TBMM Başkanı Şentop’tan, Para Yüzme Milli Takımı’na tebrik
TBMM

Şentop, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Dünya Para Yüzme Şampiyonası’nda 1 altın, 2 gümüş ve 2 bronz madalya kazanarak ülkemize büyük bir gurur yaşatan milli sporcularımızı tebrik ediyorum. Uluslararası arenada ülkemizi en iyi şekilde temsil eden evlatlarımızla gurur duyuyoruz. Harikasınız çocuklar.” ifadelerine yer verdi.

Dünya Para Yüzme Şampiyonası’nda 1 altın, 2 gümüş ve 2 bronz madalya kazanarak ülkemize büyük bir gurur yaşatan millî sporcularımızı tebrik ediyorum.

Uluslararası arenada ülkemizi en iyi şekilde temsil eden evlatlarımızla gurur duyuyoruz.

Harikasınız çocuklar. 🏆🇹🇷

— Mustafa Şentop (@MustafaSentop) June 19, 2022

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank: Desteklenecek 21 proje ile kritik ham maddeler üretilecek
Ankara

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Üretimde Yapısal Dönüşüm” çağrısının değerlendirmelerinin tamamlandığını belirterek, “21 projeyi destekleme kararı aldık. Bu projelerin ekonomiye 16 milyar 500 milyon lira katma değer sağlamasını öngörüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Varank, yazılı açıklamasında, Türkiye açısından stratejik öneme sahip orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin yerli ve milli imkanlarla üretilmesini amaçlayan, Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’ndaki “Üretimde Yapısal Dönüşüm” çağrısının değerlendirmelerinin tamamlandığını bildirdi.

Makine sektörünün çağrıya yoğun ilgi gösterdiğini vurgulayan Varank, bağımsız değerlendirme firmaları ile komisyon incelemesi ve komite değerlendirmesi olmak üzere titiz bir sürecin sona erdiğini ifade etti.

Değerlendirmeler sonucunda 21 projeyi destekleme kararı aldıklarını açıklayan Varank, şunları kaydetti:

“Bu 21 projenin, Ar-Ge büyüklüğü 87 milyon 500 bin lira, üretime yönelik yatırım harcaması büyüklüğü 2 milyar 66 milyon lira ve toplam proje büyüklüğü de yaklaşık 2 milyar 700 milyon lira düzeyinde oluştu. Projelerin tamamlanması ile 5 yıl içinde 16 milyar 500 milyon lira düzeyinde ekonomik katma değer sağlanmasını öngörüyoruz. Desteklenecek 21 proje ile pek çok yenilikçi ürünün geliştirilecek ve kritik ham maddeler üretilecek.”

“Türkiye için milli üretim teknolojileri geliştirilecek”

Varank, kritik ve katma değeri yüksek makine ve ham maddelerin, yerli ve milli imkanlarla üretileceğinin altını çizerek, projeler kapsamında geliştirilecek ürünler ile üretim altyapısında dışa bağımlılığın önemli ölçüde azaltılacağına dikkati çekti.

Tüm sektörler açısından hem yatırım bileşenlerinde ithalat bağımlılığının azaltılacağını hem de Türkiye için milli üretim teknolojilerinin geliştirileceğine işaret eden Varank, şu ifadelere yer verdi:

“Destek kapsamında sikloid redüktör, ısı değiştirici eşanjör, CNC işleme tezgahları, sanayi tipi yuvarlak örgü makinesi, soğutma cihazı kompresörü, eksenel fanlar, sınai robotlar, enjeksiyon makinaları, çelikten sürgülü valflar, savunma sanayisine yönelik ürünler, alüminyum, bakır, nikel esaslı çeşitli kritik metal sanayi ürünleri gibi katma değeri yüksek kritik ürün ve teknolojilere yönelik yatırımlar yapılacak.”

Varank, Üretimde Yapısal Dönüşüm çağrısına yoğun ilgi gösteren makine sektörünün reel ekonomi için lokomotif rol üstlendiği belirterek, gıda, tekstil, mobilya, otomotiv, tarım, inşaat, nakliye, kimya, uzay-havacılık ve savunma sanayisi gibi sektörleri doğrudan etkilediğini bildirdi.

TBMM Başkanı Şentop’tan ‘Türkiye’ ibaresinin kullanılmasına ilişkin genelge
TBMM

TBMM Strateji Geliştirme Başkanlığınca yayımlanan “Türkiye İbaresinin Kullanımı” başlıklı genelge Meclis’in ilgili birimlerine gönderildi.

