Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Para Yüzme Dünya Şampiyonası’nda madalya kazanan sporculara tebr
İstanbul

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Portekiz’de düzenlenen Dünya Para Yüzme Şampiyonası‘nda 1 altın, 2 gümüş ve 2 bronz madalya kazanan milli sporcularımızı tebrik ediyor, büyük emek ve gayretle ülkemizi temsil eden millilerimize şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.” ifadesini kullandı.

Portekiz’de düzenlenen Dünya Para Yüzme Şampiyonası’nda 1 altın, 2 gümüş ve 2 bronz madalya kazanan millî sporcularımızı tebrik ediyor, büyük emek ve gayretle ülkemizi temsil eden millîlerimize şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. 🇹🇷 pic.twitter.com/oNZf2E9L6h

— Recep Tayyip Erdoğan (@RTErdogan) June 18, 2022

Cumhurbaşkanı Erdoğan, paylaşımında Türk bayrağı emojisi ve madalya kazanan milli sporcular Sümeyye Boyacı, Sevilay Öztürk ve Koral Berkin Kutlu’nun fotoğraflarına da yer verdi.

Dünya şampiyonu boksör Hatice Akbaş’ın başarı hikayesi ‘Dangal’ filmine benziyor
Ankara

Henüz 9 yaşındayken babasının Malatya’nın Akçadağ ilçesinde açtığı spor salonunda boksla tanışan Hatice, 2022 yılında önce 22 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası’nda daha sonra da Dünya Boks Şampiyonası’nda aldığı altın madalyaya, hiç de kolay olmayan bir yoldan ulaştı.

Dangal filminde dünyaca ünlü aktör Aamir Khan, kızını şampiyon yapmak isteyen eski bir güreşçi babayı canlandırıyordu. Hatice’nin babası Kerem Akbaş da Türkiye şampiyonu olmasına rağmen, filmdeki baba gibi uluslararası alanda derece elde edememenin üzüntüsünü yaşıyordu. Dangal filmindeki gibi “Kendim olamadıysam kızım olur.” düşüncesiyle yola çıkan Kerem Akbaş, antrenörlüğünü yaptığı kızından Babalar Günü hediyesini altın madalyalarla aldı.

Dünya şampiyonu Hatice Akbaş, boksa başlayışını şu şekilde anlattı:

“Babam bir boks salonu açtı. Biz de 3 kardeş olarak yanında spora başladık. Babam küçüklükten beri bizi yetiştirmeye başladı. Aslında diğer kardeşlerim de ben de güzel neticeler elde ettik. Diğer kardeşlerim devam etmedi ben yoluma devam ettim. Küçük bir ilçede yaşadığımız için laf söz çok oluyordu. ‘Kız çocuğu şort, atlet giyer mi?’ diye. Benim şansım babamdı, çünkü aynı zamanda antrenörümdü. Kim ne derse desin kulak ardı ettik.”

Babasının gözlerinin içine büyük bir sevgiyle bakan 21 yaşındaki milli boksör, “Kazandığım bütün başarıların mimarı babamdır. Desteğini hiçbir zaman esirgemedi. Kısa zamanda iki altın madalya getirdim. Babalar Günü hediyesi olarak önceden babama takdim ettim. Aileme ve ülkeme bu gururu yaşattığım için çok mutluyum.” diye konuştu.

Ordu’da Avrupa Yıldızlar Boks Şampiyonası’nda babasıyla yaşadığı anıyı unutamayan Hatice, “Final maçım İngiliz boksörleydi. Çok iyiydi. Kazandığımda babamla birbirimize ağlayarak koştuk ve sarıldık. O anı hiçbir zaman unutamam. İlk büyük şampiyonluğumdu. Çok güzel duygulardı.” diyerek o anları dile getirdi.

En büyük hayalinin artık 2024 Paris Olimpiyat Oyunları’nda şampiyonluk olduğunu belirten Hatice, “Buselerin başarısından sonra Türk boksu dünyada ileri bir seviyeye taşındı. Paris’te ben de altın madalya getirmek istiyorum ülkeme. Olimpiyatlara hiç yenilgi almadan gitmek istiyorum.” dedi.

