Fed’in agresif faiz artırımı ABD ekonomisinde resesyon endişelerini körükledi
Washington DC

ABD’de enflasyonun yeniden 41 yılın zirvesine çıkmasının ardından ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 1994’ten bu yana en güçlü faiz artırımına gitmesi, ülke ekonomisinin resesyona sürüklenme olasılığını artırdı.

Rusya-Ukrayna savaşı ve Çin’de Kovid-19 salgınına karşı uygulanan politikaların tedarik zincirindeki sıkıntıları artırmasıyla yükseliş eğilimini sürdüren enflasyon, Fed’in üzerindeki baskıyı daha da yoğunlaştırdı. Fed’in yüksek enflasyonla mücadelede vites artırması, ekonomide “yumuşak iniş” umutlarını kırdı.

Banka’nın çarşamba günü sona eren haziran toplantısında, politika faizinin 75 baz puan artışla yüzde 1,50-1,75 aralığına yükseltilmesi kararı çıktı.

Fed Başkanı Jerome Powell, faiz kararının ardından düzenlediği basın toplantısında, fiyat istikrarını yeniden sağlamak için gereken kararlılığa sahip olduklarını, faiz artırımlarının devam edeceğini vurguladı.

Finansal koşullardaki sıkılaşmanın arz ile talebin dengelenmesine yardımcı olması gerektiğini savunan Powell, temmuz ayı toplantısında da 50 veya 75 baz puanlık faiz artışının olası göründüğünü kaydetti.

Powell, hedeflerinin iş gücü piyasasını güçlü tutarken enflasyonu aşağı çekmek olduğunu belirterek, “Bir resesyon yaratmaya çalışmıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Powell, ekonomide bir gerilemenin mümkün olduğunu kabul etti.

Enflasyon tahmini yükseldi, büyüme beklentisi düştü

Ekonomiye ilişkin tahminlerini de açıklayan Fed, bu yıla ilişkin enflasyon tahminini yükseltirken, büyüme beklentilerini düşürdü.

Buna göre, 2022 yılı enflasyon tahmini yüzde 4,3’ten yüzde 5,2’ye çıkarıldı. Ülkede enflasyon, mayısta yıllık yüzde 8,6 ile Aralık 1981’den bu yana en yüksek seviyeye ulaşmıştı.

ABD ekonomisinin bu yıla ilişkin büyüme tahmini ise yüzde 2,8’den yüzde 1,7’ye düşürüldü. Ülke ekonomisinin 2023’e ilişkin büyüme tahmini yüzde 2,2’den yüzde 1,7’ye ve 2024 yılı beklentisi yüzde 2’den yüzde 1,9’a indirildi.

Kovid-19 krizinden toparlanan ABD ekonomisi, geçen yıl yüzde 5,7 ile 1984’ten bu yana en güçlü büyümeyi kaydetmişti. Ancak ABD ekonomisi, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 1,5’lik sürpriz bir daralma göstermişti.

Ekonomide “yumuşak iniş” zorlu hale geldi

Powell’ın resesyona neden olmaya çalışmadıklarını belirtmesine karşın agresif faiz artışı ve tüketici harcamalarının zayıflamaya başladığına dair işaretler piyasalarda resesyon endişelerini körükledi.

Ekonomiyi rayından çıkarmadan enflasyonu yüzde 2 hedefine çekmek, bir diğer tabirle ekonomide “yumuşak inişi” sağlamak, Fed için daha da zorlu hale geldi.

Faiz artışlarının tüketiciler ve işletmeler için borçlanma maliyetlerini artıracak olması, harcamaların ve ekonomik büyümenin azalacağına dair beklentileri artırdı.

“Rusya ve Çin kaynaklı ekonomik riskler” ve “enflasyon kaynakları” yine dışsal etkenler olarak Fed yetkililerinin açıklamalarında yer bulurken, daha yüksek faiz oranları, yüksek enflasyon ile mücadele için güçlü araç olarak gösterildi.

Yüksek faizler borçlanmayı daha pahalı hale getirirken, bu da tüketici talebi ve şirketlerin işlerini genişletmelerini baskı altına alarak ekonomik büyüme ve istihdamı yavaşlatıyor. Bu kombinasyonun, çalışanlar için daha zayıf ücret artışı ve şirketler için daha az fiyatlandırma gücüne dönüşerek sonunda enflasyonu aşağı çekebileceği savunuluyor.

Ekonomik görünüm umut verici olmazken, Dünya Bankası’nın son raporunda, Ukrayna’daki savaş, Çin’deki Kovid-19 karantinaları, tedarik zinciri kesintileri, ekonomilerdeki durgunluk ve yüksek enflasyonun bir arada gerçekleşmesi olarak bilinen “stagflasyon riskinin” büyümeyi baltaladığı belirtilerek, birçok ülke için resesyondan kaçınmanın zor olacağı öngörüsünde bulunuldu.

Analistler, yatırımcıların daha yüksek getirilerden yararlanmak için ABD hazine tahvilleri almasıyla doların değerinin yükselebileceğini, doların değer kazanmasının Amerikan ürünlerini daha pahalı hale getirerek ihracatı zorlaştıracağını ve Amerikan şirketleri ile ülke ekonomisine zarar verebileceğini kaydetti.

“2023 veya 2024’te resesyon ihtimali kayda değer oranda, belki yüzde 40”

Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü (PIIE) Kıdemli Uzmanı Joseph Gagnon, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Fed’in 75 baz puanlık faiz artırımının doğru yönde atılmış bir adım olduğunu söyledi.

Öngörülen faiz oranı artış seyrinin makul olduğunu düşündüğünü ifade eden Gagnon, Banka’nın verileri izlemeye ve kendilerini gerektiği gibi ayarlamaya devam etmelerinin gerekeceğini kaydetti.

Gagnon, ABD ekonomisinde artan resesyon endişelerine değinerek, “Bence 2022’de resesyon ihtimali çok az ama 2023 veya 2024’te resesyon ihtimali kayda değer oranda, belki yüzde 40. ABD büyümesi, bu yıl yüzde 2 civarında yavaşlayacak ve muhtemelen gelecek yıl daha da düşecek.” dedi.

