Cumhur İttifakı Çeşme Belediye Başkan Adayı Esat Tanık: “Çiftçimizi İhracatçı Yapacağız”

Köylünün üretimden vazgeçmesine izin vermeyeceklerini söyleyen Çeşme Belediye Başkan Adayı Esat Tanık, coğrafi işaretten kooperatiflere; işleme tesisinden ihracata kadar farklı alanlarda projelerin hazır olduğunu kaydetti. Çiftçinin ürününü satamamasından şikayetçi olduğunu belirten Tanık, “Dökme tabir edilen işlenmemiş meyve ve sebzeler maalesef üreticimize para kazandırmıyor. Fakat o ürünleri işleyerek ambalajlı hale getirdiğinizde işte o zaman en az 10 kat değerleniyor. Biz de köylümüzün ürünlerini kuracağımız işleme tesisiyle bu ürünleri marmelat, zeytinyağı, kullanıma hazır enginar gibi paketli, ambalajlı şekilde pazarlayacağız. Bu sayede hem çiftçimiz ihracatçı olacak hem de karnı doyup daha fazla üretime yönelecek” diye konuştu.

ILDIRI’NIN ENGİNARI, OVACIK’IN KAVUNU
Çeşme’nin başlı başına bir marka olduğuna dikkat çeken Esat Tanık, “Çeşme’yi bir ağaç olarak düşünürseniz, oluşturacağımız markalar da bu ağacın dalları olacak. Örneğin Ildırı’nın ata tohumundan olan kılçıksız yani lifsiz enginarı var. Ovacık’ın enginarı, kavunu, domatesi ise uluslararası üne sahip. İşte bizim hedefimizde bu tür ürünleri işlemek, ambalajlamak ve ihraç etmek var” dedi. Sadece çiftçiye değil hayvancılık ve balıkçılık sektörüne de Türkiye’ye örnek olacak markalar oluşturacaklarını açıklayan Tanık, üreticinin yüzü gülüp karnı doydukça üretimin artacağını bunun da vatandaşın daha uygun fiyata ürüne ulaşabilmesini sağlayacağını vurguladı.

ÜRÜNÜN FAZLASI DAR GELİRLİYE
Çeşme’deki üretim alanlarının artırılması için İlçe Tarım Müdürlüğü’nden arazi tahsisi isteyeceklerini de kaydeden Esat Tanık, “Böylece çok daha geniş alanlarda iyi tarım ve organik üretimi yaygınlaştıracağız. Üretilen bu ürünlerin makul fiyata Çeşmeli hemşerilerimizle buluşması için de kooperatif kuracağız. Manavlarımızı da sisteme dahil ederek vatandaşımızın bu ürünlere uygun fiyattan ulaşmasını sağlayacağız” ifadelerini kullandı. 
Üreticinin elinde kalan ürünleri de belediye olarak satın alacaklarını kaydeden Tanık, bunları dar gelirli ailelere dağıtarak hem çiftçinin hem de Çeşmeli dar gelirlilerin yüzünü güldüreceklerini de dile getirdi. Henüz coğrafi ürün tescili almamış ürünlere de hızla coğrafi işaret alıp Çeşme’nin değeri olarak tescil ettireceklerini söyleyen Tanık, çiftçi dostu projelerle köylünün de Çeşmelilerin de yanında olacaklarının altını çizdi. 

Kutu…………..
KÖY TURİZMİ GELİYOR
Tarımın yanı sıra ekolojik turizm kapsamında ‘Çat-Kapı’ yöntemini uygulayacaklarını belirten Cumhur İttifakı Çeşme Belediye Başkan Adayı Esat Tanık, “Çeşme’nin köylerine gelen turistler, köylülerimizin yaşadıkları evlerinin bir odasını kiralayabilecek. Onlarla aynı evde kalıp hazırlanan yemeği birlikte yiyecekler. Böylece turistler farklı bir kültürü deneyimlerken köylümüz de gelir elde edecek, ürünlerini pazarlayacak ve bir turizm elçisi olacak. Evini bu şekilde konuklara açmak isteyenlere belediye olarak eğitimler verip söz konusu binaları sertifikalandıracağız” dedi.

Erkunt, Konya Tarım Fuarı’nda Yeni Modelleriyle İlgi Gördü

Konya Tarım Fuarı’nda gördükleri ilgiden memnun olduklarını belirten Erkunt Traktör CEO’su Tolga Saylan, fuarda e Capra Stage 5 motora sahip yeni ürünlerini sergilediklerini söyledi. 

Erkunt Traktör olarak Ar-Ge’ye önem verdiklerinin altını çizen CEO Tolga Saylan “Son 3 fuarda hep yenilikleri duyurma fırsatımız oldu. Bizim için önemli bir yere sahip olan Konya Tarım Fuarı’nda, Ankara fabrikamızda ürettiğimiz e Capra Stage 5 motora sahip ürün ailesini lanse ediyoruz. Erkunt yıllar önce Arge merkezi olarak onaylandı. Devletten aldığımız bu destekleri ürüne çevirdik. Çok şükür ki artık kendi motorlarımızı traktörlerimizde kullanabiliyoruz. Bunun için sıfırdan bir motor üretim hattı kurduk. Bu motorun özelliği yerli üretim ve yerli tasarım olması. Bu hepimiz için bir gurur kaynağı. Erkunt olarak dışa bağımlılığı azaltmak için kendi motorumuzu kendi traktörlerimizde kullanarak ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz” diye konuştu. 