Kerem Akbaş: “Bizi resmen ‘Dangal’ filmine çevirdiler”

Baba Akbaş ise kızıyla ilgili hikayesini gözleri dolarak anlattı.

2010’da boksta Türkiye şampiyonu olduğunu aktaran Kerem Akbaş, şunları kaydetti:

“Ben şampiyon olduğumda kızlarım daha 8-9 yaşındaydı. Oğlum da 10 yaşındaydı. İlçemizde bir spor salonu açtım. İnşaat halinde bir yerdi. Malzememiz azdı, eldivenimiz yırtıktı. Çok zorluk çektik. Sonra kendi kendime düşündüm, ‘Ben Avrupa dünya şampiyonu olamadım bari çocuklarımı yapayım.’ dedim. Bütün turnuvalarda hep şampiyon oldular. Hatice, 2016’da Avrupa Yıldızlar Boks Şampiyonası’nda şampiyon oldu. Zorluklar oldu ama aşmasını bildik. 5 Türkiye şampiyonluğu yaşattı ve bu yıl Avrupa ve dünya şampiyonu oldu. Hayalimizi gerçekleştirdi. Bunun en büyük mimarı Türkiye Boks Federasyonu Başkanı Eyüp Gözgeç’tir. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç da bizle çok ilgilendi. Şimdi yetkililerden Malatya’da ilçemize Hatice Akbaş adına güzel bir boks salonu istiyoruz.”

Kızının başarısıyla büyük gurur yaşadığını aktaran Akbaş, “Bizi resmen ‘Dangal’ filmine çevirdiler. Aynı o filmdeki ‘baba-kız gibisiniz’ dediler. Bende ‘evet’ dedim. Kızımın başarılı olarak kız çocuklarına örnek olmasını istedim. Çok söyleyen oldu ‘olmaz’ diye ama hiçbirine kulak asmadan bugünlere getirdim. O da beni gururlandırdı, rabbime şükürler olsun. Bu madalyaya tam 12 yıl emek verdik. Bu madalyada mutluluk, gözyaşı her şey var. ” şeklinde konuştu.

İstanbul’daki Dünya Şampiyonası’nda Hatice’nin şampiyon olduğu anlarda yaşadığı duyguyu da anlatan Akbaş, “Dünya şampiyonası sırasında hakem kazananı açıklarken, çok heyecanlandım. Hala içim içime sığmıyor anlatırken. Kalbim neredeyse yerinden çıkacaktı. ‘Allah’ım ne olur olsun’ dedim. Havalara sıçradım, gururlandım. 12 yıllık çabamız aklıma geldi. Kızım beni gururlandırdı. Allah işini gücünü rast getirsin. Bundan sonraki hedefimiz olimpiyatlar. Türk bayrağını göndere çektireceğiz. Vatanımızı çok seviyoruz, hedeflerimiz daha büyük” ifadelerini kullandı.

İklim değişikliğine bağlı kuraklık çölleşme riskini artırıyor
Edirne

Uzmanlar küresel ısınmanın etkilerine karşı üretimden, su kullanımına pek çok alışkanlığın değiştirilmesi gerektiği uyarısında bulundu.

Trakya Üniversitesi Doğal Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÜDAM) Müdürü Prof. Dr. Mehmet Ali Kaya, AA muhabirine Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nün farkındalık ve bilinçlenme açısından önemli bir gün olduğunu söyledi.

Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi’nin 17 Haziran 1994 yılında imzalandığını ve bu tarihten itibaren Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nde farkındalık çalışmaları yapıldığını belirten Kaya, 40 maddeden oluşan sözleşmeye Türkiye’nin aynı yıl imza attığını anımsattı.

Çölleşmenin su kaybına bağlı olarak toprağın kuruması ve kuraklık sonucu oluştuğunu dile getiren Kaya, son yıllarda etkisini oldukça hissettiren küresel iklim değişikliğinin çölleşme riskini artırdığını vurguladı.