Meclis Başkanı Şentop imzasıyla yayımlanan genelgede, “Devletimizin ve milletimizin kültür, medeniyet ve değerlerinin muhafaza edilmesi ve yüceltilmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama, denetim ve temsil görevlerinin ifasına ilişkin her türlü faaliyet ve yazışmalarda, ülkemizin isminin yabancı dillerdeki ifadesi yerine ‘Türkiye’ ibaresinin kullanılması konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesini rica ederim.” ifadelerine yer verildi. ​​​​​​​

TİM’de Mustafa Gültepe dönemi başladı
İstanbul

TİM‘den yapılan açıklamaya göre, TİM’de başkanlık devir teslim töreni Dış Ticaret Kompleksi Ömer Halisdemir Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

TİM Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilen Mustafa Gültepe, görevi önceki başkan İsmail Gülle’den devraldı.

Açıklamada törendeki konuşmasına yer verilen TİM Başkanı Mustafa Gültepe, TİM olarak ortaya koymuş oldukları birlik ve beraberliği, tüm ihracatçılar adına bundan sonra da hep birlikte devam ettireceklerini belirterek, şunları kaydetti:

“4 yıl İsmail Başkan ve yönetim kurulundaki arkadaşlarla beraber elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. İsmail Başkan hiç durmadan, 24 saatini vererek elinden geldiği kadarıyla her şeyi yapmaya çalıştı. TİM, İsmail Başkan döneminde herkese açıktı. Herkes çok rahat bir şekilde derdini, sıkıntısını anlatabiliyordu. İsmail Başkan ile bizler de elimizden geldiği kadarıyla bu sorunlara çözüm bulmaya çalıştık. Koltuklar gelip geçici, esas işimiz kendi işimiz. Kendi işimiz ve işlerimiz olmadan buralarda görev yapmak zor. Önce kendi işimizde iyi olmalıyız ki son 21 ayın 19’unda olduğu gibi rekorları sürdürebilelim. İhracatçılar Meclisi vizyonunu ortaya koymalı, biz şirketler ve birlikler olarak onlardan gelen bilgiler doğrultusunda stratejileri belirleyerek, Türkiye’yi önümüzdeki dönemlerde beraberce çok farklı konumlara getirmenin çalışmalarını yapalım. Görev büyük bir görev, zorlu bir görev. Bunun farkındayız. Ama inanıyorum ki birlikte her sektörü ayrı ayrı değerlendirerek, ayrı ayrı çalıştaylar yaparak Türkiye’yi beraberce ortaya konmuş olan 500 milyar dolarlık ihracat hedefine yaklaştıracağız. Görevimiz, Türkiye İhracatçılar Meclisi’ni, ihracatçımızı iyi bir şekilde geleceğe hazırlamak.”

“Hoşgörünün, istişarenin egemen olduğu bir genel kurul yaşadık”

Eski TİM Başkanı İsmail Gülle de törendeki konuşmasında, “Güzel işler yaptık. Bugün oluşturduğumuz şu atmosfer bile başlı başına bir hikayedir. Gerçekten örnek bir genel kurul oldu. Hoşgörünün, istişarenin egemen olduğu bir genel kurul yaşadık. Mühim olan kubbede hoş bir seda bırakabilmek. Onu da bırakabildiysek o da bizim mutluluğumuz.” ifadelerini kullandı.

Başkanlık sürecinde, Mustafa Gültepe ile 4 yıl beraber görev yaptıklarını hatırlatan Gülle, “Kendisi çok uzun zamandır ihracatın içinde. Oluşturacağı yeni yönetimiyle başarılı işler yapacaktır. Bu bir bayrak yarışıdır. Bu bayrak yarışı herkesin aynı anda start aldığı ve bayrağı diğerine yetiştirmek adına süratle koşup bir önde bekleyen arkadaşına bırakmasıdır. Biz bu görevi yaptık. Bir aile sıcaklığı içinde bu işleri yaptık. Görev sürecimizde benimle birlikte görev yapan bütün başkanlarıma teşekkür ediyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

TBMM Başkanı Şentop, AK Parti’li Öztürk’ün resim sergisini açtı
TBMM

Serginin açılışında konuşan Şentop, siyaseti sanat paydasında buluşturan Tören Salonu’nun, bugün yine özel bir sergiye ev sahipliği yaptığını görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Şentop, sanata, sanatçıya kıymet veren ve daima destekleyen Meclis’in yüzlerce sanatçıya hem sanatını icra etme hem de sergileme imkanı verdiğine işaret ederek, “Milli iradeyi temsil etme mazhariyetine erişen sanatçılarımızın eserlerini milletimize ait bu mekanlarda sergilemekten ayrıca mutluluk duyduk. Sanatı ve sanatçıyı himaye eden Meclisimiz bugün de Sayın Milletvekilimizin 44 yağlı boya tablosunun yer aldığı 7. kişisel sergisine ev sahipliği yapacak.” dedi.

