Diyarbakır’da yağış kırmızı mercimekte verimi artırdı
Diyarbakir

Diyarbakır’da çiftçilerin hububata göre girdi maliyetlerinin düşük olması nedeniyle bu yıl yöneldiği kırmızı mercimekte geçen seneye oranla ekim alanı yüzde 35 artarak 732 bin dekara çıktı.

Üreticilerin nisan ayında yağış azlığı sebebiyle yaşadığı kuraklık endişesi nisan sonu ve mayıs ayındaki yağışla yerini sevince bıraktı.

Aylarca verilen emeklerin ardından hasadına başlanan kırmızı mercimek verimiyle üreticisinin yüzünü güldürüyor.

“İnşallah rekoltede yine Türkiye’de birinci sıraya yerleşeceğiz”

Tarım ve Orman İl Müdürü Mustafa Ertan Atalar, AA muhabirine, ilde aralıksız devam eden mercimek hasadının yüzde 80 gerçekleştiğini, nisan ayında yağış azlığından dolayı lokal bazı alanların dışında kalan büyük alanda verimlerin uzun yıllar ortalamasına yakın olduğunu söyledi.

Türkiye’de üretilen kırmızı mercimek bakımından kuraklık nedeniyle ikinci sıraya gerileyen ilin, hasat sezonu sonunda tekrar en fazla mercimeği üreten il konumuna gelmesini beklediklerini dile getiren Atalar, verim tespit çalışmalarının arazide sürdüğünü, farklılık gösteren alanlar olduğu için çalışmalar bittiğinde sonucun ortaya çıkacağını belirtti.

Atalar, şöyle konuştu:

“Bu yıl mercimek ekim alanımız yaklaşık yüzde 35 arttı. Dolayısıyla rekoltemiz de buna göre yükselecek. Çiftçimiz hasattan oldukça memnun. Bugüne kadar yaptığımız verim tespit çalışmalarında bölgesel ortalama dekara 100 ile 200 kilogram arasında. Verime göre 110-120 bin ton civarında bir rekolte gerçekleşeceğini öngörüyoruz.”

Beklentinin üzerinde verim alan çiftçiler memnun

Bismil ilçesinin kırsal Işıklar Mahallesi’nde çiftçilik yapan Advan Kaplan da geçen yıl 300 dönümlük tarlasında buğday ürettiğini ve kuraklıktan olumsuz etkilendiğini anlattı.

Bu yıl hububata göre girdi maliyetlerinin düşük olmasından dolayı tarlasının tümüne kırmızı mercimek ektiğini aktaran Kaplan, “Allah’a şükür verimler iyi. Nisan ayı kurak geçti. Böyle olunca da dekar başına beklentimiz 100-110 kilogramdı. Allah’a şükür nisan ayının sonu ile başlayan yağmurlar sayesinde şu anda dekara 170-180 kilogram verim alıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Kaplan, şu an için verim ve fiyattan memnun olduklarını dile getirdi.

Üretici Mehmet Yıldırım ise yaklaşık 900 dönümde ektiği mercimekte hasat yaptığını söyledi.

Geçen yılki kuraklıktan dolayı tarlasından dekara 70 kilogram verim aldığını belirten Yıldırım, nisan ayı sonu itibarıyla başlayan yağışla rahat nefes aldıklarını ifade etti.

Yıldırım, yağıştan sonra kuraklığı atlattıklarını kaydederek, “Şu anda dekara 180-190 kilogram ürün alıyoruz. Çok güzel, bu Allah’ın rahmetidir. Geçen yıla göre verim de fiyat da iyi.” dedi.

12 Eylül döneminde işkencelerle anılan cezaevinde hükümlüler gümüşü sanata dönüştürüyor
Diyarbakır

Adalet Bakanlığı Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu tarafından, istihdama yönelik meslek edinmeleri ve mevcut mesleklerini geliştirmeleri amacıyla ülke genelinde mesleki eğitim verilen hükümlülere birçok atölye ve tesiste öğrendiklerini uygulama imkanı da sunuluyor.

Bu kapsamda Diyarbakır E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İşyurdu Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan “Gümüş ve Telkari İşletmeciliği Atölyesi”nde hükümlü ve tutuklular, 12 yıldır verilen mesleki eğitimle üretim yapıyor.

