Sürü İnsansız Deniz Aracı Projesinde yeni bir aşamaya geçildi
Ankara

Savunma Sanayii Başkanlığından (SSB) yapılan açıklamaya göre, Başkanlık, sayılı ülkenin üzerinde çalıştığı Sürü İDA projesinde yeni bir aşamaya geçti.

SSB tarafından başlatılan ve ASELSAN ile alt yüklenicisi KOBİ’lerce yürütülen İDA projesinde de çalışmalar sürüyor. ALBATROS-S Sürü İDA’dan sonra “ailenin yeni ve daha büyük üyesi” MİR İDA ASELSAN-Sefine Tersanesi iş birliğinde geliştirildi. İki İDA ilk kez birlikte görev yaptı.

Sürü İnsansız Deniz Aracı Projemizde yeni aşamaya geçtik!

Sürü İDA ailemizin yeni üyesi MİR ile ALBATROS-S birlikte görev icra ettiler. İki farklı boy ve kabiliyete sahip İDA’larımız ile oluşturduğumuz sürü mimarisini, sahada gerçekleştirdik.

➡️ @sefineofficial
➡️ @aselsan pic.twitter.com/z3qiaNMyFN

— Ismail Demir (@IsmailDemirSSB) June 19, 2022

Açıklamada, görüşlerine yer verilen Demir, projeyle insansız deniz araçlarının sürü halinde farklı formasyonlar ve görevlerle kullanılmasını hedeflediklerini belirterek, bu kapsamda Sürü İDA’lara yeni yetenekler kazandırmaya devam ettiklerini bildirdi.

İnsansız deniz araçlarını birkaç ayrı koldan geliştirmeye devam ettiklerini ifade eden Demir, şu bilgileri verdi:

“Tıpkı İnsansız Hava Araçlarında (İHA) yaptığımız gibi, İDA’ların da sürü halinde hareket ettiği projemize de tüm hızımızla devam ediyoruz. Bilindiği üzere daha öncesinde Sürü İDA projemizde ALBATROS-S İDA’larla 4’lü sürü denemesi yapmıştık. Bu sürünün daha da gelişmesi ve daha kompleks kabiliyetleri içermesi için var gücümüzle çalışıyoruz. Sürümüze yeni ve daha büyük güç olarak MİR İDA’yı ekledik. MİR İDA, önemli faydalı yük taşımak ve ülkemiz için önemli bir kabiliyeti sahada göstermek için yürüttüğümüz başka bir proje içinde geliştiriliyor. Sürü projemizde, sürü mimarisine yeni kabiliyet olarak birbirinden farklı İDA’ların sürüye katılabilmesini ekledik. İki farklı boy ve kabiliyette İDA ile sahada denemesini başarılı şekilde gerçekleştirdik. İDA sürümüzü ALBATROS-S ve MİR İDA’lardan oluşturduk. Geliştirilen altyapı, herhangi bir İDA’nın sürü unsuru olarak eklenmesine veya sürüden ayrılmasına imkan sağlıyor.

Çalışmalar kapsamında çevresel farkındalık, seyir ve algılama teknolojileri üzerinde detaylı faaliyetler icra ediliyor. Farklı sensörlerden alınan verilerle otomatik engel/nesne algılanması ve dinamik manevra yapılabiliyor. Geliştirilmiş algoritmalarla hayata geçirilen teknoloji sayesinde İDA’lararası görev paylaşımı icra ediliyor. Sürü kabiliyetli İDA’larımız, yerli ve milli özgün haberleşme sistemi, kontrol sistemi, çoklu ve yedekli haberleşme sistem mimarisi, GNSS karıştırması altında göreve devam edebilme gibi kabiliyetlere sahip. Dünyada sayılı ülkenin üzerinde çalıştığı böylesine bir projede emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. İnanıyorum ki İDA’lar, sürü halinde Mavi Vatan’ın korunmasında önemli operasyonel kabiliyetler sunacak. Projede farklı görev ve formasyonların denenmekte olduğu ikinci aşama faaliyetlerine devam edeceğiz.”

Çocuklarını tek başına büyüten annelere istihdam garantili kurs
Amasya

Amasya’nın Merzifon ilçesinde, “Tek Ebeveynli Ailelerde Çocuk ve Kadının Güçlendirilmesi ile Kadın İstihdamının Artırılması Projesi” kapsamında açılan kurslara katılan kadınlar ilçede istihdam edilecek.

Amasya Valiliği, kadın istihdamının artırılmasına yönelik hedef kitle olarak çocuklarını tek başına büyütmek zorunda kalan anneleri belirledi.