Çölleşmenin önemli bir sorun olduğuna değinen Kaya, şunları kaydetti:

“Küresel iklim değişikliği nedeniyle onlarca olay tetikleniyor. Kuraklık ve beraberinde çölleşme gerçekleşiyor. Susuzluğun başladığı yerde de çölleşme başlıyor. İklim değişikliği tarihte bildiğimiz Kavimler Göçü gibi göçmen ve mülteci hareketlerine neden olabilir. Burada egemen olan insanoğlunun doğayı ve havayı kirletmesi, havadaki karbondioksit emisyonunu yükselmiş olması. Dolayısıyla çok uzun yıllar sürecek bir noktadayız. Hemen bir çözüm bulmamız mümkün görünmüyor, çölleşme kaçınılmaz olarak gelecek. Su kaynaklarımızı çok iyi şekilde kullanmak durumundayız, üzerinde durmamız gereken konu bu.”

Kuraklık ve kirlilik tatlı su kaynaklarını tehdit ediyor

TÜDAM Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜ Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Belgin Elipek ise göl, baraj, nehir ve dere gibi tatlı su kaynaklarının kuraklıktan çok etkilendiğini anlattı.

Suyun yaşam için hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Elipek, “Tatlı su kaynaklarının önemli bölümü zaten kirlilikten etkileniyor. Beraberinde kuraklık olduğu zaman bu kaynaklardan yararlanmamız çok daha minimum düzeye iniyor.” dedi.

Elipek, tatlı su kaynaklarının önemli bir bölümünün tarımda kullanıldığına dikkati çekerek, suyun tasarruflu kullanılması için üretim deseninin gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.

İklim değişikliğinin etkilerinin insan ve doğa yaşamına olumsuz etkilerinin arttığını belirten Elipek, kuraklık ve çölleşmenin yakından ilişkili olduğunu dile getirdi.

“Suyumuza sahip çıkalım”

Uzun süreli kuraklıkların yaşanmaya başladığını aktaran Elipek, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Uzun süren kuraklık döneminden sonra ortam çölleşmeye doğru bir yapı göstermeye başlıyor. Buradaki en önemli etkenlerden birisi ormansızlaşma. Kuraklık ve çölleşme gibi durumlar küresel iklim değişikliği nedeniyle karşımıza çıkmakta. Ormansızlaşan alanlarda bu ortamların kendilerini yenileyebilmeleri için ekosistem dengelerinin bozulmuş olması da çölleşmeyi yüksek boyutlara taşıyabilmekte.

Özellikle son dönemlerde atmosferik sıcaklığın artması buharlaşmayı ve fırtınaların gücünü artırıyor. Bu durum topraktan daha da fazla suyun buharlaşmasını sağlıyor. Bunların hepsi birbiriyle bağlantılı süreçler. Küresel iklim değişikliğinin neden olduğu aşırılıklara engel olamıyoruz ama basit tasarruflarla kurak dönemleri atlatmaya çalışmalıyız. Bunun için suyumuza sahip çıkmalı ve her alanda daha tedbirli kullanmalıyız.”

İlkokul öğrencileri görme engelli çocuklar için dünya klasiklerini seslendirdi
İstanbul

Beylikdüzü’nde ilkokul öğrencileri, görme engelli çocuklar için dünya çocuk klasiklerinden seslendirdikleri 19 eserle dijital kütüphane oluşturdu.

Neşe Sever İlkokulu 3. ve 4. sınıf öğrencilerine, Harezmi Eğitim Modeli kapsamında, görme engelli ve diğer öğrencilerin dinletisine sunulması için kitapların seslendirilmesi konusunda, rehber öğretmen Arzu Denli, 3. sınıf öğretmeni Emrah Hazoğlu ve 4. sınıf öğretmeni Sevda Vural özveriyle çalışarak katkıda bulundu.

İşitme engelli öğrenciler için işaret diliyle seslendirdiler

Öğrencilerin görme engelli çocuklar için seslendirdiği eserleri okulun internet sitesinde ve sosyal medya hesabında paylaşarak dijital kütüphane kurmalarıyla hayata geçirdiği proje velileri duygulandırdı.

