THK: “CL-215 uçakları için geri sayım başladı”

Türk Hava Kurumu Genel Başkanlığından yapılan açıklamada, “9 adet CL 215 amfibik yangın söndürme uçağımızdan uçuşa elverişlilik alabilecek 6 uçaktan ilk etapta 4 adedinin bakımları Tarım ve Orman Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı işbirliği sonucu TUSAŞ’ın destekleriyle yapılmaya başlandı. Bunlardan 3 adedinin bakımları tamamlandı. 1 uçağımızın da bakımı son aşamasında. 2 adet uçağımızın bakımı da bir yandan devam edecek ve en geç önümüzdeki yıla hazır hale gelecektir” denildi.

Açıklamada, “Uçaklarımız Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) tarafından denetlenmekte, TUSAŞ’ın isteğiyle THY’den gelen teknik ekip tarafından genel ve son kontrolleri yapılmakta. 2 uçağımız bütün kontrolleri SHGM ve TUSAŞ tarafından yapıldıktan sonra, 15-16 Haziran’da THK Etimesgut yerleşkesinden havalanarak uçuşlarını başarıyla gerçekleştirdi. Pilotlarımızın işe alım süreci tamamlanarak, tazeleme ve yenileme eğitimlerine başlandı. CL-215 amfibik uçaklarımız piston motorlu olup dünyada az sayıda kaldığı için yedek parça temini uzun zaman almaktadır. TUSAŞ ve üretici firma desteği ile yedek parça temin edilebildiği müddetçe hizmet verecektir.
Tarım ve Orman Bakanlığı ve Savunma Sanayi Başkanlığı işbirliğine istinaden Tarım ve Orman Bakanlığına hizmet sunmak üzere TUSAŞ-THK iş ortaklığı olarak 3+1 uçak kiralama teklifimiz de bugün uygun bulunarak işlemi tamamlandı. Temmuz ayı itibariyle uçaklarımız yangın bölgelerinde konuşlanacak ve 4 adet uçağımız ay içinde faal olarak hizmette bulunacaktır” ifadelerine yer verildi.

Musa Erdoğan

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: 362 bin insanı insanlığa uygun bir şekilde gönderdik
TBMM

Ege Denizi’ndeki Geri İtmeler ve Boğulan İnsan Hakları Raporu’nun açıklandığı TBMM’deki programda konuşan Soylu, son günlerde göç konusunun her gün gündemde olduğunu söyledi.

Afganistan’daki savaşın, Pakistan’daki yokluğun, Filistin’deki insanlık katliamının, Suriye’nin ve Irak’ın PKK, PYD, DEAŞ tarafından örselenmesinin sebebinin Türkiye olmadığını belirten Soylu, “Evrensel hukuk kurallarını ortaya koyan efendiler, Suriye’de gerçekleşenlere, evlatlarını kimyasal bombaların altında arayanlara, annelerini, babalarını kaybedenlere niçin çare olmazlar?” diye sordu.

Yunanistan’ı göçmenler ve geri itme konusunda eleştiren Soylu, “Avrupa Birliği (AB) Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansının Frontex diye bir kurumu var. Frontex yeni bir engizisyondur, Batı’nın yüz karasıdır. Bu kurumu kapatmadıkça o karar Batı’nın bütün ülkelerine bulaşacaktır. Bu kurumun başındaki kişinin atılması için elimizden gelen bütün gayreti gösterdik ve başardık çünkü bu katliamların sorumlusudur. Göz yummuştur.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde 2011 yılından itibaren ölümden kaçanlara sınırlarını açtığını anımsatan Soylu, “O insanlara Türkiye sahip çıktı. 2011’den itibaren planlanmamış hiçbir adım atmadık. Sınırlarımıza gelenlerin kayıtlarını aldık. Bütün sağlıkla ilgili adımlarımızın tamamını gerçekleştirdik. Batıda hiçbir kimsenin aklına gelmeyen her şeyi tam da medeniyetimize, dinimize, milliyetimize, inancımıza ve bu coğrafyaya uygun gerçekleştirdik.” sözlerini sarf etti.