“Tek Ebeveynli Ailelerde Çocuk ve Kadının Güçlendirilmesi ile Kadın İstihdamının Artırılması Projesi”ni hazırlayan Valiliğin koordinasyonunda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) desteğiyle Merzifon Sosyal Hizmet Merkezi tarafından Merzifon Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) üç ay önce tekstil, kablo gruplama ve plastik enjeksiyon kursları açıldı.

Kurslara ilk etapta katılan 38 kadın önümüzdeki günlerde sertifikalarını alarak İŞKUR aracılığıyla Merzifon OSB’deki fabrikalarda istihdam edilecek.

“Bu çalışma vasıtasıyla fabrikalarımız da kalifiye elemana sahip olacak”

Amasya Valisi Mustafa Masatlı, AA muhabirine, tek ebeveynli ailelerin profilini belirleyerek, kadınların sosyal ve ekonomik olarak güçlendirilmesine yönelik projeler ürettiklerini söyledi.

Söz konusu proje kapsamında hem tek ebeveyn olarak çocuklarının bakımını üstlenen kadınların ekonomik özgürlüğünü sağlamalarını hem de devletin sağladığı teşviklerle son dönemde yatırımcıların rotasını çevirdiği Merzifon OSB’deki fabrikaların nitelikli eleman ihtiyacını karşılamayı hedeflediklerini anlatan Masatlı, şunları kaydetti:

“Eşi olmayan veya çocuğuna bakacak kimsesi olmayan kadınlarımız, OSB’de ihtiyaç duyulan mesleklerle ilgili kurslara alınıyor. Projeyle istihdam oluşturarak ekonomiye katkı sağlamayı ve kadınlarımızı iş hayatına katmayı amaçladık. Kurstan mezun olan kadınlarımız fabrikalarda çalışmaya başlıyor. Bu çalışmaların yapılmasına katkı sunan, destek veren, vizyon çizen başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mustafa Varank’a ve tüm yetkililere teşekkür ediyorum. Şu an hem kursa gelenler hem de işe yerleşecek olan kadınlarımız çok mutlu. Ülkemizde olduğu gibi Merzifon OSB’mizde de kalifiyeli elamana ihtiyaç duyuluyor. Bu çalışma vasıtasıyla fabrikalarımız da kalifiye elemana sahip olacak.”

“Kadınlar hayatlarını değiştirdiğimizi düşünüyorlar”

Merzifon Sosyal Hizmet Merkezi Müdürü Erdem Yüksel de kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmeleri, ekonomik özgürlüklerini sağlayabilmeleri için bir dizi çalışma yaptıklarını aktardı.

“Tek Ebeveynli Ailelerde Çocuk ve Kadının Güçlendirilmesi ile Kadın İstihdamının Artırılması” projesi kapsamında açılan kurslara ilk etapta 38 kadının katıldığını, 38 kişilik bir grubun daha katılacağını belirten Yüksel, kursların Merzifon OSB’deki fabrikaların kalifiye eleman ihtiyaçları doğrultusunda devam edeceğini aktardı.

Yüksel, “İstihdam garantili kurslarımızdan 38 kadın mezun olacak ve hepsi işlerine başlayacak. Yeni kursiyerlerimiz de kurslarına başlayacaklar. Kadınlar mutlu, hayatlarını değiştirdiğimizi düşünüyorlar. Kendileri çalışacaklar, kendileri kazanacaklar, sertifikalarını alacaklar, işe girecekler, sosyal güvenceleri olacak ve maaş alacaklar.” diye konuştu.

Kursiyerlerden 37 yaşındaki 2 çocuk annesi Nigar Kese de dikiş kursuna katıldığını, meslek edinmekten ve alın teriyle çalışarak para kazanacak olmaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi.

Özel öğrenciler hayvan sevgisi ve bahçe işleriyle hayata adapte oluyor
Samsun

Çarşamba Belediyesi Özel Eğitim Uygulama Okulunda “Engelsiz Hayata Merhaba” projesi ile öğrencilerin sosyal hayata daha kolay uyumlanmaları amaçlanıyor.

İlkokul, ortaokul ve lise olarak üç kademede 147 Down sendromlu ve otizmli öğrenciye eğitim verilen okulda, çocukların sosyal duyarlılığının geliştirilmesi ve sosyal aktivitelerle toplumla daha fazla iç içe olmaları hedefleniyor.

Bu kapsamda uygulamaya alınan “Engelsiz Hayata Merhaba” projesiyle hayvan ve doğa sevgisi kazanmaları amacıyla çocuklar okulun bahçesindeki özel alanda öğretmenleriyle 2 köpeğe bakarken, oluşturulan bahçede de meyve sebze yetiştiriyor.