Dünya çocuk klasiklerinden 19 eseri seslendiren öğrenciler, aynı zamanda Yeşilçam filmlerinin ünlü şarkılarından “Sev Kardeşim”i işaret diliyle söyleyerek, işitme engelli öğrenciler için de empati kurma ve “görmezden gelme/duymazdan gelme” mesajını vererek farkındalık oluşturuyor.

“Onların hayatına küçük bir dokunuş yapabildiysek ne mutlu bize”

Neşe Sever İlkokulu rehber öğretmeni Arzu Denli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Harezmi Projesi’nin öğrencilerin hayatın içinden seçtiği bir problemi kavrayıp analiz ettiği, çözüm yollarını bulup uyguladığı ve değerlendirdiği bir süreç olduğunu söyledi.

Proje kapsamında öğrencilerin bilimsel araştırma yöntemlerini kullandıklarını ve disiplinler arası bütünleşik bir çalışma yürüttüklerini aktaran Denli, Neşe Sever öğrencilerinin de ilkokul çağındaki görme engelli öğrenciler için dünya çocuk klasiklerini seslendirdiklerini ve dijital kütüphane oluşturduklarını ifade etti.

Denli, kütüphaneye okulun internet sayfası ve YouTube kanalından ulaşılabileceğini dile getirerek, “Onların hayatına küçük bir dokunuş yapabildiysek ne mutlu bize. Harezmi Projesi’nde ana okulu öğrencileri kendi aralarında, 1. ve 2. sınıf öğrencileri ortaklaşa bir proje hazırlayabilirler. Bizim okulumuzda ise bu yıl 3. ve 4. sınıf öğrencileri projemizi hazırladı.” dedi.

Denli, öğrencilerin dünya çocuk klasiklerinden eserleri seslendirirken izledikleri metotla ilgili şunları anlattı:

“Öğrencilerimiz dünya çocuk klasiklerinden birer kitap seçti. Sesli kitap uygulamalarını tanıdı, bunlarla ilgili kısa eğitimler aldı. Ardından seçtikleri kitapları seslendirerek dijital kütüphane oluşturdu.”

Arzu Denli, öğrencilerin Harezmi Projesi süresince bilimsel araştırma yöntemlerini kullanarak problem çözmeyi öğrendiklerini belirterek, proje çerçevesinde okulda iki yıldır çalışmalar yapıldığını kaydetti.

3. Sınıf Öğretmeni Emrah Hazoğlu da eserleri seslendirirken öğrencilerden öncelikle demolar alarak onları değerlendirdiklerini belirtti.

Ardından uygun olanları ayırıp montajladıklarını dile getiren Hazoğlu, “Olmayanların da püf noktalarını, okuma kısmı, diksiyon, vurgu ve tonlamaya dikkat etmelerini sağladık. Onları da tekrar bir çekimle hepsini bir araya getirip okulumuzun resmi internet sitesinde ve YouTube sayfasında yayınladık.” diye konuştu.

Öğrenciler Sherlock Holmes ve Küçük Prenses’i seslendirdi

Jules Verne’in “Balonla Beş Hafta” adlı kitabını seslendiren 3. sınıf öğrencisi Meva Söylemez, projede yer almanın kendisi için güzel bir duygu olduğunu söyledi.

Eseri seslendirirken evde sessiz ortamda okumalar yaptığını belirten Söylemez, kitabı seslendirmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Arthur Conan Doyle’un “Sherlock Holmes ve Kızıl Dosya” eserini seslendiren 3. sınıf öğrencisi Doruk Hazoğlu, engelli bireylere yardım ettiği için kendisini mutlu hissettiğini ifade ederek, odasında tek başına çalışarak kitabı birkaç günde bitirdiğini aktardı.

Frances Hodgson Burnett’ın “Küçük Prenses” adlı kitabını seslendiren 4. sınıf öğrencisi Hevindar Işık, anonim masal “Alaaddin’in Sihirli Lambası”nı seslendiren 4. sınıf öğrencisi Elanur Güler, Lewis Carroll’un “Alice Harikalar Diyarı’nda” eserini seslendiren 4. sınıf öğrencisi Aslı Engin, Louisa May Alcott’un “Küçük Kadınlar” adlı kitabını seslendiren 4. sınıf öğrencisi Ayşe Mina Afrın de projede yer aldıkları mutlu olduklarını dile getirdi.

