İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Yıldırım, Lübnan’da Filistin kampını ziyaret etti
Beyrut

Bülent Yıldırım, Lübnan’ın kuzeyindeki Trablusşam kenti yakınında bulunan Bedavi Filistin Kampı’nda, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Hamas, İslami Cihad ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi siyasi parti ve hareketlerin temsilcileri tarafından karşılandı.

Yıldırım, burada yaptığı konuşmada, İHH’nın kuruluş esasları arasında Filistinlilere hem kendi toprakları üzerinde hem de diasporada destek vermenin bulunduğunu söyledi.

Bu hedef doğrultusunda İHH’nın birçok insani yardım projesini hayata geçirdiğini hatırlatan Yıldırım, lojistik birçok engele rağmen Filistin kamplarına herhangi bir ayrım gözetmeksizin yardım sağlamaya ve insani yardım projeleri geliştirmeye devam edeceklerini belirtti.

Yıldırım, İHH’nın ve şahsının hiçbir şekilde İsrail ile normalleşmeden yana olmadığını ifade ederek, Filistin halkının, başkenti Kudüs olacak şekilde bağımsız bir devlet inşa edilene kadar işgale karşı her şekilde direnmesi gerektiğini vurguladı.

İHH heyeti, kamp ziyaretinden sonra 1975’te Lübnan’da Filistinli grupların safında silahlı mücadeleye katılıp hayatını kaybeden Türk vatandaşlarının mezarlarını ziyaret etti.

İslam alimi ve siyasetçi Yeken’in ölüm yıl dönümü

İHH Genel Başkanı Yıldırım ve beraberindeki heyet daha sonra Sünni alim ve siyasetçi Fethi Yeken’in 13’üncü ölüm yıl dönümü dolayısıyla Trablusşam kentinde düzenlenen konferansa katıldı.

Lübnan’da Müslüman Kardeşler Teşkilatının kurucuları arasında yer alan Yeken’in Kudüs’e bakış açısına dikkati çeken Yıldırım, şunları kaydetti:

“İslam dünyası üç şeyle mücadele ediyor; Şii-Sünni çatışması, Selefi-Sünni çatışması ve etnik çatışma. Bu sorunlar bitmeden Kudüs özgür olamaz. Bu çatışmaları yaşayarak kendimizi zayıflatıyoruz. Bizler bu durumda Kudüs’ü özgürleştirebilir miyiz? Sanmıyorum. Çünkü herkes kendi düşüncesine göre hareket ediyor. Filistin’i özgürleştirmeye giderken karşımıza bir kadın çığlığı çıkıyor görmezden mi geleceğiz, sonra bir çocuk ağlaması geliyor susturmayacak mıyız? Bu çığlıklar, ağlamalar nereden geliyor. Suriye’de cezaevinden geliyor. Kadınlar ve çocuklar savaşlarda malzeme olarak kullanılmamalı. Kadın ve çocukları bu şekilde kullanarak, adaletli olmayarak Allah’tan nasıl zafer bekleriz. Rahmetli Fethi Yeken’den ben bunu öğrendim.”

Konferans sonrası tüm katılımcılara plaket sunuldu.

İsrail’deki dindar Yahudilere sorduk: Neden siyah giyiniyorlar, zülüf uzatıyorlar?
Kudüs

Batı Kudüs’te Haredilerin yaşadıkları Meaşerim Mahallesi’nde yürümek adeta bir film platosunda dolaşmak veya zamanda yolculuk hissi veriyor. Özellikle Haredi erkekler, siyah kıyafetleri, cübbeleri, kipa ve şapkaları, zülüfleri ve pantolonlarının kenarlarından sarkan püskülleri ile dikkati çekiyor.

Haredi Yahudiler, 9 milyon civarındaki İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 12’sini teşkil ediyor ve “Ultra Ortodoks” ismiyle de anılıyor.

Ülkedeki Haredi Yahudilerinin büyük çoğunluğu Batı Kudüs’teki Meaşerim Mahallesi’nde ve başkent Tel Aviv yakınlarındaki Bney Brak kentinde yaşıyor.

Çok sayıda çocuk sahibi oldukları için nüfusları hızla artan Haredileri İsrail Meclisinde temsil eden Birleşik Tevrat ve Şas isminde iki parti bulunuyor. Her iki parti de şu an Mecliste muhalefette yer alıyor.

