AB ülkeleri küresel kurumlar vergisinde anlaşamadı
Brüksel

AB üyesi ülkelerin maliye bakanları, Ekonomik ve Mali İşler Konseyi (ECOFIN) toplantısı için Lüksemburg’da bir araya geldi.

Toplantının kamuya açık kısmında konuşan Macaristan Maliye Bakanı Mihaly Varga, ülkesinin bu aşamada küresel kurumlar vergisi reformunu destekleyemeyeceğini belirterek, karar için gerekli oy birliği sağlanmasını engelledi.

Varga, söz konusu çalışmanın henüz hazır olmadığına işaret ederek, bu konuda çözüm sağlamak için çabaların sürmesinin önemini vurguladı.

Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto da konuyla ilgili bu hafta yaptığı açıklamada, Avrupa’nın Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle derin bir ekonomik sıkıntı yaşadığını, bu aşamada küresel asgari vergiyi uygulamaya uygun bir ortam olmadığını belirtmişti.

AB ülkeleri arasında en düşük kurumlar vergisi Macaristan’da bulunuyor. Ülkede kurumlar vergisi oranı yüzde 9 olarak uygulanıyor.

AB ülkeleri arasında Macaristan dışında Polonya da bu vergiye karşı çıkıyordu. Ancak son dönemde Polonya bu konudaki tutumunu değiştirdi.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2012’den bu yana üzerinde çalıştığı küresel kurumlar vergisi düzenlemesinde geçen yılın ekim ayında bir uzlaşı sağlanmıştı.

Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin (G20) liderleri de söz konusu vergi anlaşmasını G20’nin Ekim 2021’de Roma’da düzenlenen Liderler Zirvesi’nde onaylamıştı.

Anlaşma, Google, Amazon, Microsoft ve Facebook gibi internet şirketleri de dahil olmak üzere küresel şirketlerin 2023’ten itibaren en az yüzde 15 vergi oranına tabi tutulmasını öngörüyor. Söz konusu anlaşmanın, çok uluslu şirketlerin cazip vergi oranları sunan İrlanda ve Macaristan gibi ülkelerde genel merkezleri kurarak vergiden kaçınmalarını zorlaştırması bekleniyor.

Küresel piyasalarda resesyon korkusu güçleniyor
İstanbul

ABD Merkez Bankası’nın (Fed) çarşamba günü 28 yılın ardından ilk defa 75 baz puanlık faiz artışı yapması ve şahin politikaların devam edeceğine ilişkin sözle yönlendirmelerde bulunması sonrası piyasalarda resesyon fiyatlaması güçleniyor.

Söz konusu endişeler küresel pay piyasalarında satış baskısını artırırken, tahvil piyasalarında da oynaklığın sürdüğü görülüyor.

Hafta içinde son yılların en yüksek seviyesine çıkan ABD tahvil faizleri Fed’in kararlarının ardından sınırlı da olsa gerilerken, bazı varlıklarda getiri eğrisi terse dönerek ülke ekonomisinin resesyon girebileceğine işaret ediyor.

Ülkede 30 yıl vadeli mortgage (konut kredisi) için ortalama faiz oranının ise yüzde 5,78 ile Kasım 2008’den bu yana en yüksek seviyeye çıkması ve konut satışlarının mayısta beklentilerden fazla gerilemesi de resesyon ihtimalini destekliyor.

Bu gelişmelerle dün New York borsasında S&P 500 endeksi yüzde 3,25, Nasdaq endeksi yüzde 4,08 ve Dow Jones endeksi yüzde 2,42 değer kaybetti. ABD’de endeks vadeli işlem kontratları yeni güne ise yükselişle başladı.

Avrupa’da dün İngiltere Merkez Bankası (BoE) beklentilere paralel politika faizini 25 baz puan artırarak yüzde 1,25’e çıkartırken, gelecek toplantılardaki adımların daha güçlü olabileceği sinyalini verdi.

Öte yandan, Avrupa Merkez Bankası (ECB) yetkilileri bölge ekonomilerinin kırılganlıklarını azaltmak için kullanıma alacakları yeni araç konusunda açıklamalarına devam ediyor.

Dün, Avrupa medyasında yer alan haberlere göre Christine Lagarde, yeni aracın borçlu ülkelerin tahvil faizlerinin çok hızlı yükselmesi veya ekonomik yönden zayıf ve güçlü ülkelerin tahvil faizleri arasındaki farkın hızlı bir şekilde artması halinde devreye gireceğini bildirdi.

Söz konusu haber akışıyla birlikte avro/dolar paritesi yüzde 1 artarken, İtalya’nın 10 yıllık tahvil faizi yaklaşık 25 baz puan geriledi. İtalya’nın bölgenin en borçlu ülkelerinden olması nedeniyle tahvil faizlerindeki artış, Avro Bölgesi’nin risk priminin artmasına sebep oluyor.

Söz konusu gelişmelerle birlikte New York borsasında derinleşen satış baskısına paralel Avrupa borsaları da satıcılı bir seyir izlerken, Almanya’da DAX 30 endeksi yüzde 3,31, İngiltere’de FTSE 100 yüzde 3,14, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 2,39 ve İtalya’da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 3,32 değer kaybetti. Avrupa’da endeks vadeli işlem kontratları yeni güne ise yükselişle başladı.

Asya’da Japonya Merkez Bankası (BoJ) piyasa beklentilerine paralel para politikasında değişikliğe gitmezken, bölge borsalarında karışık bir seyir izleniyor.

