AK Parti’li Kurtulmuş: Türkiye toprakları hep barışın, kardeşliğin, esenliğin, selametin adası
İstanbul

Beykoz Belediyesi ile Polonya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen Polonezköy Kiraz Festivali’nin açılışında konuşan Kurtulmuş, festivalin, Polonya milletiyle Türk milleti arasındaki dostluğu pekiştirmek amacıyla gerçekleştirildiğini kaydetti.

Polonezköy’ün, sadece Türkiye’deki Polonyalılarla ve onların üzerinden Polonya’yla Türkiye arasındaki dostluğu gösteren örnek bir köy olmasının ötesinde anlamlar taşıdığını anlatan Kurtulmuş, “180 sene evvel Polonya halkının bağımsızlık mücadelesi maalesef başarısızlıkla sonuçlandı. Polonya’nın Rusya, Avusturya ve Prusya arasında paylaştırılması sonrasında ortaya çıkan olaylardan sonra çok sayıda Polonyalı ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Onlardan bir grubu da Türkiye’ye geldi.” şeklinde konuştu.

Çaykovski, Türkçe adıyla Çayka Paşa önderliğinde Polonezköy’de küçük bir Polonya topluluğunun kurulmuş olduğunu dile getiren Kurtulmuş, bu durumun Türkiye’nin, Polonyalıların sığındıkları bir güvenli liman ve Türkiye-Polonya dostluğunu gösteren bir nişane olmanın ötesinde bir anlamının bulunduğunu belirtti.

Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Hep söylüyoruz ya tarih boyunca bu topraklar, Türkiye toprakları, insanlığın esenlik adasıydı, barış adasıydı. Nerede kimin başı sıkıştıysa bir şekilde gelip aman dilediği yer burasıydı. Bundan yaklaşık 500 sene evvel İspanya’dan kaçan Musevilerin gelip sığındığı yer bizim topraklarımızdı. Balkanlar’a geldiler, o zamanki Osmanlı’ya sığındılar. Yine aynı şekilde dünyanın dört bir tarafında başı sıkışan, bir şekilde zor durumda kalanlar, buraya geldi. Hitler Almanyası’ndan kaçan Museviler buraya geldiler. Balkan Savaşları’ndan kaçan Balkan halkları buraya geldiler. Kırım’dan kaçanlar gene buraya geldiler. Kafkaslar’dan gelenler buraya geldiler. Anadolu toprakları, o zamanki Osmanlı toprakları, bugünkü topraklar, Türkiye toprakları, hep barışın, kardeşliğin, esenliğin, selametin adası oldu.”

Hatta insaflı tarihçilerin, Türkiye’nin topraklarının “son esenlik adası, son selamet yurdu” olduğunu söylediğini anlatan Kurtulmuş, 180 yıl önce olanlara benzer şekilde bugün Ukrayna’dan maalesef göç etmek zorunda kalan çok sayıda sivilin, Avrupa ülkelerine gittiği gibi Türkiye’ye de geldiğini kaydetti.

“Barışın temini için tüm gücümüzü ortaya koymaya gayret ediyoruz”

Ukraynalılara da kucak açıldığını ve ev sahipliği yapıldığını dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Tarihten bu yana kimin başı dara düşerse, kim ‘Ben yardım eli istiyorum.’ diyerek elini uzatırsa elini tutmuş olan bir milletiz. Böyle bir milletin çocuğu olmaktan dolayı, fertleri olmaktan dolayı iftihar ediyoruz. Anadolu topraklarının bütün insanlığın esenlik yurdu olduğunu bir kere daha gösteren bugünkü olayları da gerçekten ibretle izliyoruz. Bu vesileyle dünyanın gözü önünde cereyan eden Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte başlayan amansız ve insanlık dışı bu saldırıların bir an evvel sona ermesi, Rusya ve Ukrayna arasında barışın temin edilmesi için bütün gücümüzü ortaya koymaya gayret ediyoruz.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde Türkiye’nin yoğun bir diplomasi sarf ettiğini belirten Kurtulmuş, “Arzu ederiz ki inşallah yarın Ukrayna’yla Rusya arasında tam manasıyla bir ateşkes ortaya çıksın ve daha fazla savaşın acıları sürüp gitmesin. Ama biz insani olarak bu savaşı durdurmak için gayret sarf ederken bazı ülkelerin savaşın devam etmesinden de bir şekilde faydalanmak istediğini, bu anlamda da bu savaşın sürmesini istediklerini görüyoruz. Ümit ve temenni ederiz, başta Ukrayna’da yaşanan kriz olmak üzere bu savaş bir an evvel biter, yeryüzünün birçok yerinde yurtlarını terk etmek zorunda kalan göçmenlerin meselesi çözülür. Bir sürü insanın yaşadığı, çoğu ailenin yaşadığı o ızdırap dolu hikayeler son bulur ve yeryüzünün her tarafı esenlik ve barış yurdu haline gelir.” diye konuştu.