Dünya Bankası’ndan Somali’ye 100 milyon dolarlık kredi desteği
Mogadişu

Dünya Bankası Somali Direktörü Kristina Svensson, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile görüşmesi sonrası yaptığı açıklamada kredi desteği ile ilgili bilgi verdi.

Dünya Bankası’nın Somali’ye 100 milyon dolarlık kredi desteği verme kararı aldığını aktaran Svensson, gelecek bir yıl içinde verilmesi planlanan kredi desteğinin hükümetin öncelikleri için kullanılacağını belirtti.

Dünya Bankası 2020’de Somali’ye 55 milyon dolarlık destek sağlamıştı.

Somali’de 1990’dan bu yana iklim değişikliği nedeniyle sel ve kuraklık gibi 30’dan fazla doğal afet yaşandı.

Somali hükûmeti, etkisini artıran kuraklık nedeniyle 23 Kasım 2021’de ülke genelinde “acil durum” ilan etmişti.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Somali’deki insani kriz için uluslararası topluma acil yardım çağrısı yapmıştı.

Kırgızistan Cumhurbaşkanı Caparov, Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan’ı kabul
Bişkek

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre Caparov, Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Erdoğan ile Türkiye’nin İznik şehrinde bu yıl yapılacak Dünya Göçebe Oyunları’nı görüştü.

Cumhurbaşkanı Caparov, Kırgız tarafının, böylesine büyük çaplı uluslararası etkinliğin düzenlenmesine yardım etmeye ve etkin rol oynamaya hazır olduğunu kaydetti.

Sıcak karşılama için teşekkürünü dile getiren Bilal Erdoğan, kuruluş tarihine ilişkin bilgi verdiği konfederasyonun, Kırgızistan’da yapılan Dünya Göçebe Oyunları ve bu oyunların organizasyon komitesinde yer alması sayesinde kurulduğunu belirtti.

Dünya Göçebe Oyunları’nın yapılacağı İznik’in tesadüfen seçilmediğine işaret eden Erdoğan, şehir seçiminde, Kırgızistan’daki Issık Gölü’nü andıran İznik Gölü ve İznik’te bulunan Kırgız Türbesi Anıtı’nın rol oynadığını anlattı.

İlk üçü Kırgızistan’ın kuzeyindeki Issık Göl Bölgesi’ndeki Issık Gölü çevresinde yapılan oyunların dördüncüsü 29 Eylül-2 Ekim 2022’de Bursa İznik’te yapılacak.

Dünya Kupası’na katılan son takım, Kosta Rika oldu

21 Kasım – 18 Aralık 2022 tarihleri arasında Katar’da düzenlenecek FIFA 2022 Dünya Kupası’na play-off finalinden katılan ülkelerden biri de Kosta Rika oldu.

Dünya Kupası Kuzey Amerika-Karayipler Elemeleri Grubu’nu 4. sırada tamamlayan Kosta Rika adını play-off finaline yazdırdı. Orta Amerika ülkesinin finaldeki rakibi Yeni Zelanda ise Okyanusya Elemeleri’nde rakiplerini geçerek finaller için Kıtalararası Play-off Finali oynama hakkı elde etti. Katar’ın Er-Reyyan şehrinde yer alan Ahmad bin Ali Stadyumu’nda oynanan final karşılaşmasında Kosta Rika, henüz 3. dakikada Joel Campbell’ın attığı golle 1-0 öne geçti. Mücadelede son 20 dakikaya 10 kişi giren Yeni Zelanda aradığı golü bulamazken, Orta Amerika ülkesi üst üste 3. kez finallere gitmeyi başardı.

Kosta Rika, 2022 Dünya Kupası E Grubu’nda İspanya, Almanya ve Japonya ile karşılaşacak. Kosta Rika’nın final biletini almasının ardından Katar’daki finallerde mücadele edecek 32 takım da belli oldu.