Laik Yahudilerle aralarında birçok konuda görüş ayrılığı olan ve toplumun geri kalanına entegre olmayı büyük oranda reddeden Haredi Yahudilerin çoğu, orduda dinlerini yaşayacak uygun ortam bulunmadığı gibi gerekçelerle askerlik yapmayı da reddediyor.

İsrail’deki bu dindar Yahudilere, “Neden siyah giyindiklerini, kipa ve şapka taktıklarını, zülüflerini uzattıklarını, kısaca kıyafetleriyle inanç ve geleneklerinin ilişkisini” sorduk.

Kılık kıyafetin bir kısmı inanç, bir kısmı gelenek

Harediler, siyah giymenin Batı Avrupa’daki kılık kıyafet normlarından geldiğini bugün de aynı adeti, cemaat ruhunu yaşatmak, gösterişten kaçınmak ve tevazu göstermek için kullandıklarını anlattı.

Başlarına taktıkları “kipa” isimli takkeninse, ibadet ederken Tevrat’tan gelen bir emir olduğuna işaret eden Harediler, Allah’ın sürekli üzerlerinde olduğunu hatırlatmak için gündelik hayatta da kipayı taktıklarını söyledi.

Harediler, Tevrat’tan gelen emir nedeniyle Yahudilerin saçlarının kenarlarındaki zülüfleri tıraş etmemeleri gerektiğini bazı kimselerin de bu emri daha sıkı uygulamak için zülüflerini daha da uzun bıraktıklarını dile getirdi.

Pantolonlarının kenarlarından sarkan püsküllerin “Tzitzit” şeklinde isimlendirildiğini aktaran Harediler, bu püsküllerin Tevrat’ta yer alan bir emir olduğunu, bu püsküllerle Tevrat’taki 613 emri daima yanlarında taşıdıklarını anlattı.

Neden siyah giyiniyorsunuz?

Moshe Coup (60): “Bu geleneksel bir kıyafet. Bu bir şekilde üniforma gibi. Bu alçakgönüllülük ifade ediyor. Mahkemeye gittiğinizde yargıçlar ne giyiyor; siyah, bu ayrıcalıklı ve şerefli bir kıyafet. Bir başpiyanist konsere çıktığında siyah giyer.

Bu aynı zamanda, bizim bir olduğumuzu göstermemizi sağlıyor. Biz herhangi bir gösteriş yapmıyoruz. Dışarıdan herkes aynı görünebilir ama asıl fark içeride. İnsanlara dış görünüşümle, çılgınca, dövmelerle bir şey ifade etmek zorunda değilim. Bizler hepimiz tanrıya hizmet eder şekilde hareket ediyoruz.”

Coup, kıyafetin amacına ilişkin ise şunları söyledi:

“Bu kıyafet, dışa vurum, içimizdekini gösteriyor, bu alemin bir kralı ve yaratıcısı var, dünyayı da o yönetiyor. Bu (dış görünüşe ilişkin) emirler de bizim hepimizin kardeş olduğunu gösteriyor. Bu durum iyi, kardeşçe, nezaketle davranmamızı gerektiriyor.”

Neden siyah giyiniyorsunuz?

Mordechai Richmond (58): “Bu bizim kıyafetlerimizle gösteriş yapmadığımızı ama zarifliğimizi ortaya koyar. Cumartesileri (Şabat’ta) erkekleri kürklü şapkalarla görebilirsiniz. Bunlar çok pahalıdır fakat yine de alçakgönüllülüğü sembolize eder.”

Neden zülüflerinizi uzatıyorsunuz?

Richmond, “Tevrat’ta saçların kenarlarının kesilmemesi için bir emir var. Bunda farklı gelenekler var. Benimki kulaklarımın arkasında. Bazıları bu geleneği zülüflerini hiç kesmeden epey uzatarak sürdürüyor.” dedi.

Neden pantolonun kenarlarından püsküller sarkıttıklarına dair Richmond, “Bu püsküller, 613 ip içeriyor ve bunlar bize Tevrat’taki 613 emri hatırlatıyor. Bunun ayrıca bele bağlanmasının, insan vücudundaki hayvani dürtülerle benliğin ayrılması gibi bir anlamı da var.” ifadelerini kullandı.

“Bu kılık kıyafeti giymek zor mu?” şeklindeki soruya ise Richmond, şöyle cevap verdi:

“Herhangi bir yaşam tarzını benimseyen insanların belirli türde bir disiplini olur. Bu disiplin de bizim hayattan keyif almamızı sağlıyor. Bu nedenle, bu benim hoşuma gidiyor.”