Proje yürütücüsü ve okulun görsel sanatlar öğretmeni Pelin Sağıroğlu, AA muhabirine, özel gereksinimli bireylere sosyal bilinç aşılandığında daha faydalı bireyler olabileceklerini söyledi.

Çocukların gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla eğitim öğretim yılı başında projenin uygulamaya konulduğunu belirten Sağıroğlu, “Okulumuza gelen çocukların çoğunluğu kırsal alanda yaşıyor. Bu çocukların sosyal duyarlılığını artırmak istiyoruz. Çocukların sosyal hayata son derece güzel ve iyi geçmesi için gayret ediyoruz.” dedi.

“Çocukların hayatında ince bir bağ oluşturmak istiyoruz”

Fiziki kapasitesi geniş olan okullarının bahçesinde barınak oluşturarak köpekler aldıklarını anlatan Sağıroğlu, “Öğrencilerimizle köpeklerin bakımını yapıyoruz. Çocuklara hayvan sevgisini aşılıyoruz. Aynı zamanda bahçemizde çocuklarımızla fasulye, patates, çilek, salatalık, biber gibi meyve sebzeler ekerek doğaya ve çevreye karşı duyarlı olmalarını istiyoruz. Çocuklar okulda hayvanlarla ilgilenmekten ve bahçede sebze yetiştirmekten çok büyük keyif alıyor.” diye konuştu.

Sağıroğlu, projenin yaz dönemini de kapsadığını dile getirerek, çok olumlu geri bildirimler aldıklarını, çocukların sosyalleşmesi ve topluma yakınlaşması için çalıştıklarını dile getirdi.

Çocuklara hayvan ve doğa sevgisi aşıladıklarını aktaran Sağıroğlu, sözlerini, “Proje kapsamında çocuklarımız yaz döneminde evlerinde, bahçelerinde sevdikleri bir sebze ya da meyveyi yetiştirecek, bakımlarını yapacak ve gelişimini takip edecek. Hatta imkanı olan kedi, köpek, kuş besleyecek. Bununla çocukların hayatında ince bir bağ oluşturmak istiyoruz. Çocuklara öncelikle sevgiyi, üretmeyi öğretiyoruz. insan, hayvan ve doğa sevgisi aşılıyoruz. Bunlar çocukları hem sakinleştiren hem de gelecek yaşamda sosyal aktivitelerle topluma yakınlaşmalarını sağlayan projeler.” diye tamamladı.

İlkokul öğrencileri atık malzemeleri ‘iyiliğe’ dönüştürüyor
Kırıkkale

Hasan Ali Yücel İlkokulunda sınıf öğretmeni Füsun Özçelik Güney’in başlattığı “Geri Dönüşümü İyiliğe Dönüştür” adlı proje kapsamında, öğrenciler, öğretmen ve velilerinin desteğiyle evlerindeki atık plastik, kağıt ve pil gibi malzemeleri okulda topladı.

Okulun müdürü Ömer Tanju Cihan, AA muhabirine, geçmişten aldıkları emaneti geleceğe taşıma yükümlülüklerinin olduğunu söyledi.

Bu sorumluluğun temelinde de çocukların bulunduğunu aktaran Ceyhan, “Çocuklara çevreyi koruyabilmesini ve atığı değerlendirebilmesini öğrettiğimiz zaman bu emaneti geleceğe teslim etmiş oluruz mantığıyla hareket ettik. Aynı zamanda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın başlatmış olduğu ‘Sıfır Atık Projesi’ne de destek vermeye çalıştık. Projenin amacı kurumsal bazda başlamaktı. Okullar bunun en güzel örneği. Öğrencilerimiz ve velilerimizle halkamızı genişleterek başlamış olduk.” dedi.

Ceyhan, topladıkları atıkları ayrıştırdıktan sonra bir firmaya vereceklerini, buradan gelen geliri de ihtiyaç sahibi velilere ve öğrencilere ulaştıracaklarını dile getirdi.

Proje yarıyıl tatilinde başladı

Öğretmen Füsun Özçelik Güney de okul olarak “Dünya bize geçmişten miras değil, geleceğin emanetidir” felsefesiyle yola çıktıklarını belirtti.