Soylu, Türkiye’nin kendisine sığınanlara sahip çıktığını dile getirerek “Türkiye’de 700 bin çocuk doğdu, doğru. Doğmasaydı ne olacaktı bu çocuklar? Ölecekler veya öldürüleceklerdi. Biz millet olarak gelecek neslimize çok önemli bir miras ve emanet bırakıyoruz. Soysuzlar ne ortaya koyarlarsa koysunlar, biz gereğini yapıyoruz, gereğini yapmaya devam edeceğiz.” değerlendirmesini yaptı.

“Bu insanların hakkını onlarda bırakmayacağız”

Türkiye’nin AB ile 18 Mart’ta imzaladığı mutabakata uyduğunu, gereken her şeyi yaptığını vurgulayan Soylu, AB’nin mutabakata göre üzerine düşeni yerine getirmediğini söyledi. Soylu, 2020, 2021, 2022’de Batı’ya gitmeye çalışan 45 bin insanın geri itildiğini, bazılarının botunun batırıldığını, bazılarına plastik mermiyle ateş edildiğini, bazılarının ise plastik kelepçelerle ellerinin bağlanarak denizin ortasına bırakıldığını anlattı. Batı’nın bu insanlık dışı manzaralara karşı sessiz kaldığını dile getiren Soylu, şöyle devam etti:

“Bunlardan bir tanesini biz yapmış olsaydık, bizi çarmıha gererlerdi. Biz insan bir milletiz. Hiçbir zaman bu hassasiyetimizi unutmamamız gerekiyor. 18 Mart mutabakatında, ‘Gümrük Birliğini genişleteceğiz’, ‘Yeniden fasıllar açacağız’, “Vize serbestisi getireceğiz” dediler, yapmadılar. Bu insanların hakkını onlarda bırakmayacağız.”

“Çözümü insanları iterek, öldürerek bulmuşlar”

Geri itmelerin kaynağına değinen Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Müracaat edenler, gelenler ve tespit ettiklerinizden uluslararası korumaya, ilticaya başvuranları varsa bunları bize gönderemezsiniz. Onları siz kendiniz uluslararası kurallar çerçevesinde değerlendireceksiniz. 2016, 2017, 2018, 2019 ve 2020’de toplam 3 bin 746 kişi ancak tespit edilebildi. Ne zaman insanlık dışı davranışlar başladı; Yunanistan’daki muhatabımıza dedim ki ‘Biz artık sizin bize gönderdiklerinizi almayız. Ne zaman bunu durdurursanız, ne zaman insanlara yaptığınız işkenceye son verirseniz, döner alırız.’ 1,5 yıldır kimseyi almıyoruz çünkü oraya başvuranların kayıtlarını uluslararası korumaya başvurmasını engelleyebilmek için almıyorlar. Bu kadar basit ve net. Çözümü nasıl bulmuşlar? Çözümü insanları iterek, çözümü insanları öldürerek, çözümü insanları korkutarak, bir şekilde oraya gelmesini engellemek üzere bulmuşlar.”

İçişleri Bakanı Soylu, Türkiye’de şu anda kayıtlı 3 milyon 700 binin üzerinde Suriyeli olduğuna işaret etti. Türkiye’de geçici koruma statüsünde ve uluslararası korumaya başvurmuş 4 milyon 100 bin civarında insan bulunduğunu anlatan Soylu, “Türkiye, 2011 yılının başından itibaren bir göç politikasıyla sorumluluğunu, insaniliğini bilen, İslami değerlerin kendisine emrettiği hükümlere, milliyetine, maneviyatına uygun bir şekilde çabalarını devam ettirmektedir.” diye konuştu.