Gümüşten üretilen telkari tepsi ve lokumluk ile yüzük, kemer, kol zinciri, hasır, küpe, kolye gibi ürünler, bazı alanlarda ve etkinliklerde kurulan stantlarda satışa sunuluyor.

Üretime katılan hükümlü ve tutuklular, sağlık ve kaza sigortası sahibi olmanın yanı sıra gelirleriyle hem kendi ihtiyaçlarını karşılıyor hem de aile bütçelerine katkıda bulunuyorlar.

200 çeşitte 4 binin üzerinde ürün üretildi

Diyarbakır E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Rüştü Saka, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kurulan atölyede hükümlü ve tutukluların hem yeni meslek edinmeleri hem de var olan mesleklerini geliştirmeleri amacıyla hizmet verdiklerini söyledi.

Ceza infaz kurumunda gümüş atölyesinin 2010 yılında kurulduğunu ifade eden Saka, bugüne kadar 150 hükümlü ve tutuklunun atölyeden faydalandığını belirtti.

Saka, atölyede faaliyet yürüten hükümlü ve tutuklulara sertifika da verildiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
“Hükümlü ve tutuklular atölyede çalıştıkları günlerde ücret almakta, sigortaları yapılmakta ve iaşe bedeli alınmamaktadır. Burada ailelerine katkı sağlamakta hem de meslek öğrenmekteler. Bu anlamda gerçekten çok faydalı bir iş yapılmaktadır. Atölyede hükümlü ve tutuklular bugüne kadar 4 binin üzerinde gümüş üretti. 200 civarında ürün çeşitliliğimiz var. Hükümlülerimiz bu ürünleri alıp ailelerine de hediye edebiliyor. Fuar ve adliyelerde açtığımız stantlarda vatandaşlarımıza satabiliyoruz.”

“Tahliye olduklarında toplumla bütünleşmeye çok hazır hale geliyorlar”

Saka, hükümlü ve tutukluların burada öğrendikleri mesleği sivil hayatlarında da sürdürdüğünü, zaman zaman bu konuda kendilerine mektup yazanların olduğunu gördüklerinde de bundan mutluluk duyduklarını anlattı.

“Meslek kazandırarak suçtan arındırma noktasında çok büyük bir hizmet ediyoruz.” diyen Saka, bu noktada kendilerine olumlu dönüşlerin olduğunu aktardı.

Saka, bu faaliyetin hükümlü ve tutuklulara faydalarına ilişkin, şu bilgileri verdi:

“Hükümlü ve tutuklularımız cezaları süresinde gün boyunca tek başına kalmak yerine atölyelerimizde üretiyorlar. Atölyelerimizde çalışanlar olumlu etkiler gösteriyorlar. Tahliye olduklarında toplumla bütünleşmeye hazır hale geliyorlar. Çok net bir şekilde bunu gözlemleyebiliyoruz. Ceza infaz kurumlarındaki iş yurtları kurumu, açtığı bu atölyelerle bu amaca çok büyük hizmet ediyor. Hükümlü ve tutukluları rehabilite ederek topluma kazandırdığımız zaman çok mutlu oluyoruz. Bu noktada kurulan gümüş atölyesinin çok büyük hizmetlerinin olduğunu düşünüyoruz.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl Diyarbakır’ı ziyaretinde Diyarbakır Cezaevinin kültür merkezine dönüştürüleceğini müjdeleyerek, “Geçmişte uzunca bir dönem adı zulümle, işkenceyle, insanlık dışı muamele ile anılan Diyarbakır Cezaevi’ni kültür merkezi olarak sizlerin hizmetine sunuyoruz. Adalet Bakanlığımız bu konuda gerekli hazırlığı yapıyor. Böylece Diyarbakır’ın hafızasındaki bir kötü anıyı ortadan kaldırmış oluyoruz.” ifadelerini kullanmıştı.

Diyarbakır annelerinden çocuklarına ‘teslim ol’ çağrısı
Diyarbakır

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP’yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin 3 Eylül 2019’da başlattığı oturma eylemi, 1018. gününde devam ediyor.

