3 bin yıllık Musa ağacından kopan dal ziyaretçinin üzerine düştü

İlçeye bağlı Hıdırbey Mahallesi’nde bulunan Musa ağacının dalı henüz belirlenemeyen nedenle koparak bir vatandaşın üzerine düştü.

Dalın altında kalıp ağır yaralanan ismi açıklanmayan vatandaş olay yerine çağrılan sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırıldı.

Bu arada, ağacın dalı bulunduğu yerden kaldırdı.

Alican Gümüş

Ukrayna Milli Eğitim Bakanı: ‘Savaş nedeniyle 651 bin çocuk yurt dışına kaçtı’

Rusya- Ukrayna savaşı devam ederken, Ukrayna Milli Eğitim Bakanı Serhiy Shkarlet ülkedeki çocuklarla ilgili açıklamada bulundu. Ukrayna Milli Eğitim Bakanı Shkarlet yaptığı açıklamada, “Savaş nedeniyle Ukraynalı toplam 651 bin çocuk yurt dışına kaçtı ve Ukrayna’ya ait bin 174 okul Rus işgali altında. Savaşın başladığı 24 Şubat’tta 2 haftalık zorunlu tatil ilan ettik. 14 Mart’ta ise 12 bin 800 okul yeniden faaliyet göstermeye başladı” dedi.

Bakan Shkarlet ayrıca açıklamasında, “Şu anda online olarak 14 okul eğitim veriyor. Okullar lisanslılar ve eğitim sertifikaları verebilirler. Online eğitim veren okullarla işgal altındaki bölgelerdeki eğitim sürecini Ukrayna standartlarına yükseltebiliriz” ifadelerini kullandı. Ukrayna’da 9 bin 200’den fazla okulun ve 2,9 milyondan fazla çocuğun akademik yılı tamamladığı öğrenildi.

Ünye polisinden şok denetim: 1 saatlik uygulamada 9 bin lira ceza

Ünye İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Trafik Denetleme Şubesi, Asayiş ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından Çamurlu Mahallesi Devlet Sahil Yolu, Cumhuriyet Meydanı ve Fevzi Çakmak Mahallesi’nde eş zamanlı akşam saatlerinde şok uygulama gerçekleştirdi. Yapılan eş zamanlı şok uygulamada sürücülere kimlik, ehliyet, muayene, Genel Bilgi Toplama (GBT) gibi denetimler gerçekleştirildi. Yapılan denetimler nedeniyle polis ekiplerinin denetiminden kaçan ve uyarılara aldırış etmeyen bazı sürücülerin plakaları alınarak diğer polis ekiplerine bildirildi. Yapılan denetimlerde kurallara uymayan ve uygulamadan kaçan sürücülere toplamda 9 bin lira cezai işlem uygulandı. Denetimlerin devam edeceği bildirildi.

Ümit Güngör

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: ‘2022 yılında en az 70 bin atama yapılmalıdır’

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, eğitim-öğretim yılının sona ermesi nedeniyle basın açıklaması düzenledi. Milli Eğitim Bakanlığının gerekli tedbirleri almasının eğitim hayatı için önemli olduğunu söyleyen Geylan, “2021-2022 eğitim-öğretim yılı yarın sona eriyor. Öncelikle bir yıl boyunca yoğun bir eğitim hayatı geçiren tüm öğretmenlerimizi ve öğrencilerimizi tebrik ediyor, iyi tatiller diliyoruz. Öte yandan okullarımızın 2022-2023 eğitim-öğretim yılına hazır olması için yaz tatilinin iyi değerlendirilmesi, Milli Eğitim Bakanlığının okulların ihtiyaçlarını tek tek tespit ederek gerekli tedbirleri alması eğitim hayatımız için çok önemlidir” dedi.