Soylu, geri gönderilen yabancı sayısına ilişkin şu bilgileri paylaştı:

“2016 yılından, 15 Temmuz’dan itibaren Afganistan, Pakistan ve Afrika başta olmak üzere kimseyi incitmeden, uluslararası kurallara, uluslararası sözleşmelere göre, o ülkelerle anlaşma yaparak gönderdiğimiz insan sayısı 335 bin, 28 bini de terke davet ettik, onlar da gittiler. 362 bin insanı biz insanlığa uygun bir şekilde gönderdik. Yunanistan bunu yapabilir, Avrupa Yunanistan’ı bunu yapmaya davet edebilir. Neden davet etmiyorlar? Biz bu kavgada insanlık tarafındayız, hak, hukuk tarafındayız.”

“Farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz”

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç ise Kamu Denetçiliği Kurumunun bir hak arama kurumu olduğunu, hazırladığı raporlarla geniş hak kitlelerini ilgilendiren konularda kamuoyunda farkındalık oluşturmaya çalıştığını söyledi.

Göçmenlerin yaşadığı sıkıntılara değinen Malkoç, “Biz bu çalışmayı yaparken insan adına, insan onuru adına utanılacak ne varsa yaşanıldığını gördük. Ege’de Yunanlı görevliler sadece mültecileri geri itmiyor, insanlığı da geri itiyorlar. Ege’de insanlığın boğulduğunu gördük. Yunan yetkililer tasarlayarak işliyorlar bu suçları. Dünyanın gözünün içine baka baka yapıyorlar bunları. Daha acısı ve vahimi medeniyetinin insan hakları, hukuk ve demokrasi üzerine yükseldiğini iddia eden Frontex, Yunanlıların bu olaylarına çoğu zaman göz yummakta veya bilerek ve kasıtlı olarak suç ortağı olmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Raporu hazırlarken birçok ilde incelemelerde bulunduklarını, geri gönderme merkezindeki mağdurlarla yüz yüze konuştuklarını, birçok kurum ve kuruluşla, sivil toplum kuruluşuyla görüştüklerini kaydeden Malkoç, “Bu raporla yapılan haksızlıkları ve hukuksuzlukları tespit, kayıt ve tarihe not edelim istedik. İkinci hedefimiz ise suçluları delilleriyle tespit etmek ve bunları belgelemek idi.” diye konuştu.

Yunan asıllı Oxford profesöründen Ege’deki geri itmelere ilişkin ülkesine sert eleştiri
Atina

xford Üniversitesinde görevli Hukuk Profesörü Pavlos Eleftheriadis, Politico gazetesinde yayınlanan görüş yazısında, Ege’deki geri itmelerine ilişkin Yunanistan’da yeterli soruşturma yapılmamasını eleştirdi.

Son yıllarda uluslararası medya ve sivil toplum kuruluşlarının, Yunan yetkililerce gerçekleştirilen yasa dışı geri itmelere ilişkin yüzlerce durum rapor ettiğini aktaran Eleftheriadis, bu raporların mevcut hükümet 2019’da göreve gelmeden önce görülmeye başladığına ve Mart 2020’den itibaren de sayılarının arttığına dikkati çekti.

Eleftheriadis, Meriç sınırında şiddete maruz kalan düzensiz göçmenlere ilişkin raporlar bulunduğunu, Ege’de ise Yunan sahil güvenlik birimlerinin, içlerinde çocukların da bulunduğu göçmen grupları hayatlarını tehlikeye atacak şekilde Türkiye sahillerine doğru ittiğine ilişkin göçmenlere ait iddiaların ve bunları destekleyen video ve fotoğrafların bulunduğunu kaydetti.

Yunan hükümetinin tüm bu raporların yanlış ve Türkiye’ye ait bir propaganda ürünü olduğunu ileri sürdüğünü belirten Eleftheriadis, olayların Yunan yargı sistemince yeterince araştırılmadığını savundu.

Eleftheriadis, uluslararası kurumların Yunanistan’a bu konuda yaptığı uyarıları hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:

“Hükümet, en kıdemli savcılarından geri itme iddialarına ilişkin mümkün olan en geniş soruşturmayı açmalarını istemelidir. Savcılara, Türkiye’deki tanıklarla görüşmek için kaynak sağlamalıdır.”