BİR DÜĞMEYLE, GÜÇ 115 BEYGİRE YÜKSELECEK 

Erkunt olarak çevreyi ve doğal kaynakları korumayı da kendilerine görev edindiklerini vurgulayan Tolga Saylan şunları söyledi: “Rekabet koşulları giderek zorlaşan sektörümüzde, yaşadığımız ortamın sağlıklı bir şekilde gelecek nesillere aktarılmasını önemseyerek, yeni ürünler tasarlarken çevreye duyarlı teknolojiler kullanmaya çalışıyoruz. Bugün aynı bakış açısıyla Erkunt’un küresel çapta kabul görmüş yeni nesil EURO 5 emisyonlu motorlarıyla üretilen traktörlerimizi Konya’da sergiledik. Bunun yanı sıra; çiftçilerimize bir sürprizimiz daha var. Yerli tasarım traktörlerde ilk kez uygulanan BOOST modu özelliğini, eCAPRA motorlu ürünlerimize ekledik”

Saylan, “Çiftçilerimiz tarlada çalışırken ihtiyaç halinde traktörlerinin beygir gücünü 10 HP daha artırma olanağına sahip olacaklar. Bir diğer deyişle, bayiden aldığınız 105 beygir gücüne sahip bir traktör, ihtiyaç halinde tarlada 115 HP’lik bir traktöre dönüşecek. Bu özellik 3 silindirli motorlarda 5 HP, 4 silindirli motorlar da ise 10 HP olarak değişiklik gösterecek. Atık miktarını en aza indirerek insana ve doğaya zarar vermeyen yeni ürünlerimiz tüm toprak tiplerinde hem daha verimli çalışacak; hem de yakıt tüketiminde daha çok tasarruf imkânı sağlayarak çiftçilerimizin en iyi çalışma arkadaşı olmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı. 

TARIM MAKİNELERİMİZİ DE SERGİLEDİK

Erkunt Traktör CEO’su Tolga Saylan, son olarak şu bilgileri verdi: “Fuarda yeni ürünlerimizin dışında, bölgede en çok ihtiyaç duyulan ve tercih edilen tarım makinelerimizi de sergiledik. 2021 yılında Erkunt çatısı altına giren Hisarlar Tarım Makineleri, 1984 yılından bugüne çiftçilerin yıllardır beğenisini kazanmış, Türkiye’nin en köklü markalarından biridir. Dolayısıyla ülkemiz tarımına katkı sağlamak amacıyla çiftçilerimize sunduğumuz hizmet alanını her geçen gün daha da geliştirmeye çalışıyoruz. Bu toprakların sahip olduğu değerlerin, mevcut potansiyelinin ve gücümüzün farkında olarak sizlerle bir araya gelmekten büyük heyecan duyuyoruz”

Tarımda Kalkınmanın Yolu Kooperatiflerden Geçiyor

ASAT toplantı salonunda, gazeteci Meliha Okur’un moderatörlüğünü yaptığı panelin ilk oturumunda Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Muhittin Böcek, Gazeteci Ali Ekber Yıldırım ve Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, tarımsal üretimin en önemli unsurlarından olan kooperatiflerin yerelden kalkınma için itici güç olduğunun altını çizdi.  

İklim krizinin başta tarım olmak üzere; tüm sektörleri olumsuz etkilediğini belirten gazeteci Meliha Okur, “Tarım ve turizm sektöründe tarımda dünyada önemli değişimler oluyor. Fransa’da başlayan çiftçi hareketi diğer Avrupa ülkelerine de yayıldı. Tarım sektöründe dünyayı etkisi altına alan bazı şirketlere karşı çiftçiler örgütlü bir şekilde hareket ediyor. Güçbirliğinin önemi de burada ortaya çıkıyor. Türkiye’nin en önemli tarım havzalarının başında gelen Antalya, başarılı bir yerel kalkınma modeli uyguluyor. Antalya kırsal kalkınmada tarımın merkezi olan Antalya’da birleşerek çoğalma felsefesi daha da yaygınlaşmalı. Çünkü çiftçi ve üreticiler kendine güvenmeli, daha cesur adımlar atmalı. Daha kurumsal olarak büyümeli. Bunları yaparken Türk tarımının ayrılmaz bir parçası olan kadınların katkısını ve önemini de bir kez daha vurgulamak istiyorum” diye konuştu. 

KOOPERATİF VE ÇİFTÇİLERE DESTEKLERİMİZ SÜRECEK

Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Muhittin Böcek de, tarım sektörünün içinden biri olarak göreve geldiği ilk günden beri çiftçi ve üreticilerin yanında olduklarını kaydetti.