İnsanların, toplumsal ve sosyal varlıklar olarak her zaman duygu ve düşüncelerini aktarmak için yeni yeni yollar geliştirdiğini belirten Şentop, bu yollardan en güzeli, belki de en eskisinin resim olduğunu anlattı.

Şentop, resmin, duygu ve düşüncelerin görünmesine vesile olan ifade biçimi olduğunu, harflerin yerini renkler ve çizgilerin aldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Hangi dili konuşursanız konuşun, bir resme baktığınızda o ressamın duygularına yaklaşırsınız. Hangi dil, milli mücadele yıllarında Ali Cemal Ben’im’in düşman askerine yardım eden bir Türk askerini resmettiği ‘Yaralı asker’ tablosu kadar o dönem yaşananları güzel anlatabilir? Aynı şekilde İspanyol iç savaşını anlatan Picasso’nun Guernica tablosu kadar iç savaşı derin anlatabilen bir ifade biçimi olabilir mi? İnsanlığın ilk yerleşim yerlerinin başında gelen, geçmişten günümüze ulaşan izlerin ana merkezlerinden olan Anadolu, bugün de dünyanın bu anlamda en önemli tarihi malzemelerinin bulunduğu bir coğrafyadır. Kıtaların buluştuğu, dillerin, inançların, kültürlerin harmanlandığı bu coğrafya iyi ki bizim vatanımız. Tarihsel ve kültürel olarak baktığımızda bu topraklarda yaşayan herkesin resim sanatına ilgisinin yüksek olduğunu da ifade edebiliriz.”

“Vatanımızın dağı da ovası da bambaşka resimler veriyor”

TBMM Başkanı Şentop, Anadolu topraklarında bulunan Göbeklitepe’de, yaklaşık 12 bin yıl önce sütunların üzerine resmedilen motiflerin bütün dünyanın büyük ilgisiyle karşılaştığına dikkati çekti.

Osmanlı saraylarının daima, Avrupa’daki ressamların davet edilmek için heyecanla bekledikleri bir adres olduğunu dile getiren Şentop, şöyle devam etti:

“Bu kültürel mirasta bin yıldır güven içinde yaşadığımız vatanımızın dağı da ovası da bambaşka resimler vermektedir. Kenti, kasabası ayrı güzellikler barındırır. İşçisi, çiftçisi, farklı hayat biçimlerini yansıtır. Baharı, yazı, güzü, kışı bambaşka renkleri bizlere gösterir. Biz de böyle güzel bir coğrafyada yaşamanın gururunu yaşıyoruz. İsmiyle müsemma olan bu sergideki her resim de memleketimizin köyünden kentine, kışından baharına, hayvanlarından meyvesine, en meşhur mabedinden köy evine kadar her zerresini tuvale taşımıştır. Sayın Öztürk’e, ‘Ülkemden Renkler’ sergisindeki ağırlıklı olarak kış tablolarında dahi sıcacık ülke insanını, Türkiye’mize ait her varlığın duygusunu hissettirdiği için teşekkür ediyorum.”

Daha sonra Şentop, beraberindekilerle sergiyi gezerek, tabloları inceledi, anı defterini imzaladı. Öztürk, TBMM Başkanı Şentop’a günün anısına yağlı boya tablosunu hediye etti.

Sergi, 17 Haziran’a kadar ziyarete açık kalacak.

Türk doktor, Bosna Savaşı’nda ameliyat ettiği Boşnak kızla 27 yıl sonra buluştu
Saraybosna

Koşay, savaş yıllarında Bosna Hersek’te Emsada ile tanışma hikayelerini AA muhabirine anlattı.

Duygusal buluşmanın kahramanı Koşay, 1995’te uzmanlığını tamamladıktan sonra, asteğmen olarak göreve başladığını, Bosna Hersek’e bir tesadüf eseri geldiğini, o yıllarda çok sıkıntılı bir dönemden geçen ülkede bir yıl doktorluk hizmeti verdiğini, hem Türk taburundaki askerleri hem de yerel halkı tedavi ettiğini dile getirdi.