Enflasyonun bu yılın sonunda ve gelecek yıl düşmesinin beklendiğine işaret eden Gagnon, ancak enflasyonun gelecek yıl yine de yüzde 3’ün üzerinde seyredeceğini düşündüğünü aktardı.

“Daha sert ve hızlı hareket etmenin ekonomik bir maliyeti var”

ING Uluslararası Ekonomistleri James Knightley, Padhraic Garvey ve Chris Turner’ın ortak kaleme aldığı analizde ise Fed’in daha sert ve hızlı hareket etmesinin ekonomik bir maliyeti olduğu belirtildi.

Analizde, artan resesyon risklerinin 2023 yazı için faiz indirimlerinin gündemde olacağı anlamına geldiğine işaret edildi.

Gıda ve enerji fiyatları göz önüne alındığında enflasyonun yüksek kalmaya devam etmesinin muhtemel olduğu belirtilen analizde, daha yüksek faiz oranları aracılığıyla talebi zayıflatma yükümlülüğünün Fed’in üzerinde olduğu aktarıldı.

Analizde, “En iyi tahminimiz, enflasyonun 2023’ün ilk çeyreğinin sonundan ikinci çeyreğe kadar hızla düşebileceği yönünde.” denildi.

Küresel piyasalarda resesyon korkusu güçleniyor
İstanbul

ABD Merkez Bankası’nın (Fed) çarşamba günü 28 yılın ardından ilk defa 75 baz puanlık faiz artışı yapması ve şahin politikaların devam edeceğine ilişkin sözle yönlendirmelerde bulunması sonrası piyasalarda resesyon fiyatlaması güçleniyor.

Söz konusu endişeler küresel pay piyasalarında satış baskısını artırırken, tahvil piyasalarında da oynaklığın sürdüğü görülüyor.

Hafta içinde son yılların en yüksek seviyesine çıkan ABD tahvil faizleri Fed’in kararlarının ardından sınırlı da olsa gerilerken, bazı varlıklarda getiri eğrisi terse dönerek ülke ekonomisinin resesyon girebileceğine işaret ediyor.

Ülkede 30 yıl vadeli mortgage (konut kredisi) için ortalama faiz oranının ise yüzde 5,78 ile Kasım 2008’den bu yana en yüksek seviyeye çıkması ve konut satışlarının mayısta beklentilerden fazla gerilemesi de resesyon ihtimalini destekliyor.

Bu gelişmelerle dün New York borsasında S&P 500 endeksi yüzde 3,25, Nasdaq endeksi yüzde 4,08 ve Dow Jones endeksi yüzde 2,42 değer kaybetti. ABD’de endeks vadeli işlem kontratları yeni güne ise yükselişle başladı.

Avrupa’da dün İngiltere Merkez Bankası (BoE) beklentilere paralel politika faizini 25 baz puan artırarak yüzde 1,25’e çıkartırken, gelecek toplantılardaki adımların daha güçlü olabileceği sinyalini verdi.

Öte yandan, Avrupa Merkez Bankası (ECB) yetkilileri bölge ekonomilerinin kırılganlıklarını azaltmak için kullanıma alacakları yeni araç konusunda açıklamalarına devam ediyor.

Dün, Avrupa medyasında yer alan haberlere göre Christine Lagarde, yeni aracın borçlu ülkelerin tahvil faizlerinin çok hızlı yükselmesi veya ekonomik yönden zayıf ve güçlü ülkelerin tahvil faizleri arasındaki farkın hızlı bir şekilde artması halinde devreye gireceğini bildirdi.

Söz konusu haber akışıyla birlikte avro/dolar paritesi yüzde 1 artarken, İtalya’nın 10 yıllık tahvil faizi yaklaşık 25 baz puan geriledi. İtalya’nın bölgenin en borçlu ülkelerinden olması nedeniyle tahvil faizlerindeki artış, Avro Bölgesi’nin risk priminin artmasına sebep oluyor.

Söz konusu gelişmelerle birlikte New York borsasında derinleşen satış baskısına paralel Avrupa borsaları da satıcılı bir seyir izlerken, Almanya’da DAX 30 endeksi yüzde 3,31, İngiltere’de FTSE 100 yüzde 3,14, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 2,39 ve İtalya’da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 3,32 değer kaybetti. Avrupa’da endeks vadeli işlem kontratları yeni güne ise yükselişle başladı.

Asya’da Japonya Merkez Bankası (BoJ) piyasa beklentilerine paralel para politikasında değişikliğe gitmezken, bölge borsalarında karışık bir seyir izleniyor.

BoJ politika faizini değiştirmeyerek yüzde eksi 0,1’de bıraktı. Söz konusu kararı 1’e karşı 8 oyla alan BoJ, sınırsız miktarda devlet tahvili ve yıllık 12 trilyon yen borsa yatırım fonları (ETF) ile yıllık 180 milyar yen Japon gayrimenkul yatırım fonları (J-REIT) alımına da devam edeceğini duyurdu.

Bankadan yapılan açıklamada, finans ve döviz piyasalarındaki gelişmelere özen gösterilmesi gerektiği belirtilirken, küresel çapta merkez bankalarının agresif bir şekilde sıkı para politikaları uyguladığı son dönemde BoJ’un emsallerinin aksine destekleyici tutumunu sürdürmesine gerekçe olarak, enflasyonda aşağı yönlü riskler ve ekonomik belirsizlikler gösterildi.

Kararın ardından Japonya’nın 10 yıllık tahvil faizi yüzde 0,22’ye gerilerken, dolar/yen paritesi yüzde 1,3 yükseldi.

Kapanışa yakın Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,4 ve Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 0,4 değer kaybederken, Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,9 ve Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 1,4 değer kazandı.

Yurt içinde, dün küresel piyasalara paralel satIş ağırlıklı bir seyir izleyen BIST 100 endeksi, günü yüzde 1,81 azalışla 2.485,36 puandan tamamladı.

Dolar/TL ise dün yüzde 0,4 artışla 17,3032’den kapanmasının ardından bugün bankalararası piyasanın açılışında 17,3050 seviyesinde işlem görüyor.