Antalya’nın coğrafi konumu, iklimi ve köklü tarihi geçmişiyle çok önemli zenginliklere sahip olduğunu belirten Muhittin Böcek, “Antalya, turizm ve tarım konusunda ülkemizin başkenti. Çok önemli zenginliklere sahibiz. Biz büyükşehir belediyesinin ilgili tüm birimleri olarak üreticilerin sesine kulak verdik. Onlarla bir araya gelerek taleplerini dinledik. Antalya’da tarımda güçbirliği için itici güç olan kooperatif sayısı da 53’e çıktı. Antalya’da üretici ve tarımsal kuruluşlarımızın el ele vermesiyle, yerelden kalkınma ve kooperatifçilik konusunda bir büyük başarı hikayesine hep birlikte imza attık. Bu model, Türkiye’de yerelden kalkınma hamlesine en iyi örneklerden birini oluşturuyor. Üretimde en büyük girdi maliyetlerinden biri olan elektrik giderinin % 85’ini Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak karşılamaktayız. Bu rakamı 5 yılda yüzde 68’den yüzde 85’e yükselttik. Vahşi sulamaya karşı su israfını önlemek için adımlar attık, kapalı devre sistemi kullanmaya başladık. Arıtılmış suyu tarımda kullanarak tasarruf  sağladık. Antalya olarak tarımda yerel kalkınmayı başarıyla en iyi uygulayan büyükşehir belediyesi konumuna el birliğiyle yükseldik. Önümüzde yerel seçimler var. Bundan sonra da daha iyilerini yaparak, kooperatif ve tarımsal işletmelere katkı ve desteklerimizi sürdüreceğiz” dedi.

TARIM SİYASET ÜSTÜ BİR KONU OLMALI

Tarım sektörünün ülkenin bugünü ve yarınlarını ilgilendiren stratejik bir sektör olduğunu dile getiren Muhittin Böcek, tarımın siyaset üstü bir konu olduğunun altını çizdi. 

Böcek sözlerine şöyle devam etti: “Tarım sektörünün önemli paydaşları olan kooperatiflerle, ziraat odaları, mesleki birlikler, üreticilerimiz ve kadınlarla omuz omuza kentimiz ve ülkemiz için çalışıyoruz. Üstümüze düşen ne varsa da yapmayı sürdüreceğiz. Sizlerin de desteğiyle dünya tarımı başkenti olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Ülkemizin örtü altı tarım sektörünün yüzde 50’sini Antalya’da yapıyoruz. Yerel yönetimler ve merkezi yönetimler arasında sıkıntı var. Tarım ve turizmin başkenti olan kentimizde nedense sürekli siyaset yapılıyor. Tarım çok stratejik bir sektör olması nedeniyle siyaset üstü bir konudur. Örgütlenme ve kooperatiflerimiz geliştikçe ve güçlendikçe hedeflerimiz de büyüyecek. Ülkemize de her anlamda daha çok katkı sağlamak istiyoruz”

SU KRİZİ İÇİN ACİL ÖNLEMLER ALINMALI; SU YASASI ÇIKMALI

Özellikle pandemi sonrasında tarım sektörünün öneminin daha çok anlaşıldığını belirten Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız ise, üretimin sürdürülebilirliği için kooperatiflerin geliştirilmesi gerektiğini söyledi. 

Tarımsal üretimde çiftçilere büyük sorumluluk düştüğünün altını çizen Yıldız, “Eğer sizler üretmezseniz insanlar ne yiyip ne içecek. Bunun sorumluluğunu tüm tarım sektörü ve buna bağlı kurumlar üstlenmeli. Enflasyon arttıkça gıda fiyatları da artıyor. İklim değişikliği de önümüzdeki en önemli risklerden birisi. Aslında iklim krizi demek su krizi demektir. Eğer su olmazsa yaşam biter  vehiçbir şeyin anlamı kalmaz. Çünkü yaşamın en temel kaynağı sudur. Turizm, tarım ve buna bağlı tüm sektörler su sayesinde ayakta kalabilir. Eğer iklim ve su krizine hazır değilseniz, geleceğimiz karanlık olacak demektir. Bunun için önlemler alınmalı. Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı. Su politikaları ve tasarruf bilinci geliştirilip yaygınlaştırılmalı. Bu konuda yalnızca yerel yönetimlere değil merkezi yönetime de büyük iş düşüyor. Bu konuda görevde olan herkesin üstüne düşen sorumlulukları yerine getirme zorunluluğu var. Gerektiği zaman konuyla ilgili görüşlerimizi ve uyarılarımızı da yapıyoruz yapmaya da devam edeceğiz. Su yasası 10 yıldır konuşuluyor fakat hala çıkmadı. Kurulların değil, kurumların yetkili olduğu bir sistem getirilmeli. Çünkü kurullar geçicidir, ama kurumlar kalıcıdır. Bu nedenle 20 – 30 yıl sonra bile kalıcı olacak kurumlar ve politikalar yaşama geçirilmelidir” diye konuştu.

ÇİFTÇİ VE ÜRETİCİLER ÜLKEMİZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Gazeteci Ali Ekber Yıldırım ise panelde Mustafa Kemal Atatürk’ün de kooperatifçiliğin önemine inanan bir kişi olarak Türkiye’de tarım kredi kooperatiflerinin kurulmasını sağladığını hatırlattı.

Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü: “Atatürk, tarımda kooperatiflerin bir çok sorunu çözeceğine inanan bir liderdi. 70’li yıllarda ülkemizde köy kooperatifleri kuruldu. 12 Eylül darbesinde ise kapatıldı. Son yıllarda ise belediyelerin destekleriyle kooperatifler yeniden canlanmaya başladı. Tarım Bakanlığı’nın sitesine göre ülkemizde kurulu 14 bin civarında kooperatif bulunuyor. Çiftçiler olarak tarım kredi kooperatiflerinin asıl sahibi sizlersiniz. Buna sahip çıkmanız gerekiyor. Avrupa’da çiftçi birlikleri ve kooperatifleri çok güçlü. Yöneticiler sanayicilerden önce çiftçi birlikleriyle görüşerek oy talep ediyor. 2012 yılında kabul edilen büyükşehir yasasındaki değişiklikle beraber bir çok köy mahalle statüsüne geçti. Ülkemizdeki köy sayısı bir gecede yüzde 22.7’den yüzde 8.7’ye düştü. Bu da tarım alanlarını ve üretimi olmusz etkiledi. Bir gecede herkes mahalleli oldu. Halbuki köylü olmak çiftçi olmak dünyanın her yerinde değerlidir. Bizde ise sanki bunun tam tersi gibi bir algı var. Tarım ve köylünün ne kadar önemli olduğunu anlamak lazım”

Ali Ekber Yıldırım şu ifadeleri kullandı: “Günümüzde tarımsal hizmetler daireleri kuruldu, belediyeler daha çok tarımla ilgilenmeye başladı. Fakat bu da her belediyenin farklı uygulamalar yapmasına neden oldu. Tarımsal kalkınma için bu desteklerin planlı bir şekilde uygulanması gerekir. Tarımda siyaset olmamalı tarım her şeyin üstünde olmalı. Sürdürülebilirlik bu sektörde esastır. Ben hemen hemen her hafta Antalya’ya geliyorum. Çünkü tarım için çok önemli bir kent. İzmir’deki tarımda yerel kalkınma modelinin benzerini en iyi uygulayan kent son dönemde Antalya oldu. Antalya’da bir çok tarım fuarı düzenleniyor. Bunların takipçisi olun. Fuarları bir avantaj olarak kullanın. Antalya tarım sektöründe gerilerse tüm ülke olarak aç kalırız. Tarımsal üretimi daha fazla anlatmak lazım kooperatifler ve birlikler coğrafi işaretleri kendileri başvurup almalı. Bunları daha çok belediyeler sanayi ve ticaret odaları alıyor. Halbuki bu ürünü üretenler siz çiftçilersiniz”

ERKUNT, KONYA TARIM FUARI İÇİN GÜN SAYIYOR

Traktör, TÜYAP’ın düzenlediği ve bu yıl, 5 – 9 Mart tarihleri arasında 20’ncisi gerçekleşecek Konya Tarım Fuarı’nda yeni ürünlerini çiftçilerin beğenisine sunmak için gün sayıyor. 
Sektördeki tüm gelişmeleri daha yakından görme ve son teknoloji tarım ürünlerini inceleme fırsatı sunan Konya Tarım Fuarı, gerek ülkemiz gerekse de uluslararası pek çok ülkeden binlerce ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor. 
Her yıl olduğu gibi bu yıl da yerli ve yabancı tüm ziyaretçileri beklediklerini belirten Erkunt Traktör CEO’su Tolga Saylan, “Erkunt Traktör’ün AR-GE stratejisinde, ‘inovasyon’ dendiğinde hem yurt içinde hem de yurt dışında ilk akla gelen firmalardan biri olma çabası yatıyor. Bu amaca ulaşabilmek için ihtiyaç duyulan yenilikçi düşünce ortamını, ülkemizin genç mühendislerine sunabiliyoruz’ diye konuştu. 
AMACIMIZ  ÇİFTÇİNİN GÜCÜ VE KIYMETLİSİ OLMAK
“Çiftçinin gücü olmayı hedefleyen bir markaysanız, odaklanmanız gereken şey, çiftçinin günlük yaşantısıdır” diyen Tolga Saylan, “Çiftçi toprağı nasıl işler, işlerken ne gibi zorluklarla karşılaşır, neye ihtiyacı vardır, bir traktörden ne bekler gibi soruları defalarca kendinize sormanız gerekir. Onun zorluklarına ve ihtiyacına göre bulduğunuz çözümlerle ‘Çiftçinin Gücü ve Kıymetlisi’ olursunuz.  Konya Fuarı’nda çiftçilerimizle buluşturduğumuz yeniliklerimiz hep bu doğrultuda yapılan çalışmaların birer ürünüdür. Motor emisyon oranlarından tutun da, sürücünün kullanım esnasındaki konforuna kadar bir çiftçi gibi düşünüp süreçleri deneyimliyoruz. 21 yıldır yerli bir marka olduğumuzu, milli değerlerimize nasıl sahip çıktığımızı ve hayatlarını kolaylaştırmak için sektörde verdiğimiz mücadeleyi artık çiftçilerimiz de çok iyi biliyor” diye konuştu.
ÇEVRECİ VE DOĞAYA SAYGILI ÜRÜNLER
Erkunt olarak çevreyi ve doğal kaynakları korumayı da kendilerine görev edindiklerini vurgulayan Tolga Saylan şunları söyledi: “Rekabet koşulları giderek zorlaşan sektörümüzde, yaşadığımız ortamın sağlıklı bir şekilde gelecek nesillere aktarılmasını önemseyerek, yeni ürünler tasarlarken çevreye duyarlı teknolojiler kullanmaya çalışıyoruz. Yıllar önce traktörlerimizde kullandığımız CRD teknolojisi, bu konuya verdiğimiz önemin bir göstergesidir. Bugün aynı bakış açısıyla Erkunt’un küresel çapta kabul görmüş yeni nesil EURO 5 emisyonlu motorlarıyla üretilen traktörlerimizi Konya’da sergileyeceğiz. Bunun yanı sıra; çiftçilerimize bir sürprizimiz daha var. Yerli tasarım traktörlerde ilk kez uygulanan BOOST modu özelliğini, eCAPRA motorlu ürünlerimize ekledik”
Saylan, “Çiftçilerimiz tarlada çalışırken ihtiyaç halinde traktörlerinin beygir gücünü 10 HP daha arttırma olanağına sahip olacaklar.  Bir diğer deyişle, bayiden aldığınız 105 beygir gücüne sahip bir traktör, ihtiyaç halinde tarlada 115 HP’lik bir traktöre dönüşecek. Bu özellik 3 silindirli motorlarda 5 HP, 4 silindirli motorlar da ise 10 HP olarak değişiklik gösterecek. Atık miktarını en aza indirerek insana ve doğaya zarar vermeyen yeni ürünlerimiz tüm toprak tiplerinde hem daha verimli çalışacak; hem de yakıt tüketiminde daha çok tasarruf imkânı sağlayarak çiftçilerimizin en iyi çalışma arkadaşı olmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı. 
ÇİFTÇİLERİMİZİ BEKLİYORUZ
Erkunt Traktör CEO’su Tolga Saylan, son olarak şu bilgileri verdi: “Fuarda yeni ürünlerimizin dışında, bölgede en çok ihtiyaç duyulan ve tercih edilen tarım makinelerimizi de sergileyeceğiz. 2021 yılında Erkunt çatısı altına giren Hisarlar Tarım Makineleri, 1984 yılından bugüne çiftçilerin yıllardır beğenisini kazanmış, Türkiye’nin en köklü markalarından biridir. Dolayısıyla ülkemiz tarımına katkı sağlamak amacıyla çiftçilerimize sunduğumuz hizmet alanını her geçen gün daha da geliştirmeye çalışıyoruz. Bu toprakların sahip olduğu değerlerin, mevcut potansiyelinin ve gücümüzün farkında olarak sizlerle bir araya gelmekten büyük heyecan duyuyoruz ve hepinizi Türk mühendislerin tasarladığı yerli ürünlerimizi yakından incelemek için 6’ncı salondaki standımıza davet ediyoruz”