Görevi süresince Bosna Hersek’in köylerini de ziyaret ettiğini ifade eden Koşay, “Emsada ile o yıllarda tanıştım. Sanırım 2-3 yaşlarındaydı ve ayaklarında deformiteleri vardı. Çok iyi tedavi edilmemişti. Kendisini burada yerel bir hastanede ameliyat ettim. Sonrasında buraya yakın bir köyde yaşadıkları için ailesiyle çok iyi ilişkilerimiz oldu.” dedi.

Emsada’nın hiç unutmadığı hastalarından biri olduğunu belirten Koşay, şöyle devam etti:

“Emsada, yıllar sonra sosyal medya aracılığıyla bana ulaştı ve yazıştık. Ben Saraybosna’ya bir toplantı için geldim ve öncesinde Emsada’ya yazdım. O da geleceğim için çok heyecanlandı. 27 yıl önce bir yılımı geçirdiğim Zenica’ya tekrar geldim. Emsada’yı gördüm. 29 yaşına gelmiş ve iki çocuğu var. Tabii gerçekten bir doktor olarak, hastanızın iyi olduğunu görmek sizi çok mutlu eder ama 27 yıl sonra çok uzakta bir yerde kendisini tekrar görmek ve büyüdüğüne, çocuklarının olduğuna şahit olmak çok heyecan ve mutluluk verici bir deneyim. Onu gördüğüme çok mutlu oldum.”

Koşay, Emsada’nın kendisi için, ikilinin 27 yıl önceki fotoğraflardan oluşan bir albüm hazırladığını ve bunun kendisi için çok özel bir hediye olduğunu söyledi.

1991 Zenica doğumlu Emsada, doğuştan topuk deformasyonu yaşadığını ve ailesinin 1995’te kendisini ameliyat ettirmek için çok uğraştığını ifade etti.

Emsada, “Savaş yılları olduğu için dışarı da hareket etmemiz de çok mümkün değildi. Bize Türk Birliği’ndeki doktorları tavsiye ettiler. Orada ameliyatımın yapılabileceğini söylediler. Bu vesileyle Doktor Can ve Ayşe Hanım (savaş yıllarında Bosna Hersek’te bulunmuş teğmen, şuan emekli albay) ve birçok iyi insan ile tanıştık. Doktor Can, o yıllarda bize her anlamda destek verdi. Bizim için doktordan öte, aile dostu, akraba kadar yakın muhteşem insanlardı. Çünkü o zor savaş yıllarında çok fazla dostumuz yoktu. Finansal durum da çok kötüydü.” diye konuştu.

Koşay’ın kendisini ameliyat etmek istediğini kaydeden Emsada, önceki ameliyatların başarılı olmadığını, ancak Koşay’ın ameliyatının ardından yürümeye başladığını anlattı.

Emsada, “Koşay Türkiye’ye döndüğünde çok duygusal anlar yaşadık. Bugün bile o anları anlattığımda zorlanıyorum. Ailemin bana verme şansı olmayan her şeyi sundular, ikinci ailem gibi olmuşlardı. Aldıkları oyuncakları her zaman hatırlayacağım. Doktor Can’ın bu gelişi beni çok mutlu etti. Bosna’yı ziyaret ettiği için kendisine çok müteşekkirim.” dedi.

Emsada, Türk doktorun Türkiye’ye dönüşü sonrası irtibatlarının koptuğunu, ailesine ait olan evin savaşta zarar gördüğünü ve başka bir yere taşındıkları için adreslerini değiştirmek zorunda kaldıklarını kaydetti.

Ablasının bir Türk vatandaşıyla evlendiğini söyleyen Emsada, eniştesinin bu hikayeyi duyduğunu ve bunun üzerine ilk olarak yine o yıllarda Bosna Hersek’te görev yapan Ayşe Kil’e ulaştıklarını, kendisinden Koşay’ın telefon numarasını aldıklarını ve tekrar irtibat kurduklarını dile getirdi.

İçinde bulunduğu anların hiçbir maddi karşılığının olamayacağını ifade eden Emsada, “Hergün çocuklarıma iyi insanlar olmalarını söylüyorum. Çünkü geçen yıllar ve zaman yapılan iyilikleri silemez.” diye konuştu.