“Ek bütçe tahsisi yapılmalıdır”

Geylan şöyle konuştu:

”Eğitim-öğretime ayrılan payın büyük kısmının personel giderlerine ayrıldığı düşünüldüğünde MEB bütçesinin istenen ölçüde yeterli olmadığı görülecektir. Şöyle ki, 2021 yılında 146 milyar 920 milyon Türk lirası olan MEB bütçesi, 2022 yılında 189 milyar 10 milyon Türk lirası oldu. Buna rağmen MEB bütçesinin 132 milyar 28 milyon 643 bin Türk lirası personel giderlerine ayrıldı. MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı ise 2022 yılında yüzde 10.79 olarak belirlendi. Bu rakam 2020 yılında yüzde 11.45’ti. Görüldüğü üzere 2022 yılı için ayrılan MEB bütçesi ne eğitimin ihtiyaçlarını karşılamaya ne eğitimin kalitesini, verimliliğini artırmaya ne de salgın döneminin ağır koşullarının yol açtığı başta öğrenme kayıpları olmak üzere birçok sorunu ortadan kaldırmayı sağlamayacaktır. Okulların yaşadıkları finansman sorunu Okul Aile Birliği üzerinden çözmeye çalışması, ihtiyaçlar noktasında yalnız bırakılması, bu yönüyle veliye yüklenilmesi önemli bir sorundur. Hükümet, yapılması gereken yatırımlar, okullara ayrılması gereken ödenekleri de göz önüne alarak MEB’e yeni eğitim-öğretim dönemi başlamadan ek bütçe tahsis etmelidir.”

“MEB, yardımcı personel istihdamını artırmalıdır”

Geylan, ”Yardımcı hizmetli personel eksiği okulların yaşadığı en büyük sorunlardan biridir. Ağır bir pandemi geçiren ülkemizde okullarda yeni salgınlar yaşanmaması, hijyen tedbirlerinin artırılması, temizlik malzemelerinin eksiksiz olarak sağlanması, okulların temizlik yönünden yeni eğitim-öğretim yılına hazır olması çok önemlidir. Bu nedenle ilk yapılması gereken husus, okullarımızdaki hijyen tedbirlerini yürütecek yeterli sayıda yardımcı hizmetli personel alımı yapılmasıdır. Okullarımızda ne yazık ki yardımcı personel sayısı ihtiyacın çok altındadır. Hatta okullar bu ihtiyacı İş-Kur üzerinden alım yaparak gidermeye çalışmaktadır. MEB’in bu şekilde alım yapmak yerine hizmet personelini kendi bünyesine alması gerekmektedir. Ayrıca en ücra yerlerdeki okullar dahil tüm okullardaki hijyen malzemelerinin eksiksiz olarak temin edilmesi yeni salgın hastalıklarının önüne geçilmesinde önemli bir katkı sağlayacaktır” diye konuştu.

Bölgeler arası, iller arası, ilçeler arası, hatta mahalleler arası eğitim eşitsizliklerinin giderilmesi gerektiğini ifade eden Geylan, şöyle devam etti:

“Öte yandan eğitimin olmazsa olmazlarından birisi tüm çocukların eşit eğitim imkânından faydalanmasıdır. Eğitimde yaşadıkları sorunları asgariye indiren, reformist, PISA, TIMSS gibi sınavlarda rüştünü ispatlamış çocukların okuma, anlama, yorumlama, eleştirel düşünme, problem çözme becerilerinin üst düzey olduğu ülkelere baktığımızda tüm çocuklara aynı imkânları sağlayabildiklerini görüyoruz. Bu noktada uygulayıcılar sorunu temelde çözmeli, yani bölgeler arası, iller arası, ilçeler arası hatta mahalleler arası eğitim eşitsizlikleri gidermelidir. Ayrıca mesleki eğitimin güçlendirilmesi, meslek liselerinin kalitesinin artırılarak, başarılı öğrencilerin de bu okulları tercih etmesinin sağlanması, meslek liselerinin teşvik edilmesi ülkemiz ekonomisinin kalkınmasının da anahtarıdır. Dolayısıyla mesleki okulların devlet ve yatırımcılar tarafından desteklenmesini çok kıymetli buluyoruz. Bunun yanı sıra okulların derslik ihtiyacı karşılanmalı, yüksek mevcuda sahip okullarda ek derslikler ilave edilmeli, atıl kullanılan alanlar derslik olarak hizmet vermelidir.”