Tarım ve Orman Bakanlığından çiftçilere destek açıklaması
Ankara

Açıklamada, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun İzmir’de çiftçilerle buluşmasında söz alan ilk konuşmacının, 1 yıl önce işletmesinde 20 hayvan bulunurken, şu anda 25 hayvan bulunduğu bildirildi. Geçen yıl 4 bin 620 lira, bu yıl ise 655 lira olmak üzere toplam 5 bin 275 lira çiğ süt desteği aldığı belirtilen ilk konuşmacının yine geçen yıl 3 bin 109 lira, bu yıl ise 630 lira olmak üzere toplam 3 bin 739 lira buzağı desteği aldığı vurgulandı. İlk konuşmacı olan kadın çiftçiye, geçen yıl ve bu yıl toplam 9 bin 14 lira hayvancılık destekleme ödemesi yapıldığı kaydedildi.

Çiftçi buluşmasında söz alan ikinci konuşmacının, işletmesinin 2017 yılında 5 büyükbaş hayvan ile faaliyete geçtiği ve şu anda 37 büyükbaş hayvan bulunduğu aktarıldı. Geçen yıl 12 bin 761 lira, bu yıl ise bin 442 lira olmak üzere toplam 14 bin 203 lira çiğ süt desteği alan ikinci konuşmacının, yine geçen yıl 7 bin 89 lira, bu yıl ise 2 bin 449 lira olmak üzere toplam 9 bin 538 lira buzağı desteği aldığı bildirildi. Öte yandan açıklamada, ikinci konuşmacıya geçen yıl ve bu yıl toplam 23 bin 741 lira hayvancılık destekleme ödemesi yapıldığına işaret edildi.

Etkinlikteki üçüncü konuşmacının, işletmesinin geçen yılın 10. ayında 28 küçükbaş hayvanla faaliyete geçtiği, şu anda ise 53 küçükbaş hayvan bulunduğu belirtildi. İşletme 10 aylık olduğu için destekleme almadığı, ancak neredeyse 2 kat büyüme gösterdiğine dikkat çekildi.

Ayrıca 1 Eylül 2021’den-18 Haziran 2022 arası 10 aylık sürede et üretimin maliyetinin 120 lira değil, 94,67 lira olduğuna değinilen açıklamada, Ulusal Süt Konseyi’nin 5 Mayıs’ta çiğ süt tavsiye fiyatını, 15 Mayıs’tan geçerli olmak üzere kilogram başına 5,7 lira iken yüzde 32 artışla kilogram başına 7,5 liraya çıkarttığı ve bu fiyatın maliyetin üzerinde olduğu vurgulandı.

Hatay’da hasadı devam eden şeftalide 4 bin 500 ton rekolte bekleniyor
Hatay

Türkiye’nin önemli tarımsal üretim merkezlerinden Hatay’da hasadı devam eden şeftalide, 7 bin dekarlık ekim alanından 4 bin 500 ton rekolte bekleniyor.

Çiftçilerin büyük emekle yetiştirdiği şeftaliler, tarım işçileri tarafından özenle toplanarak kasalara yerleştiriliyor.

Hatay’da yetişen klasik ve yassı şeftalilerin büyük bir bölümü, hasat edildikten sonra başta Rusya olmak üzere Avrupa ile Orta Doğu ülkelerine gönderiliyor.

