ABD’de 5 yaş altı çocuklar için Kovid-19 aşısına tavsiye kararı
New York

CDC’ye bağlı bilim insanlarından oluşan danışma kurulu, bugünkü toplantısında, Moderna ve Pfizer/BioNTech’in 5 yaş altı çocuklar için geliştirdiği Kovid-19 aşısını değerlendirdi.

Toplantı sonunda yapılan açıklamada, oy birliği ile 6 aylık küçük çocuklara kadar Kovid-19 aşısının uygulanabileceği tavsiyesinin alındığı kaydedildi.

ABD İlaç ve Gıda Dairesi de (FDA) dün Pfizer/BioNTech ve Moderna ilaç firmalarının 5 yaş altı çocuklar için geliştirdiği Kovid-19 aşısının kullanımına onay verdiğini duyurmuştu.

Aşıların uygulanabilmesi için, son aşama olarak CDC Direktörü Dr. Rochelle Walensky’nin danışma kurulunun tavsiye kararını imzalaması gerekiyor.

ABD’de Kovid-19 aşısı uygulanmayan son yaş grubu olan 5 yaş altında yaklaşık 17 milyon çocuk bulunuyor.

Japonya Merkez Bankası para politikasını değiştirmedi
İstanbul

Japonya Merkez Bankası (BoJ), faizlerde ve para politikasında değişikliğe gitmezken, finans ve döviz piyasalarındaki gelişmelere özen gösterilmesi gerektiği mesajı verdi.

BoJ’un dün başlayan ve bugün sona eren para politikası toplantısında alınan kararlar açıklandı.

Buna göre, banka, politika faizini değiştirmeyerek yüzde eksi 0,1’de bıraktı. Söz konusu kararı 1’e karşı 8 oyla alan BoJ, sınırsız miktarda devlet tahvili ve yıllık 12 trilyon yen borsa yatırım fonları (ETF) ile yıllık 180 milyar yen Japon gayrimenkul yatırım fonları (J-REIT) alımına devam edeceğini duyurdu.

Küresel çapta merkez bankalarının agresif bir şekilde sıkı para politikaları uyguladığı son dönemde BoJ’un emsallerinin aksine destekleyici tutumunu sürdürmesine gerekçe olarak, enflasyonda aşağı yönlü riskler ve ekonomik belirsizlikler gösterildi.

Karar metninde, yüzde 2 enflasyon hedefine ulaşana kadar Getiri Eğrisi Kontrollü Parasal Genişleme politikasına devam edileceği belirtildi.

Yıllık enflasyon yüzde 2 hedefini aşana ve istikrarlı bir şekilde hedefin üzerinde kalana kadar parasal tabanın genişletilmesine devam edileceği vurgulanan metinde, “BoJ, ağırlıklı olarak firmaların finansmanını desteklemeye ve finansal istikrarı sürdürmeye devam edecek. Şimdilik banka, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkisini yakından takip edecek ve gerekirse ek genişleyici önlemler almaktan çekinmeyecektir. Ayrıca, kısa ve uzun vadede faiz oranlarının bugünkü veya daha düşük seviyede kalması beklenmektedir.” mesajı korundu.

Öte yandan metinde, Kovid-19 salgınının yurt içi ve yurt dışı ekonomiler üzerindeki etkisinin sürmesi, Ukrayna’daki gelişmeler ve emtia fiyatlarındaki hareketlilik nedeniyle Japonya ekonomisi için son derece yüksek belirsizlikler bulunduğuna işaret edilerek, “Finans ve döviz piyasalarındaki gelişmelere ve bunların Japonya’nın ekonomik faaliyeti ve fiyatlar üzerindeki etkilerine özen gösterilmesi gerekmektedir.” denildi.

Dolar/yen paritesi, hafta içinde 135,6 ile tarihi zirvesini test etmişti. Söz konusu gelişmenin ardından düşük bir ihtimal olsa da bankanın döviz kuru hareketleri karşısında para politikasında ince bir ayar yapabileceği beklentileri gündeme gelmişti.

Japon hükümeti, dün ülke para birimindeki değer kaybına karşı bankaya tedbirli olma çağrısı yapsa da hafta içinde son yılların en büyük tahvil alımını yaparak Japonya’nın 10 yıllık tahvil faizini yüzde 0,25 seviyesinde tutma taahhüdünü yerine getiren BoJ, ultra gevşek politikasında geri adım atmamış oldu.