Analistler, bugün yurt içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Piyasa Katılımcıları Anketi ve kısa vadeli dış borç istatistikleri, yurt dışında ise Fed Başkanı Jerome Powell’ın konuşmasının yanı sıra Avro Bölgesi’nde enflasyon ile ABD’de sanayi üretimi ve kapasite kullanımı verilerinin takip edileceğini belirterek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 2.480 ve 2.440 seviyelerinin destek, 2.520 puanın direnç konumunda olduğunu söyledi.

Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:

10.00 Türkiye, nisan ayı kısa vadeli dış borç istatistikleri

10.00 Türkiye, haziran ayı TCMB’nin Piyasa Katılımcıları Anketi

12.00 Avro Bölgesi, mayıs Tüketici Fiyat Endeksi

15.45 ABD, Fed Başkanı Jerome Powell’ın konuşması

16.15 ABD, mayıs ayı sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranı

Küresel piyasalar Fed’in ardından pozitif seyrediyor
Istanbul

Fed, dün sona eren haziran toplantısında politika faizini 75 baz puan artırarak yüzde 1,50-1,75 aralığına yükseltti.

ABD’de geçen hafta açıklanan enflasyon verisinin yeniden 41 yılın zirvesine çıkmasının ardından Fed’in aldığı 75 baz puanlık faiz artırım kararı, 1994’ten bu yana tek seferde gerçekleştirilen en hızlı faiz artışı oldu.

Fed’in bu yıla ilişkin enflasyon tahmini yüzde 4,3’ten yüzde 5,2’ye çıktı. ABD ekonomisinin bu yıla ilişkin büyüme tahmini ise yüzde 2,8’den yüzde 1,7’ye düşürüldü.

Fonlama oranına ilişkin medyan beklenti 2022 için yüzde 1,9’dan yüzde 3,4’e, 2023 için yüzde 2,8’den yüzde 3,8’e ve 2024 için yüzde 2,8’den yüzde 3,4’e yükseldi.

Fed Başkanı Jerome Powell, toplantı sonrası yaptığı açıklamada, yüksek enflasyona karşı bankanın temmuz toplantısında 50 veya 75 baz puanlık faiz artırımına gidebileceğini ifade ederken, faiz oranında 75 baz puanlık artışın alışılmadık derecede büyük olduğunu ve bu boyuttaki hareketlerin yaygın olmasını beklemediğini belirtti.

Enflasyonu düşürmenin öncelikleri olduğunu ve bunu yapmak için hızla hareket ettiklerini kaydeden Powell’ın açıklamaları sonrası pay piyasaları geleceğe yönelik azalan belirsizliklerle yükseliş eğilimine girdi.

ABD’nin tahvil faizleri Fed’in faiz kararının ardından son 11 yılın zirvesinden sınırlı da olsa gerilerken, getiri eğrisindeki resesyon fiyatlaması azaldı.

Doların diğer para birimleri karşısında gerilemesiyle dolar endeksi son 20 yılın zirvesinden dönerek 105’in hemen altında dengelenirken, altının ons fiyatında Fed kararları sonrası yatay bir seyir izlendi.

Küresel bazda merkez bankaları enflasyonla mücadelede şahinleşmeye devam ederken, Brezilya Merkez Bankası da politika faizini 50 baz puan artırarak yüzde 13,25’e yükseltti.

Bu gelişmelerle dün New York borsasında S&P 500 endeksi yüzde 1,46, Nasdaq endeksi yüzde 2,50 ve Dow Jones endeksi yüzde 1,00 değer kazandı. ABD’de endeks vadeli işlem kontratları yeni güne de yükselişle başladı.

Avrupa’da gözler İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) bugün açıklanacak faiz kararına çevrilirken, bankanın politika faizini 25 baz puan artırarak yüzde 1,25’e çıkaracağı tahmin ediliyor.

Dün, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) acil toplantı yapacağını duyurması Fed’in faiz kararı öncesinde dikkatleri üzerine toplarken, toplantıdan para politikasına ilişkin önemli kararlar çıktı.

Buna göre, Pandemi Acil Varlık Alım Programı (PEPP) çerçevesinde alınmış varlıkların vadesi gelen anapara ödemelerinin yeniden yatırıma yönlendirmesinde esneklik uygulanacağı belirtilirken, borç krizi endişelerine karşı ayrışmayı durdurmak için yeni bir araç geliştirileceği açıklandı.

Söz konusu kararların ardından bölge ülkelerinin tahvil faizleri son 8 yılın zirvesinden gerilerken, İtalya’nın 10 yıllık tahvil faizi yaklaşık 40 baz puan düşerek yüzde 3,82’ye indi. İtalya’nın bölgenin en borçlu ülkelerinden olmasından dolayı tahvil faizlerindeki artış, bölgede risk priminin artmasına sebep oluyor.

Öte yandan, enflasyonun artmasının ana nedenlerinden olan enerjide, arz problemleri birbiri ardına ortaya çıkarak bölgeyi olumsuz etkilemeyi sürdürüyor.

Salı günü, Alman Siemens şirketine bakım için gönderilen bazı gaz kompresörlerinin henüz dönmediğini belirterek 3 vanayı kapatan Rus enerji şirketi Gazprom, dün de 1 vananın daha kullanım dışı kaldığını açıkladı. Böylece Avrupa’ya iletilen doğal gaz miktarı 167 milyon metreküpten 67 milyon metreküpe geriledi.

Konuya ilişkin açıklamaların ardından Avrupa’da temmuz vadeli doğal gaz kontratları dün yaklaşık yüzde 21 artışla 118,25 avroya çıktı.

Avrupa pay piyasalarında dün alıcılı bir seyir hakim olurken, Almanya’da DAX 30 endeksi yüzde 1,36, İngiltere’de FTSE 100 yüzde 1,20, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 1,35 ve İtalya’da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 2,87 değer kazandı. Avrupa’da endeks vadeli işlem kontratları yeni güne de yükselişle başladı.