BoJ politika faizini değiştirmeyerek yüzde eksi 0,1’de bıraktı. Söz konusu kararı 1’e karşı 8 oyla alan BoJ, sınırsız miktarda devlet tahvili ve yıllık 12 trilyon yen borsa yatırım fonları (ETF) ile yıllık 180 milyar yen Japon gayrimenkul yatırım fonları (J-REIT) alımına da devam edeceğini duyurdu.

Bankadan yapılan açıklamada, finans ve döviz piyasalarındaki gelişmelere özen gösterilmesi gerektiği belirtilirken, küresel çapta merkez bankalarının agresif bir şekilde sıkı para politikaları uyguladığı son dönemde BoJ’un emsallerinin aksine destekleyici tutumunu sürdürmesine gerekçe olarak, enflasyonda aşağı yönlü riskler ve ekonomik belirsizlikler gösterildi.

Kararın ardından Japonya’nın 10 yıllık tahvil faizi yüzde 0,22’ye gerilerken, dolar/yen paritesi yüzde 1,3 yükseldi.

Kapanışa yakın Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,4 ve Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 0,4 değer kaybederken, Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,9 ve Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 1,4 değer kazandı.

Yurt içinde, dün küresel piyasalara paralel satIş ağırlıklı bir seyir izleyen BIST 100 endeksi, günü yüzde 1,81 azalışla 2.485,36 puandan tamamladı.

Dolar/TL ise dün yüzde 0,4 artışla 17,3032’den kapanmasının ardından bugün bankalararası piyasanın açılışında 17,3050 seviyesinde işlem görüyor.

Analistler, bugün yurt içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Piyasa Katılımcıları Anketi ve kısa vadeli dış borç istatistikleri, yurt dışında ise Fed Başkanı Jerome Powell’ın konuşmasının yanı sıra Avro Bölgesi’nde enflasyon ile ABD’de sanayi üretimi ve kapasite kullanımı verilerinin takip edileceğini belirterek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 2.480 ve 2.440 seviyelerinin destek, 2.520 puanın direnç konumunda olduğunu söyledi.

Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:

10.00 Türkiye, nisan ayı kısa vadeli dış borç istatistikleri

10.00 Türkiye, haziran ayı TCMB’nin Piyasa Katılımcıları Anketi

12.00 Avro Bölgesi, mayıs Tüketici Fiyat Endeksi

15.45 ABD, Fed Başkanı Jerome Powell’ın konuşması

16.15 ABD, mayıs ayı sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranı

Küresel piyasalar Fed’in ardından pozitif seyrediyor
Istanbul

Fed, dün sona eren haziran toplantısında politika faizini 75 baz puan artırarak yüzde 1,50-1,75 aralığına yükseltti.

ABD’de geçen hafta açıklanan enflasyon verisinin yeniden 41 yılın zirvesine çıkmasının ardından Fed’in aldığı 75 baz puanlık faiz artırım kararı, 1994’ten bu yana tek seferde gerçekleştirilen en hızlı faiz artışı oldu.

Fed’in bu yıla ilişkin enflasyon tahmini yüzde 4,3’ten yüzde 5,2’ye çıktı. ABD ekonomisinin bu yıla ilişkin büyüme tahmini ise yüzde 2,8’den yüzde 1,7’ye düşürüldü.

Fonlama oranına ilişkin medyan beklenti 2022 için yüzde 1,9’dan yüzde 3,4’e, 2023 için yüzde 2,8’den yüzde 3,8’e ve 2024 için yüzde 2,8’den yüzde 3,4’e yükseldi.

Fed Başkanı Jerome Powell, toplantı sonrası yaptığı açıklamada, yüksek enflasyona karşı bankanın temmuz toplantısında 50 veya 75 baz puanlık faiz artırımına gidebileceğini ifade ederken, faiz oranında 75 baz puanlık artışın alışılmadık derecede büyük olduğunu ve bu boyuttaki hareketlerin yaygın olmasını beklemediğini belirtti.

Enflasyonu düşürmenin öncelikleri olduğunu ve bunu yapmak için hızla hareket ettiklerini kaydeden Powell’ın açıklamaları sonrası pay piyasaları geleceğe yönelik azalan belirsizliklerle yükseliş eğilimine girdi.

ABD’nin tahvil faizleri Fed’in faiz kararının ardından son 11 yılın zirvesinden sınırlı da olsa gerilerken, getiri eğrisindeki resesyon fiyatlaması azaldı.

Doların diğer para birimleri karşısında gerilemesiyle dolar endeksi son 20 yılın zirvesinden dönerek 105’in hemen altında dengelenirken, altının ons fiyatında Fed kararları sonrası yatay bir seyir izlendi.

Küresel bazda merkez bankaları enflasyonla mücadelede şahinleşmeye devam ederken, Brezilya Merkez Bankası da politika faizini 50 baz puan artırarak yüzde 13,25’e yükseltti.

Bu gelişmelerle dün New York borsasında S&P 500 endeksi yüzde 1,46, Nasdaq endeksi yüzde 2,50 ve Dow Jones endeksi yüzde 1,00 değer kazandı. ABD’de endeks vadeli işlem kontratları yeni güne de yükselişle başladı.

Avrupa’da gözler İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) bugün açıklanacak faiz kararına çevrilirken, bankanın politika faizini 25 baz puan artırarak yüzde 1,25’e çıkaracağı tahmin ediliyor.

Dün, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) acil toplantı yapacağını duyurması Fed’in faiz kararı öncesinde dikkatleri üzerine toplarken, toplantıdan para politikasına ilişkin önemli kararlar çıktı.

