Adalet Bakanı Bozdağ, 29. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Çağlar’ın cenazesine katıldı

Ankara’daki evinde dün hayatını kaybeden 29. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şükrü Çağlar’ın cenazesi memleketi Kırıkkale’nin Keskin ilçesine getirildi. Çok sayıda vatandaşın katıldığı cenaze töreninde Şükrü Ceylan’ın babası Kadir, annesi Elif, çocukları Fatih Kağan ve Mert Çağlar, tabuta sarılarak gözyaşlarına hakim olamadı. Cenaze törenine katılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Vali Bülent Tekbıyıkoğlu, Belediye Başkanı Mehmet Saygılı, AK Parti Milletvekili Ramazan Can, MHP Milletvekili Halil Öztürk, ilçe belediye başkanları, savcılar ile hakimler aileye taziyelerini iletti. Hayriye Camii’nde kılınan namazın ardından Bakan Bozdağ, 46 yaşındaki Çağlar’ın tabutunu omuzladı. 2 çocuk babası Çağlar, şehir mezarlığında toprağa verildi.

17 Haziran 2022 günü, Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şükrü Çağlar, yakınları tarafından evinde ölü bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bazı basın-yayın organlarında çıkan haberlere ilişkin yaptığı açıklamada, ilk belirlemelere göre ölümün harici bir nedenden kaynaklanmadığı ve şüpheli bir durumun olmadığı belirtildi.

Hasan Ay

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Çağlar’ın vefatına ilişkin açıklama

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şükrü Çağlar’ın vefatı nedeniyle bazı medya organlarında yer alan haberler üzerine yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, “Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şükrü Çağlar’ın, 17.06.2022 günü saat 16.15 sıralarında ikametinde, yakınları tarafından hareketsiz bir şekilde yatarken görülmesi üzerine durum Yıldızevler Şehit Adnan Kılıçoğlu Polis Merkez Amirliğine ihbar edilmiştir.

Olayın Cumhuriyet Başsavcılığımıza iletilmesi akabinde görevlendirilen Cumhuriyet başsavcıvekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından merhumun ikametinde incelemeler yapılmış, akabinde adli tıp kurumunda otopsi işlemleri tamamlanmıştır. Yapılan incelemeler ve otopsi işlemi sonucunda ilk belirlemelere göre ölümün harici bir nedenden kaynaklanmadığı, şüpheli bir durumun olmadığı anlaşılmıştır. Soruşturma Başsavcılığımız tarafından titizlikle ve tüm yönleriyle yürütülmektedir” ifadelerine yer verildi.

Musa Erdoğan

İzmir depreminde yıkılan Yılmaz Erbek Apartmanı davasında 5 sanığa ceza
İzmir

İzmir depreminde 11 kişinin hayatını kaybettiği Yılmaz Erbek Apartmanı için açılan davada yargılanan sanıklardan 5’ine, 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar çeşitli hapis cezaları verildi, 6 sanık beraat etti.

İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Mustafa Yılmaz, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Bazı tutuksuz sanıklar, avukatlar ile müştekiler ise salonda hazır bulundu.

Mahkeme başkanı, geçen celse bir sanık avukatının “reddi heyet” talebinin, üst mahkeme olan 10. Ağır Ceza Mahkemesince reddedildiğini bildirdi.

Arsa sahibi Mustafa Yılmaz, son savunmasında, binanın müteahhidinin kendisi olmadığını vurguladı.

Arsasına karşılık 13 daire ve dükkan aldığını, dairelerin bazılarını da sattığını anlatan Mustafa Yılmaz, “İnşaatta 13 daire haricinde hiçbir şeye karışmadım. Mal sahibi olarak binanın daha sağlam olması için mücadele ettim. Ben mal sahibi olarak olmayan şeyleri ispatlamaya çalıştım. Benim bir sorumluluğum yok ve beraatimi talep ediyorum.” dedi.

Söz alan diğer sanıklar da son sözlerinde suçsuz olduklarını savunup beraatlerini istedi.

7 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası

Yargılama sonunda mahkeme heyeti, davanın tek tutuklu sanığı Mustafa Yılmaz’a 15 yıl hapis cezası verdi. Kararda Yılmaz’ın tutukluluk halinin devamına da hükmedildi.

İnşaat mühendisi Ali Özsoy’ya 10 yıl, yapı denetim şirketi yetkilileri Binay Bükey ve Eşref Pervis Toğulga ile fenni mesul Nurettin Bozdoğan’a 7’şer yıl 6 ay hapis cezaları verildi. Mahkeme heyeti, bu sanıkların tutuklanmasına ise hükmetmedi.

Mahkeme heyeti, yüksek jeoloji mühendisi A.D, kooperatif üyesi A.Y, yapının fenni mesulü olarak görevlendirilen E.İ, binanın kat karşılığı yapımını üstlenen kooperatifin de başkanlığını yapan K.K, kooperatif yöneticisi Z.Y. ile zemin etüdü raporunda imzası bulunan inşaat mühendisi P.U’nun beraatine hükmetti.

Davanın geçmişi

İzmir’de 30 Ekim 2020’deki depremde alt katı çöken Yılmaz Erbek Apartmanı B Blok’ta 11 kişi hayatını kaybetmiş, 11 kişi yaralanmıştı.

Şüphelilerden kamu görevlisi olanların dosyaları ayrılmış, “bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 11 zanlı hakkında, İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı.