Asya borsalarında da bu sabah New York borsasına paralel alış ağırlıklı bir seyir izleniyor. Fed ve ECBnin para politikası kararlarının tahvil piyasalarındaki satış baskısını kısmen de olsa törpülemesi, Japonya’nın 10 yıllık tahvil faizindeki yükseliş baskısı sebebiyle zor durumda olan Japonya Merkez Bankası’nı (BoJ) rahatlattı.

BoJ yarınki toplantı öncesinde hafta içinde son yılların en büyük tahvil alımını yaparak Japonya’nın 10 yıllık tahvil faizini yüzde 0,25 seviyesinde tutma taahhüdünü yerine getirmişti.

Japon hükümeti ise değer kaybeden Japon yenine karşı, cuma günü para politikası kararlarını açıklayacak BoJ’a tedbir çağrısı yaptı.

Öte yandan bugün açıklanan makroekonomik verilere göre, Japonya’da dış ticaret açığı mayısta 2 trilyon 384,7 milyar yenle beklentilerin üzerinde gerçekleşti.

Kapanışa yakın Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 0,5 ve Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 0,3 değer kazanırken, , Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,4 ve Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 1,4 değer kaybetti.

Yurt içinde, dün dalgalı bir seyir izleyen BIST 100 endeksi, günü yüzde 0,88 artışla 2.531,11 puandan tamamladı.

Dolar/TL ise dün yüzde 0,1 artışla 17,2839’dan kapanmasının ardından bugün bankalararası piyasanın açılışında 17,2750 seviyesinde işlem görüyor.

Analistler, bugün yurt içinde konut fiyat endeksi, yurt dışında ise BoE’nin faiz kararının yanı sıra, ABD’de konut başlangıçları, inşaat izinleri ve haftalık işsizlik başvurularının takip edileceğini belirterek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 2.560 puanın direnç, 2.480 seviyesinin destek olarak öne çıktığını söyledi.

Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:

14.00 İngiltere, BoE’nin faiz kararı

14.30 Türkiye, haftalık para ve banka istatistikleri

14.30 Türkiye, nisan ayı konut fiyat endeksi

15.30 ABD, mayıs ayı konut başlangıçları ve inşaat izinleri

15.30 ABD, haftalık işsizlik başvuruları

Fed, faizi 75 baz puan artırdı

ABD Merkez Bankası (Fed), politika faizini 75 baz puan artırdı. Bu kararla Fed faizleri yüzde 1,50-1,75 aralığına yükseltti. Fed, faiz artıracağının sinyalini de verirken 28 yılın en yüksek faiz artışını gerçekleştirmiş oldu. Fed, en son 1994 yılında sert faiz artışı gerçekleştirmişti.

Fed Başkanı Powell: Gelecek toplantımızda 50 veya 75 baz puanlık faiz artışı olası görünüyor
Washington

Jerome Powell, Fed’in politika faizini 75 baz puan artırmasının ardından basın toplantısı düzenledi.

Fed faiz oranını 75 baz puan artırdı

Yüksek enflasyonun neden olduğu zorluğun farkında olduklarını belirten Powell, “Enflasyonu düşürmeye büyük önem veriyoruz ve bunu yapmak için hızla hareket ediyoruz.” dedi.

Powell, fiyat istikrarını yeniden sağlamak için gereken kararlılığa sahip olduklarını vurgulayarak, ABD ekonomisinin son iki buçuk yılda çok şey yaşadığını ve dirençli olduğunu kanıtladığını kaydetti.

“Komite bu oranda devam eden artışların uygun olacağını tahmin ediyor”

İş gücü piyasasının son derece sıkı ve enflasyonun çok yüksek olduğuna işaret eden Powell, herkese fayda sağlayan güçlü bir iş gücü piyasasının sürekliliği için enflasyonun düşürülmesinin önemli olduğunu dile getirdi.

Powell, “Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) politika faizi oranını 75 baz puan artırdı ve bu oranda devam eden artışların uygun olacağını tahmin ediyor.” diye konuştu.

Fed Başkanı Powell, bankanın bilançosunun boyutunu önemli ölçüde küçültme sürecinin de devam ettiğini belirtti.

“Finansal koşullardaki sıkılaşma büyümeyi yavaşlatmaya devam etmeli”

Genel ekonomik faaliyetin ilk çeyrekte düşüş gösterdiğini anımsatan Powell, son göstergelerin tüketim harcamalarının güçlü kalmasıyla birlikte reel gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) büyümesinin bu çeyrekte hızlandığını gösterdiğini aktardı.

Powell, “Son aylarda gördüğümüz finansal koşullardaki sıkılaşma, büyümeyi yavaşlatmaya devam etmeli ve talebin arz ile daha iyi dengelenmesine yardımcı olmalı.” dedi.

Enflasyonun uzun vadeli yüzde 2 hedefinin oldukça üzerinde kalmaya devam ettiğini belirten Powell, toplam talebin güçlü olduğunu, arz kısıtlamalarının beklenenden daha büyük olduğunu ve daha uzun sürdüğünü, fiyat baskılarının çok çeşitli mal ve hizmetlere yayıldığını anlattı.

“Enflasyon yine yukarı yönlü sürpriz yaptı”

Powell, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından kaynaklanan petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki artışın benzin ve gıda fiyatlarını artırdığını, enflasyon üzerinde yukarı yönlü ek baskı yarattığını ifade etti.

Çin’deki Kovid-19 salgınına karşı alınan karantina önlemlerinin de tedarik zinciri aksamalarını şiddetlendirmesinin muhtemel olduğuna değinen Powell, yüksek enflasyonun oluşturduğu risklere karşı son derece dikkatli olduklarını ve enflasyonu yüzde 2 hedefine döndürmeye büyük önem verdiklerini kaydetti.

Powell, bankanın mayıs ayı toplantısından bu yana enflasyonun yine yukarı yönlü sürpriz yaptığını, bu gelişme doğrultusunda faiz oranında daha büyük bir artışın gerekli olduğuna karar verildiğini aktardı.

“Devam eden faiz artışlarının uygun olacağını öngörüyoruz”

Fed Başkanı Powell, “Devam eden faiz artışlarının uygun olacağını öngörüyoruz, bunların hızı, gelen verilere ve ekonominin gelişen görünümüne bağlı olmaya devam edecek.” diye konuştu.