Buna göre, Pandemi Acil Varlık Alım Programı (PEPP) çerçevesinde alınmış varlıkların vadesi gelen anapara ödemelerinin yeniden yatırıma yönlendirmesinde esneklik uygulanacağı belirtilirken, borç krizi endişelerine karşı ayrışmayı durdurmak için yeni bir araç geliştirileceği açıklandı.

Söz konusu kararların ardından bölge ülkelerinin tahvil faizleri son 8 yılın zirvesinden gerilerken, İtalya’nın 10 yıllık tahvil faizi yaklaşık 40 baz puan düşerek yüzde 3,82’ye indi. İtalya’nın bölgenin en borçlu ülkelerinden olmasından dolayı tahvil faizlerindeki artış, bölgede risk priminin artmasına sebep oluyor.

Öte yandan, enflasyonun artmasının ana nedenlerinden olan enerjide, arz problemleri birbiri ardına ortaya çıkarak bölgeyi olumsuz etkilemeyi sürdürüyor.

Salı günü, Alman Siemens şirketine bakım için gönderilen bazı gaz kompresörlerinin henüz dönmediğini belirterek 3 vanayı kapatan Rus enerji şirketi Gazprom, dün de 1 vananın daha kullanım dışı kaldığını açıkladı. Böylece Avrupa’ya iletilen doğal gaz miktarı 167 milyon metreküpten 67 milyon metreküpe geriledi.

Konuya ilişkin açıklamaların ardından Avrupa’da temmuz vadeli doğal gaz kontratları dün yaklaşık yüzde 21 artışla 118,25 avroya çıktı.

Avrupa pay piyasalarında dün alıcılı bir seyir hakim olurken, Almanya’da DAX 30 endeksi yüzde 1,36, İngiltere’de FTSE 100 yüzde 1,20, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 1,35 ve İtalya’da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 2,87 değer kazandı. Avrupa’da endeks vadeli işlem kontratları yeni güne de yükselişle başladı.

Asya borsalarında da bu sabah New York borsasına paralel alış ağırlıklı bir seyir izleniyor. Fed ve ECBnin para politikası kararlarının tahvil piyasalarındaki satış baskısını kısmen de olsa törpülemesi, Japonya’nın 10 yıllık tahvil faizindeki yükseliş baskısı sebebiyle zor durumda olan Japonya Merkez Bankası’nı (BoJ) rahatlattı.

BoJ yarınki toplantı öncesinde hafta içinde son yılların en büyük tahvil alımını yaparak Japonya’nın 10 yıllık tahvil faizini yüzde 0,25 seviyesinde tutma taahhüdünü yerine getirmişti.

Japon hükümeti ise değer kaybeden Japon yenine karşı, cuma günü para politikası kararlarını açıklayacak BoJ’a tedbir çağrısı yaptı.

Öte yandan bugün açıklanan makroekonomik verilere göre, Japonya’da dış ticaret açığı mayısta 2 trilyon 384,7 milyar yenle beklentilerin üzerinde gerçekleşti.

Kapanışa yakın Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 0,5 ve Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 0,3 değer kazanırken, , Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,4 ve Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 1,4 değer kaybetti.

Yurt içinde, dün dalgalı bir seyir izleyen BIST 100 endeksi, günü yüzde 0,88 artışla 2.531,11 puandan tamamladı.

Dolar/TL ise dün yüzde 0,1 artışla 17,2839’dan kapanmasının ardından bugün bankalararası piyasanın açılışında 17,2750 seviyesinde işlem görüyor.

Analistler, bugün yurt içinde konut fiyat endeksi, yurt dışında ise BoE’nin faiz kararının yanı sıra, ABD’de konut başlangıçları, inşaat izinleri ve haftalık işsizlik başvurularının takip edileceğini belirterek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 2.560 puanın direnç, 2.480 seviyesinin destek olarak öne çıktığını söyledi.

Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:

14.00 İngiltere, BoE’nin faiz kararı

14.30 Türkiye, haftalık para ve banka istatistikleri

14.30 Türkiye, nisan ayı konut fiyat endeksi

15.30 ABD, mayıs ayı konut başlangıçları ve inşaat izinleri

15.30 ABD, haftalık işsizlik başvuruları

Küresel piyasalar Fed’in faiz kararına odaklandı
İstanbul

ABD’de geçen hafta açıklanan enflasyon verilerinin beklentileri aşması piyasaları karıştırmaya devam ederken, ülke ekonomisinin resesyona gireceği endişesi güçleniyor.

Fed’in bugün açıklanacak para politikası kararları öncesinde para piyasalarındaki fiyatlamalarda 75 baz puanlık artışa neredeyse kesin gözüyle bakılsa da, birçok banka yetkilisinin daha önce bu adıma karşı yaptığı keskin açıklamalar fiyatlamaları zorlaştırıyor.

Enflasyona yönelik piyasa öngörülerinin gerçekleşmemesi, beklentilerin yeniden fiyatlanması zorunluluğunu beraberinde getirdi. Buna karşın enflasyon oranlarının açıklandığı cuma gününden bu yana henüz yeterince veri açıklanmaması ve Fed’in iletişim kanallarının işleyiş fırsatı bulamaması söz konusu beklentilerin olgunlaşmasını engelliyor.

Her ne kadar para piyasalarında 75 baz puanlık faiz artışı fiyatlansa da, Fed’in izleyebileceği farklı seçeneklerin de olması yatırımcıları temkinli olmaya zorluyor. Öte yandan, birçok kurumun gerçekleştirdiği anketlerde ekonomistlerin medyan faiz artışı beklentisinin de hala 50 baz puanda olması dikkati çekiyor.