“Kültürel bir aktivite olarak her zaman önemini koruyacak”

Polonya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Witold Lesniak da Türkçe yaptığı konuşmada, senelerdir Polonezköy ile ilişkilendirilen kiraz festivalinin, Polonya-Türkiye dostluğunun simgesi haline geldiğini söyledi.

Üç gün sürecek festivalde ilgi çekici birçok etkinlik ve aktivite yapılacağını anlatan Lesniak, programda Polonyalı halk dans grubunun gösterisi ve Polonyalı sanatçıların konserlerinin de yer aldığını kaydetti.

Lesniak, şöyle konuştu:

“Polonezköy, neredeyse 200 yıldır Polonya ve Türk kimliklerinin uyumlu bir şekilde bir arada yaşamasının görünen bir işareti olarak küresel ölçekte bir fenomen olarak kaldı. Bu nedenle festival bu yıl bizim için ayrıca önem içermektedir. Geleneksel Polonezköy Kiraz Festivali, Polonya ile Türkiye arasındaki bağları kuvvetlendiriyor. Bu festival, kültürel bir aktivite olarak her zaman önemini koruyacak, dostluğumuzun göstergesi olarak yıllar boyunca devam edecektir. Ukrayna’daki tüm dostlarıma da selam vermek istiyorum. Ülkenizde barış ve huzur olmasını diliyorum. Polonya’nın desteği konusunda sizi temin ederim.”

Festival açılışında katılımcılara kiraz dağıtıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 23 milyon üye hedefiyle yolumuza devam edeceğiz
Ankara

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katıldı.<br class=”k-br” />

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin 81 şehrinde 85 milyon vatandaşımızın her birine ulaşma, her ulaştığımız insanın da gönlünü kazanma hedefiyle seçim gününe kadar çalışacağız.” dedi.

Erdoğan, “2023 seçim zaferimizin sembolü olacak 23 milyon üye hedefiyle yolumuza devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

“İnsanlarımızı geçim sıkıntısından kurtaracak olan da enflasyonu düşürecek olan da istikrarı tahkim edecek olan da biziz.”

Erdoğan, “Hedefimiz önce 500 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmak, ardından bunu da ikiye katlamaktır.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fahiş fiyat artışlarıyla insanımızın rızkına uzanan habis ellere karşı hukuki ve idari düzenlemeleri hayata geçirmeyi sürdüreceğiz.” diye konuştu.

CANLI- Cumhurbaşkanı Erdoğan: 23 milyon üye hedefiyle yolumuza devam edeceğiz
Ankara

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katılıyor. <br class=”k-br” />

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin 81 şehrinde 85 milyon vatandaşımızın her birine ulaşma, her ulaştığımız insanın da gönlünü kazanma hedefiyle seçim gününe kadar çalışacağız.” dedi.

Erdoğan, “2023 seçim zaferimizin sembolü olacak 23 milyon üye hedefiyle yolumuza devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

TBMM Başkanı Şentop, AK Parti’li Öztürk’ün resim sergisini açtı
TBMM

Serginin açılışında konuşan Şentop, siyaseti sanat paydasında buluşturan Tören Salonu’nun, bugün yine özel bir sergiye ev sahipliği yaptığını görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Şentop, sanata, sanatçıya kıymet veren ve daima destekleyen Meclis’in yüzlerce sanatçıya hem sanatını icra etme hem de sergileme imkanı verdiğine işaret ederek, “Milli iradeyi temsil etme mazhariyetine erişen sanatçılarımızın eserlerini milletimize ait bu mekanlarda sergilemekten ayrıca mutluluk duyduk. Sanatı ve sanatçıyı himaye eden Meclisimiz bugün de Sayın Milletvekilimizin 44 yağlı boya tablosunun yer aldığı 7. kişisel sergisine ev sahipliği yapacak.” dedi.

İnsanların, toplumsal ve sosyal varlıklar olarak her zaman duygu ve düşüncelerini aktarmak için yeni yeni yollar geliştirdiğini belirten Şentop, bu yollardan en güzeli, belki de en eskisinin resim olduğunu anlattı.