FIFA 2022 Dünya Kupası grupları şöyle oluştu:
A Grubu: Katar, Ekvador, Senegal, Hollanda
B Grubu: İngiltere, İran, ABD, Galler
C Grubu: Arjantin, Suudi Arabistan, Meksika, Polonya
D Grubu: Fransa, Avustralya, Danimarka, Tunus
E Grubu: İspanya, Kosta Rika, Almanya, Japonya
F Grubu: Belçika, Kanada, Fas, Hırvatistan
G Grubu: Brezilya, Sırbistan, İsviçre, Kamerun
H Grubu: Portekiz, Gana, Uruguay, Güney Kore

İsmail Yasin Akçın

Dünya nüfusunun yüzde 16’sına sahip gelişmiş ülkeler, kan bağışının yüzde 40’ını yapıyor
Ankara

Dünya Kan Bağışı Günü, küresel çapta güvenli kan ve kan ürünlerine ihtiyaca karşı farkındalığı artırmak, ücretsiz kan bağışının ülkelerin sağlık sistemlerine katkısını vurgulamak ve gönüllü kan bağışını teşvik etmek amacıyla 14 Haziran’da icra ediliyor.

2022’de Dünya Kan Bağışı Günü sloganı “Kan bağışı bir dayanışma eylemidir. Çabaya katılın ve hayat kurtarın.” şeklinde belirlendi.

Dünya Kan Bağışı Günü, yeterli kan stoklarının depolanarak acil durumlarda kullanılmasını sağlamak için halka çağrı yapılmasına ve kampanyalar yürütülmesine imkan tanıyor.

Kan ve kan ürünleri, hamilelik ve doğumla ilişkili kanamalarda, sıtma ve yetersiz beslenme nedeniyle gelişen kansızlık durumunda, kan ve kemik iliği bozukluklarıyla kalıtsal hemoglobin bozukluklarında, travma, acil durum, afet ve kaza durumlarının yanı sıra cerrahi operasyonlar gibi çok çeşitli durumlarda kullanılıyor.

Acil durumlar başta olmak üzere kan ihtiyacının oluştuğu durumlardaki ihtiyaçların temini için ülkeler, düzenli kan bağışına ihtiyaç duyuyor.

Kan bağışı, toplumda dayanışma ruhunun canlı tutulmasının yanı sıra bağışçının da sağlığını olumlu etkiliyor.

Gelir seviyesi yüksek ülkelerde kan bağışları üst seviyelerde

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya genelindeki yıllık yaklaşık 118,5 milyon ünite kan bağışının yüzde 40’ı dünya nüfusunun yüzde 16’sına ev sahipliği yapan gelir seviyesi yüksek ülkelerden sağlanıyor. Bu ülkelerde kan bağışı oranı yüzde 3,1 olarak öne çıkarken, orta gelirli ülkelerde bu oran 1,6’ya, düşük gelirli ülkelerde yüzde 0,5’e kadar geriliyor.

Dünya genelindeki kan bağışı oranının yüzde 1’in altına düştüğü 60 ülkeden 34’üne Afrika kıtası ev sahipliği yaparken, bunlardan 9’u Batı Pasifik’te, 5’i Güneydoğu Asya Bölgesi’nde, 4’ü Amerika kıtasında, 4’ü Akdeniz civarında, 4’ü Avrupa’da bulunuyor.

Düşük gelirli ülkelerde kan naklinin yaklaşık yüzde 54’ü 5 yaşın altındaki çocuklara yapılırken, yüksek gelirli ülkelerde en fazla kan nakli yapılan hasta grubu yaklaşık yüzde 76 ile 60 yaş üstü oluyor.

2008-2018 döneminde kan bağışında kayda değer artış

Dünya Kan Bağışı Günü ve dönemsel kan bağışı teşvikleri gibi yerel ve küresel çaptaki girişimler sonucu kan bağışı bilinci yükselirken, kan bağış oranlarında kayda değer bir artış görüldü.