Binada dükkanların da bulunduğu bazı yapıların sahibi Mustafa Yılmaz dışındaki sanıklar, yargılama sürecinde tahliye edilmişti.

Apartmanda dükkanların bulunduğu bölümde kolonların kesildiği iddia edilmiş ancak yargılama sürecinde hazırlanan bilirkişi raporlarında ise hiçbir kolonda donatı kesilmesi izine rastlanmadığı bildirilmişti.

Davada bir öncesi celsede sanık avukatı, “reddi heyet” talebinde bulunulmuş, bir üst mahkeme olan 10. Ağır Ceza Mahkemesi talebi reddetmişti.

İngiltere’de Yargıtay, sığınmacıları yarın Ruanda’ya götürecek ilk uçuşa onay verdi
İngiltere

Başkent Londra’daki Temyiz Mahkemesinde yapılan duruşmada, yargıçlar, göçmen ve sığınmacıları Ruanda’ya götürecek ilk uçuşun yarın yapılabileceği yönünde kararını açıkladı.

Sivil toplum kuruluşları, Ruanda’ya gönderilecekler listesinde yer alan 30 kişiden bazılarının sınır dışı edilme talimatlarının iptal edilmesinin ardından ilk uçakta 4 İranlı, 2 Iraklı, 2 Arnavut, 1 Suriyeli ve uyruğu açıklanmayan 2 kişi dahil 11 kişinin olacağını bildirdi.

İnsan hakları savunucuları, hükümetin Ruanda planının güvenli olmadığını savunurken, İçişleri Bakanlığı, bu adımın insanları tehlikeli şekilde tekneyle yolculuk yapmaktan caydıracağını öne sürüyor.

Plan protesto edildi

İçişleri Bakanlığı önünde toplanan yüzlerce gösterici, plana son verilmesini ve yarın yapılması beklenen ilk uçuşun durdurulmasını istedi.

“Uçuşlara hayır”, “Kalmalarına müsaade edin”, “Kimse yasa dışı değil” yazılı dövizler taşıyan protestocular, sık sık İçişleri Bakanı Priti Patel aleyhine slogan attı.

Yapılan konuşmalarda göçmen ve sığınmacıların Ruanda’ya gönderilmesinin insan haklarına aykırı olduğu ve uluslararası yasalarla çeliştiği savunuldu.

Göstericilerden Dania Stavrou, AA muhabirine, yaşananları insanlık dışı olarak tanımlayarak, “Şu anda gözaltı merkezlerinde yarın sabah akıbetlerinin ne olacağını bilmeyen insanlar var. Bu çok korkunç. Savaşın yıktığı ülkelerden, zulümden, şiddetten kaçarak ailelerinin olduğu, arkadaşlarının olduğu güvenli bir yere geldiler, ancak kalmalarına izin verilmiyor. Dürüst olmak gerekirse bunu ifade edecek kelime bulamıyorum, çok üzücü.” dedi.

Elinde, “Küçük Britanya” yazılı bir döviz taşıyan oyuncu Lachele Carl ise, “Bu dövizin gerçekten her şeyi anlattığını düşünüyorum.” diye konuştu.

Yaşananların “Küçük Britanya ırkçılığı” olduğunu savunan Carl, bir yandan savaştan kaçan Ukraynalılara kapılar açılırken, diğer yandan halihazırda İngiltere’de bulunan insanların gönderildiğini belirterek, bunun ırkçılık ve “beyazların üstünlüğü” ideolojisinden kaynaklandığını söyledi.

Aktivistlerden, göçmenleri Ruanda’ya gönderecek uçuşun iptal edilmesi çağrısı

İnsan hakları savunucuları, temyiz başvurusunun görüşüldüğü esnada Yargıtay binası önünde protesto düzenledi.

Göçmenlerin Ruanda’ya gönderilmesine karşı çıkan aktivistler, Yargıtaydan uçuşun iptal edilmesini istedi.

Tepki çeken plan

İngiltere’de yasa dışı olarak bulunan göçmen ve sığınmacıları Ruanda’ya göndermek için 14 Nisan’da iki ülke arasında Göç ve Ekonomik Kalkınma Ortaklığı anlaşması imzalanmıştı. Anlaşmaya insan hakları kuruluşları tepki göstermişti.

İlk aşamada 100’den fazla kişinin Ruanda’ya gönderileceği açıklanmış fakat bu sayı açılan davaların ardından 11’e kadar düşmüştü. Ülkede son olarak Yargıtay, temyiz başvurusunu reddederek 11 sığınmacıyı taşıyacak uçağın yarın havalanabileceğine hükmetmişti.

İnsan hakları savunucuları, ilk uçakta 4 İranlı, 2 Iraklı, 2 Arnavut, 1 Suriyeli ve uyruğu açıklanmayan 2 kişi dahil 11 kişinin olacağını belirtiyor.

ABD Yüksek Mahkemesi: Göçmenler duruşmasız 6 aydan fazla tutulabilir
New York

Yüksek Mahkemenin aldığı kararda, bir alt mahkemenin, davanın merkezindeki Antonio Arteaga-Martinez adlı göçmenin 6 aydan uzun süredir tutuklu kalması nedeniyle kefalet duruşmasına çıkabileceği yönündeki kararını bozdu.

Yüksek Mahkemenin bu kararının, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin, bu konuda hükümete karşı çıkan göçmen destekçisi aktivistlere galip gelmesi şeklinde değerlendirildi.