Şentop, resmin, duygu ve düşüncelerin görünmesine vesile olan ifade biçimi olduğunu, harflerin yerini renkler ve çizgilerin aldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Hangi dili konuşursanız konuşun, bir resme baktığınızda o ressamın duygularına yaklaşırsınız. Hangi dil, milli mücadele yıllarında Ali Cemal Ben’im’in düşman askerine yardım eden bir Türk askerini resmettiği ‘Yaralı asker’ tablosu kadar o dönem yaşananları güzel anlatabilir? Aynı şekilde İspanyol iç savaşını anlatan Picasso’nun Guernica tablosu kadar iç savaşı derin anlatabilen bir ifade biçimi olabilir mi? İnsanlığın ilk yerleşim yerlerinin başında gelen, geçmişten günümüze ulaşan izlerin ana merkezlerinden olan Anadolu, bugün de dünyanın bu anlamda en önemli tarihi malzemelerinin bulunduğu bir coğrafyadır. Kıtaların buluştuğu, dillerin, inançların, kültürlerin harmanlandığı bu coğrafya iyi ki bizim vatanımız. Tarihsel ve kültürel olarak baktığımızda bu topraklarda yaşayan herkesin resim sanatına ilgisinin yüksek olduğunu da ifade edebiliriz.”

“Vatanımızın dağı da ovası da bambaşka resimler veriyor”

TBMM Başkanı Şentop, Anadolu topraklarında bulunan Göbeklitepe’de, yaklaşık 12 bin yıl önce sütunların üzerine resmedilen motiflerin bütün dünyanın büyük ilgisiyle karşılaştığına dikkati çekti.

Osmanlı saraylarının daima, Avrupa’daki ressamların davet edilmek için heyecanla bekledikleri bir adres olduğunu dile getiren Şentop, şöyle devam etti:

“Bu kültürel mirasta bin yıldır güven içinde yaşadığımız vatanımızın dağı da ovası da bambaşka resimler vermektedir. Kenti, kasabası ayrı güzellikler barındırır. İşçisi, çiftçisi, farklı hayat biçimlerini yansıtır. Baharı, yazı, güzü, kışı bambaşka renkleri bizlere gösterir. Biz de böyle güzel bir coğrafyada yaşamanın gururunu yaşıyoruz. İsmiyle müsemma olan bu sergideki her resim de memleketimizin köyünden kentine, kışından baharına, hayvanlarından meyvesine, en meşhur mabedinden köy evine kadar her zerresini tuvale taşımıştır. Sayın Öztürk’e, ‘Ülkemden Renkler’ sergisindeki ağırlıklı olarak kış tablolarında dahi sıcacık ülke insanını, Türkiye’mize ait her varlığın duygusunu hissettirdiği için teşekkür ediyorum.”

Daha sonra Şentop, beraberindekilerle sergiyi gezerek, tabloları inceledi, anı defterini imzaladı. Öztürk, TBMM Başkanı Şentop’a günün anısına yağlı boya tablosunu hediye etti.

Sergi, 17 Haziran’a kadar ziyarete açık kalacak.

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten Mavi Vatan tepkisi

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısı’nın gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Selde hayatını kaybedenlere rahmet dileyen Çelik, ”Genç bir kardeşimiz de vefat etti. Ailesine ve bütün CHP camiasına başsağlığı diliyoruz. Hükümetimiz devletimiz, gereken her türlü desteği sağlayacaktır. İlgili bakanlarımız sahadadır. Üzücü haberler üst üste geldi bugünlerde. İtalya’da da bir helikopter kazasında dört vatandaşımızı kaybettik” dedi.

Diyarbakır Annelerinin sürekli gündemlerinde olduğunu söyleyen Çelik,” Terörle mücadele operasyonlarının devam ettiği kaydeden Çelik, Bu Türkiye’nin hiçbir şekilde taviz vermeyeceği en meşru mücadelelerinden bir tanesidir. Eğer Türkiye bu mücadeleyi vermeseydi hemen sınırının yakınında DEAŞ’ın PKK’nın bir takım terör yapılanmaları ortaya çıkacaktı. Bu gayrimeşru yapılanmaların hiçbir şekilde mümkün olmayacağını herhangi bir şekilde sınırımıza yakın bölgelerde böyle yapılanmalara izin vermeyeceğimizi, herhangi bir terör örgütü sembolünü buraya astırmayacağımızı defalarca ifade etmiştik” diye konuştu.