İl Tarım ve Orman Müdürü Ergün Çolakoğlu, AA muhabirine, Hatay’ın farklı bölgelerinde her türlü bitkisel üretimin yapıldığını söyledi.

Kentte ürün çeşitliliğinin her geçen gün arttığını belirten Çolakoğlu, hasadı devam eden şeftalide, 7 bin dekarlık alanda 4 bin 500 tonluk üretim beklediklerini aktardı.

Meyveciliğin rüzgarın daha çok olduğu yerlerde yapılmasının doğru olduğunu anlatan Çolakoğlu, şöyle devam etti:

“Özellikle ilimizde ihracata yönelik olarak son yıllarda meyvecilik daha çok gelişmeye başladı. Çukur yerlerde, vadilerde ve ova tabanlı arazilerin olduğu yerlerde meyvecilik yapmak çok uygun değildir. Geçen yıl 7 bin dekardan 6 bin 800 ton rekolte elde edildi, bu yıl rekoltenin düşük olmasının bir sebebi var. Ülkemizin çoğu yerlerinde görüldüğü gibi ilimizde de don zararları oldu. Geçmiş yıllarda klasik, bildiğimiz şeftaliler üretilirken, son yıllarda yassı şeftali dediğimiz çeşitler de üretilmeye başlandı. Bunun da yurt dışında pazarı bulunmakta ve talep görmektedir. Çiftçilerimizin ürettiği klasik ve yassı şeftalilerin büyük bölümünün Rusya, Avrupa ve Orta Doğu ülkelerine ihracatı yapılmaktadır.”

Çolakoğlu, Hatay’da yetiştirilen şeftalinin yüzde 15-20’lik kısmının iç pazara, 80-85’lik bölümünün de yurt dışına ihraç edildiğini bildirdi.

Reyhanlı Ziraat Odası Başkanı Şemsettin Cüneydioğlu, Amik Ovası’nın bereketli topraklara sahip olduğunu hatırlattı.

Hatay’da yetiştirilen şeftalilerin aroması ve lezzetiyle ilgi gördüğünü ifade eden Cüneydioğlu, “Bu yıl rekolte az olmasına rağmen fiyatlar çiftçilerimizi memnun etmiştir. Tarlada yassı şeftalinin 15, klasik şeftalinin de 10 liradan satışı yapılıyor.” dedi.

“Yassı şeftalide yurt dışından yoğun talep alıyoruz”

Şeftali üreticisi Serkan Ak ise 80 dekar alanda yassı şeftali üretimi yaptıklarını söyledi.

Dekar başına yaklaşık 3 ton ürün hasat etmeyi beklediklerini ifade eden Ak, “Ürünlerimiz iç ve dış piyasaya gönderiliyor. Yassı şeftalide yurt dışından yoğun talep alıyoruz. Rusya, İngiltere, Almanya ve Romanya’ya ihracat yapıyoruz. Bu yıl ihracat için güzel bir talep var, ürünlerimizi çok fazla elimizde kalmadan, rahat bir şekilde pazarlarımıza ulaştırıyoruz.” diye konuştu.

En çok talep aldıkları ülkenin Rusya olduğunu işaret eden Ak, şu bilgileri verdi:

“Reyhanlı’daki üretim yaptığımız alanımızda ürünlerimizi özenle seçiyoruz. Yassı şeftali ülkede tarım anlamında ilgilenen insanların bildiği ancak tüketicinin fazla bilmediği bir çeşittir. Bu çeşidimiz daha çok ihracatta rol almaktadır. İç piyasada daha yeni yeni tanınan bir üründür. Yassı şeftalinin tüyü normallerine göre çok azdır ve yeme kolaylığı vardır, aroması oldukça güzeldir.”

ABD Tarım Bakanı Vilsack: “Rusya, gıdayı bir silah ve savaş aracı olarak kullanıyor”

ABD Tarım Bakanı Tom Vilsack, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, Ukrayna Tarım Politikası ve Gıda Bakanı Mykola Solskyi ile bir araya geldiğin ve ABD ve Ukrayna’nın tarım ve gıda sektörleri arasındaki koordinasyonu geliştirmek ve gıda güvenliğini ele almak için stratejik bir ortaklık kurmak için Mutabakat Zaptı imzaladığını aktardı.

Vilsack yaptığı açıklamada, “Şubat ayından bu yana dünya, Rusya’nın Ukrayna’yı haksız yere işgaline ve bunun tarımsal üretime, ticarete ve en önemlisi gıda güvenliğine neden olduğu bozulmaya tanık oldu” dedi.
Rusya’nın eylemlerinden yalnızca Ukrayna halkının etkilenmediğine dikkat çeken Vilsack, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Ukrayna’da üretilen tahıllara ve diğer temel gıda maddelerine ihtiyaç duyan Afrika ve Orta Doğu’daki ülkeler için de büyük tehditler oluşturduğunu belirterek, “Rusya, gıdayı bir silah ve savaş aracı olarak kullanıyor ve bu tarım camiasının dayanamayacağı ve katlanmayacağı bir şey” dedi.