Eylemde yer alan anne Ayten Elhaman, oğlu Bayram’dan 5 yıldır haber alamadığını, evladının elinden alındığını anlattı.

Anne ve babalar olarak eylemden vazgeçmeyeceklerini kaydeden Elhaman, mücadeleleriyle evlatlarını alacaklarını belirtti.

Son nefesine kadar oğlunu arayacağını ifade eden Elhaman, “Bayram oğlum, beni duyuyorsan kaçıp gel. Burada güçlü devletimiz var. Seni hasretle bekliyoruz. Kokuna hasret kaldım. HDP ve PKK bilsin ki biz vazgeçmeyeceğiz. Evlatlarımızı alacağız.” diye konuştu.

Van’dan gelerek eylem yapan anne Pınar Biçer ise 7 yıl önce 18 yaşında Adana’dan kandırılarak dağa götürülen kızı Gülcan için evlat nöbetini sürdürdüğünü kaydetti.

Biçer, “PKK ve HDP kızımı götürdü. Kızımı istiyorum. Evladımı almadan buradan gitmeyeceğim. Kızım beni görüyorsan, duyuyorsan gel devletimize teslim ol. Devletimiz çok güçlüdür.” diye konuştu.

‘Evladımı HDP’den istiyorum’
Diyarbakır

Diyarbakır annelerinin dağa kaçırılan çocukları için HDP il binası önünde sürdürdüğü oturma eylemine bir aile daha katıldı.

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP’yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin 3 Eylül 2019’da başlattığı oturma eylemi 1017’nci gününde sürüyor.

15 yaşındayken dağa götürülen oğlu Serdar için İstanbul’dan gelen anne Hatun Yüceyurt da oturma eylemine dahil oldu.

Anne Yüceyurt, gazetecilere yaptığı açıklamada, oturma eylemi yapan anneleri televizyondan izlediğini, kendisinin de eyleme katılarak sesini duyurmak istediğini söyledi.

Evladını çok merak ettiğini anlatan Yüceyurt, şöyle konuştu:

“Oğlumu aramaya geldim. Evladım ‘futbol oynama gidiyorum’ diyerek evden çıktı. Yıllardır haber alamıyorum. Oturma eylemini sonuna kadar sürdüreceğim. Oğlum; beni görüyorsan, duyuyorsan askerimize, devletimize sığın. Evladımı HDP’den istiyorum.”

Demokrasi ve Birlik Derneği Genel Başkanı Metiner, Diyarbakır annelerini ziyaret etti
Diyarbakir

Demokrasi ve Birlik Derneği (DEMBİR-DER) Genel Başkanı Mehmet Metiner, Diyarbakır annelerinin oturma eylemine ilişkin, “Diyarbakırlı annelerimizin sesi sesimiz, feryadı feryadımız, acısı acımızdır., mücadeleniz kutsal. Siz tarih yazıyorsunuz.” dedi.

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP’yi sorumlu tutan ailelerin 3 Eylül 2019’da başlattığı oturma eylemi 1016. gününde sürüyor.

Metiner, beraberindeki dernek üyeleriyle, ellerinde çocuklarının fotoğrafıyla bekleyişini sürdüren aileleri ziyaret etti, onlarla görüştü.

Evlatlarının dağa nasıl kaçırıldığını anlatan aileler, terör örgütü PKK ile HDP’ye tepkilerini dile getirdi.

Burada konuşan Metiner, bu ziyaretten sonra konuşmanın sanıldığı kadar kolay olmadığını, bütün kelimelerin anlamını yitirdiğini söyledi.

Dernek olarak ilk ziyaretlerini buraya yapmak istediklerini ifade eden Metiner, şunları kaydetti:

“Bunlar bizim annelerimiz. Acıları yüzlerinden okunuyor. Ama bir o kadar da inançlı ve kararlılar. Hiç kimsenin konuşmaya cesaret edemediği dönemlerde konuştular, seslerini yükselttiler, feryatlarını duyurdular. İstedikleri tek şey evlatları. Hepsi yoksul insanlar. Kendi evlatları Paris ve Londra’da okurken fakir fukaranın, yoksul ailelerin Kürt gençlerini Suriye’nin kuzeyinde ölüm tarlalarına yatırmaya götürüyorlar. Kürtlerin adına hareket ettiğini söylerken ahlaksız, iki yüzlü bir örgüt.”