Terörle mücadelede 7 gün 24 saat esasına göre en kararlı mücadelenin verildiğini ifade eden Çelik, ”Burada üzücü ve dikkat çekici nokta şudur; Türkiye terörle mücadeleyle ilgili ne zaman yeni bir aşamaya girse, yeni bir operasyon yapacağını bahsetse müttefiklerimiz özellikle demokrasi ile yönetilen ülkelerden endişeliyiz diye bir açıklama geliyor. Bugüne kadar neyden dolayı endişeli olduklarını anlamış değiliz. Tam tersine bu operasyonları demokrasinin geleceği için, hür dünyanın geleceği için demokratik dünya geleceği için desteklemeleri gerekir. Biz bunu şöyle okuyoruz; herhangi bir ülke Türkiye’nin sınırlarını korumak için, içindeki ve dışındaki unsurlara karşı koyduğu bu irade karşısında ‘Endişeliyiz’ diyorsa biz o ülkenin mücadele ettiğimiz terör örgütlerinden bir tanesini kendisi için bir vekalet savaşında bir enstrüman bir araç olarak kullandığını düşünüyoruz. Türkiye gibi güçlü bir ülkenin, bir Avrupa ülkesinin NATO ülkesinin yapacağı operasyonda endişeliyiz yerine ‘arkanızdayız, destekliyoruz’ demesi lazımdı” dedi.

Çelik terörle mücadelenin kararlılıkla devam edeceğine bir kez daha dikkat çekerek,” Bu yanlışı yapanlar Afganistan’da da yaptılar. Herkesin kaybettiği, başka unsurların kazandığı, hür dünyanın büyük bir bedel ödediği bir tablo ortaya çıktı. Bizim aslında kendi milli güvenliğimiz içini sınır güvenliğimiz için, demokrasimiz için verdiğimiz bu mücadele bir bakıma terörü kullanarak uluslararası mekanizmaları ve uluslararası hukuku ihlal etmek isteyenlere uluslararası sistemi zehirlemek isteyenlere karşı da verilen mücadeledir. Bu bakımdan TSK, ve içeride Jandarmamız, sahil güvenliğimiz, polisimiz bütün gücüyle bu mücadeleyi vermeye devam edecektir” dedi.

Efes tatbikatının geniş çaplı bir tatbikat olarak dünyanın bir çok yerinde ses getirdiğine vurgu yapan Çelik,” Bu tatbikat vesilesi ile Ege Adaları’nın silahlandırılması konusunda Cumhurbaşkanımızın çok güçlü açıklamaları oldu. Yunanistan’ın bu açıklamaları çarpıtan, hukuku ihlal eden propaganda çalışması bir kez daha faaliyete geçti. Yunanistan bizim komşumuz, komşumuzla kendi meselemizi masada çözecek birikime sahibiz. diyaloğa açığız. Ama Yunanistan’ın sürekli üçüncü ülkeleri işin içine katması hukuk ihlallerini işe karıştırması maalesef bu süreci olumlu istikamette ilerlemekten mani kılmaktadır” açıklamasında bulundu.

“Adaların silahlandırılmaması hukukun gereğidir”

Adaların silahlandırılması ile ilgili konuşan Çelik,” Adaların silahlandırılmaması hukukun gereğidir. Lozan Antlaşması’nın ve Paris Antlaşması’nın gereğidir. Bu aslında Lozan Anlaşması ve Paris Anlaşması ile teminat altına alınmıştır. Paris Anlaşmasında 14 Adanın silahsız statüde olması gerektiği ifade ediliyor. Yunanistan orantısız şekilde askeri varlık bulundurmaya çalışıyor. Bunun ne manaya geldiğini biliyoruz. İşi kitabına uydurmak açısından böyle bir şey olmadığını söylüyorlardı. Yakın zamanda Miçotakis’in bütün niyetini açığa çıkan bir açıklama oldu” dedi.

Miçotakis’in adaların silahlandırılmasına yönelik açıklamasına tepki gösteren Çelik, “Kafanıza göre bunlar modası geçmiş işler derseniz ortada uluslararası sistem kalmaz. Yunanistan aslı astarı olmayan bir takım propagandalarla dönüştürmeye çalışıyor. Bu mesajların ilk üstüne atlayan Fransa oluyor. Halbuki Lozan’da hiçbir deniz üssü bu adalarda yapılamayacak, askeri tahkimat olmayacak diye açık ifade var. Dünyada kendi deniz milinin iki katı kadar hava sahası talep eden başka bir ülke yok. Bütün bunlar ortadayken tutup bunları silahlandırmaya devam etmek bu anlaşmaları ihlal etmektir. Türkiye o zaman hukuk çerçevesinde bunların egemenlik meselesini tartışmaya açarım diyor. Bunun arkasından gelen cevap; bir takım emekli askeri konuşturuyorlar. Buna Türkiye’nin saldırganlığı gibisinden etiket koymaya çalışıyorlar. Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını çarpıtarak, bizim yaptığımız açıklamaları çarpıtarak bir savaş durumu gibi sunmaya çalışıyorlar. Burada hukuku ihlal eden taraf Yunanistan tarafıdır. Gelin bu meseleyi masada çözelim, diplomatik yollarla çözelim diyen biziz. Siz masada çözümü erteleyerek sahada hukuksuzluk konusunda filli durum oluşturarak ülkemiz de sahada sahadaki net varlığını açıkça ortaya koyacaktır” diye konuştu.