Buna göre, Fed’in 75 baz puanlık faiz artışı ile devamında nispeten güvercin açıklamalar yapma ihtimali bulunduğu gibi, 75 baz puanlık artışın sözle yönlendirmesi yapılmadığı için 50 baz puanlık faiz artışı ve çok daha şahin bir duruş sergileme ihtimali de bulunuyor.

Para piyasalarında yılın geri kalanındaki toplantıların en az birinde daha 75 baz puanlık faiz artışına gidileceği fiyatlanırken, yıl sonu Fed’in politika faizinin yüzde 3,50’nin üzerinde olacağı tahmin ediliyor.

Söz konusu fiyatlamalarla tahvil piyasalarında satış baskısı dün de devam ederken, ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 3,50’yle son 11 yılın en yüksek seviyesini görmesinin ardından yüzde 3,44 seviyesinde bulunuyor. ABD’nin 3, 5, 10 ve 30 yıllık tahvillerinde tersine dönen getiri eğrisi de bu eğilimini sürdürüyor.

Artan dolar talebiyle son 20 yılın en yükseği olan 105,6 seviyesine çıkan dolar endeksi de 105’in hemen üzerinde kalmaya devam ederken, altının ons fiyatı yükselen tahvil faizleri ve güçlü doların etkisiyle dün, son 1 ayın en düşük seviyesi olan 1.805 dolara gerilemesinin ardından 1.810 dolarda seyrediyor.

Düşüş eğilimini üst üste altıncı güne taşıyan Bitcoin ise 21.000 dolarla Aralık 2020’den bu yana en düşük seviyeden işlem görüyor.

Bu gelişmelerle dün New York borsasında S&P 500 endeksi yüzde 0,38 ve Dow Jones endeksi yüzde 0,50 değer kaybederken, Nasdaq endeksi yüzde 0,18 yükseldi. ABD’de endeks vadeli işlem kontratları yeni güne ise sınırlı yükselişle başladı.

Avrupa’da enflasyon yavaşlama emareleri göstermezken, tahvil faizleri de üst üste beş gündür yükselmeye devam ediyor.

Almanya’da yıllık enflasyon, mayısta 7,9 artarak ilk petrol krizinin yaşandığı 1973-1974 kışından bu yana en yüksek seviyeye ulaşırken, Almanya’nın 10 yıllık tahvil faizi yüzde 1,75’le son sekiz yılın zirvesine çıktı.

Almanya tahvil faizlerindeki yükseliş bölge ülkelerinin tahvil piyasalarında da satış baskısını güçlendirirken, bölgenin en borçlu ülkelerinden olan İtalya’nın 10 yıllık tahvil getirilerinin yüzde 4,17’ye çıkması bölge açısından risk algısını artırmaya devam ediyor.

Öte yandan, bölgede enflasyonun artmasının ana nedenlerinden olan enerjide, arz problemleri birbiri ardına ortaya çıkarak bölgeyi olumsuz etkilemeyi sürdürüyor.

Rus enerji şirketi Gazprom, Alman Siemens şirketine bakım için gönderilen bazı gaz kompresörlerinin henüz dönmediğini belirterek, Kuzey Akım boru hattı üzerinden doğal gaz sevkiyatının yüzde 40 düşeceği uyarısında bulundu. Buna göre, Kuzey Akım boru hattına gaz tedariki, planlanan günlük 167 milyon metreküp yerine günde 100 milyon metreküpe geriledi.

ABD’nin Avrupa’ya sattığı sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG) yüzde 10’unu elde ettiği Freeport LNG terminalinde meydana gelen arıza nedeniyle yaklaşık 3 ay üretime ara verildiği açıklanırken, Avrupa’da Temmuz vadeli doğal gaz kontratları yüzde 17 artarak 97 avroya çıktı.

Söz konusu gelişmelerle bölgede pay piyasalarında satıcılı bir seyir hakim olurken, Almanya’da DAX 30 endeksi yüzde 0,91, İngiltere’de FTSE 100 yüzde 0,25, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 1,20 ve İtalya’da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 0,32 değer kaybetti. Avrupa’da endeks vadeli işlem kontratları yeni güne ise yükselişle başladı.

Asya borsalarında ise bu sabah karışık bir seyir izleniyor. Çin’de açıklanan makroekonomik verilerin beklentilerin üzerinde gelmesi, Çin Merkez Bankası’nın (PBoC) para politikasını gevşetmek için hala alanının olduğuna ilişkin öngörüler ve teknoloji şirketlerine yönelik regülasyonlarda sona gelindiğine yönelik tahminlerle Çin pay piyasaları alış ağırlıklı seyrediyor.

Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) getiri eğrisi hedefini korumak için tahvil alımlarını artırmasıyla Japon yeninin dolar karşısında değer kaybetmeye devam etmesi, bankanın politikalarının sürdürülebilirliğine ilişkin soru işaretlerini artırıyor.

Temmuzdaki seçimler öncesinde artan gıda ve enerji fiyatları nedeniyle hükümet ile BoJ arasında iplerin gerilebileceğine ilişkin haber akışı etkisini gösterirken, BoJ’un cuma günkü toplantısına ilişkin belirsizlikler artıyor.

Güney Kore borsasındaki düşüş yüzde 2’yi aşarken, söz konusu düşüşte Kospi endeksinin ağırlığı en yüksek ikinci firması olan Hybe şirketinin temsil ettiği ülkenin en önemli pop gruplarının birinin ayrılma kararı alması etkili oldu.