“Evlatları öldüler mi yaşıyorlar mı bilmiyorlar”

Oturma eylemi yapan aileleri HDP il binası önünde ziyaret etmediği için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na tepkilerini dile getiren Metiner, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kemal Bey’in yüreği, vicdanı varsa buraya geldiğinde keşke anneleri ziyaret etseydi. Acaba bunlara bakacak yüzün var mı? Demirtaş için özgürlük istiyorsun. Demirtaş’ın nerede yattığı, ne yediği, içtiği belli. Bunların evlatları neredeler Kemal Bey? Bunların evlatlarının nerede olduğunu sormak senin boynunun borcu değil mi? ‘Hak, hukuk, adalet’ diyorsun, hak, hukuk, adalet bu çadırda. Bu çadırdaki insanları, annelerin yüreğini dinle. Ama sen ‘Demirtaş serbest kalsın’ istiyorsun, ‘bize katılın’ diyorsun. Bu aileler evlatları öldüler mi yaşıyorlar mı bilmiyorlar. Bir anne ve baba için bunun nasıl bir dram olduğunu bilmiyor musun? Sen bir babasın. Meral Akşener, sen bir annesin. ‘Diyarbakır’a gelip, bu acılı ama onurlu anne ve babaları dinleyelim.’ dediniz mi? Aklınızın ucundan geçti mi? İşte HDP’nin önünde oturuyorlar. Niye HDP’nin önünde oturuyorlar? Çünkü bunlar benim de mensubu olmaktan onur duyduğum bir halkın çocukları.”

“Evlatlarını kimin götürdüğünü biliyorlar”

Ailelerin evlatlarını HDP il binası önünde beklediğine işaret eden Metiner, ailelerin, evlatlarını terör örgütü PKK’ya mikin götürdüğünü bildiğini aktardı.

Metiner, “Evlatlarının nerede yaşadıklarını sorma hakkını kendinde bularak terör örgütüne, siyasi partisine meydan okuyan bu kadınların ellerinden öpmeniz gerekirken HDP’yi gücendirmemek adına Diyarbakır’a kadar gelip geri döndünüz Kemal Bey. Meral Hanım, sen bu ülkenin İçişleri Bakanlığını yaptın. Hiç mi aklına gelmedi bu çadırda bu insanlar ne arıyorlar? ‘Evlatlarını gidip devletten istesinler.’ diyorsunuz. Evlatlarını kimin götürdüğünü biliyorlar. Evlatlarını HDP götürdü. O yüzden HDP binası önünde eylem yapıyorlar.” ifadelerini kullandı.

Metiner, “(Kılıçdaroğlu) HDP ile nasıl işbirliği yaparım diye tertipler içine giriyorsun? Adana’da gencecik evladımız kimin vasıtasıyla dağa götürüldü Kemal Bey? Meral Danış Beştaş’ın adını veriyorlar. Şu an HDP’nin Grup Başkanvekili olarak Beştaş’ın adını veriyor. Bunlar milletvekili değil. Bunlar terörün siyasi uzantıları. Dün bir polisimize tokat attılar. Hiç mi utanmanız yok?” değerlendirmesini yaptı.

Diyarbakır annelerini desteklediklerini, ailelerin ellerinden öptüğünü, onların acısını paylaştıklarını ifade eden Metiner, HDP’ye tepkisini dile getirerek şöyle devam etti:

“Diyarbakırlı annelerimizin sesi sesimiz, feryadı feryadımız, acısı acımızdır. Hala konuşmaya cesaret edemeyen, hala bu annelerimizin, babalarımızın acılarına sahip çıkmayan Kürtleri de kınıyorum. Kürtler, acılarıyla, gözyaşlarıyla burada. Hiç mi utanma duygunuz yok? Ölümden, bir terör örgütünden insan bu kadar korkar mı? PKK adına HDP çıkıyor diyor ki; ‘Kürtlere özgürlük istiyorum.’ Kürtlere istediğiniz özgürlük buysa alın başınıza çalın. Özgürlük bu mu?”