Çalışmayla öğrencilere geri dönüştürülebilen malzemelerin çöp olmadığı bilincini kazandırmayı amaçladıklarına dikkati çeken Güney, şunları kaydetti:

“Daha sonra başlattığımız projeyi biraz daha genişleterek velilerimizi de dahil ettik. Doğa için ne yapabiliriz sorusuna yanıt aradık. Böylelikle çöp olmayan, geri dönüştürülen malzemeleri okulumuzda toplamaya karar verdik. Doğa için yaptığımız bu iyilik çemberini bir halka daha genişleterek buradan elde edeceğimiz geliri, durumu iyi olmayan öğrenci ve velilerimizle paylaşmaya karar verdik. Projeyle doğayı korumanın yanı sıra, çocuklarımıza yardımlaşma ve dayanışma bilincini de kazandırmış olduk.”

Velilerden Merve İme ise “Atıklardan elde edilecek gelirlerin öğrenci ve velilere dağıtılacağını duyunca projeye katıldık. Mahalle genelinde herkes, evinde kullandığı atık malzemeleri çöpe atmak yerine okula getirdi. Yarıyıl tatilinden beri proje için atık topluyoruz.” diye konuştu.

Gönüllü müzisyenler kırsal mahallelerdeki çocuklar için yetenek keşfine çıktı
İzmir

Annesinin anaokulu hediyesi olarak aldığı keman sayesinde müzikle tanışan, viyola ve piyano çalmayı da öğrenen 26 yaşındaki Gizem Akkaymak, Ümran Baradan Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümünde eğitim gördü.

Müziğe olan tutkusu devam eden Akkaymak, 2020’de özel bir kurs merkezinde çocuklara keman ve piyano çalmayı öğretmeye başladı.

Çocukların müziğe olan yeteneğini keşfetmek için çalışmalar yapan Akkaymak, “Köy Okullarına Müzik” adıyla bir proje geliştirdi.

Okulları ziyaret edip öğrencilere ücretsiz müzik eğitimi vermek ve yeni yetenekler keşfetmek isteyen Akkaymak’a müzisyen arkadaşı 26 yaşındaki Öner Altunsu da katıldı.

Müzisyenler, ilk çalışmalarını Bergama’daki Ayaskent İrfan Kırdar Ortaokulu’nda yaptı.

Proje kapsamında yaklaşık 20 öğrenciye haftada bir saat temel müzik ve koro eğitimi veren gönüllü müzisyenler, çocukların oluşturduğu koro ile mini bir konser düzenlemeye hazırlanıyor.

“Rol model olmak istiyorum”

Gizem Akkaymak, AA muhabirine, çocukları müzikle buluşturmanın büyük mutluluk olduğunu söyledi.

Yetenekli olmasına rağmen müzik eğitimi alamayan çocuklar olduğunu belirten Akkaymak, amaçlarının onlara ulaşabilmek olduğunu ifade etti.

Akkaymak, bunun için yola çıktıklarını, ilk duraklarının Bergama olduğunu anlatarak, “Bergama’da Ayaskent İrfan Kırdar Ortaokulu’na geldim. Buradaki çocuklarla bir koro kurduk. Temel müzik bilgilerini veriyoruz. Koro çalışmaları nasıl olur, onu öğretiyoruz. Yıl sonunda hem okula güzel bir anı bırakmak hem de çocukların sahne duygusunu tatması için ufak bir konser vereceğiz.” dedi.

Buradaki görevini tamamladıktan sonra yeni bir köyde, yeni çocuklarla tanışmak istediğini ifade eden Akkaymak, çocuklarda kendini gördüğünü aktardı.

Akkaymak, “Kimi kendini ifade edemiyor kimi çok utangaç kimi girişken… Onlara bazen hayatımı anlatıp örnek oluyorum. Rol model olmak istiyorum. Sadece müzikle ilgili konuşmuyoruz, hayattan da konuşuyoruz. Belki bir gün içlerinden biri sanatçı çıkar. Amacım onların içindeki yeteneği, o özgüven duygusunu ortaya çıkarmak.” diye konuştu.

“Çocukları müzikle tanıştırmak önemli”

Öner Altınsu da öğrencilerle müzik eğitiminin verimli geçtiğini belirterek, “Çocukları müzikle tanıştırmak, onlara ağabey olmak, içlerindeki motivasyonu, yetenekleri keşfetmek önemli.” ifadesini kullandı.

Gönüllü olarak bu yola çıktıklarını, herhangi bir destek almadıklarını vurgulayan Altunsu, zamanlarının çoğunu çocuklara ayırdıklarını, onlara eğitim verdiklerini kaydetti.

‘Vali Hanım çileği’ kadınlara ekmek kapısı oldu
Muğla

Kırsalda kadın çiftçilerin ve kadınların refah seviyelerinin yükseltilmesi, köyden kente göçün engellenebilmesi ve alternatif gelir kaynakları oluşturulması çalışmaları kapsamında önceki dönem Muğla Valisi Esengül Civelek tarafından başlatılan “Vali Hanım Çileği Projesi”, Muğla Valisi Orhan Tavlı’nın desteğiyle il genelinde sürdürülüyor.