1992’de başlayan Bosna Savaşı, 14 Aralık 1995’e kadar sürdü

Sırp meclisi, 21 Aralık 1991’de Yugoslavya içinde federal bir yapı olarak Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti’nin kurulması ve aynı zamanda Krajina Sırp Cumhuriyeti’nin tanınması kararı aldı. Bu karar temelinde, 9 Ocak 1992’de Bosna Hersek Sırp Halkı Cumhuriyeti ilan edildi.

Bosna Hersek’in, 29 Şubat-1 Mart 1992’de yapılan referandum sonucunda bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Sırpların kontrolündeki Yugoslav ordusu ve Sırp paramiliter birlikler, Müslüman Boşnaklara karşı etnik temizlik başlattı.

14 Aralık 1995’e kadar süren Bosna Savaşı’nda 100 binden fazla kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 2 milyon kişi göç etmek zorunda kaldı.

Bakan Varank: Ekonomik kalkınmanın yolu da yerlileşmenin yolu da güçlü KOBİ’lerden geçiyor
Ankara

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Turkcell iş birliğiyle çevrim içi olarak gerçekleştirilen “İnovasyonla Yerli Üretim ve KOBİ’lerin Gücü” etkinliğinin açılışında yaptığı konuşmada, KOBİ’lerin büyük ölçekli işletmelerle iş birliğinin önemine değindi.

Kovid-19 salgını döneminde Baykar, Arçelik ve Aselsan ile gücünü birleştiren Biosys isimli “start-up”ın bir başarı hikayesi yazdığını anımsatan Varank, söz konusu iş birliği sayesinde yoğun bakım solunum cihazının iki hafta gibi rekor sürede seri üretime geçtiğini söyledi.

Varank, savunma sanayisinde de büyük firmalarla KOBİ’lerin bir araya gelerek yüzde 25’lerde olan yerlilik oranlarını yüzde 80’lere taşıdığını bildirdi.

Türkiye’nin salgına rağmen sanayinin katkısıyla 2020’de büyüyen nadir ülkelerden biri olduğunu, 2021’de yüzde 11 büyümeyle G-20 ülkeleri arasında zirveye yerleştiğini hatırlatan Varank, şöyle konuştu:

“Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,3’lük büyümeyle bu serinin rastlantı olmadığını tüm dünyaya kanıtladık. İhracat tarafında her ay yeni rekorlar kırıyoruz. Son 12 ayda 242 milyar dolarlık ihracat rakamını yakaladık ancak biz bu başarıların sürdürülebilirliğini, işin esas zor kısmı olarak görüyoruz. Bu manada ‘Nereleri daha fazla geliştirmemiz gerekir’ noktasında çabalarımız her zaman devam ediyor. Özel sektörle istişare halinde, varsa eksikliklerin üzerine gidiyoruz.”

“Çağrıların sonuçlarını yakında ilan edeceğiz”

Varank, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde “Milli Teknoloji Hamlesi” ışığında sürekli atılım yaptıklarına dikkati çekerek, “Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı” ile yüksek katma değerli, orta yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin yerli imkan ve kabiliyetlerle üretilmesine destek verdiklerini dile getirdi.

Program kapsamında firmaların daha önce Türkiye’de hiç üretilmemiş ürünlerin yatırımlarını yaptıklarını vurgulayan Varank, şöyle devam etti:

“Bir kısmında pilot üretime dahi geçildi. Bugüne kadar Makine, Mobilite, Üretimde Yapısal Dönüşüm, Sağlık ve Kimya Ürünleri ile Dijital Dönüşüm çağrılarını açtık. Pilot çağrı olan makine sektöründe kabul edilen 20 projenin büyüklüğü 1,7 milyar lira düzeyindeydi. Bu projeler kapsamında Türkiye’de takım tezgahları, 3 boyutlu yazıcılar, servo motorlar, dizel motorlar, ileri lazer sistemleri, yağ yakıt filtreleri ve özel maçlı makineler üretmeye başladık. Yine, büyüklüğü yaklaşık 4 milyar lirayı bulan mobilite sektörü projeleri kapsamında da lidar radarlar, otonom taşıtlar, batarya taşıyıcı sistemler, akıllı kamera sistemleri, hava yastıkları gibi katma değeri yüksek kritik ürünlerin yatırımları gerçekleşecek. Üretimde Yapısal Dönüşüm, Sağlık ve Kimya Ürünleri ve Dijital Dönüşüm Çağrısı kapsamında ise değerlendirme süreçlerimiz devam ediyor. İnşallah bu çağrıların sonuçlarını da yakın zamanda ardı ardına ilan edeceğiz.”