Türkiye’nin Mavi Vatan konusunda hassasiyetinin hukuka uygun olduğunu ifade eden Çelik, “Burada asıl sorun Türkiye’nin Mavi Vatan konusundaki tanımının hukuka uygun olmasıdır. Yunanistan ise bu tutumumuzu kendi maksimalist yaklaşımları için bir tehdit olarak görmesidir. Meşru Kıbrıs Barış Harekatı’nı bile bir tehdit, Helenizm’in çektiği bir acı olarak sundu Amerikan Kongresinde Miçotakis. Bunların hepsi Avrupa’daki aşırı sağın yaklaşımında gördüğümüz bir üsluptur” dedi.

“Hiçbir siyasi partinin bu duruma düşmesini istemeyiz”

CHP’nin Mavi Vatan konusundaki açıklamasına da değinen Çelik,” Burada Türkiye içindeki tüm siyasilerin açıklama yaparken çok hassas olması lazım. Şimdiye kadar mavi vatan tanımına CHP yetkilisinden maksimalist açıklaması gelmişti. Biz de bunun hukuki olduğunu söyledik. Bu şahsın açıklaması daha sonrasında değişmedi. Türkiye’nin meşru hak ve menfaatlerinin muğlak ifadelerle politik rekabetin parçası haline getirilerek sunulması son derece yanlış anlaşılmalara yol açar. Devletimizin çıkarlarını savunmak bakımından meseleyi yanlış yerlere götürür. Hiçbir siyasi partinin bu duruma düşmesini istemeyiz. Rakibimiz olsa bile bu konularda doğru yerde durmasını temenni ederiz” ifadelerini kullandı.

“Cumhur İttifakı açısından bu konu net berrak bir konudur”

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı tartışmalarına yönelik konuşan Çelik, ”Üzücü bir şekilde Türkiye’de hiçbir şekilde demokrasimize fayda sağlamayacak bir takım mezhep tartışmaları ve etnik kimlik tartışmalarına şahit oluyoruz. Bahçeli, Cumhurbaşkanı adayımızı söylemişti. AK Parti adına bunun böyle olduğunu defalarca ifade ettim. Bunlara rağmen tekrar tekrar adayınız kim diye soruyorlar. Cumhur İttifakı açısından bu konu net berrak bir konudur. Karşımızdaki ittifak açısından bu konu neredeyse bütün tartışmaların merkezinde yer alan bir konu. Bunun nasıl formüle edileceği konusunda her toplantı sonrası bir tartışma çıkıyor. Kılıçdaroğlu’nun partisinden gelen açıklamalar helalleşme ve hesaplaşma sarkacında gidip geliyor. Demokrasiye vurgu yapacaksınız, bunun üzerine bol bol cümle kuracaksınız, tartışma o ittifakın içinden gelecek Kılıçdaroğlu’nun kimliği ile ilgili, inancı ile ilgili tartışma son derece ayıptır. Türkiye’de herhangi bir makama aday olmak isteyen birisinin etnik, mezhebi ya da başka bir kimlik unsurunun tartışma konusu yapılması demokratik kültürü zehirleyen, insan haklarına aykırı bir durumdur. Türkiye’de mezhebi kimlik Türkiye’de ikinci sınıf vatandaş yoktur. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes birinci sınıf vatandaştır. Sayın Cumhurbaşkanımız net bir şekilde ifade ettiler. Herhangi bir kimsenin mezhebi yada etnik kimliği üzerinden ötekileştirilmesine müsaade etmeyiz” diye konuştu.

“Radikal kimlikçilik dayatmaları demokrasimizi zehirler”

Bahçeli’nin konuşmasını alıntılayan Çelik, “Bahçeli konuşmasında bu tartışmayı dışladıklarını kaydetti. Bu ifadeler Cumhur İttifakı’nın ortak görüşüdür. Burada net bir şekilde herhangi bir makama aday olacak vatandaşımızın etnik kökeni ya da mezhebinin tartışılmasını doğduğu yer bakımından aidiyetinin tartışılmasını her bakımdan reddederiz. İnsan haklarına aykırı buluyoruz siyasi görüşümüz tarafından bu tartışmayı gündeme getirenleri kınıyoruz ve topyekun reddediyoruz. Buna benzer unsurlar üzerinden etiketlenmesi söz konusu olamaz. Radikal kimlikçilik dayatmaları demokrasimizi zehirler. Bu konuda sağduyulu olunmasında makul bir dil kullanılmasında yarar vardır. Siyaseti rekabet alanı olmaktan çıkarmak insanların etnik kökeni üzerinden husumet alanına dönüştürmek bu ülkeye kötülük yapmaktır. Hepimizin adları farklı olabilir soyadımız Türkiye Cumhuriyeti’dir.