“2022 yılında en az 70 bin atama yapılmalıdır”

Bu yıl en az 70 bin atama yapılması gerektiğini vurgulayan Geylan, “Öğretmen açığı sorununun giderilmesi noktasında Türkiye’nin dört bir yanında öğretmen seferberliği başlatılmalıdır. Öğretmen açığı 86 bin ücretli öğretmen eliyle giderilmeye çalışılırken, 121 binin üzerinde norm kadro açığı varken, bunun yanında atama sayısı 20 bin civarındadır. Bu noktada yapılması gereken; hükümet, MEB ve Maliye Bakanlığının bir araya gelerek, her türlü imkanı seferber ederek, 2022 yılında en az 70 bin atama yapılmasının sağlanmasıdır. 2022 yılının başında yapılan atamanın aslında 2021 yılı ataması olduğu göz önüne alınmalıdır. Bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, öğretmen atamalarının yeni eğitim-öğretim yılına yetişeceğini duyurdu. Takvimin 2022 KPSS sonrasında açıklanması ve başvuruların alınması durumunda bu kez 2021 yılında KPSS’ye girecek adaylar mağdur olacaktır. Bu nedenle yapılması gereken yeni atamanın bir an önce 2021 KPSS sonuçlarına göre yapılmasıdır” dedi.

“Öğretmenlik Meslek Kanunu ne yazık ki beklentileri ve ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak kaldı”

Yargıya taşıdıkları Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili gerekli düzenlemelerin de yapılması gerektiğini belirten Geylan, şunları söyledi:

“Öğretmenlerin yıllardır beklediği Öğretmenlik Meslek Kanunu ne yazık ki beklentileri ve ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak kaldı. Özellikle sınav ve eğitim programı şartı aranmadan 10 yılını dolduran her öğretmene uzman, 20 yılını dolduran her öğretmene başöğretmen unvanı verilmesi gerektiğini ısrarla yineleyen sendikamızın bu talebinin görmezden gelinmesi kabul edilemezdi. Bu nedenle Öğretmen Meslek Kanunu, başta kariyer basamaklarında sınav şartı olmak üzere öğretmenlerimizin yararına olmayan hususları bakımından sendikamız tarafından yargıya taşındı. Öte yandan ödül sisteminin adil bir şekilde uygulanması, yönetici atamalarında ve ilk atamalarda mülakatın kaldırılarak sadece yazılı sınav esasına göre atamaların yapılması, liyakati sağlayan bir yönetici atama sisteminin ihdas edilmesi, proje okullarına yönetici görevlendirmelerinin MEB yönetici atama yönetmeliğine bağlı hale getirilmesi ve bu şekilde okullardaki öğretmen ve yönetici atamalarındaki keyfiyete son verilmesi, öğretmenlerin muhatap olduğu mevzuat ve süreçlerin tek bir çatı altında toplanması gibi hususların yer aldığı bir meslek kanunu talep eden sendikamız, bundan sonraki süreçte kanunla ilgili TBMM ve MEB nezdinde her türlü girişimde bulunacaktır.”

“Tüm öğretmenler kadrolu olarak atanmalıdır”

Öğretmenlerin arasındaki sözleşmeli ile kadrolu ayrımının kaldırılması gerektiğini, tüm öğretmenlerin kadrolu olarak atanması gerektiğini vurgulayan Geylan, “Sözleşmeli öğretmenler ile kadrolu öğretmenler arasındaki ayrımın kaldırılması ve tüm öğretmenlerin sadece kadrolu olarak istihdam edilmesi gerektiğini yıllardır söylüyoruz. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan meslek kanunuyla sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler arasındaki ayrımı ortadan kaldıracaklarını bildirmişti. Ancak meslek kanununda buna ilişkin hiçbir hususun olmaması, Cumhurbaşkanı’nın sözünün yerine getirilmemesi bizleri sükut-u hayale uğrattı. Yapılması gereken 2011 ve 2013 yıllarında olduğu gibi, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi ve bundan sonraki alımların tamamının kadrolu olarak yapılması, bu hususun da meslek kanunuyla güvence altına alınmasıdır. Yeni eğitim-öğretim yılında bu talebimizi her fırsatta hatırlatmaya devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.

Ahmet Furkan Gülap

Kayıp olan ‘Ahlat Tarihi’ adlı kitabı bulup getirene 60 bin lira ödül

Ahlat tarihinin ve stratejik önemi noktasında önemli verilerin gün yüzüne çıkacağı düşünülen kayıp kitabın bulunulması için ilana çıkan Ahlat Belediyesi, kayıp kitabın kopyasını getiren kişiye fahri hemşerilik beratı, 3 gün Ahlat’ta konaklama ve gezi ile 60 bin TL ödül verileceğini duyurdu. Konuyla ilgili gazetecilere açıklama yapan Ahlat Belediye Başkanı Abdulalim Mümtaz Çoban, Müverrih Meşhur Ebu’l-Fidâ tarafından 14.yüzyılın ilk yarısında yazılmış olan Ortaçağ tarihi kaynaklarında adından söz edilen ve Şeref Bin Ebu’l Mutahhar El-Ensâri tarafından 12.yüzyılda yazılmış olan ‘Ahlat Tarihi’ adlı kitabın günümüzde nerede olduğunun bilinmediğini ve bulmak için ödül bıraktıklarını söyledi.