“Büyümede aslan payı sanayide”

Varank, yerlileşmeye yönelik desteklerin bunlarla sınırlı olmadığını ifade ederek, Yatırım Teşvik Sistemi kapsamında, Türkiye’nin Otomobili, elektrikli araç sistemleri, insansız hava araçları üretimi, Milli Muharip Uçak üretimi, güneş paneli üretimi gibi üst düzey teknolojilerin proje bazlı destek sistemiyle hayata geçtiğini ya da projelerin hızla ilerlediğini anlattı.

Yerlileşmenin faydalarının, savunma sanayisinde fazlasıyla görüldüğünü söyleyen Varank, “Bunu sivil alanda da kararlı bir şekilde hayata geçirmemiz gerekiyor. Büyük ve güçlü Türkiye’ye giden yolun anahtarı yerli ve milli teknolojiden geçiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Varank, büyümede aslan payının sanayide olduğuna dikkati çekerek, “KOBİ’lerimiz ise dönen çarkların en önemli dişlisidir. Ekonomik kalkınmanın yolu da yerlileşmenin yolu da güçlü KOBİ’lerden geçiyor. Özellikle AR-GE, teknoloji ve inovasyon kabiliyetleri kazanmaları KOBİ’leri rekabetçilikte 3-5 adım öne çıkarıyor. Bakanlık olarak güçlerine güç katmak için KOBİ’lerimizi inovasyon ve dijitalleşmeye yönlendiriyoruz.” ifadelerini kulandı.

KOSGEB ve TÜBİTAK aracılığıyla oluşturulan destek programlarını anlatan Varank, KOBİ’lere hibe destekleri de verdiklerini, firmaları kendilerini geliştirmeleri ve tecrübe kazanmaları için büyük ölçekli işletmelerle buluşturduklarını bildirdi.

Büyük ölçekli şirketlere davet

Varank, Turkcell’in yerli ekosisteme ve KOBİ’lere destek olma çabalarını da takdire şayan bulduğunu ifade ederek, “Umarım bu doğrultuda oluşturulan Tedarikçi Eksenli İnovasyon Programı, Yerlilik Programı ve Büyük Ortağım Programı yerlilik ekosisteminin gelişimine ivme kazandırır. Bu vesileyle diğer büyük ölçekli şirketlerimizi de ülkemizin geleceği olan KOBİ’lerimize yatırım yapmaya, tedarikçilerini geliştirmeye davet ediyorum.”

Bugünkü çevrim içi seminerin başlıkları arasındaki yapay zeka ve siber güvenlik konularının işletmeler için hayati önem taşıdığına dikkati çeken Varank, şunları kaydetti:

“Bu hususta Ulusal Yapay Zeka Stratejimizi ilan ederek, yol haritamızı bütün sektörlerle paylaştık. TÜBİTAK BİLGEM bünyesinde kurduğumuz Yapay Zeka Enstitüsü bu stratejinin eylemlerinin hayata geçmesinde katalizör görevi görecek, akademik araştırmalarla endüstrinin ihtiyaçları arasında bir köprü görevi üstlenecek. Siber güvenlik hususunda da TÜBİTAK BİLGEM tarafından onlarca çalışma yürütülüyor. Bilhassa son dönemlerde tam zamanında doğru teknolojiye yatırım yapıyoruz. Ülkemizi kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi yapmak için çalışıyoruz. Bu noktada KOBİ’lerimiz ülkemizin geleceği olacak. Biz de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak KOBİ’lerimizin sonuna kadar arkasında yer alacağız.”

Bakan Varank: 31 bin 176 kişiye istihdam sağlayacak 32,5 milyar liralık yatırımı destekleyeceğiz
Ankara

Bakan Varank, sosyal medya hesabından, nisan ayındaki yatırım teşvik belgelerine ilişkin rakamları paylaştı.