Bu kılık kıyafeti korumak zor mu?

Youssef Drutman (22): “Benim için zor değil. Çünkü ben bu şekilde alıştım. Ancak bazı insanlar bunda zorlanıyor. Bunu düzenli yaptığınız zaman size zor gelmiyor, bu daha kolay.”

Neden siyah giyiyorsunuz?

Ariyeh Emanuel (20): “Ultra Ortodokslar için bu sembolik bir durum. Eski nesiller, Polonya, Macaristan ve Batı ülkelerinden geldiklerinde çoğu siyah kıyafetler giyiyordu. Bazıları modern kısa ceketler giyiyor bazıları da eski usul uzun ceketler giyiyor. Bazı insanlar yıllar önceki bu geleneği yaşatmaya çalışıyor. Bu kıyafet biçimini, dini bir aidiyet olarak koruyor.”

Bu kıyafeti taşıma konusunda zorlanmadığını dile getiren Emanuel, “Bana göre ben (kılık kıyafet) bundan keyif alıyorum. Bu benim hayatımın bir parçası ve bana gerçekten bir anlam katıyor. Bir topluluğun parçası olmak, örnek alınacak insanların olması, nereden geldiğini hatırlamak ve bu geleneği devam ettirmek, kendinle ilgili iyi hissediyorsun. Bu muhteşem bir duygu.” diye konuştu.

Neden Yahudiler kipa takar?

Shloimi Wasserstrum (22): “Bu inançtan gelen bir emir. Tanrı üzerimizde, bu nedenle başımızın üstüne kipa takarak ‘Tanrı her şeyin üzerindedir’ demiş oluyoruz.”

Zülüflerini uzatma nedenine dair Wasserstrum, “Bu da Tevrat’ta bize gelen emirlerden birisi. Başımızın yanlarından kafamızın üzerine kadarki saçları kesmemiz gerekiyor. Daha Ortodoks inançtaki insanlar bunu daha uzun tutuyor ve bunları salmayıp lüle gibi yaparak daha güzel görünmelerini sağlıyoruz.” dedi.

Wasserstrum, “Neden pantolon kenarından püskül sarkıtıyorsunuz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Bu Tevrat’taki 613 emirden geliyor. Eğer ki dört köşeli kıyafetler giyiyorsak bu kıyafetlerin dört köşesine püsküller bağlamalıyız. Bu emirleri temsil ediyor.”

Bu kıyafeti devamlı giyme konusunda zorluk yaşamadığını aktaran Wasserstrum, “Çok kolay. (Bu kıyafetleri) Her dükkandan alabilirsiniz, çok pahalı değil ve çok kolay. Bu çok para harcanacak bir durum da değil.” diye konuştu.

İsrail askerlerinin öldürdüğü 3 Filistinli son yolculuğuna uğurlandı
Ramallah

Filistinli gençler Bera Lehluh (24), Leys Ebu Surur (24) ve Yusuf Salah’ın (23) naaşları Halil Süleyman Devlet Hastanesinden alınarak Büyük Cenin Mescidi‘ne getirildi.

Burada yüzlerce Filistinlinin kıldığı cenaze namazının ardından 3 gencin naaşı Cenin’de toprağa verildi.

Cenazeye katılanlar Filistin bayrağı ve siyasi grupların flamalarını taşırken İsrail saldırılarını kınayan sloganlar attı.

Filistin Sağlık Bakanlığı günün erken saatlerinde, İsrail askerlerinin işgal altındaki Batı Şeria‘nın Cenin kentine düzenlediği baskında 3 Filistinlinin öldüğünü, 10 kişinin de yaralandığını duyurmuştu.

İsrail güçlerinin Batı Şeria’daki baskınında 3 Filistinli öldü, 8 kişi yaralandı
Ramallah

Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Cenin kentinde İsrail askerlerinin kurşunlarıyla 3 Filistinli şehit oldu, 8 kişi de yaralandı.” ifadesi yer aldı.

Filistin devlet televizyonunun haberine göre ölen Filistinlilerin, Bera Lehluh, Leys Ebu Surur ve Yusuf Salah olduğu belirlendi.

Görgü tanıkları, İsrail askerlerinin Cenin kentine baskın düzenleyerek, içinde 4 Filistinlinin bulunduğu bir araca ateş açtığını kaydetti.

Olayın ardından İsrail askerleri ile onlarca Filistinli arasında arbede yaşandı. İsrail askerleri Filistinlilere gerçek mermi ve göz yaşartıcı gaz bombası kullanarak müdahale etti.