DSÖ, 2008-2018 döneminde küresel çaptaki kan bağışlarında ortalama 10,7 milyon ünite artış kaydedildiğini açıkladı. Söz konusu dönemde, en fazla artış yüzde 127 ile Güneydoğu Asya’da görülürken, burayı yüzde 81’lik artışla Amerika kıtası ve aynı oranda artışla Afrika kıtası takip etti.

Toplamda 79 ülke kan kaynaklarının yüzde 90’ından fazlasını bağışçılardan temin ederken 54 ülke, kan kaynaklarının yüzde 50’sinden fazlasını aile üyeleri, yedek ya da ücretli olarak elde ediyor.

Dünya genelinde kan bağışlarının yaklaşık yüzde 33’ü kadınlar, yüzde 67’si erkekler tarafından yapılıyor.

DSÖ, kan toplama, test etme, işleme, depolama ve dağıtımla ilgili tüm faaliyetlerin aktif ve entegre kan tedarik ağları aracılığıyla ulusal düzeyde koordine edilmesini tavsiye ediyor.

Ulusal kan toplayıcı kurum ya da kuruluşlarınca kan ve kan ürünlerinin kalite ve güvenliğinde tutarlılığı sağlamak için yasal çerçevede ve somut bir ulusal kan politikası uyarınca sevk ve idaresinin yapılması gerektiği ifade ediliyor.

Türk Kızılay, kan bağışında salgın öncesi oranları yakaladı

Türk Kızılay, Türkiye’de kan bağışının 2022’nin ilk çeyreğinde Kovid-19 salgını öncesi dönemleri yakaladığını açıkladı.

Salgının etkisine rağmen Türkiye’de rakamlar, 2020’de 2 milyon 429 bin 302 ünite, 2021’de 2 milyon 751 bin 692 ünite olarak gerçekleşmişti.

Türkiye’nin yıllık yaklaşık 3 milyon ünite kan bağışına ihtiyacı olduğu kaydediliyor.

Uzmanlar, 18-65 yaş aralığında 50 kilogramın üzerindeki her sağlıklı bireyin kan bağışçısı olabileceğine işaret ediyor.

Milli cimnastikçi Adem Asil, Hırvatistan’da altın madalya aldı
Ankara

Türkiye Cimnastik Federasyonundan yapılan açıklamaya göre, finalde 14.900 puan alan Adem birinci olarak altın madalya elde etti.

Adem Asil, günün diğer finalinde atlama masasında da 14.483 puanla üçüncü oldu ve bronz madalyayı boynuna taktı. Adem, barfiks finalinde ise 5. sırada yer aldı.

Hırvatistan’da dün yerde de gümüş madalya alan Adem, böylece organizasyonu 1 altın, 1 gümüş ve 1 bronz olmak üzere 3 madalyayla tamamladı.

Göksu Üçtaş Şanlı’dan bronz madalya

Milli cimnastikçi Göksu Üçtaş Şanlı, bronz madalya kazandı.

Kadınlar yer finalinde Göksu, 12.800 puanla 3. sırayı alarak ve bronz madalyanın sahibi oldu.

Günün diğer final müsabakalarında erkeklerde Ahmet Önder barfikste, İbrahim Çolak ise halka aletinde dördüncü olurken, kadınlarda Bilge Tarhan denge aletinde yedinci sırayı aldı.

Milli cimnastikçiler organizasyonu ikişer altın, gümüş ve bronz olmak üzere toplam 6 madalyayla bitirdi.

Ticaret Bakanı Mehmet Muş’tan DTÖ’de reform yapılması çağrısı
Geneve

DTÖ‘nün Cenevre merkezinde düzenlenen 12’nci Bakanlar Konferansındaki konuşmasında Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Kovid-19 sonrası küresel ekonomik kalkınma, küresel gıda krizi ve DTÖ reformu gündemlerine değindi.

Muş, 11’inci Bakanlar Konferansından bu yana dünyanın eşsiz zorluklara şahitlik ettiğini anımsatarak, “Küresel salgın sadece sağlık hizmetlerimizi değil aynı zamanda küresel ekonomi ile ticari ve sosyal sistemimizi derinden etkiledi. Küresel ticaret ve büyümede ciddi düşüşler gözlemlendi.” dedi.