Öte yandan bölgede açıklanan makroekonomik verilere göre, Japonya’da çekirdek makine siparişleri aylık yüzde 10,8 artışla, Çin’de sanayi üretimi mayısta aylık yüzde 0,7 yükselişle beklentileri oldukça geride bıraktı. Çin’de PBoC 1 yıllık borç verme faizinde değişikliğe gitmezken, perakende satışlar yıllık yüzde 6,7 azalsa da öngörülerin üzerinde kaldı.

Kapanışa yakın Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,1 ve Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 1,8 değer kaybederken, Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 1,9 ve Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 1,5 değer kazandı.

Yurt içinde, dün dalgalı bir seyir izleyen Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, günü yüzde 0,5 azalışla 2.508,91 puandan tamamladı.

Dolar/TL ise dün yüzde 0,1 artışla 17,2744’ten kapanmasının ardından bugün bankalararası piyasanın açılışında 17,2490 seviyesinde işlem görüyor.

Analistler, bugün yurt içinde konut satışları, yurt dışında ise Fed’in faiz kararının yanı sıra Avro Bölgesi’nde sanayi üretimi ve dış ticaret istatistikleri ile ABD’de perakende satış verilerinin takip edileceğini belirterek, piyasalarda oynaklığın bugün de devam edebileceğini kaydetti.

Yatırımcıların temkinli davranmaya devam etmesi gerektiğini ifade eden analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 2.480 ve 2.440 seviyelerinin destek, 2.560 puanın direnç olarak öne çıktığını söyledi.

Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:

10.00 Türkiye, mayıs ayı konut satışları

12.00 Avro Bölgesi, nisan ayı sanayi üretimi ve dış ticaret açığı

15.30 ABD, haziran ayı New York Fed imalat endeksi

21.00 ABD, Fed’in faiz kararı

21.30 ABD, Fed Başkanı Jerome Powell’ın basın toplantısı

Gilead, Hepatit ve HIV alanlarında geliştirdiği ilaçları Türkiye’de üretmeye başladı
İstanbul

Gilead Sciences‘ın, Hepatit ve HIV alanlarında geliştirdiği en yenilikçi patent korumalı ilaçlarını Pharmactive iş birliğiyle Türkiye’de üretmeye başlaması kapsamında, Cumhurbaşkanlığı stratejik planlarında yer alan yerli üretim öncelikleri doğrultusunda tamamladığı üretim yatırımının detayları düzenlenen basın toplantısıyla paylaşıldı.

Yatırım kapsamında, stratejik ilaçlarını Türkiye’de üretme kararı alan Gilead, “Türkiye için Türkiye’de” vizyonuyla iş ortağı Pharmactive İlaç iş birliğiyle yerli üretime başlayacak ve böylece Türkiye cirosunun yaklaşık yüzde 70’ini Türkiye’de üretir duruma gelecek.

Toplantının açılışında konuşan Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu, uluslararası yatırımların, özellikle de ilaç sektörünün ülke için öncelikli sektörlerden biri olduğunu söyledi.

Dağlıoğlu, son 2 senede yakından tecrübe edildiği gibi herkesi etkileyen küresel sağlık krizlerinden kaynaklı ortak sorunların ancak uluslararası iş birlikleri ve bilgi paylaşımları ile aşabildiğini, bu sayede sürdürülebilir bir dünya vizyonu ile güçlü ve sağlıklı toplumların devamlığını sağlayabildiklerini ifade etti.

Bugün küresel ilaç endüstrisinin güçlü aktörlerinden Amerikan şirketi Gilead ile Türk ilaç endüstrisinin önde gelen şirketlerinden Pharmactive arasında gerçekleşen başarılı iş birliğine şahitlik ettiklerini belirten Dağlıoğlu, “Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi olarak katma değerli ve teknoloji yoğun yatırımları ülkemize kazandırarak küresel yatırımlarından daha fazla pay almaya odaklanıyoruz. Ofisimizin öncelikli sektörleri arasında yer alan yaşam bilimleri özelinde ise Ar-Ge ve inovasyona dayalı, akıllı sağlık ve klinik teknolojilerini içeren, yurt içi fırsat ve yetkinliklerimizin gelişmesine katkı sağlayacak yatırımları hedefliyoruz.” diye konuştu.

Gilead’ın Türkiye yatırımı ile, özellikle şirketin patent koruması devam eden yenilikçi ürünlerinin üretim teknolojileri ve know-how’ının da ülkemize aktarılmasıyla, yerli ilaç tedarikinin güçleneceğini ve ilaç ithalatının azalacağını belirten Dağlıoğlu, söz konusu yatırımın Türkiye’nin ilaç endüstrisinde bir ihracat merkezi olma hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacağına inandığını dile getirdi.

Dağlıoğlu, Gilead’ın yatırımının gelecek dönemler için yeni uluslararası iş birlikleri ile benzer yatırımların gerçekleşmesinde motive edici olacağının da altını çizdi.

Söz konusu iş birliğinin gerçekleşmesinde Gilead’ın Türkiye’ye olan güveninin yanı sıra, dünya standartlarında bir tesise ve ekibe sahip olan Pharmactive İlaç şirketinin rolünün de önemli olduğunu kaydeden Dağlıoğlu, “Bu bağlamda bu yatırımı gerçekleştiren Gilead ve yatırıma ev sahipliği yapan Pharmactive İlaç’ın kıymetli yöneticilerine ve tüm çalışanlarına ayrıca teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi olarak, ülkemizin hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacak yatırımlara desteğimiz her zaman devam edecek.” şeklinde konuştu.