“Türkiye açısından hiçbir şekilde kabul görmez”

AB Parlamentosunun yayınlanan raporuna yönelik konuşan Çelik, “AB parlamentosunun bir raporu yayınlandı. Demokrasi insan hakları gibi konular Türkiye ile dayanışma değil bilek güreşi yapma şekilde ele alınmış. Bu durumları şekilde sığ ve vizyonsuz bir kavga aracına çevirmek demokrasiye ve insan haklarına zarar vermektedir. Fasıllar tartışılan konulardaki eksikliklerin tamamlanması için var. Demokrasi ve hukuk meselesinin bir bilek güreşi olarak değerlendirilmesi hiçbir şart altında kabul edilemez. Bir iki tane Yunan ve Rum ikilisinin görüşlerinin bütün bir Avrupa Parlamentosu’nun görüşü gibi sunulması da Türkiye açısından hiçbir şekilde kabul görmez. İnsan haklarına ilişkin, Doğu Akdeniz’e ilişkin, Kıbrıs meselesine ilişkin yapılanların her biri Rum tezlerini, Yunan tezlerini almışlar kes kopyala yapıştır diye rapor haline getirmişler. Böylesine dengesiz, adaletsiz, tarafgir bir yaklaşım söz konusu olamaz. AB parlamentosunun tarihine de yakışmaz. O zaman yapılacak şey bellidir. Demokrasi ve insan hakları konusunda Türkiye ile dayanışma içinde olmak belli biz çizgide bulunmak arzunuz varsa varsa diyaloğu canlandırır vize serbestisini getirir, terörle mücadele iş birliğini ilkeli bir şekilde Türkiye ile kurarsınız. Bunların hiç birini yapmadan bu konuda konuşmak ciddi bir yaklaşım olarak gündeme gelmiyor” diye konuştu.

“Türkiye’ nin bütün ülke vatandaşları için güvenli ülke olduğunu belirtmek istiyoruz”

İsrail Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarını değerlendiren Çelik, “Bunlar başka ülkelerle kendi ülkelerinin arasında yansımalar olarak kararlar alınabiliyor olabilir. Türkiye güvenli bir ülkedir. Türkiye hem misafirlerini hem vatandaşını koruyabilecek ülkelerin başında gelmektedir Türkiye’nin güvenli ülke olduğunu burayı en beğenilen turizm destinasyonu olarak tanımlayan İsrail vatandaşları bilir. Onların açıklaması hangi sebeple yapılmıştır bilmemem. Bu açıklamayı Türkiye’yi güvensiz bir ülke gibi gösteren açıklamaların yanlış olduğunu, Türkiye’ nin bütün ülke vatandaşları için güvenli ülke olduğunu belirtmek istiyoruz” diye konuştu.
Yargıtay’ın Canan Kaftancıoğlu’nun siyasi parti üyeliğini düşürmesine yönelik konuşan Çelik, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalına ilişkin, “Yargıtay bir karar vermiş hukuk işleyecektir. Siyasi olarak söylenmiş sözün bir geçerliliği yoktur hukuki süreç işleyecektir” dedi.

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın ihraç istemiyle disipline sevk edilmesine ise ”Bu CHP’nin iç meseledir. Ona karışmak istemem. O benim değerlendireceğim bir konu değil . Şu kısmı bizi ilgilendirir maalesef bu belediye başkanı hiçbir siyasi partiye yakıştıramayacağımız, demokrasiye, Türkiye’nin değerlerine inanmış, toplumsal dokuya inanmış hiçbir siyasi partiye yakıştıramayacağımız bir üsluplarla gündeme geliyor. Nefret dilini çok kolay kullanabilen, cinsiyetçi dili çok rahat kullanabilen, bunlarla övünen birisi. Avrupa’daki nefret siyaseti üslubunu kullananların fotokopisi gibi bir dil kullanıyor. Belki de Türkiye’de son yıllarda böyle bir üslupla ortaya çıkan çok az siyasetçi görünmüştür. Bu nefret dilini cinsiyetçi dili sahiplenen bu şekilde gündeme gelen bir siyasetçi demokrasi ve temel demokratik değerlere inanan hiçbir siyasi organizasyonun sahiplenmeyeceği birisi” dedi.

