygınlaştırılması da ele alındı.

Etkinliğe, daha önce ABD’deki ilk Türk belediye başkanı olan, Türk toplumunun yoğun yaşadığı New Jersey’de bölge yöneticisi görevi yürüten, aynı zamanda Amerikan Temsilciler Meclisine girmek için kampanya yürütmüş Türk asıllı Amerikan vatandaşı Tayfun Selen de katıldı.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: ‘2022 yılında en az 70 bin atama yapılmalıdır’

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, eğitim-öğretim yılının sona ermesi nedeniyle basın açıklaması düzenledi. Milli Eğitim Bakanlığının gerekli tedbirleri almasının eğitim hayatı için önemli olduğunu söyleyen Geylan, “2021-2022 eğitim-öğretim yılı yarın sona eriyor. Öncelikle bir yıl boyunca yoğun bir eğitim hayatı geçiren tüm öğretmenlerimizi ve öğrencilerimizi tebrik ediyor, iyi tatiller diliyoruz. Öte yandan okullarımızın 2022-2023 eğitim-öğretim yılına hazır olması için yaz tatilinin iyi değerlendirilmesi, Milli Eğitim Bakanlığının okulların ihtiyaçlarını tek tek tespit ederek gerekli tedbirleri alması eğitim hayatımız için çok önemlidir” dedi.

“Ek bütçe tahsisi yapılmalıdır”

Geylan şöyle konuştu:

”Eğitim-öğretime ayrılan payın büyük kısmının personel giderlerine ayrıldığı düşünüldüğünde MEB bütçesinin istenen ölçüde yeterli olmadığı görülecektir. Şöyle ki, 2021 yılında 146 milyar 920 milyon Türk lirası olan MEB bütçesi, 2022 yılında 189 milyar 10 milyon Türk lirası oldu. Buna rağmen MEB bütçesinin 132 milyar 28 milyon 643 bin Türk lirası personel giderlerine ayrıldı. MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı ise 2022 yılında yüzde 10.79 olarak belirlendi. Bu rakam 2020 yılında yüzde 11.45’ti. Görüldüğü üzere 2022 yılı için ayrılan MEB bütçesi ne eğitimin ihtiyaçlarını karşılamaya ne eğitimin kalitesini, verimliliğini artırmaya ne de salgın döneminin ağır koşullarının yol açtığı başta öğrenme kayıpları olmak üzere birçok sorunu ortadan kaldırmayı sağlamayacaktır. Okulların yaşadıkları finansman sorunu Okul Aile Birliği üzerinden çözmeye çalışması, ihtiyaçlar noktasında yalnız bırakılması, bu yönüyle veliye yüklenilmesi önemli bir sorundur. Hükümet, yapılması gereken yatırımlar, okullara ayrılması gereken ödenekleri de göz önüne alarak MEB’e yeni eğitim-öğretim dönemi başlamadan ek bütçe tahsis etmelidir.”

“MEB, yardımcı personel istihdamını artırmalıdır”

Geylan, ”Yardımcı hizmetli personel eksiği okulların yaşadığı en büyük sorunlardan biridir. Ağır bir pandemi geçiren ülkemizde okullarda yeni salgınlar yaşanmaması, hijyen tedbirlerinin artırılması, temizlik malzemelerinin eksiksiz olarak sağlanması, okulların temizlik yönünden yeni eğitim-öğretim yılına hazır olması çok önemlidir. Bu nedenle ilk yapılması gereken husus, okullarımızdaki hijyen tedbirlerini yürütecek yeterli sayıda yardımcı hizmetli personel alımı yapılmasıdır. Okullarımızda ne yazık ki yardımcı personel sayısı ihtiyacın çok altındadır. Hatta okullar bu ihtiyacı İş-Kur üzerinden alım yaparak gidermeye çalışmaktadır. MEB’in bu şekilde alım yapmak yerine hizmet personelini kendi bünyesine alması gerekmektedir. Ayrıca en ücra yerlerdeki okullar dahil tüm okullardaki hijyen malzemelerinin eksiksiz olarak temin edilmesi yeni salgın hastalıklarının önüne geçilmesinde önemli bir katkı sağlayacaktır” diye konuştu.