Yörenin önemli ürünlerini de yetiştiren kadınlar, yılın yaklaşık 9 ayı ürün veren çileğin hasadını gerçekleştiriyor. Bir kısmı reçel, marmelat ve komposto yapımında kullanılan çileklerin büyük bölümü ise pazarlarda satışa çıkarılıyor.

Günün ilk ışıklarında çilek bahçesinin yolunu tutan kadınlar, hava ısınmadan hasat ettikleri çilekleri tüketiciye taze ve organik olarak sunuyor.

Kadın işçiler, sabah gün doğmadan gelip üç-dört saat çalışıp ortalama 60-80 lira arasında yevmiye alıyor.

Üretim alanı genişliyor

İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak, AA muhabirine, Muğla’nın birçok ilçesinde San Andreas türü çilek üretildiğini, 15 dekar alanda başlayan üretimin bu yıl 500 dekara ulaştığını söyledi.

Muğla’da yaklaşık 5 bin ton çilek hasadı yapıldığını belirten Saylak, kadın girişimcilerin de bu alana yöneldiğini ve yeni istihdam alanlarının oluştuğunu ifade etti.

Proje kapsamında üreticiye çilek fidesinin yanında malzeme, sulama için gerekli sistem, gübre ve ilaç desteklerinin de verildiğini belirten Saylak, “Vali Hanım çileği, üreticisinin yüzünü güldürdü, kadınlara yeni bir iş imkanı sağladı. Alternatif arayışında olan üretici için çilek iyi bir gelir kaynağı haline geldi.” dedi.

“Talebe yetişemiyoruz”

Kavaklıdere ilçesi Menteşe Mahallesi’ndeki çilek tarlasında ilk hasadını yapan üretici Hüseyin Serim de çilek ekiminin artmasıyla bölgedeki kadınların ve çiftçilerin gelirlerinin yükseldiğini vurguladı.

Serim, 9 dönüm alanda başladığı çilek üretiminde kısa sürede 90 dönüme ulaştığını belirterek, şunları kaydetti:

“Bizim köyümüzde 5 üretici daha çilek üretmeye başladı. Bu sayı daha da artacak. Bölgemizde Vali Hanım çileğinin bilinirliği çok arttı, artık aranan bir ürün oldu. Muğla ve ilçelerinin yanı sıra biz bu çileği Türkiye’nin birçok şehrine göndermeye başladık. Ayrıca turizm merkezlerine yakın olmamız dolayısıyla dışarıdan çilek getirmiyoruz. Devletimiz bize çok büyük destek veriyor. Bölgemizdeki kadınlar da evlerinden çıkıp bahçelerde çalışmaya başladı ve aile bütçelerine büyük katkı sağlıyorlar. Yaklaşık 9 ay çilek hasadı yapıyoruz. Yoğun bir şekilde talebimiz var. Biz şu anda turizm sezonunun da başlamasıyla ürün yetiştiremiyoruz.”

Eşiyle tarlada çalışan Gülseren Serim ise çilek hasadıyla evde oturan kadınları tarlaya çektiklerini belirterek, “Bu çalışmaya kadınlara yeni bir iş imkanı sağlamak için başladık. Zamanımızı burada geçiriyoruz. Her sabah 5’te tarlaya geliyoruz. Biz kadınlarla bu işi daha da ilerletmek istiyoruz. Her geçen yıl büyüyoruz. Valilerimiz de bize çok büyük destek veriyor. ” diye konuştu.

Serim, projeye tarlada 6 kadınla başladıklarını, şu an sadece kendi tarlalarında 30 kadına ulaştıklarını, bölgedeki diğer üreticilerle yaklaşık 150 kadının çilek hasadına katıldığını aktardı.

Çilek tarlasında hasat yapan kadınlardan Fasile Yayla, 4 yıldır çilek tarlasında çalıştığını, aile bütçesine katkı sağladığını belirtti.

Yayla, çilek tarlalarının artmasıyla köylerindeki tüm kadınların iş sahibi olduğunu anlattı.

İşçilerden Havva Aktaş ise çocuklarını buradan elde ettiği gelirle okuttuğunu dile getirdi.

Aktaş, “Burada çalışarak elimize güzel para geçiyor. İnşallah bu iş imkanları daha da artar. Köyümüzde tüm kadınlar çalışmaya başladı. Devletimize bize böyle bir proje kazandırdığı için teşekkür ediyorum.” dedi.