Faiz oranında 75 baz puanlık artışın alışılmadık derecede büyük olduğunu ve bu boyuttaki hareketlerin yaygın olmasını beklemediğini belirten Powell, “Gelecek toplantımızda 50 veya 75 baz puanlık artış olası görünüyor.” dedi.

Powell, düşüncelerini ellerinden geldiğince net şekilde iletmeye devam edeceklerini dile getirerek, “Halihazırda olağanüstü zorlu ve belirsiz bir zamana belirsizlik eklemekten kaçınmaya çalışacağız.” diye konuştu.

Enflasyon konusunda ilerleme görmeyi beklediklerini belirten Powell, enflasyonun düştüğüne dair ikna edici kanıtlar görene kadar zafer ilan etmeyeceklerini vurguladı.

Powell, hedeflerinin iş gücü piyasasını güçlü tutarken enflasyonu aşağı çekmek olduğunu aktararak, bir resesyona neden olmaya çalışmadıklarını kaydetti.

Fed faiz oranını 75 baz puan artırdı
Washington

Fed’den yapılan açıklamada, faiz oranının artırılması kararının 1’e karşı 10 oyla alındığı, Kansas City Fed Başkanı Esther George’un 50 baz puan artırılması yönünde oy kullandığı aktarıldı.

Federal Açık Piyasa Komitesinin (FOMC) maksimum istihdam ve uzun vadede yüzde 2 enflasyon elde etmeyi amaçladığı vurgulanan açıklamada, bu hedeflerin desteklenmesi için federal fon oranının yüzde 1,50-1,75 aralığına yükseltilmesine karar verildiği ve devam eden artışların uygun olacağının tahmin edildiği bildirildi.

Bankanın haziran toplantısında kararlaştırdığı 75 baz puanlık artış 1994’ten bu yana tek seferde gerçekleştirilen en hızlı faiz artışı oldu.

İvmelenen enflasyon Fed’in üzerindeki baskıyı artırmıştı

ABD’de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ardından hızlı ekonomik toparlanmayla gelen yüksek enflasyon baskısıyla 2021’in son çeyreğinde Fed’in para politikası tonu değişmeye başlamıştı.

Geçen yıl kasım toplantısıyla varlık alımlarının hızını düşürmeye başlayan Fed, mart ayında varlık alım operasyonunu tamamlayarak faiz artışlarına başlamıştı. Banka, mart ayı toplantısında 25 baz puan artışla 2018’den bu yana ilk kez faiz artırımına gitme kararı alırken, mayıs toplantısında 50 baz puan ile 2000 yılından bu yana en hızlı faiz artışını gerçekleştirmişti.

Fed, salgın sonrası politika normalleşmesinde bir başka adım olan bilanço küçülmesine ise haziran itibarıyla başlamıştı.

Rusya-Ukrayna Savaşı ve Çin’de Omicron varyantının tetiklediği Kovid-19 salgınının kontrol altına alınmasına yönelik politikaların tedarik zincirinde sıkıntıları artırmasının etkisiyle yükseliş eğilimini sürdüren enflasyon, Fed’in üzerindeki baskıyı daha da artırmıştı.

ABD’de enflasyon mayısta yıllık yüzde 8,6 ile Aralık 1981’den bu yana en yüksek seviyeye ulaşmıştı.

Küresel piyasalar Fed’in faiz kararına odaklandı
İstanbul

ABD’de geçen hafta açıklanan enflasyon verilerinin beklentileri aşması piyasaları karıştırmaya devam ederken, ülke ekonomisinin resesyona gireceği endişesi güçleniyor.

Fed’in bugün açıklanacak para politikası kararları öncesinde para piyasalarındaki fiyatlamalarda 75 baz puanlık artışa neredeyse kesin gözüyle bakılsa da, birçok banka yetkilisinin daha önce bu adıma karşı yaptığı keskin açıklamalar fiyatlamaları zorlaştırıyor.

Enflasyona yönelik piyasa öngörülerinin gerçekleşmemesi, beklentilerin yeniden fiyatlanması zorunluluğunu beraberinde getirdi. Buna karşın enflasyon oranlarının açıklandığı cuma gününden bu yana henüz yeterince veri açıklanmaması ve Fed’in iletişim kanallarının işleyiş fırsatı bulamaması söz konusu beklentilerin olgunlaşmasını engelliyor.

Her ne kadar para piyasalarında 75 baz puanlık faiz artışı fiyatlansa da, Fed’in izleyebileceği farklı seçeneklerin de olması yatırımcıları temkinli olmaya zorluyor. Öte yandan, birçok kurumun gerçekleştirdiği anketlerde ekonomistlerin medyan faiz artışı beklentisinin de hala 50 baz puanda olması dikkati çekiyor.

Buna göre, Fed’in 75 baz puanlık faiz artışı ile devamında nispeten güvercin açıklamalar yapma ihtimali bulunduğu gibi, 75 baz puanlık artışın sözle yönlendirmesi yapılmadığı için 50 baz puanlık faiz artışı ve çok daha şahin bir duruş sergileme ihtimali de bulunuyor.

Para piyasalarında yılın geri kalanındaki toplantıların en az birinde daha 75 baz puanlık faiz artışına gidileceği fiyatlanırken, yıl sonu Fed’in politika faizinin yüzde 3,50’nin üzerinde olacağı tahmin ediliyor.

Söz konusu fiyatlamalarla tahvil piyasalarında satış baskısı dün de devam ederken, ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 3,50’yle son 11 yılın en yüksek seviyesini görmesinin ardından yüzde 3,44 seviyesinde bulunuyor. ABD’nin 3, 5, 10 ve 30 yıllık tahvillerinde tersine dönen getiri eğrisi de bu eğilimini sürdürüyor.

Artan dolar talebiyle son 20 yılın en yükseği olan 105,6 seviyesine çıkan dolar endeksi de 105’in hemen üzerinde kalmaya devam ederken, altının ons fiyatı yükselen tahvil faizleri ve güçlü doların etkisiyle dün, son 1 ayın en düşük seviyesi olan 1.805 dolara gerilemesinin ardından 1.810 dolarda seyrediyor.