Bölgeler arası, iller arası, ilçeler arası, hatta mahalleler arası eğitim eşitsizliklerinin giderilmesi gerektiğini ifade eden Geylan, şöyle devam etti:

“Öte yandan eğitimin olmazsa olmazlarından birisi tüm çocukların eşit eğitim imkânından faydalanmasıdır. Eğitimde yaşadıkları sorunları asgariye indiren, reformist, PISA, TIMSS gibi sınavlarda rüştünü ispatlamış çocukların okuma, anlama, yorumlama, eleştirel düşünme, problem çözme becerilerinin üst düzey olduğu ülkelere baktığımızda tüm çocuklara aynı imkânları sağlayabildiklerini görüyoruz. Bu noktada uygulayıcılar sorunu temelde çözmeli, yani bölgeler arası, iller arası, ilçeler arası hatta mahalleler arası eğitim eşitsizlikleri gidermelidir. Ayrıca mesleki eğitimin güçlendirilmesi, meslek liselerinin kalitesinin artırılarak, başarılı öğrencilerin de bu okulları tercih etmesinin sağlanması, meslek liselerinin teşvik edilmesi ülkemiz ekonomisinin kalkınmasının da anahtarıdır. Dolayısıyla mesleki okulların devlet ve yatırımcılar tarafından desteklenmesini çok kıymetli buluyoruz. Bunun yanı sıra okulların derslik ihtiyacı karşılanmalı, yüksek mevcuda sahip okullarda ek derslikler ilave edilmeli, atıl kullanılan alanlar derslik olarak hizmet vermelidir.”

“2022 yılında en az 70 bin atama yapılmalıdır”

Bu yıl en az 70 bin atama yapılması gerektiğini vurgulayan Geylan, “Öğretmen açığı sorununun giderilmesi noktasında Türkiye’nin dört bir yanında öğretmen seferberliği başlatılmalıdır. Öğretmen açığı 86 bin ücretli öğretmen eliyle giderilmeye çalışılırken, 121 binin üzerinde norm kadro açığı varken, bunun yanında atama sayısı 20 bin civarındadır. Bu noktada yapılması gereken; hükümet, MEB ve Maliye Bakanlığının bir araya gelerek, her türlü imkanı seferber ederek, 2022 yılında en az 70 bin atama yapılmasının sağlanmasıdır. 2022 yılının başında yapılan atamanın aslında 2021 yılı ataması olduğu göz önüne alınmalıdır. Bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, öğretmen atamalarının yeni eğitim-öğretim yılına yetişeceğini duyurdu. Takvimin 2022 KPSS sonrasında açıklanması ve başvuruların alınması durumunda bu kez 2021 yılında KPSS’ye girecek adaylar mağdur olacaktır. Bu nedenle yapılması gereken yeni atamanın bir an önce 2021 KPSS sonuçlarına göre yapılmasıdır” dedi.

“Öğretmenlik Meslek Kanunu ne yazık ki beklentileri ve ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak kaldı”

Yargıya taşıdıkları Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili gerekli düzenlemelerin de yapılması gerektiğini belirten Geylan, şunları söyledi:

“Öğretmenlerin yıllardır beklediği Öğretmenlik Meslek Kanunu ne yazık ki beklentileri ve ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak kaldı. Özellikle sınav ve eğitim programı şartı aranmadan 10 yılını dolduran her öğretmene uzman, 20 yılını dolduran her öğretmene başöğretmen unvanı verilmesi gerektiğini ısrarla yineleyen sendikamızın bu talebinin görmezden gelinmesi kabul edilemezdi. Bu nedenle Öğretmen Meslek Kanunu, başta kariyer basamaklarında sınav şartı olmak üzere öğretmenlerimizin yararına olmayan hususları bakımından sendikamız tarafından yargıya taşındı. Öte yandan ödül sisteminin adil bir şekilde uygulanması, yönetici atamalarında ve ilk atamalarda mülakatın kaldırılarak sadece yazılı sınav esasına göre atamaların yapılması, liyakati sağlayan bir yönetici atama sisteminin ihdas edilmesi, proje okullarına yönetici görevlendirmelerinin MEB yönetici atama yönetmeliğine bağlı hale getirilmesi ve bu şekilde okullardaki öğretmen ve yönetici atamalarındaki keyfiyete son verilmesi, öğretmenlerin muhatap olduğu mevzuat ve süreçlerin tek bir çatı altında toplanması gibi hususların yer aldığı bir meslek kanunu talep eden sendikamız, bundan sonraki süreçte kanunla ilgili TBMM ve MEB nezdinde her türlü girişimde bulunacaktır.”