“Türkiye’yi Gilead’ın üretim merkezlerinden biri yaptık”

Gilead Türkiye Genel Müdürü Şebnem Girgin, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer alan, ilaç alanında Türkiye’nin küresel pazardaki rekabet gücünün artırılması, değer zincirinde daha üst konuma taşınması ve yerli üretim oranının artırılması hedefleriyle paralel bir vizyonla Türkiye’ye yatırım yaptıklarını ifade etti.

Girgin, salgın döneminde tedarik zincirinde yaşanan sıkıntıların kendilerine ülke olarak kendi ilacını üretebilmenin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha gösterdiğini ifade ederek, “Bu iş birliğinin ilaç tedarikinin sürdürülebilirliği açısından da önemli bir adım olduğunu söyleyebiliriz. Gilead olarak bizi yerli üretim yapan diğer şirketlerden ayrıştıran en önemli özellik, patent koruması devam eden ürünlerimizi ülkemizde üretme kararımız oldu. Yenilikçi ürünlerimizi ülkemizde üretiyor olmaktan ve bu know-how’ı ülkemize kazandırmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin bu yatırımla Almanya, Kanada ve İrlanda’dan sonra Gilead’ın en yeni üretim merkezlerinden biri haline geldiğini belirten Girgin, “Bu yatırımla Türkiye’nin ilaç alanında potansiyel ihracat merkezi haline gelmesi, küresel tedarik zincirlerine dahil olması ve daha sonra geliştirilecek yeni tedavilerin de ülkemizde üretilmesi için gerekli alt yapının temelleri atılmış oldu.” dedi.

“Ülkemizde ürettiğimiz ürünleri dünyada daha çok hastanın erişimine sunmak için çalışacağız”

Girgin, Gilead olarak vizyonlarının yaşamı tehdit eden hastalıklara en iyi çözümleri geliştirerek bu hastalıkları yeryüzünden silmek olduğuna dikkati çekti.

Gilead’ın, HIV/AIDS, Hepatit B, Hepatit C, hematoloji, onkoloji ve sistemik mantar enfeksiyonları gibi hastalıkların ölümcül olmaktan çıkıp, yönetilebilir hastalıklara dönüştürülmesi çabalarına öncülük ettiğini belirten Girgin, “Bir yandan yerli üretim için çalışırken, diğer yandan Türkiye’ye getirdiğimiz klinik araştırmalar, Ar-Ge yatırımlarımız, bağış ve proje desteklerimizle ülkemizde değer yaratmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz.” açıklamasını yaptı.

Girgin, Gilead’ın Türkiye’de son 5 yılda 6 milyon dolarlık Ar-Ge yatırımı yaptığını anımsatarak, şunları aktardı:

“2015 yılında 5 merkez ile başladığımız klinik araştırma faaliyetlerinde, merkez sayımız 50’ye yaklaştı. Onkoloji alanında yeni gelecek çalışmalarla da bu sayıyı daha da artırmayı hedefliyoruz. ‘Türkiye için Türkiye’de’ vizyonuyla ülkeye yatırım yapmaya devam edeceğiz. Bir sonraki adımda ülkemizde ürettiğimiz ürünleri dünyada daha çok hastanın erişimine sunmak için çalışacağız.”- “Çok sayıda global firmanın, Türkiye’deki stratejik üretim ortağı konumundayız”

Pharmactive İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Sancak ise 2011 yılında Saya Grup bünyesinde Pharmactive İlaç’ı kurarken, üretim kapasitesinin ve yetkinliğinin yüksek olmasını planladıklarını belirtti.

Sancak, “İleri bir teknolojiye dayalı, evrensel kalite standartlarındaki, yıllık 330 milyon kutuluk yüksek bir kapasiteye sahip üretim üssümüz, sadece ülkemizin değil, Avrupa’nın da örnek gösterilen ilaç fabrikalarının başında gelmektedir.” diye konuştu.

Güçlü hedefler doğrultusunda çok sayıda global firmanın, Türkiye’deki stratejik üretim ortağı konumunda olduklarının altını çizen Sancak, şu ifadeleri kullandı:

“Pharmactive, ‘İyi Üretim Uygulamaları’na uygun olarak dizayn edilen üretim tesisindeki PharmAr-Ge’de, ulusal ve uluslararası firmalarla yaptığı iş birlikleriyle geliştirdiği yenilikçi ve güvenilir ürünleri, hekim, eczacı ve hastaların hizmetine sunuyor. Tamamı kendi laboratuvarlarımızda olmak üzere, bugüne kadar 100’e yakın eşdeğer molekül geliştirdik. Ülkemizde en çok üretim yapan ilk 5 tesisten biri durumundayız. Halihazırda, üretimimizin yarısını, çok uluslu şirketler için yapmaktayız.”

Fitch 2022 büyüme tahminini küresel ekonomi için düşürdü, Türkiye için yükseltti
Washington

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, küresel ekonomiye ilişkin 2022 yılı büyüme beklentisini yüzde 3,5’ten yüzde 2,9’a düşürdü.

Fitch, Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nun haziran sayısını “Sıkı Para Politikasının Dönüşü” başlığıyla yayımladı.

Raporda, enflasyon ve kısıtlayıcı para politikasının dünya ekonomisinin büyüme hızını azaltacağı belirtildi.

Küresel enflasyon baskılarının büyüme görünümü üzerinde giderek artan olumsuz etkilerle birlikte yoğunlaşmaya devam ettiğine işaret edilen raporda, Çin’deki son karantina önlemlerinin küresel imalat tedarik zinciri baskılarına katkıda bulunduğu kaydedildi.

Raporda, Rusya-Ukrayna savaşından kaynaklanan enerji ve gıda arzında yaşanan kesintilerin de Avrupa enflasyonunu beklenenden daha hızlı etkilediği aktarıldı.