Yunanistan’ın masada çözümden kaçtığını kaydeden Çelik, “Yunan Burada dikkat çekecek nokta Yunan ordusu böyle şaka gibi tiplerin elindeyse trajik bir durumdur. Biz Yunanistan’a her zaman şunu söylüyoruz komşuyuz aramızda Ege Denizi var sorumlarımızı beraber çözmeliyiz. Miçotakis gibi ikili ajandaya sahip olmamalıyız. Cumhurbaşkanımıza sorumlarımızı beraber halledelim dedi. Kalleşçe bir tavır ki, Türkiye’ye karşı ne kadar kötü niyet beslediğini, müzakere değil kötü niyetle yaklaştığını gösteren bir şey yaptı. Türkiye büyük bir müzakere diplomasi devletidir. Yunanistan ile sorunları masada çözecek birikime sahiptir Türk diplomasisi buna sahiptir Yunanistan masadan kaçıyor. Konuyu ertelemek için masaya oturuyor. Biz bir gece ansızın gelebiliriz cümlesini terör örgütlerine karşı kullanıyoruz. Müttefikimize karşı kullanmıyoruz, müttefikimiz olmayan ülkelere karşı da kullanmıyoruz” diye konuştu.

Engin Özkoç’un açıklamalarına yönelik konuşan Çelik, ”Bu ifadeler Türkçeleştirilirken sanki Türk yerine Türkiye kullanılsın gibi bir yaklaşım sergileniyor. Kullanılan kelimelerin karşılığı Türkiye ise ‘Türkiye’ olarak kullanılacak. Türk ise ‘Türk’ olarak kullanılacak. Sanki Cumhurbaşkanımız Türk kelimesine karşı gibi sosyal medyada bir tartışma yürüyor. Kullanılan kelimelerin karşılığına göre kullanım olacaktır. Cumhurbaşkanımı bu konuda eleştirilecek son kişidir” dedi.

“Bunlar demokrasi açısından topyekun reddedilecek bir meseledir“

DBP’li vekilin polise yumruk atmasını sert sözlerle eleştiren Çelik, ”Terör örgütünün savunulduğu ve propagandasının yapıldığı toplantıları birileri demokratik toplantı gibi sunuyor. Halbuki demokrasinin kırmızı çizgisi terörle mücadeledir. Birisi teröre karşı net bir tutum göstermiyorsa onun demokrasi ile ilgili ,ikinci cümlesini dinlemeye gerek yoktur. O milletvekilinin dokunulmazlığı meclise geldiğinde AK Parti kaldırılması yönünde oy kullanacaktır. Bunlar demokrasi açısından topyekun reddedilecek bir meseledir“ dedi.

Hülya Keklik

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’den enflasyonla mücadele açıklaması
Gaziantep

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, bütün dünyanın enflasyon, hayat pahalılığı denen olguyla karşı karşıya olduğunu, enflasyonun üstesinden gelmek için her türlü gayreti gösterdiklerini belirterek “Mayıs ayında kırıldı inşallah, haziranda biraz daha, temmuzda biraz daha, ağustosta biraz daha kırıla kırıla yıl sonundan itibaren başını tamamen aşağıya vermiş ve bu işin üstesinden gelmiş bir ülke olarak yolumuza devam edeceğiz.” dedi.

Nebati, AK Parti İl Başkanlığında teşkilat mensuplarıyla bir araya geldi. Burada konuşan Nebati, kendisinin hayatının da teşkilatlarda geçtiğini belirtti. Teşkilatların tam bir enerji üretim merkezi olduğunu, AK Parti’yi teşkilatların taşıdığını dile getiren Bakan Nebati, ülkedeki sessiz çoğunluğun teşkilatlarda, iş dünyasında emek sarf ettiğini, tarlasını sürerken, ağaçtan fıstığı, zeytini toplarken iyi niyetle güzellikle çalıştığını; bir de az fakat sesi çok çıkan çığırtkanların olduğunu, bunların da sürekli “Öldük, yandık, bittik, mahvolduk.” diye kötümser hikaye yaydığını anlattı. Bu güruha karşı sessizce ama kararlı adımlarla işlerini en iyi şekilde yerine getirdiklerini, memleket için çalışıp emek sarf ettiklerini belirten Bakan Nebati, Gaziantep’in tek başına 10 milyar doları aşan ihracatı olduğunu, dış ticarette fazla verdiğini ifade etti.

20 yıldır bu coğrafyada birçok sıkıntı yaşandığını, her zorlukta AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önde yürüdüğünü, “Her zorlukta mutlaka bir kolaylık vardır.” düsturuyla aynı zamanda da kararlılığıyla atılacak adımların etki analizini en iyi şekilde yaparak bunların üstesinden geldiğini vurgulayan Nebati, birilerinin de sürekli karamsar şeyler söylediğini dile getirdi.