Özel sektör Türkiye ekonomisine güvenmeye ve yatırım yapmaya devam ediyor.
Nisan 2022’de düzenlediğimiz 1.144 teşvik belgesiyle 31.176 kişiye istihdam sağlayacak 32,5 Milyar Liralık yatırımı destekleyeceğiz.
Bu yatırımların büyük çoğunluğu da komple yeni üretim tesisi olacak! pic.twitter.com/1MwLfVi2CX

— Mustafa Varank (@varank) June 13, 2022

Özel sektörün ülke ekonomisine güvenmeye ve yatırım yapmaya devam ettiğine dikkati çeken Varank, “Nisan 2022’de düzenlediğimiz 1144 teşvik belgesiyle 31 bin 176 kişiye istihdam sağlayacak 32,5 milyar liralık yatırımı destekleyeceğiz. Bu yatırımların büyük çoğunluğu da komple yeni üretim tesisi olacak!” ifadesini kullandı.

TİM Başkanlığı’na Mustafa Gültepe seçildi
İstanbul

TİM’den yapılan açıklamaya göre, bünyesinde 27 sektörden 61 ihracatçı birliği bulunan TİM’in 29. Olağan Genel Kurulu, Haliç Kongre Merkezi’nde yapıldı. Daha önce birlik ve sektör başkanlarından büyük bölümünün adı üzerinde uzlaşma sağladığı Mustafa Gültepe, Genel Kurul’daki başkanlık seçimine tek aday olarak katıldı. Kullanılan 274 geçerli oyun 273’ünü alan Mustafa Gültepe, TİM Başkanı seçildi.

“Küresel ihracattan aldığımız payı yüzde 50 artırabilecek potansiyelimiz var”

Açıklamada konuya ilişkin değerlendirmesine yer verilen Gültepe, TİM Başkanlığı seçimi sürecinde sektörlerin ve birliklerin örnek bir dayanışma sergiledikleri dile getirdi.

Kendisine güvenen ve destekleyen herkese teşekkür eden Gültepe, şunları kaydetti:

“İhracat, Türkiye’nin geleceği ve vazgeçilmezi. Biz Türkiye’yi ihracatta marka ülke yapma hedefiyle yola çıktık. Tüm sektörlerimizde bilimsel ve teknolojik dönüşümü tamamlamak zorundayız. Yüksek katma değerli ihracat yapan, ulaşım ve lojistik altyapısı güçlü, tehditleri fırsata dönüştüren, rekabet gücü yüksek bir Türkiye’yi inşa etmek durumundayız. Dünyadaki trendleri izleyen değil, belirleyen bir ülke olmak için çalışacağız. Ülkemizin küresel ihracattan aldığı pay yüzde 1 civarında bulunuyor. Bu payı yüzde 50 artıracak potansiyelimizin olduğuna inanıyorum. Kilogram başına ihracatta en azından 2 doları yakalayabilmeliyiz. Hedefin zor, sürecin meşakkatli olduğunu biliyorum. Ama ortak akılla, 27 sektörümüzün, 61 birliğimizin etkin katılımıyla, üstesinden gelemeyeceğimiz sorun olmadığına inanıyorum. Yeni dönemde TİM’i strateji ve vizyon liderliği yapan, gündem belirleyen bir kimliğe kavuşturacağız. Daha aktif ve senkronize çalışacağımız birliklerimizden gelecek projeler ve bilgi akışı en önemli veri kaynağımız olacak. Projeleri olgunlaştırıp, ekonomi yönetimine taşıyarak ihracatımızın gelişimine katkı sunacağız.”

Gültepe, tüm çalışmalarda herkese eşit mesafede duracaklarını ve kısır tartışmaların içinde kaybolmayacaklarını belirtti.

Mustafa Gültepe hakkında

Açıklamaya göre, TİM Başkanlığına seçilen Mustafa Gültepe 1968 yılında Trabzon’un Tonya ilçesinde doğdu. 1990’da Dokuz Eylül Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. 1997 yılında İstanbul Üniversitesi’nde MBA yüksek lisansını tamamladı.

Hazır giyim endüstrisinde 30 yıldır faaliyet gösteren Gültepe, 1992 yılında Taha Tekstil’de sektöre ilk adımını attı. Taha Grubu’na bağlı olarak 1994 yılında kurulan Talu Tekstil AŞ’nin kurucu ortağı ve yönetim kurulu başkanı oldu. İstanbul, Sakarya ve Malatya’daki üretim tesislerinde toplam 3 bin 500 kişiyi istihdam eden Mustafa Gültepe, çok sayıda dünya markasına üretim gerçekleştiriyor.

17 yıl boyunca görev aldığı İHKİB’de yönetim kurulu üyesi, başkan yardımcısı ve başkan olarak sorumluluk üstlendi. Evli ve üç çocuk babası olan Gültepe, İngilizce biliyor.