Fitch’in raporunda, enflasyon baskılarının özellikle sıkı iş gücü piyasalarının nominal ücret artışını desteklediği ABD ve İngiltere’de hizmet sektöründe de arttığı belirtildi.

ABD ve Avro bölgesi büyüme tahminleri aşağı yönlü revize edildi

Küresel ekonomiye ilişkin büyüme tahminlerinin düşürüldüğü raporda, dünya ekonomisinin bu yıl yüzde 2,9, 2023 ve 2024’te yüzde 2,7’şer büyümesinin beklendiği kaydedildi.

Fitch, mart ayında açıkladığı tahminlerinde küresel ekonominin 2022’de yüzde 3,5 ve 2023’te yüzde 2,8 büyüyeceğini öngörmüştü.

ABD ekonomisinin 2022 yılı büyüme tahmininin yüzde 3,5’ten yüzde 2,9’a çekildiği belirtilen raporda, ülkenin 2023 yılı büyüme beklentisinin ise yüzde 1,6’dan yüzde 1,5’e indirildiği aktarıldı. ABD’nin 2024 yılı büyüme beklentisinin ise yüzde 1,3 olduğu bildirildi.

Raporda, Avro Bölgesi ekonomisinin 2022 yılı büyüme tahminin de yüzde 3’ten yüzde 2,6’ya indirildiği, 2023 yılı büyüme tahminin ise 2,3’ten yüzde 2,1’e düşürüldüğü kaydedildi. Avro Bölgesi ekonomisinin 2024 yılı büyüme beklentisinin ise yüzde 2,1 olarak belirlendiği aktarıldı.

En büyük revizyon Çin ekonomisinde

“Sıfır Kovid-19” politikası kapsamında Şanghay’da alınan karantina önlemlerinin Çin ekonomisinin büyüme hızının düşmesine neden olacağına işaret edilen raporda, en büyük revizyonun Çin ekonomisine ilişkin tahminlerde yapıldığı belirtildi.

Raporda, Çin ekonomisinin bu yıla ilişkin büyüme tahminin yüzde 4,8’den yüzde 3,7’ye düşürüldüğü, 2023 yılı beklentisinin ise yüzde 5,1’den yüzde 5,3’e çıkarıldığı aktarıldı. Çin ekonomisinin 2024’te ise yüzde 5 büyümesinin öngörüldüğü kaydedildi.

Türkiye’nin 2022 yılı büyüme tahmini yükseltildi

Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerin de yer aldığı raporda, ülke ekonomisinin bu yılın ilk çeyreğinde beklenenden çok daha iyi performans gösterdiği bildirildi.

Raporda, ithalat ihracata kıyasla hızlı düşüş gösterirken yatırımların ek destek sağladığı, net ticaretten gelen artışın büyümeye yardımcı olduğu ifade edildi.

Kredi derecelendirme kuruluşunun raporunda, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 4,5, 2023’te yüzde 3 ve 2024’te yüzde 2,9 büyümesinin beklendiği kaydedildi.

Fitch, daha önce Türkiye’nin bu yıl yüzde 2,4 ve 2023’te yüzde 3,2 büyüyeceğini öngörmüştü.

Merkez bankaları enflasyona yanıt vermek zorunda kalıyor

Raporda, dünya genelinde enflasyon zorluklarının belirgin hale geldiği ve merkez bankalarının yanıt vermek zorunda kaldığı ifade edildi.

Ücret-fiyat dinamikleri geliştikçe ve fiyat beklentileri yükseldikçe enflasyonun kalıcı hale gelme riskinin belirgin olduğuna dikkat çekilen raporda, ücret enflasyonunun yüksek olduğu ABD ve İngiltere’de iş gücü piyasalarının çok sıkı olduğu aktarıldı.

Raporda, ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz oranlarını bu yılın son çeyreğine kadar yüzde 3’e ve 2023’ün ilk çeyreğine kadar yüzde 3,5’e yükseltmesinin beklendiği belirtildi.

Rusya’nın Almanya ve İtalya’ya yaptığı tüm doğal gaz akışının aniden durması riskinin ise şimdilik önlendiğine işaret edilen raporda, ancak çatışma sürerken bu riskin yüksek kalmaya devam ettiği kaydedildi. Raporda, “Riskler o kadar yüksek ki böyle bir senaryoda Avro Bölgesi’nin resesyondan kaçınacağından şüpheliyiz.” değerlendirmesi yer aldı.

Küresel piyasalar, yeni haftada Fed’in faiz kararına odaklandı
İstanbul

Başta ABD’de olmak üzere küresel ölçekte yükseliş eğilimini sürdüren enflasyon piyasalardaki fiyatlamalar üzerinde de etkili olmaya devam ediyor.

Cuma gün ABD’de açıklanan verilere göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), mayısta aylık yüzde 1 artarken, yıllık yüzde 8,6 ile Aralık 1981’den bu yana kaydedilen en yüksek artışı gösterdi.

Beklentilerin aksine enflasyonun yükseliş eğilimini koruması, Fed’in agresif şahin politikalarına öngörülenden daha uzun süre devam edebileceği endişesiyle piyasakalarda risk iştahını düşürdü.

Söz konusu gelişme tahvil piyasalarında da satış baskısını artırırken, bazı varlıklarda getiri eğrisinin tersine dönmesi resesyon korkularının güçlenmesine sebep oldu.

Buna göre, ABD’nin 2 yıllık tahvil faizi yüzde 3,20 ile 2007’den bu yana en yüksek seviyesine çıkarken, 3, 5, 10 ve 30 yıllık ABD tahvil faizlerinde getiri eğrisi tersine dönerek resesyon riskini fiyatlamaya başladı.