Analistler, bankanın fiyat hedefini tutturmak için yendeki hareketliliğin önemli olduğu mesajını verdiğini, ancak döviz kuru gelişmelerine odaklanarak politikayı yönlendirmeyeceğini net bir şekilde vurguladığını belirtti.

ECB Başkanı, enflasyonun yüzde 2 hedefine geri getirilmesine odaklanmaları gerektiğini söyledi
Berlin

Londra Ekonomi ve Siyaset Bilimi Okulu (LSE) tarafından düzenlenen etkinlikte konuşan Lagarde, Ukrayna’daki savaşın, Avrupa’nın Rusya gibi “düşman” tedarikçilere tehlikeli olarak bağımlı olduğunu ortaya koyduğunu belirtti.

Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaşın ekonomi üzerindeki etkilerine değinen Lagarde, savaşın birçok ülkenin çok uzak olmayan bir gelecekte hububat konusunda sıkıntı yaşamasına sebep olacağını ifade etti.

ECB’nin, enflasyonu yüzde 2 hedefine geri getirmeye odaklanması ve politikaya mali kaygıların hakim olmaması gerektiğini dile getiren Lagarde, “Birçoğunuzun bildiği gibi görevimiz olan fiyat istikrarını sağlamak zorundayız.” diye konuştu.

Öte yandan, mevcut piyasa koşullarını görüşmek üzere bugün planlanmayan bir toplantı gerçekleştiren ECB, yeni borç krizi endişelerine karşı, Pandemi Acil Varlık Alım Programı (PEPP) çerçevesinde alınmış varlıkların vadesi gelen anapara ödemelerinin yeniden yatırıma yönlendirmesinde esneklik uygulama ve Avro Bölgesi ülkelerinin borçlanmasında ayrışmayı durdurmak için yeni bir araç geliştirme kararı almıştı.

Avro Bölgesi’nde, mayısta yıllık enflasyon enerji fiyatlarındaki artışın etkisiyle yüzde 8,1’e ulaşarak kayıtlardaki en yüksek seviyesine çıkmıştı.

AK Parti Sözcüsü Çelik: Yunanistan hukuku ihlal eden taraftır
Ankara

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi.

Ankara’da meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, ailelerine baş sağlığı dileklerini ileten Çelik, devletin ve hükümetin bütün imkanlarıyla vatandaşın yaralarını sarmak için gereken gayreti gösterdiğini, ilgili bakanlar ve kurumların sahada bulunduğunu söyledi.

Çelik, Jandarma Teşkilatının 183. kuruluş yıl dönümünü kutlayarak, Türkiye’nin en köklü kurumlarından bir tanesi olduğunu dile getirdi.

Terörle mücadele operasyonlarına değinen Çelik, “Üzücü ve dikkat çekici olan nokta şudur; Türkiye ne zaman terörle mücadele ile ilgili yeni bir aşamaya geçse ya da yeni bir operasyon yapacağından bahsetse müttefiklerimiz özelliklede demokrasi ile yönetilen ülkelerden ‘endişeliyiz’ diye bir açıklama geliyor. Bugüne kadar neyden dolayı endişeli olduklarını anlamış değiliz. Tam tersine bu operasyonları demokrasinin geleceği için demokratik dünyanın hür dünyanın geleceği için desteklemeleri gerekir.” ifadelerini kullandı.

Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın EFES-2022 tatbikatında Yunanistan’ın adaları silahlandırmasına yönelik güçlü açıklamalarda bulunduğuna değinerek, “Burada Yunanistan’ın hem bu açıklamaları çarpıtan hem hukuku ihlal eden propaganda mekanizması bir kere daha faaliyete geçti. Her zaman şunu söylüyoruz, Yunanistan bizim komşumuz, komşumuzla kendi meselelerimizi masada çözebilecek kabiliyete, tarihi birikime sahibiz ve diyaloğa açığız ama Yunanistan’ın sürekli olarak üçüncü ülkeleri işin içine katması hukuk ihlallerini bir fiili durum olarak gündeme getirmesi maalesef bu süreci olumlu istikamette ilerlemekten mani kılmaktadır.” diye konuştu.