“Tüm öğretmenler kadrolu olarak atanmalıdır”

Öğretmenlerin arasındaki sözleşmeli ile kadrolu ayrımının kaldırılması gerektiğini, tüm öğretmenlerin kadrolu olarak atanması gerektiğini vurgulayan Geylan, “Sözleşmeli öğretmenler ile kadrolu öğretmenler arasındaki ayrımın kaldırılması ve tüm öğretmenlerin sadece kadrolu olarak istihdam edilmesi gerektiğini yıllardır söylüyoruz. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan meslek kanunuyla sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler arasındaki ayrımı ortadan kaldıracaklarını bildirmişti. Ancak meslek kanununda buna ilişkin hiçbir hususun olmaması, Cumhurbaşkanı’nın sözünün yerine getirilmemesi bizleri sükut-u hayale uğrattı. Yapılması gereken 2011 ve 2013 yıllarında olduğu gibi, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi ve bundan sonraki alımların tamamının kadrolu olarak yapılması, bu hususun da meslek kanunuyla güvence altına alınmasıdır. Yeni eğitim-öğretim yılında bu talebimizi her fırsatta hatırlatmaya devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.

Ahmet Furkan Gülap

Ukrayna’dan tahliye edilen Ahıskalı Türkleri için program düzenlendi

Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaş sebebiyle tahliye edilen ve Edirne Selimiye Kız Öğrenci Yurdu misafir edilen Ahıska Türkleri için program düzenlendi. Programda dualar edildi, bazı Ahıskalı Türklerin gözyaşlarını tutamadığı görüldü.

“Her zaman yanınızda olacağız”

Edirne İl Göç İdaresi Müdürü Musa Aşılıoğlu, her zaman Ahıska Türklerinin yanında olduklarını belirterek, “Yanınızda olduk olmaya devam edeceğiz. Allah nasip ederse bundan sonraki süreçte de sizle beraber olacağız. Cumhurbaşkanımızın açıklamaları var siz de takip ediyorsunuz. Bize verilen talimatları yerine getirmeye çalışıyoruz. Dualarımızda, gönüllerimizde sizlerle tekrar öz vatanınıza hoş geldiniz” dedi.

Mehmet Basmacı

Oğlunun ‘keşke öğretmen olsaydın’ sözüyle 54 yaşında 2. kez üniversite bitirdi
Edirne

Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden 54 yaşında mezun olan Afet Ergü, azmiyle eğitimin yaşının olmadığını gösterdi.

İzmirli iki çocuk annesi Afet Ergü, İstanbul Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümünü okuduktan sonra öğretmenlik hayalinin peşinden giderek 4 yıl önce girdiği üniversite sınavında Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandı. Dört yılda fakültedeki bölümünü ve formasyon eğitimini başarıyla tamamlayan Ergü, öğretmenlik hakkını elde etti.

Mezuniyet töreninde bölümden arkadaşları ile kepini havaya atarak sevinç yaşayan Ergü, atanma kriterlerine haiz olduğunda okul ve dershanelerde çalışarak ya da özel ders vererek öğretmenlik mesleğini sürdürmeyi istiyor.

“Beni hep öğretmene benzetirlerdi”

Ergü, AA muhabirine, yıllardır öğretmen olabilmenin hayalini kurduğunu ve 4 yıl önce hayalini gerçekleştirmek amacıyla İzmir’den Trakya Üniversitesine geldiğini belirtti.

Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü 4 yılda tamamladığını dile getiren Ergü, çevresindekilerin kendisini sürekli öğretmene benzetmesinin ve oğlunun “keşke öğretmen olsaydın” sözünün, bu hayalini tetikleyen en önemli unsur olduğunu anlattı.

Ergü, geç de olsa hayalini gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşadığını aktararak, şunları kaydetti:

“Aslında öğretmenlik çok büyük idealimdi, hayalimdi. 30 yıl önce ilkokulda okuyan oğlumun sınıfına girince arkadaşları beni öğretmen sanmış. Oğlum ağlayarak yanıma geldi ve ‘keşke şimdi sen öğretmen olsaydın, ben arkadaşlarıma annem öğretmen değil demeyecektim’ demişti. O gün çok üzülmüştüm. Oğluma o gün söz verdim. Yıllar sonra verdiğim sözü tuttum. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdim ve formasyon aldım. Evrene güzel bir mesaj göndermişiz. Çok mutluyum.”

Gençlere hayallerinden hiçbir zaman vazgeçmemesi tavsiyesinde bulunan Ergü, “Ben başta çocuklarıma örnek olmak üzere bu yola çıktım. Beni örnek alarak, beni model alarak en başta çocuklarım üniversitede okudu. Hiçbir zaman hedeflerinizden vazgeçmeyin. Gençler azimle çalışmaya devam etsin.” diye konuştu.