“Ahlat, Anadolu’nun kapısı ve tapusu niteliğindedir”

Ahlat tarihinin ve stratejik önemi noktasında bu kitabın kopyasını getiren kişiye fahri hemşerilik beratı, 3 gün Ahlat’ta konaklama ve gezi ile 60 bin TL ödül verileceğini belirten Başkan Çoban, “Malumunuz Ahlat Anadolu’ya giriş kapımızdır. Bin yıl önceki başkentimiz ve tarihin en ihtişamlı şehirlerinden birisidir. Bu vesileyle de tarihimizde özellikle mukayese edildiğinde bazı şehirler muadil şehirlerdir. Bunlar Kahire’dir, Bağdat’tır, Mısır’dır. Bu vesileyle Ahlat bu şehirlerle eşdeğerdir. Yine Kubbet-ül İslam olmasıyla birlikte Buhara ve Belh ile kardeş şehirdir. Bu önemli şehirlerin hepsinin adına yazılan tarih kitapları var. Bizde bu araştırmayı yapmamız neticesinde adına bahsedilen tarih kitabının kim tarafından yazıldığını tespit ettik. Bu eserin bulunması içinde bir ilanda bulunmak istiyoruz. Türk medeniyetinin Büyük Asya’dan Anadolu’ya göçündeki ilk durak olan Ahlat, aynı zamanda 1071 Malazgirt Savaşı’nın planlama ve hareket noktası olması itibariyle Anadolu’nun kapısı ve tapusu niteliğindedir. Müverrih Meşhur Ebu’l-Fidâ tarafından 14.yüzyılın ilk yarısında yazılmış olan Ortaçağ tarihi kaynaklarında adından söz edilen ve Şeref Bin Ebu’l Mutahhar El-Ensâri tarafından 12.yüzyılda yazılmış olan ‘Ahlat Tarihi’ adlı kitabın günümüzde nerede olduğu bilinmemektedir. Bin yıl önceki başkentimiz olan Ahlat tarihini ve stratejik önemini tüm yönleriyle ortaya çıkmasına vesile olmak maksadıyla bu eserin bulunması durumunda bulup getiren kişiye hem belediyemizce bin yıllık başkentimizden fahri hemşerilik beratı, hem de Ahlat sevdalılarınca 60 bin TL’lik bir maddi ödülle de ödüllendirileceğini ilan etmek istiyoruz. Ayrıca 3 günde burada misafir ederek ağırlayacağız. Şimdiden bu işe katkı sunacak tüm tarihçi ve araştırmacılarımıza şükranlarımı sunuyorum” dedi.

“Kayıp kitabın bulunması Ahlat ve Anadolu tarihi için çok büyük katkı sunacaktır”

Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı ve Eski Ahlat Şehri Kazı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Kulaz, kitabın bulunması halinde bir dönüm noktası olacağını ve Ahlat ve Anadolu tarihi için çok büyük katkı sunacağını ifade etti. Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Kulaz, “İnsanlık tarihinde çok büyük olaylara şahitlik etmiş şehirler vardır. İnsanların hayatını büyük ölçüde değiştiren, yönlendiren coğrafyaya etki eden şehirler vardır. Bunlardan bir tanesi de Ahlat’tır. 1071’de Malazgirt Savaşı esnasında Alpaslan’ın ordusuna ev sahipliği yapan üs olan ve Anadolu’nun fethinde, Anadolu’nun Türk İslam kimliği kazanmasında çok önemli rol üstlenen şehirlerden bir tanesi Ahlat’tır. Özellikle Orta Çağ’da Ahlat çok büyük bir şehir. Ama ne yazık ki Orta Çağ Dönemine ait çok fazla kaynak bulamıyoruz. Orta Çağ’da yazılmış dönem hakkında önemli bilgiler sunan tarihi kaynaklara çok fazla rastlayamıyoruz. Bizim Kazı Başkanlığı olarak burada yaptığımız çalışmalarda Ahlat’taki kültür varlıkları birçok medeniyete ait. Özellikle Selçuklu kültürünün damga vurduğu bu kültür varlıklarının sağlıklı tanımlayabilmek için tarihi kaynaklara ihtiyacımız var. Yaptığımız araştırmalarda bu kaynaklardan bazılarına rastladık ama günümüzde onlar kayıp. Özellikle Ebu’l-Fidâ’nın bahsettiği ve alıntılarla yaptığını söylediği Şeref bin Ebû’l-Mutahhar el-Ensârî’nin kaynağı bizim için çok önemli bir kaynak ama günümüzde kayıp. Abdurrahim Şerif Beygu’da 1932 yılında buraya gelip bazı incelemelerde bulunduğu sırada “Ahlat Kitabeleri” adında yazdığı bir kitap var. Onda da yine Abdurrahim Şerif Beygu kitabın kayıp olduğundan ve değerli olduğundan bahsediyor. Ebu’l-Fidâ dönemin önemli müverrihlerinden bir tanesi. Hem idarecilik yapmış hem de tarihçi ve coğrafyacı olarak çok önemli bir kişi. Bu kişinin özellikle Ahlatşahlarla ilgili yazıldığını söylediği Şeref bin Ebû’l-Mutahhar el-Ensârî’nin kitabı İnşallah bulunur. Bulunursa bizler için, Ahlat için hemde Anadolu için çok büyük bir katkı olacaktır” şeklinde konuştu.

Denizi kirleten gemiye 4 milyon 315 bin 898 TL para cezası kesildi

İzmit Körfezi’ni kirleten Liberya bandıralı gemi, ekipleri harekete geçirdi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından İzmit Körfezi’nin korunmasına yönelik yürütülen çalışmalar çerçevesinde, rutin denetimler sırasında motor yağ varillerinin iskeleye vurup patlamasından dolayı iskelede ve denizde kirlilik oluştuğunu fark etti. Hemen harekete geçen ekipler, önlem alarak denizi ve iskeleyi temizledi. Kirliliğe sebep olan Archagelos Mıcheal isimli Liberya bandıralı gemiye ise Çevre Koruma Dairesi Başkanlığı ekipleri tarafından 4 milyon 315 bin 898 TL para cezası kesildi.

Cihan Atik

Kanser hastası 14 yaşındaki Feleknaz Oğur’un “mor saç hayali” gerçek oldu
Ankara

Yaklaşık dört yıl önce yumuşak doku kanseri (Sarkom) tanısı konulan 14 yaşındaki Feleknaz Oğur, 2 yıldır hayalini kurduğu mor saçlara, gönüllerin yaptığı saç bağışı ile kavuştu.

Oğlu, 20 yaşındaki Erdi Berkay Gülmez’i 2013’te lösemiden kaybeden, oğlunun hayallerini yaşatmak ve kanser hastalarının yanında olabilmek için “Bin Gönüllüden Biri Sen Ol Derneği”ni kuran Çiğdem Kuzucu, Ankara Sanat Kulübü ve özel bir peruk üreticisi iş birliğiyle “Bağışla Saçını, Yeşert Umutlarını” projesini başlattı. Kanser tedavisi sürecinde saçları dökülen hastalara, gönüllü bağışçıların saçlarından ücretsiz medikal peruk yapılmasını içeren proje, 2019’da kansere yakalanan Feleknaz Oğur’un da hayaline kavuşmasına aracılık etti.

AA muhabirine tedavi sürecini ve o dönem yaşadıklarını anlatan 14 yaşındaki Feleknaz Oğur, ilk kemoterapi almaya başladıktan bir süre sonra saçlarının döküldüğünü belirtti. “Üzüldüm, çünkü nereye gidersen beni erkek sanıyorlardı. Çok üzülüyordum onun için.” ifadelerini kullanan Feleknaz, “En büyük hayalim upuzun saçlarımın olmasıydı. Mor renkli bir saç istiyordum. Bugün benim için yapılan peruk takılacak, çok heyecanlıyım şu an.” dedi.