“Bu ileriye doğru atılmış önemli bir adım”

Ukrayna’nın dünyanın desteğine ihtiyacı olduğunu vurgulayan Vilsack, Ukrayna Gıda Bakanı Mykola Solskyi’ye ABD’nin Ukrayna’nın tarım sektörünün yeniden inşası ve güçlendirilmesine yardımcı olacağını taahhüt ettiğini ifade ederek, “Bu Mutabakat Zaptı, uluslarımız arasındaki stratejik ortaklığı güçlendirecek ve üretkenliği artırmak, tedarik zinciri sorunlarını ele almak ve gıda güvenliği zorluklarını belirlemek için ortak gücümüzden yararlanacaktır. Bu ileriye doğru atılmış önemli bir adım ve uygulandığında küresel gıda güvensizliği ile birlikte daha iyi mücadele etmemizi sağlayacak” dedi.

Mutabakat zaptı 3 yıl yürürlükte olacak

3 yıl boyunca yürürlükte olacak olan Mutabakat Zaptı ile ABD ve Ukrayna, üretkenliği artırmak ve her iki tarım sektörünü geliştirmek için mahsul üretimi, gelişen teknolojiler, iklim, akıllı uygulamalar, gıda güvenliği ve tedarik zinciri konularında tutarlı bilgi ve uzmanlık alışverişi üzerinde çalışacaklar.

ABD Tarım Bakanlığının Dış Tarım Servisi ise, Ukrayna’ya hayvan sağlığı, biyogüvenlik, sıhhi ve bitki sağlığı kontrolleri için teknik yardım sağlayacak.

Tarım ve Orman Bakanlığından yurt dışında planlanan yatırımlara ilişkin açıklama
Ankara

Bakanlığın sosyal medya hesabından, yurt dışında yapılması planlanan tarım ve gıda ürünleri yatırımlarına ilişkin açıklamada bulunuldu.

Açıklamada, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun 7 Haziran’da Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaretin verimli geçtiği belirtilerek, iki ülke arasında 3 ayrı iş birliği anlaşması imzalandığı anımsatıldı.

Söz konusu anlaşmalardan birinin de “Bitki Koruma ve Karantina Alanında İş Birliği Mutabakat Zaptı” olduğu hatırlatılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapılan görüşmeler esnasında ve sonrasında, imza töreninde Maduro’nun Türk yatırımcıları kendi ülkesine yatırım yapmak üzere davet ettiğine işaret edildi.

Açıklamada, Venezuela Üretken Tarım ve Araziler Bakanı Wilman Castro Soteldo’nun Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’ye “Türk yatırımcıların Venezuela’da 400 bin hektar tarımsal alanda yatırım yapabileceklerini” ilettiği aktarılarak şunlar kaydedildi:

“Yapılan teklife göre, Venezuela’da Türkiye için ayrılan ve ‘Turkish land’ olarak adlandırılan bölgede tarımsal yatırım yapılması ve elde edilecek hasılatın yüzde 70’inin yatırımcıya, geri kalan yüzde 30’luk kısmının da Venezuela’ya bırakılması ifade edilmiştir. Yatırımcının elde edeceği hasılatın Türkiye’nin ihracatı için de kullanılabileceği kaydedilmiştir.”

“Türkiye ihtiyacı rahatlıkla karşılayabilecek durumda”

Türkiye’nin sahip olduğu tarım arazisi varlığı ve tarımsal üretimine ilişkin bilgilerin de bulunduğu açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Türkiye 23,4 milyon hektar işlenen tarım arazisi varlığı ve her geçen gün artan tarımsal üretimi sayesinde 85 milyon nüfusunu, yaklaşık 5 milyon geçici koruma statüsündeki sığınmacıyı ve hedeflenen en az 50 milyon turistin ihtiyacını rahatlıkla karşılayabilecek durumdadır. Türkiye aynı zamanda dünyanın en önemli tarım ve gıda ürünleri ihraç eden ülkeleri arasındadır.”

Açıklamada, tarımsal hasıla bakımından ülkenin Avrupa’da birinci olduğu vurgulanarak, “Bakanlığımızca yürütülen çalışmalar ve üretime yönelik teşvikler ile çok sayıda tarım ürününde de dünyada liderliğimiz devam etmektedir. Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2020 yılı verilerine göre dünya bitkisel ürünler üretiminde 12’nci, sebze üretiminde 4’üncü ve meyve üretiminde ise 6’ncı sıradadır.” ifadesi kullanıldı.

“Yaklaşık 41 ülke başka ülkelerde arazi kiralıyor”

Birçok ülkenin gelecekteki tarım ve gıda ürünü ihtiyaçlarını temin etmek için farklı ülkelerde tarımsal faaliyetlerde bulunduğu belirtilen açıklamada, Dünya Ticaret Örgütünün raporlarına göre yaklaşık 41 ülkenin başka ülkelerde arazi kiraladığı, 62 ülkenin de arazilerini başka ülkelere kiraladığı veya sattığı ifade edildi.

İngiltere’nin başta Afrika’da olmak üzere 4,4 milyon hektar arazi kiraladığı kaydedilen açıklamada, şu bilgiler yer aldı:

“ABD’nin aynı yöntemle kiraladığı arazilerin büyüklüğü 3,7 milyon hektardır. İngiltere’nin kiraladığı arazilerin büyüklüğü Danimarka’nın yüzölçümüne eşitken, ABD, İsviçre ve Çin’in Moldova büyüklüğünde kiraladığı tarım arazileri vardır. Afrika’nın en yoksul ülkelerinden Kongo 8,1 milyon, Endonezya 7,1 milyon, Filipinler 5,2 milyon ve Sudan 4,7 milyon hektar arazi kiralamış veya satmıştır.”