Öte yandan, Fed yetkililerinin daha önce olasılık dışı olarak nitelendirdikleri 75 baz puanlık politika faizi artışı ihtimali tekrar fiyatlamalara dahil oldu.

Para piyasalarında bu hafta yapılacak toplantıda yüzde 25 ihtimalle Fed’in enflasyonu kontrol altına almak amacıyla 75 baz puan faiz artışına gidebileceği fiyatlanırken, temmuz ayında yapılacak toplantıda 75 baz puanlık faiz artışı ihtimali yüzde 53 seviyesine çıktı.

Çin’de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgının tam olarak kontrol altına alınamamış olabileceği ihtimali petrol fiyatlarını baskılasa da, ABD’de benzinin ortalama fiyatı galon (yaklaşık 3,8 litre) başına 5 dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.

Bu gelişmelerle cuma günü New York borsasında S&P 500 endeksi yüzde 2,91, Nasdaq endeksi yüzde 3,52 ve Dow Jones endeksi yüzde 2,73 değer kaybetti. ABD’de endeks vadeli işlem kontratları yeni haftaya da satıcılı başladı.

Avrupa Merkez Bankası (ECB), geçen hafta beklentiler doğrultusunda politika faizinde değişikliğe gitmezken, bu hafta bölgede gözler İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) para politikası kararlarına çevrildi.

BoE’nin perşembe günkü toplantıda 25 baz puan faiz artırımına gitmesine kesin gözüyle bakılırken, bankanın daha yüksek bir faiz artışı yapabileceği ihtimali de fiyatlanıyor.

Öte yandan, cuma günü beklentileri aşan ABD enflasyonu Avrupa’da tahvil getirilerinin hızla yükselmesine neden olurken, Almanya’nın 10 yıllık tahvil faizi yüzde 1,52 ile Nisan 2014’ten bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

ECB ve BoE yetkilileri yaptıkları sözle yönlendirmelerde makroekonomik verilerin para politikasının gidişatında önemli yer tutacağını belirtirken, bu hafta bölgedeki yoğun veri takvimi dikkati çekiyor.

Söz konusu gelişmeler bölgede pay piyasalarındaki satış baskısını derinleştirirken, cuma günü Almanya’da DAX 30 endeksi yüzde 3,08, İngiltere’de FTSE 100 yüzde 2,12, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 2,69 ve İtalya’da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 5,17 değer kaybetti. Avrupa’da endeks vadeli işlem kontratları yeni haftaya da düşüşle başladı.

Asya borsaları da küresel piyasalara paralel cuma günkü satıcılı seyri yeni haftaya taşırken, halihazırda düşük olan risk iştahını olumsuz etkileyecek haber akışı devam ediyor.

Çin’de artan Kovid-19 vakaları sonrası bazı tedbirler yeniden uygulamaya alınırken, Çin ile ABD arasında Tayvan üzerinden yükselen gerilim piyasalardaki riskleri artırıyor.

Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) cuma günü alacağı para politikası kararları öncesinde dolar/yen paritesi Fed’in agresif politikalarına devam edeceği endişesiyle Ocak 2002’den bu yana en yüksek seviye olan 135,16 seviyesine çıktı.

BoJ Başkanı Haruhiko Kuroda, konuya ilişkin açıklamasında Japon yenindeki keskin değer kaybını arzu etmediklerini belirtirken, kurdaki hareketleri ve ekonomiye etkisini yakından izlediklerini ifade etti.

Japon ekonomisinin hala Kovid-19 salgının etkisi altında olduğuna dikkati çeken Kuroda, ücretlerde yükselişi sağlamak için ekonomiyi gevşek para politikası ile desteklemeye devam edeceklerini söyledi.

Güney Kore wonunda artan oynaklık sonrası ise Maliye Bakanlığı ve merkez bankasından yapılan açıklamalarda gelişmelerin yakından takip edildiği ifade edildi.

Bu gelişmelerle, kapanışa yakın Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 2,94, Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 1,2, Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 3,24 ve Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 3,3 değer kaybetti.

Yurt içinde, cuma günü küresel piyasalara paralel satış ağırlıklı bir seyir izleyen BIST 100 endeksi, günü yüzde 1,11 azalışla 2.543,10 puandan tamamladı.

Dolar/TL ise geçen haftanın son işlem gününde yüzde 0,45 azalışla 17,1192’den kapanmasının ardından bugün bankalararası piyasanın açılışında 17,2600 seviyesinde işlem görüyor.

Analistler, bugün yurt içinde ödemeler dengesi ve sanayi üretimi, İngiltere’de büyüme ve sanayi üretimi verilerinin takip edileceğini belirterek, çarşamba günkü Fed kararlarına kadar piyasalarda oynaklığın devam edebileceğini kaydetti.

Yatırımcıların bu süreçte temkinli davranması gerektiğini ifade eden analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 2.500 ve 2.440 seviyelerinin destek, 2.570 puanın direnç olarak öne çıktığını söyledi.

AA Finans’ın beklenti anketlerine katılan ekonomistler, cari işlemler hesabının nisanda 3 milyar 390 milyon dolar açık vermesini, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksinin ise nisanda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,3 artmasını bekliyor.

Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:

09.00 İngiltere, nisan ayı sanayi üretimi, dış ticaret açığı ve Gayrisafi Yurt içi Hasıla

10.00 Türkiye, nisan ayı ödemeler dengesi

10.00 Türkiye, nisan ayı sanayi üretimi