Yunanistan’ın bazı adaları anlaşmalara aykırı şekilde silahlandırmasına ilişkin Çelik, “Şimdi ne zaman hukuka davet etsek ne zaman bu meseleyi masada çözmekten bahsetsek, maalesef Yunanistan bunu işte ‘komşumuzun saldırganlığı’ ‘Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu hayalleri’ ya da işte ‘Türkiye’nin Yunanistan’ı tehdidi’ gibisinden aslı astarı olmayan birtakım propagandalara dönüştürmeye çalışıyor ki başka ülkelere mesaj vermek için.” değerlendirmesinde bulundu.

Çelik, Yunanistan’ın hukuku ihlal eden taraf olduğunu belirterek, “Gelin bu meseleyi masada çözelim, bu meseleyi diplomatik yollarla çözelim de iki ülke arasında çözelim diyen de biziz ama siz masada çözüme dönük her önerimizi erteleyerek, sahada fiili durum yaratıp hukuksuzluk konusunda ilerlediğiniz zaman tabii ki ülkemiz de sahadaki fiili varlığını da açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Buradaki tartışmanın aslında esası Türkiye’nin Mavi Vatan konusundaki hassasiyetinin Mavi Vatan konusundaki tanımına uygun olmasıdır.” şeklinde konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin daha önce Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu açıkladığını hatırlatan Çelik, “AK Parti adına da ben bunun böyle olduğunu, AK Parti açısından zaten aksinin tasavvur edilemeyeceğini defalarca ifade ettim. Bütün bunlara rağmen çıkıp tekrar tekrar soruyorlar ‘adayınız kimdir’ diye. En son Cumhurbaşkanımız da açıkça adayımızın kendisi olduğunu ifade etti. Dolayısıyla Cumhur İttifakı açısından bu konu net ve berrak bir konudur.” dedi.

Çelik, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayına ilişkin, şunları söyledi:

“Karşımızdaki ittifak açısındansa bu konu neredeyse bütün tartışmaların merkezinde yer alan bir konu. Bunun nasıl formüle edileceği konusunda işte her toplantıdan sonra bir tartışma başlıyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun da partisinden gelen sözler ve davranışlar hesaplaşma ile helalleşme arasında gidip geliyor. Birileri helalleşme dediğinde öbür taraftan hemen hesaplaşmacılar çıkıyor. Bir taraftan hesaplaşma dendiğinde hemen bunun toplumda oluşturduğu zararı ortadan kaldırmak için helalleşmeden bahsediliyor. Dolayısıyla muğlak ve net olmayan bir durum var ama en üzücü durum şudur, demokrasiye bu kadar vurgu yapacaksınız, retorik olarak, söylem olarak bunun üzerine bol bol cümle kuracaksınız. Ondan sonra da tartışma bizzat o ittifakın içinden gelecek ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun kimliği ile ilgili, inancı ile ilgili bir tartışma ortaya çıkacak. Bu son derece ayıp bir şey. Türkiye’de herhangi bir makama aday olmak isteyen birisinin etnik kimliği tartışma konusu yapılmaz. Mezhebi, kimliği tartışma konusu yapılmaz ya da başka bir kimlik unsurunun tartışma konusu yapılması demokratik kültürü zehirleyen, insan haklarına aykırı bir durumdur. Türkiye’de mezhebi içinde etnik kimlik çerçevesinde bir ayrım ya da hiyerarşilendirme yoktur. Türkiye’de ikinci sınıf vatandaş yoktur. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes birinci sınıf vatandaştır.”

“Biz her bakımdan reddederiz”

Herhangi birinin mezhebi ya da etnik kimliği üzerinden ötekileştirilmesine asla müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:

“Nitekim Sayın Devlet Bahçeli de grup toplantısında mezhep üzerinden fitne çıkarmaya heves ve tevessül edenler fitnenin çıban başlarıdır diyerek bu tartışmayı dışladığımızı Cumhur İttifakı olarak söyledi. Yine Sayın Bahçeli ‘Kılıçdaroğlu’nun mezhebi, etnik kökeni, doğduğu yer bizim siyasi eleştirimizin tamamıyla dışındadır ve mutlaka saygı gösterilmelidir’ ifadesi kullandı. Bu ifadeler Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Bahçeli’nin bu ifadeleri Cumhur İttifakı’nın ortak görüşüdür ve burada net bir şekilde herhangi bir makama aday olacak herhangi bir vatandaşımızın etnik köken, din ya da mezhebinin tartışılmasını ya da doğduğu yer üzerinden aidiyetinin tartışılmasını biz her bakımdan reddederiz.