TBMM Başkanı Şentop, Malezya Temsilciler Meclisi Başkanı Harun ile görüştü
TBMM

TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve Malezya Temsilciler Meclisi Başkanı Azhar Azizan Harun’un TBMM’de baş başa gerçekleşen görüşmesinden sonra heyetler arası görüşme gerçekleştirildi.

TBMM Başkanlık Divanı salonunda gerçekleştirilen görüşmedeki konuşmasında Şentop, dost ve kardeş Malezya’nın, Güneydoğu Asya bölgesinde Türkiye’nin stratejik ortağı olduğunu belirtti.

İki ülke arasında üst düzey temasları, ziyaretleri arttırmayı arzu ettiklerini vurgulayan Şentop, ağustos ayında Malezya Kralı’nın, temmuz ayında da Malezya Başbakanı İsmail Sabri Yakub’un Türkiye’ye gerçekleştirmesi ön görülen ziyaretlerinin, ilişkilerin geliştirilmesine güçlü bir katkı sağlayacağını söyledi.

Türkiye ile Malezya’nın, İslam coğrafyasının iki stratejik kanadında yer alan demokrasiler olarak ikili ilişkilerini her alanda geliştirmeyi hedeflemesi gerektiğine dikkati çeken Şentop, “Malezya’yı 650 milyonluk Asya coğrafyasında stratejik dost ve kardeş bir ortak olarak telaki ediyoruz. Sizin de bizi Avrupa’ya, Orta Doğu’ya, Afrika’ya, Orta Asya’ya açılan güvenilir ve stratejik bir ortağınız olarak gördüğünüzü biliyoruz.” dedi.

TBMM Başkanı Şentop, Türkiye ve Malezya’nın, Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı ve D-8 Ekonomik İşbirliği Örgütü gibi çok taraflı platformlarda yakın iş birliği içinde hareket ettiğini belirterek, şöyle konuştu:

“İslam İşbirliği Teşkilatının girişimleriyle Türkiye ve Malezya’nın da çok yoğun bir şekilde desteklediği 15 Mart’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü ilan etmesi çok önemli bir uluslararası ortak başarımızdır. Bu bağlamda 2019 Kuala Lumpur zirvesinde mutabık kalındığı üzere İslam düşmanlığı, İslamofobi ile mücadele konusunda ortak bir televizyon kanalı tesis etme projemiz de en kısa sürede hayata geçirilmelidir. Güncel, bölgesel ve küresel gelişmeler ile uluslararası platformlarda gündemde olan konular hakkındaki istişarelerimizi de her düzeyde yoğunlaştırmalıyız.”

Başta savunma sanayi olmak üzere, elverişli bütün alanlarda ilişkilerin geliştirilmesinde azami fayda olduğuna işaret eden Şentop, “Terörizm, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi ile mücadele, küresel ekonomik sistemin geleceği, Filistin meselesi gibi ümmetin ve insanlığın karşı karşıya olduğu diğer sınamaların çözümü bağlamındaki iş birliğimizi güçlendirmeliyiz.” ifadelerini kullandı.

İlk ziyareti Türkiye’ye

Malezya Temsilciler Meclisi Başkanı Azhar Azizan Harun da göreve seçilmesinin ardından kendisine iletilen başka davetler olmasına rağmen ilk ziyaretini Türkiye’ye yapmak istediğini, bunun da Türkiye’ye verdikleri önemi ortaya koyması bakımından önemli olduğunu söyledi.

Türkiye ile Malezya arasındaki ilişkilerin yalnızca ticaret veya ekonomi odaklı olmadığını kaydeden Harun, 2019 Kuala Lumpur’da gerçekleştirilen zirvede özellikle İslamofobi ile mücadele ile ilgili alınan kararların uygulanması için çalışıldığını belirtti.

Harun, Malezya’nın her zaman teröre karşı durmuş bir ülke olduğunu vurgulayarak, Filistin konusu başta olmak üzere özellikle Müslüman ülkelerin yaşadığı sorunlara çözüm arayışında Türkiye ile birlikte çalışmaktan duydukları memnuniyeti dile getirirken, bu konuda Malezya’nın hiçbir zaman desteğini esirgemediğine dikkati çekti.

​​​​​​​Harun ve beraberindeki heyet, daha sonra TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği (KEFEK) Komisyonu Başkanı ve AK Parti Edirne Milletvekili Fatma Aksal’la da bir araya geldi.