Hükümetin göçmenleri “güvenlik tehdidi” olarak tanımlamayı durdurmasını isteyen Eleftheriadis, “Aile ve çocukların bir güvenlik tehdidi olduğu iddiası tamamen temelsizdir, kimseye bir zararları yok. Daha da fazlası, Yunan anayasası altında hakları var.” değerlendirmesinde bulundu.

İlkokul öğrencileri atık malzemeleri ‘iyiliğe’ dönüştürüyor
Kırıkkale

Hasan Ali Yücel İlkokulunda sınıf öğretmeni Füsun Özçelik Güney’in başlattığı “Geri Dönüşümü İyiliğe Dönüştür” adlı proje kapsamında, öğrenciler, öğretmen ve velilerinin desteğiyle evlerindeki atık plastik, kağıt ve pil gibi malzemeleri okulda topladı.

Okulun müdürü Ömer Tanju Cihan, AA muhabirine, geçmişten aldıkları emaneti geleceğe taşıma yükümlülüklerinin olduğunu söyledi.

Bu sorumluluğun temelinde de çocukların bulunduğunu aktaran Ceyhan, “Çocuklara çevreyi koruyabilmesini ve atığı değerlendirebilmesini öğrettiğimiz zaman bu emaneti geleceğe teslim etmiş oluruz mantığıyla hareket ettik. Aynı zamanda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın başlatmış olduğu ‘Sıfır Atık Projesi’ne de destek vermeye çalıştık. Projenin amacı kurumsal bazda başlamaktı. Okullar bunun en güzel örneği. Öğrencilerimiz ve velilerimizle halkamızı genişleterek başlamış olduk.” dedi.

Ceyhan, topladıkları atıkları ayrıştırdıktan sonra bir firmaya vereceklerini, buradan gelen geliri de ihtiyaç sahibi velilere ve öğrencilere ulaştıracaklarını dile getirdi.

Proje yarıyıl tatilinde başladı

Öğretmen Füsun Özçelik Güney de okul olarak “Dünya bize geçmişten miras değil, geleceğin emanetidir” felsefesiyle yola çıktıklarını belirtti.

Çalışmayla öğrencilere geri dönüştürülebilen malzemelerin çöp olmadığı bilincini kazandırmayı amaçladıklarına dikkati çeken Güney, şunları kaydetti:

“Daha sonra başlattığımız projeyi biraz daha genişleterek velilerimizi de dahil ettik. Doğa için ne yapabiliriz sorusuna yanıt aradık. Böylelikle çöp olmayan, geri dönüştürülen malzemeleri okulumuzda toplamaya karar verdik. Doğa için yaptığımız bu iyilik çemberini bir halka daha genişleterek buradan elde edeceğimiz geliri, durumu iyi olmayan öğrenci ve velilerimizle paylaşmaya karar verdik. Projeyle doğayı korumanın yanı sıra, çocuklarımıza yardımlaşma ve dayanışma bilincini de kazandırmış olduk.”

Velilerden Merve İme ise “Atıklardan elde edilecek gelirlerin öğrenci ve velilere dağıtılacağını duyunca projeye katıldık. Mahalle genelinde herkes, evinde kullandığı atık malzemeleri çöpe atmak yerine okula getirdi. Yarıyıl tatilinden beri proje için atık topluyoruz.” diye konuştu.

Aksaray’da geri dönüşüm fabrikasında çıkan yangın kontrol altına alındı
Aksaray

Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bir kağıt geri dönüşüm fabrikasının depo kısmında henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı.

Yangını gören çevredekiler polise ve itfaiyeye bilgi verdi.

Tesisin deposundaki 1500 tonun üzerindeki geri dönüşüm kağıt balyalarının tamamına yayılan yangın kontrol altına alındı.

Ekiplerin fabrikadaki soğutma çalışmaları devam ediyor.

Öte yandan, yangın söndürme çalışmalarında yaralanan itfaiye görevlisi Alperen Kurtçu, sağlık ekiplerince Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.