Bunu insan haklarına aykırı buluruz, bu her türlü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının getirdiği haklara dönük mütecaviz bir saldırı olarak değerlendirilir. Dolayısıyla orada bu tartışmanın o ittifakın içerisinde böyle birkaç hafta arayla çeşitli vesilelerle gündeme gelmesini hem çok ayıplıyoruz, insan haklarına aykırı buluyoruz, siyasi görüşümüz tarafından da bu tartışmayı gündeme getirenleri kınıyoruz ve bu tartışmayı topyekun reddediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nde insanların etnik kökeni, kimliği ve mezhebi buna benzer unsurlar üzerinden etiketlenmesi diye bir şey söz konusu olmaz.”

İtalya’daki kısmi yerel seçimlerden merkez sağ ittifak önde çıktı
Roma

İtalya’da pazar günü 971 belediyede yapılan kısmi yerel seçimlerde merkez sağ ittifak, önde gelen büyük kentleri ikinci tura kalmadan kazandı.

Ülkede 8,8 milyonu seçmeni ilgilendiren kısmi yerel seçimlerde resmi sonuçların gelmesiyle, 2023’te yapılacak genel seçimler öncesinde İtalyan siyasetinde partilerin durumu da belli olmaya başladı.

Kısmi yerel seçimlerde, Cenova, Palermo ve L’Aquila gibi bazı büyük kentlerde merkez sağ ittifakın adayları, seçimi ikinci tura kalmadan ilk turda yüzde 50’nin üstünde oy alarak kazandı.

İtalyan ANSA ajansının haberinde, 26 büyük kentten 9’unu merkez sağ ittifakın kazandığı, 4’ünü ise merkez sol ittifakın aldığı belirtilirken, diğer 13 kentte ilk turda en çok oy alan iki aday arasında ikinci tur seçimin yapılacağı kaydedildi.

İtalyan basınına göre, bu seçimlerin en dikkati çeken sonucu ise 2018’deki genel seçimlerin galibi olan sistem karşıtı 5 Yıldız Hareketinin (M5S) ve sağ ittifak içinde yer alan Matteo Salvini liderliğinde Lig Partisindeki oy kaybının devam etmesi oldu.

Basında çıkan seçim değerlendirmelerinde, M5S’nin yerelde çöküş yaşadığı ifade edilirken, aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri Partisinin (FdI) aldığı oyla merkez sağ ittifakta ortak olduğu Lig Partisini geride bıraktığı belirtildi.

Merkez sağ ittifak içinde bu seçimde en çok oy alan parti konumundaki aşırı sağcı Giorgia Meloni liderliğindeki FdI’nin gelecek yılki seçimlerde sağa liderlik yapma olasılığının arttığı yazıldı.

Domani gazetesi de “İtalya’nın Kardeşleri Partisi (FdI), Lig Partisinin kalıntıları üzerinden yürüyor. Ama Demokratik Parti (PD) ise birinci durumda” başlığını kullandı.

La Repubblica gazetesi, “Salvini (Lig Partisi) ve M5S’nin çöküşü” manşetini atarken, merkez sol ittifakın çatı partisi Demokratik Partinin (PD) birinci parti konumunda olduğunu yazdı.

La Stampa gazetesinde çıkan bir yorumda da 2023’te yapılacak genel seçimlerde, aşırı sağcı Meloni’nin partisi FdI ile Enrico Letta liderliğindeki PD’nin kendi kutuplarına liderlik edecekleri belirtildi.

Basında, Salvini’nin kısmi yerel seçimlerle aynı anda pazar günü yapılan adalet alanındaki referandum için de “evet” kampanyası yaptığı hatırlatılırken, referandumun katılım oranının düşüklüğü sebebiyle geçersiz kalmasıyla Salvini’nin buradan da bir “yenilgi” aldığı ifade edildi.