Annelerin evlatlarını istediğini belirten Metiner, bu evlatların geri geleceğini ve onları götürenlerden hesap sorulacağını söyledi.

“Tarih yazıyorsunuz”

Metiner, ailelerin yalnız olmadığını vurgulayarak, evlatları geri dönen anne ve babaların çadırı terk etmediğini kaydetti.

Ailelerin dağda tek evlat kalmayıncaya kadar mücadeleyi sürdüreceklerini belirttiğini aktaran Metiner, “Siz sadece evlatlarınızı aramıyorsunuz aynı zamanda başkalarının evlatları artık dağa çıkmasın ve dağda ölmesin diye mücadele ediyorsunuz. O yüzden mücadeleniz kutsal. Siz tarih yazıyorsunuz. Gözyaşlarınızla ve çığlıklarınızla tarih yazıyorsunuz. Yarın bu tarih yazıldığında PKK’nın ve HDP’nin kanlı zulümleri, istismarları tarihe geçerken sizin de bu meydan okuyan onların çarkını bozan cesur direnişiniz tarih olacaktır.” dedi.

Herkesin bu ailelerin mücadelesiyle gurur duyacağını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en başından bu yana ailelere sahip çıktığını belirten Metiner, sözlerini, “Devletimiz bütün imkanlarını seferber etti. Derneğimiz adına teşekkür ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu her aşamada sizlerin yanında oldu. Evlatlarınızla sizi buluşturmak için her türlü fedakarlığı gösterdi. Sizinle beraberiz. Hep birlikte Türkiye’yiz, hep birlikte başaracağız. Bu zulüm düzenlerini de başlarına geçireceğiz. Allah yar ve yardımcınız olsun.” diye tamamladı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Diyarbakır annelerini ziyaret etti
Diyarbakır

Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Diyarbakır’a gelen Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, HDP il binası önünde oturma eylemi yapan Diyarbakır annelerini ziyaret etti, karanfil verdi.

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP’yi sorumlu tutan ve 3 Eylül 2019’da başlattıkları evlat nöbetini, 1015’inci gününde de sürdüren aileler, ellerinde Türk bayrakları ve çocuklarının fotoğrafıyla Çavuşoğlu’nu karşıladı.

Evlatlarının dağa nasıl kaçırıldığını anlatan aileler, terör örgütü PKK ile HDP’ye tepkilerini dile getirdi.

Burada konuşan Çavuşoğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden Diyarbakır’a geldiğini söyledi.

Gelir gelmez de ilk olarak onurlu duruşlarıyla teröre ve teröristlere meydan okuyan, “Evladımızı geri istiyoruz” çığlığıyla bütün dünyada yankı yaratan aileleri, anneleri, babaları ziyaret etmek istediklerini ifade eden Çavuşoğlu, Hacire annenin feryadı ile başlayan bu mücadelenin 1015’inci gününde olduğunu belirtti.

Buraya gelerek annelere, babalara destek olmak istediğini, burada başlayan mücadelenin farklı illerde de de yankı yarattığına işaret eden Çavuşoğlu, Şırnak, İzmir Hakkari, Van, Muş gibi farklı şehirlerde de ailelerin mücadele başlattığını aktardı.

“Berlin’de bir annemiz şu anda rahatsız, kendisine geçmiş olsun diyoruz, Maide annemiz tedavi görüyor. Maide annemizin de mücadelesini buradan selamlıyoruz.” diyen Çavuşoğlu, ailelerin kararlılıkla eylemi sürdürdüğünü vurguladı.

Çavuşoğlu, “PKK’nın nasıl bir terör örgütü olduğunu, Kürtlere ne kadar zarar verdiğini buradaki aileler, annelerimiz, babalarımız feryatlarıyla anlatıyor, duymak isteyenlere.” ifadesini kullandı.

“PKK ile YPG arasında hiçbir fark yok, ikisi aynı terör örgütü”

Çavuşoğlu, bu ziyarette PKK’lıların buradan kaçırdıkları evlatları sadece Kandil’e değil Suriye’ye de götürdüklerini bizzat ailelerden işittiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hani diyorlar ya; ‘Suriye’dekilerin ismi YPG, PKK’lılardan farklı.’ Dolayısıyla, ‘Biz onları terörist olarak görmüyoruz.’ demeye çalışıyorlar. Şu anda NATO’ya girmek isteyen iki ülke de aynı şeyi söylemeye çalışıyor. Ama biz onlara şunu anlatıyorduk; PKK ile YPG arasında hiçbir fark yok, ikisi aynı terör örgütüdür. Terör örgütlerinin arasında sanki ayrım var da biri terör örgütü diğeri hak arayışı gibi göstermeye çalışıyorlar. Eğer Kürtlerin haklarının ne olduğunu öğrenmek istiyorsanız, hangi hakkı istediklerini duymak istiyorsanız gelin burada Diyarbakır annelerini, babalarını ziyaret edin. Bize inanmıyorsanız, doğrudan onlardan dinleyin. Biz bunu birçok muhatabımıza anlattık, anlatmaya da çalışıyoruz. Bundan sonra da aynı şekilde anlatacağız. Buradan duyduklarımızı da anlatacağız. Tabi duymak isteyenlere, anlamak isteyenlere.”

Eylemde yükselen “teröre geçit yok” seslerinin teröristin ve terör destekçilerinin kulaklarında çınladığını ifade eden Çavuşoğlu, bu annelerin çığlığı sayesinde HDP’nin kepenkleri indirdiğini, o çığlıkları duymak istemediğini kaydetti.

“Bu mücadeleyi devlet ve milletle birlikte sürdüreceğiz”

Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

“Terörün şehirdeki uzantılarına da sesleniyoruz; çocuklarımızı, evlatlarımızı kandırarak bu terör örgütlerine göndermeyin. Bu anneler burada pes etmeyecek. 35 evladımız geri geldi, bu mücadele sayesinde. Ama bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceklerinin kararlılığını da bugün gördük. Bu mücadeleyi devlet ve milletle birlikte sürdüreceğiz. Sonuna kadar sürdüreceğiz. Kürt kardeşlerimizin her türlü hakkını vermek için Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetimiz ile tüm kurumlarımız 20 yıldır iktidara geldiğimiz günden bu yana her türlü çalışmayı sürdürüyorlar. İşte Doğu’da, Güneydoğu’da Kürt kardeşlerimizin çoğunlukla yaşadığı her bölgede vatandaşlarımız birinci sınıf insan gibi yaşasın diye her türlü hizmeti hiç ayrım yapmadan getiriyoruz. Ama bu hizmetleri hedef alan PKK’dır ve burada Kürt kardeşlerimize en çok zararı veren düşmanlık yapan da PKK’dır. Dolayısıyla bu terör örgütüne karşı mücadeleyi beraber sürdüreceğiz. Kürt kardeşlerimize ve onların haklarına da her zaman sahip çıkacağız. İnşallah geri kalan kardeşlerimizi geri getirmek için de yine elimizden gelen çabayı birlikte göstereceğiz.”

Evlatları için nöbet tutan tüm ailelere şükranlarını, saygılarını sunduğunu belirten Çavuşoğlu, anne ve babaların ellerinden öptüğünü söyledi.

Maide anneye de selam gönderdiğini ifade eden Çavuşoğlu, onun da ellerinden öptüğünü belirtti.

Çavuşoğlu, “Alman yetkililere çok rica ettim. ‘Burada PKK’lılar bir taraftan terör örgütüne para topluyor bir taraftan da buradan bile çocukları kandırıp dağa gönderiyorlar, bu aileleri dinleyin.’ dedik. Ama doğruları galiba onlar da duymak istemediler, dinlemek istemediler. Ama duysa da duymasa da duymak istemeseler de bunları söylemeye devam edeceğiz.” diye konuştu.

Ziyarette, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Cevdet Yılmaz, Vali Ali İhsan Su, Dışişleri Bakanlığı Diyarbakır Temsilcisi Büyükelçi İbrahim Mete Yağlı, İl Emniyet Müdürü Dr. Hüseyin Aşkın, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, AK Parti Bingöl Milletvekili Fevzi Berdibek, AK Parti İl Başkanı Muhammed Şerif Aydın da yer aldı.