Olaylara ilişkin İsrail resmi makamlarından henüz bir açıklama yapılmadı.

Filistin Başbakanı Iştiyye, İtalyan mevkidaşı Draghi ile iki devletli çözümü görüştü
Ramallah

Iştiyye, Filistin’i ziyaret eden İtalya Başbakanı Draghi ile Batı Şeria’nın Ramallah kentinde görüştü.

Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Iştiyye, İtalyan mevkidaşı Draghi ile ikili ilişkilerin yanı sıra Filistin’deki gelişmelerin ele alındığına işaret etti.

İsrail’in Mescid-i Aksa’ya baskınlarının yanı sıra Filistinlilere karşı sistematik öldürme ve yerleşim politikalarıyla tansiyonu yükseltme yönündeki uygulamaları hakkında Draghi’ye bilgi verdiğini aktaran Iştiyye, İtalya’yı iki devletli çözümü koruma ve İsrail’in uygulamalarıyla çöken bu çözümü kurtarmaya davet ettiğini ifade etti.

İtalya ve Filistin arasında 17 milyon avro değerinde 5 anlaşmanın imzalandığını aktaran Iştiyye, söz konusu anlaşmaların turizm, tarım, kültür ve diğer bazı alanları kapsadığını kaydetti.

İtalya Başbakanı Draghi de Filistinli mevkidaşı Iştiyye ile bölgesel gerginliği düşürme ve her türlü şiddet olaylarını durdurma konularını ele aldıklarını söyledi.

Draghi, Avrupa Birliği’ne üye ülkelerle Filistin’e desteklerini sürdüreceklerini belirtti.

Filistin Devlet Başkanı: İşgal güçlerinin suçlarına son vermek için hukuki önlemleri alacağız
Kudüs

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Filistin yönetiminin, Filistin halkının çıkarlarını korumak ve “İsrail işgal güçlerinin suçlarına son vermek için gerekli hukuki önlemleri alacağını” söyledi.

Abbas, resmi temaslarda bulunmak üzere gittiği Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) başkenti Lefkoşa’da Rum lider Nikos Anastasiadis ile bir araya geldi.

Burada düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Abbas, İsrail işgalinin “kabul edilemez düzeye ulaştığını” vurgulayarak, “Filistin yönetiminin, Filistin halkının çıkarlarını korumak ve işgal güçlerinin suçlarına son vermek için gerekli hukuki önlemleri alacağını” söyledi.

Abbas, “Siyasi bir ufuk ve uluslararası korumanın yokluğunda mevcut duruma müsamaha gösterilemez ve sessiz kalınamaz. Bu ciddi zorluklara karşı uluslararası desteği harekete geçirmek, caydırıcı önlemler almak için temaslarda bulunmaya devam edeceğiz.” dedi.

Filistin lideri, “Uluslararası meşruiyete dayalı, bölgede herkes için barış, güvenlik ve istikrara yol açacak ve İsrail’in, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti’ni işgalini sona erdirecek her türlü barış çabasına veya girişimine katılmaya hazırız.” diye konuştu.

Abbas, “Filistin Devletini tanıyan, uluslararası arenada Filistin halkının özgürlüğü ve bağımsızlığını elde etmesi için yanında olmaya devam eden kararlı duruşu nedeniyle” Rum mevkidaşı Anastasiadis’e teşekkür etti.

İsrail’den “ABD öncülüğünde İran’a karşı bölgesel bir koalisyon” kurulması çağrısı
Kudüs

Gantz, İsrail askerleri için düzenlenen bir ödül töreninde konuştu.

Bakan Gantz, konuşmasında, “İran’ın nükleer tesislerin kameralarını kapattığını, bölgedeki saldırgan operasyonlarını genişlettiğini, nükleer anlaşmaya varma girişimlerini reddeden ve buna meydan okuyan eylemlerine devam ettiğini” ileri sürdü.

“(İran’a karşı) ABD liderliğinde ortak bir bölgesel güç inşa etmeye ihtiyaç var.” diyen Gantz, “Amerikalı ortaklarımız ve müttefiklerimizle olan ortaklık ve derin ilişkilerin yanı sıra son yıllarda bölge ülkeleriyle kurduğumuz ve geliştirdiğimiz ilişkiler, İsrail’in bölgedeki başarısının önemli bir unsurudur.” değerlendirmesinde bulundu.

Savunma Bakanı Gantz, mayıs ayında ABD’ye düzenlediği ziyareti sırasında da benzer bir çağrıda bulunmuştu.

AB, Filistin’e yönelik askıya aldığı mali desteği sürdürecek
Kudüs

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, 2021’de askıya alınan Filistin’e yönelik mali yardımların yeniden yapılacağını duyurdu.

İşgal altındaki Batı Şeria’yı ziyaret eden Von der Leyen, Ramallah’ta Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye ile bir araya geldi.

Görüşmenin ardından basına açıklamada bulunan Von der Leyen, AB’nin yıllık yaklaşık 600 milyon avro destek ile “Filistin’in en büyük bağışçısı olduğunu” ifade etti.

Von der Leyen, “AB’nin Filistinliler için tahsis ettiği 2021 fonlarının şimdi hızla Filistin’e dağıtılabileceğini duyurmaktan memnuniyet duyuyorum. Bu önemli, çünkü, AB fonları insanları, özellikle de en dezavantajlı olanları destekliyor ve ekonomik fırsatlar için doğru koşulların yaratılmasına yardımcı oluyor.” dedi.

AB tarafından 2021 ve bu yılın ilk yarısı için Filistinlilere tahsis edilen, özellikle kamu çalışanlarının maaşlarını destekleyen fonlar askıya alınmıştı. Filistin’deki Avrupa Birliği ofisine göre bu, AB bloğu içindeki düzenlemelerden kaynaklanmıştı.

ABD de Donald Trump’ın başkanlığı döneminde 2017’den itibaren Filistin bütçesine yönelik hibeleri askıya almış, bunun ardından 2020’nin ilk yarısından Aralık 2021’e kadar Arap ülkelerinden gelen hibelerde de büyük düşüş yaşanmıştı.

İsrail ve Filistin ziyareti kapsamında dün Batı Kudüs’te temaslarda bulunan AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen, Ukrayna savaşı nedeniyle yaptırım uygulanan Rus gazına alternatif olarak özellikle Mısır ve İsrail’den doğal gaz tedariki arayışı için bölgede ziyaretler düzenliyor. ​​​​​​​

BM: İsrail’in uluslararası hukuka uymasını sağlamak için yeni yollar aranmalı
Cenevre

Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde kurulan İşgal Altındaki Filistin, Doğu Kudüs ve İsrail Üzerine Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu, İsrail‘in uluslararası hukuka riayet ederek Filistin’in işgalini sonlandırması için uluslararası camiaya yeni yollar araması çağrısında bulundu.

BM İnsan Hakları Konseyinin 50. Oturumunda genel kurula hitap eden Komisyon Başkanı Navi Pillay, Komisyonun 7 Haziran’da Filistin’e dair yayımladığı raporda yer alan “İsrail’in Filistin topraklarını işgali ve Filistin halkına karşı ayrımcılığı devam ettirmesi, bölgedeki istikrasızlık ve çatışmanın temel nedenidir.” ifadesini yineledi.

Pillay, yeni İsrail hükümetinin Filistin‘in işgaline yönelik politikaları güçlendirmekten başka bir şey yapmadığını belirterek, “Batı Şeria’ya bağlı Mesafir Yatta bölgesindeki binlerce Filistinlinin zorla evinden tahliye edilebileceğine dair Yüksek Mahkeme kararı, işgal sürecini daha fazla tetiklemiştir.” dedi.

Filistin’deki hak ihlallerini araştırmak üzere Komisyonun İsrail hükümetiyle temasa geçmeye çalıştığını vurgulayan Pillay, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarına Komisyonun erişimini sağlamayı reddettiğini kaydetti.

Pillay, BM’nin İsrail hakkındaki kararlarının uygulamaya geçememesinin, İsrail’in Filistin’deki sistematik şiddetinin tekrarlanmasına sebep olduğunu belirtti ve “İsrail’in bundan önceki komisyonların bulgu ve tavsiyelerini uygulama yönünde somut adımlar atmayı reddetmesi nedeniyle uluslararası camia, İsrail’in uluslararası hukuka riayet etmesini sağlamak için yeni yollar aramalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

Uluslararası camianın şimdiye kadar İsrail işgalini sonlandırmaya yönelik ciddi adımlar atamadığının altını çizen Pillay, “İşgal derhal sonlanmalı, Filistin ve İsrail’deki herkese, komşularıyla birlikte barış ve güvenlik içinde yaşama dahil bütün hakları, herhangi bir ayrım yapılmadan temin edilmelidir.” çağrısını yaptı.

BM raporu: İsrail’in işgali, bölgedeki gerilimlerin temel nedeni

Merkezi İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan BM İnsan Hakları Konseyi, 27 Mayıs 2021’de aldığı kararla Doğu Kudüs dahil işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki insan hakları ihlallerini soruşturmak üzere acilen bağımsız uluslararası soruşturma komisyonu kurulmasını içeren kararı kabul etmişti.

Komisyon 7 Haziran’da, Cenevre ve Ürdün’deki temaslarının yanı sıra İsrail ve Filistin sivil toplum kuruluşları dahil olmak üzere çeşitli paydaşlarla istişarelerde bulunarak 14 sayfadan oluşan ilk raporunu açıklamıştı.

Soruşturma komisyonu, “İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin ve Filistin halkına karşı ayrımcılığı devam ettirmesinin” bölgede depreşen gerilimlerin, istikrasızlığın ve çatışmanın” temel nedeni olduğunu bildirmişti.

Komisyon, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalini sonlandırmasının bölgede devam eden şiddet sarmalını sona erdirmek için “hayati önemde” olduğunu vurgulamıştı.

BM: İsrail öldürmeye ve yaralamaya devam ediyor
Geneve

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyinin 50’nci oturumu İsviçre’deki BM Cenevre Ofisi’nde başladı.

Yüksek Komiser Bachelet, açılışta yaptığı konuşmada, dünyanın farklı bölgelerindeki insan hakları durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bachelet, 23-28 Mayıs 20211’de Çin’i ziyaret ettiğini anımsattı.

Ziyareti esnasında Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde geniş çaplı gözaltılar ve istismarlar da dahil Uygurlar ve diğer Müslüman azınlıkların insan hakları durumuna ilişkin endişelerini dile getirdiğini belirten Bachelet, Çin’de görüştüğü yetkililerle Çin’in terörle mücadele ve ulusal güvenliği koruma politikaları bağlamındaki insan hakları ihlalleri, etnik ve dini azınlıkların haklarının korunması gibi konuları istişare ettiğini söyledi.

Bachelet ayrıca Tibet ve Hong Kong bölgelerindeki insan hakları endişelerini dile getirdiğini belirtti.

“İsrail öldürmeye ve yaralamaya devam ediyor”

Al Jazeera televizyonunun Filistinli muhabiri Şirin Ebu Akile’nin İsrail askerlerince öldürülmesine de değinen Bachelet, “İsrail makamlarını gazeteci Akile’nin öldürülmesine ilişkin cezai soruşturma açmaya, sonuçları ve bulguları derhal kamuoyuna açıklamaya ve failleri sorumlu tutmaya çağırıyorum.” dedi.

Bachelet, uluslararası insan hakları hukuku uyarınca, İsrail makamlarının neden olduğu her ölüm ve ciddi yaralanma vakasının araştırılması ve uygun şekilde hesap verebilirliğin sağlanması gerektiğinin altını çizerek şöyle konuştu:

“Hakim olan cezasızlık iklimi daha fazla ihlal ve şiddeti körüklüyor. İsrail güçleri tarafından işgal altındaki Filistin topraklarında çocuklar da dahil olmak üzere Filistinlilerin şu anda kronik olarak yüksek düzeyde öldürülmesi ve yaralanması, 2022’nin ilk altı ayında devam etti.”

Gıda krizi uyarısı

Bachelet, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başladığı 24 Şubat’tan sonra, milyonlarca insanı gıda güvensizliği ve yoksulluğa sürükleyebilecek gıda, yakıt ve küresel kriz konusunda ise uyarıda bulundu.

“Ukrayna’daki savaş, birçok kişinin hayatını mahvetmeye ve yıkıma neden olmaya devam ediyor.” diyen Bachelet, sivillere uygulanan şiddetin, gelecek nesiller de dahil olmak üzere silinmez izler bırakacağı uyarısını yaptı.

Dünyada 1,2 milyar insanın aynı anda finans, gıda ve enerji krizine ciddi şekilde maruz kalan ülkelerde yaşadığını belirten Bachelet, “Dünya Gıda Programı, ciddi gıda güvencesizliği olan insan sayısının 2022’nin başında 276 milyondan 323 milyona çıkmasının beklendiğini tahmin ediyor.” dedi.

BM İnsan Hakları Konseyinin 50’nci oturumu 8 Temmuz’da sona erecek.