Nebati, 2008’de dünya ekonomik krizle karşı karşıya kalınca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın krizin Türkiye’yi teğet geçeceğini söylediğini, muhalefetten ve sosyal medyadan birçok şeyin yazılıp çizildiğini ama krizin teğet geçtiğini aktararak 15 Temmuz’da bu ülkeyi karanlık emellere teslim etmek için darbe yapmaya çalışanlara karşı Erdoğan’ın “Teşkilatlarımız, milletimiz bunlara pabuç bırakmayacak” dediğini, en zor günde yine milletle birlikte bunun üstesinden geldiğini anlattı.

17-25 Aralık, Gezi olayları, 2018 kur ataklarının hepsini geçtiklerini, 2020’de salgının başladığında birilerinin yine ortaya çıkıp “Öldük, yandık, bittik, ülke kararacak, işler bitecek, fabrikalar kapanacak.” diye aynı minvalde çalıştığına ama Türkiye’nin Çin’den sonra dünyada en fazla büyüyen ülke olduğuna işaret eden Bakan Nebati, 2021’de “Fabrikalar kapanacak.” dendiğinde de ülkenin yüzde 11 büyüdüğünü kaydetti.

Şimdi Ukrayna’da savaş olduğunu, zorlukların bulunduğunu, enflasyonla mücadele etmeye çalıştıklarını belirten Nebati, “Onlar ‘Öldük.’ diyorlar, biz ‘Dirileceğiz.’ diyoruz. Onlar ‘Öldük.’ diyorlar. Biz ‘Zorlukların üstesinden geleceğiz.’ diyoruz. Onlar ‘Gelemeyeceksiniz.’ diyorlar. Geleceğiz, bu zorlukları da yeneceğiz, geçeceğiz çünkü 20 yıldır görmediğimiz bir kriz, bir sıkıntı kalmadı. Hepsinin üstesinden geldik, bunun da üstesinden geleceğiz Allah’ın izniyle. Bizim gayretimiz, milletin duası ve desteğiyle. Hep beraber bu işin üstesinden geleceğiz.” diye konuştu.

“Tüm mallarda fiyatlar, gıda fiyatları dahil olmak üzere bütün dünyada artıyor”

Dünya genelinde sıkıntı olduğunu, 2 yıl bunu hissettirmediklerini, petrol fiyatlarının 120 dolara çıktığını anlatan Bakan Nebati, şunları kaydetti:

“Gaz fiyatları almış başını gitmiş. Tüm mallarda fiyatlar, gıda fiyatları dahil olmak üzere bütün dünyada artıyor. Artmayan hiçbir şey yok ve bütün dünya da enflasyon, hayat pahalılığı denilen bir olguyla karşı karşıya. Biz de bununla karşı karşıyayız. Enflasyon var, bunun üstesinden gelmek için her türlü gayreti koyuyoruz ve göreceksiniz. Mayıs ayında kırıldı inşallah, haziranda biraz daha, temmuzda biraz daha, ağustosta biraz daha kırıla kırıla biz yıl sonundan itibaren başını tamamen aşağıya vermiş ve bu işin üstesinden gelmiş bir ülke olarak yolumuza devam edeceğiz. Hep beraber. Nasıl yapacağız? Bunu üreterek yapacağız, ihracat yaparak yapacağız. Kamu maliyesi olarak elimizden gelen tedbirlerle destek vereceğiz bu işin hızlandırılması için. Son 2-3 gündür sürekli açıklama yapıyoruz. Bakanlığımız, SPK, BDDK, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası peşi sıra açıklama yapıyor. Bu açıklamalarımız devam ederek süreci yürüteceğiz. Ne yapmaya çalışıyoruz? Enflasyonla mücadele etmeye çalışıyoruz, ülkenin gelirlerini artırmaya, ihracatımızı artırmaya çalışarak bu işleri toparlamaya çalışıyoruz. Bunları yaptıkça üzerimizdeki sıkıntıların gün geçtikçe de azalacağını göreceksiniz.”

Türkiye’nin 21. yüzyılın ülkesi olduğunu, 21. yüzyılda Türkiye’yi kimsenin durduramayacağını belirten Nebati, “Yolumuz açık. Kulaklarınızı ona buna vermeyin, Cumhurbaşkanı’mıza verin. 2023 Haziran’ında bizim adayımız belli, Recep Tayyip Erdoğan. Bizim adayımız belli de kiminle yarışacak o belli değil. Bir belli olsa kimi yeneceğimizi merak ediyoruz. Belli olsa da bizim pehlivan güçlü biliyorsunuz, geleni yeniyor, geleni yeniyor, geleni yeniyor.” dedi.

Etkinlikte, AK Parti Gaziantep milletvekilleri Ali Şahin, Müslüm Yüksel, Ahmet Uzer, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, AK Parti Gaziantep İl Başkan Eyüp Özkeçeci ve partililer hazır bulundu.

Bakan Nebati, daha sonra Kalealtı civarındaki esnafı ziyaret etti.