Diyarbakır Zerzevan Gökyüzü Gözlem Etkinliği sona erdi
Ankara

Tarih ve bilimin yıldızlarla buluştuğu “Diyarbakır Zerzevan Gökyüzü Gözlem Etkinliği” sona erdi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, etkinlik 7’den 77’ye Diyarbakırlıların büyük ilgisini çekti.

Etkinlikte düzenlenen halk gününde her yaştan 5 bin gökyüzü meraklısı, Zerzevan Kalesi’ne akın ederek gökyüzü gözlemi yaptı. 4 gün süren programda teleskop gözlemleri, atölye çalışmaları ve astro sohbetler büyük ilgi gördü. Bu yıl ilk kez Anadolu’ya yayılacak etkinliğin sonraki durakları Van, Erzurum ve Antalya olacak.

Programda Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç’un yanı sıra kura ile belirlenen 1000 katılımcı yer aldı.

Halka açık gözlem programı büyük ilgi görürken, Dağkapı Meydanı’ndan Çınar ilçesinde bulunan Mardin sınırındaki Zerzevan’a otobüs seferleri düzenlendi. Yoğun ilgi nedeniyle ek seferlerin konulduğu halk gününde 5 bin Diyarbakırlı Zerzevan’da gözlem yaptı.

Sanayi ve Teknoloji, Gençlik ve Spor ile Kültür ve Turizm bakanlıklarının himayesinde, Diyarbakır Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi ile Karacadağ Kalkınma Ajansı ve Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının (TGA) destek ve katkılarıyla TÜBİTAK’ın koordinasyonunda gerçekleştirilen etkinliği, çok sayıda yabancı gazeteci ve birçok ülkenin Ankara büyükelçisi de takip etti.

Kalenin dibinde konser

Etkinlik süresince Zerzevan Kalesi Kazı Başkanı Doç. Dr. Aytaç Coşkun, Zerzevan kazıları ile ilgili yapılan çalışmaları katılımcılarla paylaştı. Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği ve Medeniyetler Korosu’nun kalenin önünde her akşam verdiği konserler de ilgi çekti.

Etkinlik boyunca bilim insanları, ötegezegenler, uydu teknolojileri, aynalardaki yıldızlar, ışık kirliliği, gökyüzünü tanıyalım, temel astronomi konularında doğru bilinen yanlışlar, gökte ne var, yere yakın geçiş yapan astroitler, yıldız örtülmeleri, uzay havası, pulsarlar ve karadelikler, kutup araştırmaları gibi farklı başlıklarda katılımcılara birbirinden ilginç sunumlar yaptı.

Programda, profesyonel ve amatör astronomlar gökyüzünü inceleyerek yıldızlarla buluştu. Katılımcılar ayrıca, Mithras Tapınağı’nda binlerce yıl önce gerçekleştirilen astronomi çalışmaları hakkında bilgi aldı. Milli Uzay Programı vizyonuyla gençlerin uzaya ilgisinin artırılmasının amaçlandığı etkinlik boyunca seminerler, yarışmalar, gök bilim ile ilgili birçok faaliyet düzenlendi.

3 ilde daha yapılacak

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, ilk olarak Bilim ve Teknik dergisinin 1998 yılında başlattığı ve Antalya Saklıkent’te düzenlenen TÜBİTAK Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenliği’ni Anadolu’nun farklı şehirlerine yayma kararı aldı. Geçen yıl Diyarbakır’da Zerzevan Gökyüzü Gözlem Etkinliği adıyla gerçekleştirilen program, bu yıl Diyarbakır’ın ardından 3-4 Temmuz’da Van’da, 22-24 Temmuz’da Erzurum’da ve 18-21 Ağustos’ta Antalya’da yapılacak.

“Şaka yapmıyorduk”

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, sosyal medya hesabından, “7’den 77’ye derken şaka yapmıyorduk. Diyarbakır Zerzevan tamam! Van, Erzurum ve Antalya gökyüzü gözlem etkinliklerinde buluşmak üzere.” paylaşımında bulundu.

Bakan Varank’ın, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’u etiketlediği mesajında Zerzevan Kalesi’ne yakın bir köyden gelerek etkinliğe katılan bir vatandaşın fotoğrafı yer aldı.