Açıklamada, kendi ülkeleri dışında tarımsal yatırım yapan ülkelerin bu yatırımlarını mevcut tarım ve gıda ürünleri ihtiyacı için değil gelecekte dünya gıda piyasasında söz sahibi olmak için yaptıklarına işaret edildi.

“Ülkeler yatırım konusunda Türkiye’ye kendileri teklifte bulunuyor”

Türkiye’nin tarihi misyonu gereği tarımsal yatırım yaptığı ülkelere sömürgeci bir prensiple yaklaşmadığı, aksine kazan-kazan prensibiyle yaklaştığı vurgulanan açıklamada, şu değerlendirmede bulunuldu:

“Her şeyden önemlisi, tarım ve gıda ürünü yatırımlarına ihtiyaç duyan ülkeler yatırım konusunda Türkiye’ye bizzat kendileri teklifte bulunmaktadır. Bu ülkeler Türkiye’nin bu konudaki tecrübesine ve üretkenliğine sonuna kadar güvenmektedir. Nüfusu 2050’li yıllarda 100 milyonun üzerine çıkması beklenilen Türkiye’nin, 2053 vizyonunun da bir gereği olarak tarımsal üretimini artırması aklın ve bilimin bir gereğidir. Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da Bakanlığımız hem yurt içinde hem de yurt dışında tarımsal alanda yatırım yapan yatırımcılarımızın yanında olmaya devam edecektir.”

Ukrayna, ekilebilir tarım alanlarının yüzde 25’ini kaybetti

Rusya’nın Ukrayna saldırıları devam ederken, Ukrayna’nın tarım arazilerinin 4’de 1’ini kaybettiği aktarıldı. Ukrayna Tarım Bakanı Yardımcısı Taras Vysotskyi yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın işgali nedeniyle Ukrayna’nın ekilebilir tarım alanlarının yüzde 25’ini kaybettiğini belirterek, tahıl hasadının Rusya’nın işgali nedeniyle geçen yılki 86 milyon tondan bu yıl yaklaşık 48,5 milyon tona düşmesinin muhtemel olduğunu belirtti.
Taras Vysotskyi, “Ekilebilir arazinin yüzde 25’inin kaybına rağmen, bu yıl mahsul ekimi nüfusa gıda sağlamak için fazlasıyla yeterli” ifadelerini kullanarak, Ukrayna’nın gıda güvenliği için bir tehdit olmadığını aktardı.
Vysotskyi, ihraç edilebilir mahsul fazlasının 30 milyon ton olabileceğini ve bunun da büyük bir gelir kaybı anlamına geldiğini ifade etti. Ukrayna, küresel bir tahıl ve tohum yağı üreticisi ancak ihracatı Rusya’nın işgalinden bu yana ciddi şekilde etkilendi.

35 yıllık atıl topraklar yeniden tohumla buluşturulacak
Bayburt

Ankara’da faaliyet gösteren Taht Köyü Gölbaşı Derneği ile Taht Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Taht köyünde farklı sebeplerle 35 yıldır ürün yetiştirilmeyen tarım arazilerinin yeniden ekilmesi ve köylünün desteklenerek üretimin artırılması için proje başlattı.

Proje çerçevesinde dernek ve kooperatif tarafından yakıt giderleri karşılanan köylülere ait 10 traktörle yüksek kesimlerdeki 1200 dönüm arazi, sahiplerinin rızası alınarak sürüldü.

Tarım ve Orman İl Müdürlüğünün de teknik destek sağladığı proje kapsamında sürülen arazilere, derneğin tohum desteğiyle sonbaharda buğday ekilecek. Tarlalardan elde edilecek gelirin bir kısmıyla köyün giderleri karşılanırken bir kısmı da köy halkına dağıtılacak.

Tarım ve Orman İl Müdürü Selami Ersen, AA muhabirine, köylülerin tarımsal üretim adına önemli bir adım attığını söyledi.

Bu kapsamda 35 yıldır ekilmeyen tarım arazilerinin sürümünün yapıldığını ve sonbaharda tohumla buluşacağını belirten Ersen, şunları kaydetti:

“Biz de Müdürlük olarak sahada kendilerine destek olmaya çalışıyoruz. İnşallah bu tür benzer dernek ve kooperatiflerin çalışmasıyla ilimizde ekilmeyen tarım arazisi oranını düşürmeye çalışıyoruz. Şu anda 1200 dönüm arazinin ekilmesi planlanıyor. Bunlar ekilemeyen, sahipleri tarafından terk edilmiş araziler. Böylece yaklaşık 1200 dönümlük sürümle beraber üretime kazandırılması düşünülmektedir. 2400 rakımdayız, dolayısıyla buraya buğday ekimi düşünülüyor.”

Taht Köyü Gölbaşı Derneği Başkanı Fatih Demirhan da dernek üyeleriyle görüşüp köylerindeki arazileri hem köy hem de ülke ekonomisine kazandırmak için harekete geçtiklerini anlattı.

Arazi sahipleriyle de görüşerek 35 yıldır ekilmeyen arazilerde çalışma başlattıklarını anlatan Demirhan, “800 kilometreden çıkıp geldik. Köyümüzün 2400 rakımda bulunan yaylasını işler hale, üretim yapılacak hale getiriyoruz. Bugün sürüm yaptık. Sonbaharda buğdayı toprakla buluşturacağız.” dedi.