Düşüş eğilimini üst üste altıncı güne taşıyan Bitcoin ise 21.000 dolarla Aralık 2020’den bu yana en düşük seviyeden işlem görüyor.

Bu gelişmelerle dün New York borsasında S&P 500 endeksi yüzde 0,38 ve Dow Jones endeksi yüzde 0,50 değer kaybederken, Nasdaq endeksi yüzde 0,18 yükseldi. ABD’de endeks vadeli işlem kontratları yeni güne ise sınırlı yükselişle başladı.

Avrupa’da enflasyon yavaşlama emareleri göstermezken, tahvil faizleri de üst üste beş gündür yükselmeye devam ediyor.

Almanya’da yıllık enflasyon, mayısta 7,9 artarak ilk petrol krizinin yaşandığı 1973-1974 kışından bu yana en yüksek seviyeye ulaşırken, Almanya’nın 10 yıllık tahvil faizi yüzde 1,75’le son sekiz yılın zirvesine çıktı.

Almanya tahvil faizlerindeki yükseliş bölge ülkelerinin tahvil piyasalarında da satış baskısını güçlendirirken, bölgenin en borçlu ülkelerinden olan İtalya’nın 10 yıllık tahvil getirilerinin yüzde 4,17’ye çıkması bölge açısından risk algısını artırmaya devam ediyor.

Öte yandan, bölgede enflasyonun artmasının ana nedenlerinden olan enerjide, arz problemleri birbiri ardına ortaya çıkarak bölgeyi olumsuz etkilemeyi sürdürüyor.

Rus enerji şirketi Gazprom, Alman Siemens şirketine bakım için gönderilen bazı gaz kompresörlerinin henüz dönmediğini belirterek, Kuzey Akım boru hattı üzerinden doğal gaz sevkiyatının yüzde 40 düşeceği uyarısında bulundu. Buna göre, Kuzey Akım boru hattına gaz tedariki, planlanan günlük 167 milyon metreküp yerine günde 100 milyon metreküpe geriledi.

ABD’nin Avrupa’ya sattığı sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG) yüzde 10’unu elde ettiği Freeport LNG terminalinde meydana gelen arıza nedeniyle yaklaşık 3 ay üretime ara verildiği açıklanırken, Avrupa’da Temmuz vadeli doğal gaz kontratları yüzde 17 artarak 97 avroya çıktı.

Söz konusu gelişmelerle bölgede pay piyasalarında satıcılı bir seyir hakim olurken, Almanya’da DAX 30 endeksi yüzde 0,91, İngiltere’de FTSE 100 yüzde 0,25, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 1,20 ve İtalya’da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 0,32 değer kaybetti. Avrupa’da endeks vadeli işlem kontratları yeni güne ise yükselişle başladı.

Asya borsalarında ise bu sabah karışık bir seyir izleniyor. Çin’de açıklanan makroekonomik verilerin beklentilerin üzerinde gelmesi, Çin Merkez Bankası’nın (PBoC) para politikasını gevşetmek için hala alanının olduğuna ilişkin öngörüler ve teknoloji şirketlerine yönelik regülasyonlarda sona gelindiğine yönelik tahminlerle Çin pay piyasaları alış ağırlıklı seyrediyor.

Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) getiri eğrisi hedefini korumak için tahvil alımlarını artırmasıyla Japon yeninin dolar karşısında değer kaybetmeye devam etmesi, bankanın politikalarının sürdürülebilirliğine ilişkin soru işaretlerini artırıyor.

Temmuzdaki seçimler öncesinde artan gıda ve enerji fiyatları nedeniyle hükümet ile BoJ arasında iplerin gerilebileceğine ilişkin haber akışı etkisini gösterirken, BoJ’un cuma günkü toplantısına ilişkin belirsizlikler artıyor.

Güney Kore borsasındaki düşüş yüzde 2’yi aşarken, söz konusu düşüşte Kospi endeksinin ağırlığı en yüksek ikinci firması olan Hybe şirketinin temsil ettiği ülkenin en önemli pop gruplarının birinin ayrılma kararı alması etkili oldu.

Öte yandan bölgede açıklanan makroekonomik verilere göre, Japonya’da çekirdek makine siparişleri aylık yüzde 10,8 artışla, Çin’de sanayi üretimi mayısta aylık yüzde 0,7 yükselişle beklentileri oldukça geride bıraktı. Çin’de PBoC 1 yıllık borç verme faizinde değişikliğe gitmezken, perakende satışlar yıllık yüzde 6,7 azalsa da öngörülerin üzerinde kaldı.

Kapanışa yakın Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,1 ve Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 1,8 değer kaybederken, Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 1,9 ve Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 1,5 değer kazandı.

Yurt içinde, dün dalgalı bir seyir izleyen Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, günü yüzde 0,5 azalışla 2.508,91 puandan tamamladı.

Dolar/TL ise dün yüzde 0,1 artışla 17,2744’ten kapanmasının ardından bugün bankalararası piyasanın açılışında 17,2490 seviyesinde işlem görüyor.

Analistler, bugün yurt içinde konut satışları, yurt dışında ise Fed’in faiz kararının yanı sıra Avro Bölgesi’nde sanayi üretimi ve dış ticaret istatistikleri ile ABD’de perakende satış verilerinin takip edileceğini belirterek, piyasalarda oynaklığın bugün de devam edebileceğini kaydetti.

Yatırımcıların temkinli davranmaya devam etmesi gerektiğini ifade eden analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 2.480 ve 2.440 seviyelerinin destek, 2.560 puanın direnç olarak öne çıktığını söyledi.

Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:

10.00 Türkiye, mayıs ayı konut satışları

12.00 Avro Bölgesi, nisan ayı sanayi üretimi ve dış ticaret açığı

15.30 ABD, haziran ayı New York Fed imalat endeksi

21.00 ABD, Fed’in faiz kararı

21.30 ABD, Fed Başkanı Jerome Powell’ın basın toplantısı

ABD’de tüketicilerin kısa vadeli enflasyon beklentisi yeniden rekor seviyeye yükseldi
Washington

New York Fed, mayıs ayına ait Tüketici Beklentileri Anketi’nin sonuçlarını yayımladı.