“Önleyici tedbirler sayesinde güçlü toparlandık”

Kovid-19’un ilk zamanlarda her ülke gibi Türkiye’yi de ekonomik olarak olumsuz etkilediğini kaydeden Muş, “Önleyici ekonomik ve sosyal politikalar sayesinde Türkiye geçen yıl yüzde 11, bu yılın ilk çeyreğinde de yüzde 7,3’lük büyümeyle güçlü bir toparlanmayı başardı.” değerlendirmesinde bulundu.

Muş, Kovid-19 ve bölgesel gerilimlerin beklenmedik sonuçlarının küresel bir ekonomik bunalıma yol açtığını belirterek, “Mevcut gerileme karşısında küresel değer ve tedarik zincirlerinin etkililiği ve güvenliği yeniden ele alınmalıdır. Gıda ve tıp gibi belli başlı hayati önem taşıyan sektörlerde stratejik özerkliğin önemi yeniden keşfedilmektedir.” ifadesini kullandı.

Bu zorlukların aynı zamanda küresel alanda ekonomi ve ticaret yönetiminin öneminin göstergesi olduğuna dikkati çeken Muş, “Küresel sorunlar küresel çözümler gerektirmektedir. Bu yüzden tıbbi ve jeopolitik krizlerin küresel bir ekonomi ve gıda krizine dönüşmesinin önüne geçmek için birlikte çalışmalıyız.” dedi.

“Kapsayıcı bir reform sürecini acilen başlatmalıyız”

Muş, mevcut küresel sorunların çözülebilmesi için DTÖ’nün merkezde olduğu, kurallara dayalı, serbest, öngörülebilir, adil ve kapsayıcı bir çok yönlü ticari sistemin benimsenmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Türkiye olarak DTÖ’nün reforma gitmesinin uzun süredir beklenen ve salgın sonrası dönemin en önemli gündemlerinden biri olduğuna inanıyoruz. Belirgin hedef ve somut çalışma planlarının olduğu kapsayıcı ve dengeli bir reform sürecini acilen başlatmalıyız.” çağrısında bulundu.

DTÖ’nün mevcut Anlaşmazlıkların Halli Mekanizması ve Temyiz Organının işlevsizliğinin kabul edilemez olduğunun altını çizen Muş, reform gündeminde bu organların yapısının değiştirilmesine öncelik verilmesi gerektiğini belirtti.

DTÖ daha etkili çözümler sunmalı

Muş, bir diğer reform gündemi olarak DTÖ kanunnamesinin bugünün küresel ticari şartlarına göre güncellenmesi, son olarak da DTÖ’nün zorlayıcı küresel sorunlara daha etkili çözümler sunması gerektiğini açıkladı.

12. Bakanlar Konferansında Kovid-19 ve sonrası döneme ait daha etkili mücadele kararları beklediğini belirten Bakan Muş, “Aşılar için fikri mülkiyet hakkından feragat edilmesi, bu süreçte DTÖ’nün rolünü daha önemli hale getirecektir.” dedi.

Muş, katılımcı ülkelere küresel tarım ticareti akışının daha düzgün ve sorunsuz hale gelmesi için çaba sarf etme çağrısında bulundu.

Son yılların en önemli toplantısı

Konferansta, DTÖ üyesi ülkelerin bakanları tarafından Örgütün Kovid-19 salgını ve etkileriyle mücadeledeki rolü, tarım, gıda krizi, Ukrayna’daki savaş, balıkçılık sübvansiyonları ile Örgütün reformu konuları ele alınacak.

Örgütün son dört buçuk yıldaki en önemli etkinliği olarak gösterilen konferansa, DTÖ üyesi 164 ülkeden yaklaşık 100 bakanın katılacağı açıklandı.

15 Haziran’da sona erecek konferansta Türkiye’yi Ticaret Bakanı Mehmet Muş temsil ediyor.

Bakan Muş, ayrıca farklı ülkelerden mevkidaşlarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirecek.