Rol model aldıkları avukat babalarıyla aynı adliye koridorlarında adaleti savunuyorlar
Ankara

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Ankara 2. Nolu Baro avukatlarından Necdet Pakdil, 1984 yılından bu yana duruşma salonlarında adaleti savunuyor.

Pakdil, kendisini rol model alarak meslektaş olduğu kızı Zeynep Berre ve oğlu Hayri Taha ile aynı avukatlık bürosunda iş yükünü paylaşıyor.

AA muhabirine açıklamalarda bulunan Pakdil, çocuklarıyla meslektaş olmanın onurunu ve mutluluğunu yaşadığını söyledi.

Eve iş götürmek istemese de oğlu ve kızının daha çocuk yaşlarda hukuka ilişkin birçok olay ve olguya aşinalık edindiğini anlatan Pakdil, çocuklarının avukatlık mesleğini tercih etmelerinin karşılıklı bir etkileşimin sonucu olduğunu belirtti.

Lise çağına geldiklerinde çocuklarının hukuk fakültesinde öğrenim görmek istediklerini kendisiyle paylaştıklarını söyleyen Pakdil, kariyer planlama sürecinde aile olarak zorluk çekmediklerini ifade etti.

Pakdil, “Açıkçası ben de onların hukukçu olmasını istemişimdir. Onların da bu mesleği seçmiş olmaları ve benim gittiğim yoldan gitmiş olmaları açısından huzurluyum, bundan dolayı da ayrıca onur duyuyorum.” dedi.

Çocuklarıyla aynı ortamda çalışmanın keyifli olduğunu dile getiren Pakdil, çalışma hayatına dair konularda aradaki yakınlığa rağmen iş disiplininden taviz vermediğini vurguladı.

Pakdil, “Baba-oğlu, baba-kız olunca burada hiç problem olmuyor anlamına gelmiyor. Böyle bir durum gündeme geldiğinde, kişilerin birbirini anlamaları, birbirine hitap etmeleri daha kolay olduğu için ve ayrıca aradaki yakınlığın avantajları nedeniyle sorunlar daha kısa sürede çözülüyor.” diye konuştu.

“İyi ki aynı mesleği icra ediyoruz”

Kızı Avukat Zeynep Berre Pakdil de babasını rol model alarak avukatlık mesleğini tercih ettiğini belirterek, babasıyla aynı ortamda çalışmanın kendisine güven verdiğini söyledi.

Mesleğine dair bir problemle karşılaştığında ilk başvurduğu kişinin babası olduğunu vurgulayan Pakdil, babasıyla aynı ortamda çalışmayı her zaman avantaja çevirmeye çalıştığını belirtti.

Pakdil, “Babamla aynı ortamı paylaşmak ve aynı mesleği icra etmek çok yönlü bir ilişkiyi beraberinde getiriyor. Bu, kimi zaman bir baba figürü üzerinden ilerlemenizi sağlarken kimi zaman da kendinizden kıdemli bir meslektaşınızdan yardım almak, onun deneyimlerinden faydalanmak üzerinden ilerliyor. Şunu özellikle belirtmek isterim ki babamla aynı mesleği icra ediyor olmak benim için çok gurur verici, babamı gerçekten çok seviyorum. İyi ki benim babam, iyi ki aynı mesleği icra ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Tecrübesi sayesinde her türlü sorunu aşabiliyoruz”

Oğlu Avukat Hayri Taha Pakdil ise meslektaşları arasında saygın biri olması nedeniyle babasının, kendisi ve kardeşi için her zaman örnek alınacak bir kişi olduğunu dile getirdi.

Mesleğini icra tarzı ve fikirlerinden dolayı babasının girdiği her ortamda dikkati çektiğini anlatan Pakdil, “Girdiği her ortamda, ‘sahanın yıldızı’ babam oluyordu. İster istemez bizde de o mesleğe karşı sempati oluştu. Kardeşimle avukatlığı tercih ederken dayatma söz konusu olmadı. Biz sadece babamı rol model seçtik ve hukuk fakültesini okuduk. Ardından da baba mesleği olan avukatlığa başladık.” dedi.

Kardeşi ve kendisinin dışında çok sayıda avukatın, babasının kurduğu büroda görev yaptığını belirten Pakdil, aynı ortamda çalışmanın avantajları olduğu kadar kimi zaman zor yanlarının da olduğunu söyledi.

Babasının tecrübesi sayesinde her türlü sorunu aşabildiklerine işaret eden Pakdil, babasının ofisteki tüm çalışanlara eşit mesafede olduğunu, bu nedenle de iş barışının korunduğunu kaydetti.

Yunan asıllı Oxford profesöründen Ege’deki geri itmelere ilişkin ülkesine sert eleştiri
Atina

xford Üniversitesinde görevli Hukuk Profesörü Pavlos Eleftheriadis, Politico gazetesinde yayınlanan görüş yazısında, Ege’deki geri itmelerine ilişkin Yunanistan’da yeterli soruşturma yapılmamasını eleştirdi.

Son yıllarda uluslararası medya ve sivil toplum kuruluşlarının, Yunan yetkililerce gerçekleştirilen yasa dışı geri itmelere ilişkin yüzlerce durum rapor ettiğini aktaran Eleftheriadis, bu raporların mevcut hükümet 2019’da göreve gelmeden önce görülmeye başladığına ve Mart 2020’den itibaren de sayılarının arttığına dikkati çekti.

Eleftheriadis, Meriç sınırında şiddete maruz kalan düzensiz göçmenlere ilişkin raporlar bulunduğunu, Ege’de ise Yunan sahil güvenlik birimlerinin, içlerinde çocukların da bulunduğu göçmen grupları hayatlarını tehlikeye atacak şekilde Türkiye sahillerine doğru ittiğine ilişkin göçmenlere ait iddiaların ve bunları destekleyen video ve fotoğrafların bulunduğunu kaydetti.

Yunan hükümetinin tüm bu raporların yanlış ve Türkiye’ye ait bir propaganda ürünü olduğunu ileri sürdüğünü belirten Eleftheriadis, olayların Yunan yargı sistemince yeterince araştırılmadığını savundu.

Eleftheriadis, uluslararası kurumların Yunanistan’a bu konuda yaptığı uyarıları hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:

“Hükümet, en kıdemli savcılarından geri itme iddialarına ilişkin mümkün olan en geniş soruşturmayı açmalarını istemelidir. Savcılara, Türkiye’deki tanıklarla görüşmek için kaynak sağlamalıdır.”

Hükümetin göçmenleri “güvenlik tehdidi” olarak tanımlamayı durdurmasını isteyen Eleftheriadis, “Aile ve çocukların bir güvenlik tehdidi olduğu iddiası tamamen temelsizdir, kimseye bir zararları yok. Daha da fazlası, Yunan anayasası altında hakları var.” değerlendirmesinde bulundu.