Yaklaşık 1300 hane halkının katılımıyla gerçekleştirilen anketin sonuçlarına göre, gelecek 12 ayı kapsayan kısa vadeli medyan enflasyon beklentisi 0,3 puan artışla yüzde 6,6’ya çıktı.

Böylece, bir önceki ayki rekor seviyeden gerileyen kısa vadeli enflasyon beklentisi, yeniden anketin yapılmaya başlandığı 2013’ten bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.

Ülkede kısa vadeli enflasyon beklentisi martta yüzde 6,6 ile rekor seviyeye çıkmasının ardından nisanda yüzde 6,3’e gerilemişti.

Gelecek 3 yıllık süreci kapsayan orta vadeli enflasyon beklentisi ise aynı dönemde değişim göstermeyerek yüzde 3,9 seviyesinde seyretti.

Harcamalardaki artışa ilişkin beklenti de bu dönemde yüzde 8’den yüzde 9’a yükselerek rekor tazeledi.

Geçen ay gösterdiği yavaşlamanın ardından benzin fiyatlarında beklenen artış yüzde 5,5’e yükselirken, gıda fiyatları, sağlık hizmetleri ve kiralarda beklenen artış ise sırasıyla yüzde 9,3, yüzde 9,4 ve yüzde 10,2’ye geriledi.

ABD’de geçen hafta açıklanan verilere göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) mayısta aylık yüzde 1 artarken, yıllık yüzde 8,6 ile Aralık 1981’den bu yana kaydedilen en yüksek artışı göstermişti.

Ülkede yükseliş eğilimini sürdürerek yeniden 41 yılın zirvesine çıkan enflasyon, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz oranlarını daha hızlı artırabileceğine dair görüşlerin güçlenmesine neden olmuştu.

Dolar endeksi, Fed’in faiz artırımına ilişkin beklentilerle yeniden 105 sınırında
Berlin

Dolar endeksi, gün içinde yüzde 0,5’e varan artışla 104,8’e yükselirken, 13 Mayıs’ta gördüğü yaklaşık 20 yılın zirvesi olan 105 seviyesine yeniden yaklaştı.

ABD’de enflasyonun son 41 yılın en yüksek seviyesine çıkması, küresel bir ekonomik yavaşlamaya ilişkin endişeler ve Fed’in faiz oranlarını yönlendirmelerden daha keskin artırabileceğine dair görüşlerin kuvvetlenmesi küresel ölçekte dolar talebinin artmasına sebep oluyor.

Son haftalarda küresel piyasaların gündeminde ilk sıralara çıkan Japon yenindeki düşüş ise devam ediyor.

Yen, dolar karşısında Japon ve ABD tahvil getirileri arasındaki farkın genişlemesiyle tarihi düşük seviyesine geriledi.

Dolar/yen paritesi gün içinde 135,2’yi görmesinin ardından şu dakikalarda 134,4 seviyesinde dengelendi.

Japonya Merkez Bankası (BoJ) şimdiye kadar para politikasını sıkılaştırma baskısına direnerek ülkenin para biriminin zayıflamasına izin verirken, yen dolar karşısında mart ayından beri yüzde 15’ten fazla düştü.

Yüksek enflasyon ve yatırımcıların riskli varlıklardan kaçması ile Avrupa pay piyasaları düşüşünü beşinci işlem gününe taşırken, kripto para piyasası da satış baskısı altında kaldı.

En büyük kripto para birimi olan Bitcoin’in fiyatı Aralık 2020’den beri ilk kez 25 bin doların altına indi. Bitcoin’in son 7 gündeki değer kaybı yüzde 20’ye yaklaştı.

Öte yandan, avro, sterlin ve İsviçre frangı da gün içinde dolar karşısında dört haftanın en düşük seviyelerine geriledi.

Dolar, Fed’e ilişkin beklentilerden destek buluyor

1973’te oluşturulan dolar endeksi, doların avro, İsviçre frangı, Japon yeni, Kanada doları, İngiliz sterlini ve İsveç kronu karşısındaki değerini ölçmek için kullanılıyor.

Avro, sepetin yüzde 57,6’sını oluştururken, avroyu yüzde 13,6 ile yen izliyor. Sterlin yüzde 11,9, Kanada doları yüzde 9,1, İsveç kronu yüzde 4,2 ve İsviçre frangı yüzde 3,6 ağırlığa sahip bulunuyor.

Doların bu para birimleri karşısında değer kazanması endeksin de yükselişini beraberinde getiriyor. Endeks değerinin düşmesi ise doların küresel ölçekte değer kaybettiğine işaret ediyor.

Analistler, yüksek enflasyon endişeleriyle Fed’in faiz artırımına yönelik beklentilerin artırması ve ekonomik büyümeye ilişkin endişelerin yatırımcıların güvenli liman olarak gördükleri dolara yönelmesine sebep olduğunu belirtiyor.

Fed’in çarşamba günü açıklanacak faiz kararına kadar piyasalarda oynaklığın devam edebileceğini aktaran analistler, enflasyon görünümüne ilişkin veri ve açıklamaların yakından takip edileceğini söyledi. Fed’in bu ayki toplantısında 50 baz puanlık faiz artırımına gitmesi bekleniyor.

Bununla birlikte para piyasalarında bu hafta yapılacak toplantıda yüzde 25 ihtimalle Fed’in enflasyonu kontrol altına almak amacıyla 75 baz puan faiz artışına gidebileceği fiyatlanırken, temmuz ayında yapılacak toplantıda 75 baz puanlık faiz artışı ihtimali yüzde 53 seviyesine çıktı.

Küresel piyasalar, yeni haftada Fed’in faiz kararına odaklandı
İstanbul

Başta ABD’de olmak üzere küresel ölçekte yükseliş eğilimini sürdüren enflasyon piyasalardaki fiyatlamalar üzerinde de etkili olmaya devam ediyor.

Cuma gün ABD’de açıklanan verilere göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), mayısta aylık yüzde 1 artarken, yıllık yüzde 8,6 ile Aralık 1981’den bu yana kaydedilen en yüksek artışı gösterdi.

Beklentilerin aksine enflasyonun yükseliş eğilimini koruması, Fed’in agresif şahin politikalarına öngörülenden daha uzun süre devam edebileceği endişesiyle piyasakalarda risk iştahını düşürdü.

Söz konusu gelişme tahvil piyasalarında da satış baskısını artırırken, bazı varlıklarda getiri eğrisinin tersine dönmesi resesyon korkularının güçlenmesine sebep oldu.

Buna göre, ABD’nin 2 yıllık tahvil faizi yüzde 3,20 ile 2007’den bu yana en yüksek seviyesine çıkarken, 3, 5, 10 ve 30 yıllık ABD tahvil faizlerinde getiri eğrisi tersine dönerek resesyon riskini fiyatlamaya başladı.

Öte yandan, Fed yetkililerinin daha önce olasılık dışı olarak nitelendirdikleri 75 baz puanlık politika faizi artışı ihtimali tekrar fiyatlamalara dahil oldu.

Para piyasalarında bu hafta yapılacak toplantıda yüzde 25 ihtimalle Fed’in enflasyonu kontrol altına almak amacıyla 75 baz puan faiz artışına gidebileceği fiyatlanırken, temmuz ayında yapılacak toplantıda 75 baz puanlık faiz artışı ihtimali yüzde 53 seviyesine çıktı.

Çin’de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgının tam olarak kontrol altına alınamamış olabileceği ihtimali petrol fiyatlarını baskılasa da, ABD’de benzinin ortalama fiyatı galon (yaklaşık 3,8 litre) başına 5 dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.

Bu gelişmelerle cuma günü New York borsasında S&P 500 endeksi yüzde 2,91, Nasdaq endeksi yüzde 3,52 ve Dow Jones endeksi yüzde 2,73 değer kaybetti. ABD’de endeks vadeli işlem kontratları yeni haftaya da satıcılı başladı.

Avrupa Merkez Bankası (ECB), geçen hafta beklentiler doğrultusunda politika faizinde değişikliğe gitmezken, bu hafta bölgede gözler İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) para politikası kararlarına çevrildi.

BoE’nin perşembe günkü toplantıda 25 baz puan faiz artırımına gitmesine kesin gözüyle bakılırken, bankanın daha yüksek bir faiz artışı yapabileceği ihtimali de fiyatlanıyor.

Öte yandan, cuma günü beklentileri aşan ABD enflasyonu Avrupa’da tahvil getirilerinin hızla yükselmesine neden olurken, Almanya’nın 10 yıllık tahvil faizi yüzde 1,52 ile Nisan 2014’ten bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

ECB ve BoE yetkilileri yaptıkları sözle yönlendirmelerde makroekonomik verilerin para politikasının gidişatında önemli yer tutacağını belirtirken, bu hafta bölgedeki yoğun veri takvimi dikkati çekiyor.

Söz konusu gelişmeler bölgede pay piyasalarındaki satış baskısını derinleştirirken, cuma günü Almanya’da DAX 30 endeksi yüzde 3,08, İngiltere’de FTSE 100 yüzde 2,12, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 2,69 ve İtalya’da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 5,17 değer kaybetti. Avrupa’da endeks vadeli işlem kontratları yeni haftaya da düşüşle başladı.

Asya borsaları da küresel piyasalara paralel cuma günkü satıcılı seyri yeni haftaya taşırken, halihazırda düşük olan risk iştahını olumsuz etkileyecek haber akışı devam ediyor.

Çin’de artan Kovid-19 vakaları sonrası bazı tedbirler yeniden uygulamaya alınırken, Çin ile ABD arasında Tayvan üzerinden yükselen gerilim piyasalardaki riskleri artırıyor.

Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) cuma günü alacağı para politikası kararları öncesinde dolar/yen paritesi Fed’in agresif politikalarına devam edeceği endişesiyle Ocak 2002’den bu yana en yüksek seviye olan 135,16 seviyesine çıktı.

BoJ Başkanı Haruhiko Kuroda, konuya ilişkin açıklamasında Japon yenindeki keskin değer kaybını arzu etmediklerini belirtirken, kurdaki hareketleri ve ekonomiye etkisini yakından izlediklerini ifade etti.

Japon ekonomisinin hala Kovid-19 salgının etkisi altında olduğuna dikkati çeken Kuroda, ücretlerde yükselişi sağlamak için ekonomiyi gevşek para politikası ile desteklemeye devam edeceklerini söyledi.

Güney Kore wonunda artan oynaklık sonrası ise Maliye Bakanlığı ve merkez bankasından yapılan açıklamalarda gelişmelerin yakından takip edildiği ifade edildi.

Bu gelişmelerle, kapanışa yakın Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 2,94, Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 1,2, Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 3,24 ve Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 3,3 değer kaybetti.

Yurt içinde, cuma günü küresel piyasalara paralel satış ağırlıklı bir seyir izleyen BIST 100 endeksi, günü yüzde 1,11 azalışla 2.543,10 puandan tamamladı.

Dolar/TL ise geçen haftanın son işlem gününde yüzde 0,45 azalışla 17,1192’den kapanmasının ardından bugün bankalararası piyasanın açılışında 17,2600 seviyesinde işlem görüyor.

Analistler, bugün yurt içinde ödemeler dengesi ve sanayi üretimi, İngiltere’de büyüme ve sanayi üretimi verilerinin takip edileceğini belirterek, çarşamba günkü Fed kararlarına kadar piyasalarda oynaklığın devam edebileceğini kaydetti.

Yatırımcıların bu süreçte temkinli davranması gerektiğini ifade eden analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 2.500 ve 2.440 seviyelerinin destek, 2.570 puanın direnç olarak öne çıktığını söyledi.

AA Finans’ın beklenti anketlerine katılan ekonomistler, cari işlemler hesabının nisanda 3 milyar 390 milyon dolar açık vermesini, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksinin ise nisanda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,3 artmasını bekliyor.

Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:

09.00 İngiltere, nisan ayı sanayi üretimi, dış ticaret açığı ve Gayrisafi Yurt içi Hasıla

10.00 Türkiye, nisan ayı ödemeler dengesi

10.00 Türkiye, nisan ayı sanayi üretimi