Mor renkli gerçek saçtan yapılmış medikal peruğu taktığında çok mutlu olduğunu dile getiren Naz, şöyle devam etti:

“İnanamıyorum, mor saçlarım oldu. Çok, çok güzel. Şu anda çok mutluyum, konuşamıyorum bile. Ben bu kadar mutlu olduysam, diğer hastalar da nasıl mutlu olmaz. Ben şu anda çok mutluyum. Saçları olmayan arkadaşlarımın da benim gibi mutlu olmasını istiyorum. Bizim için saçlarınızı bağışlayın lütfen.”

9 yaşındaki Ada, ikinci kez saçlarını bağışladı

Proje kapsamındaki saç bağışçılarından 9 yaşındaki Elif Ada Maden ise AA muhabirine yaptığı açıklamada, kendisinin herhangi bir sağlık problemi olmadığını belirterek kanser tedavisi görenlere elinden geldiğince yardım edebilmenin tarifsiz mutluluğunu yaşadığını ifade etti. Daha önce bir kez daha saçlarını bağışladığını anlatan Elif Ada, “Saçlarımı tekrar uzattım ve yine bağışlıyorum. Herkes bağışçı olabilir, çünkü bağışçı olmak çok güzel. Kendinizi çok iyi hissediyorsunuz.” diyerek duygularını aktardı.

Bağışçılardan 49 yaşındaki Ayşe Kartal kanserle mücadeleyi davranış değişikliğine dönüştürmek istediği için projede yer aldığını belirterek “Herkesin katılımcı olmasını isterim. Bir çocuğu bile mutlu edebilmek çok değerli.” diye konuştu.

“Hayatı güzelleştirmek için sosyal sorumluluk projelerinde yer alınmalı”

Radyoda uzun yıllar “06 Metin” ismiyle program yapan Metin Salih ise bugüne kadar programlarında farkındalığı artırmak için pek çok yayın yaptığını, şimdi de saçlarını bağışlayarak bireysel katkı sağlamak istediğini dile getirdi. Salih, “Saç, hepimizde fazla olan bir şey. Sosyal sorumluluk bilinciyle ben de saçlarımı bağışladım. Birilerinin hayatını güzelleştirmek için sosyal sorumluluk projelerinde yer alınmalı.” diyerek duygularını dile getirdi.

Ankara Sanat Kulübünden Türker Demir de iyiliğin yaşı, cinsiyeti olmadığını vurgulayarak dansçılardan da saç bağışında bulananlar olduğunu söyledi. Demir, “İyilik yapmak için beklememek lazım. Herkes yapabileceği ne varsa yaparsa iyiliği yaymış oluruz.” dedi.

Saçı 30 santimetreden uzun olanlar bağış yapabiliyor

Projenin ortaklarından peruk mağazasının sahibi Selman Cüneyt Özkaymak da ilk bağışçılardan olmayı istediğini belirterek saçlarını kestirdi. Özkaymak, “Kanser tedavisi görmüş ve saçları dökülmüş herkesin saçı olsun istiyoruz.” dedi.

Saç uzunluğu 30 santimetre ve üzerinde olanların bağışçı olabileceğini anlatan Özkaymak, hem bağış yapmak isteyenlerin hem de medikal peruk talebinde bulunanların derneğin sosyal medya hesaplarından kendilerine ulaşabileceğini söyledi. Perukların tamamen hijyenik koşullar altında hazırlandığının altını çizen Özkaymak, dezenfeksiyon işleminden geçirilen perukların tedavi gören tüm hastalara ücretsiz olarak verildiğini ifade etti.

“Saçlarınızı bize bağışlayın ki bizler de onları tebessüm ettirebilelim”

Dernek Başkanı Çiğdem Kuzucu, kanser tedavisinin ağır bir süreç olduğunu ve bu süreçte motivasyonun büyük önem taşıdığını söyledi. Oğluna lösemi teşhisi konulmasıyla kanserle mücadele yolculuklarının başladığını anlatan Kuzucu, 6 ay içinde oğlunu kaybettiğini belirtti. Kuzucu, “Biz tedavi sürecinde onkoloji koridorlarında yalnızdık. Bizden sonra koridorda yürüyen kimse yalnız kalmasın istedik ve hastalara umut olmak için derneğimizi kurduk. Oğlum Erdi, okumayı çok seviyordu, bu süreçte saçları da döküldü. Okulunu bırakmak zorunda kaldı, ilk saçları döküldüğünde ağlamıştı. Erkek çocuğunu bu kadar üzdüyse kadınlar için çok daha ağır olabileceğini düşünüyordum ve ‘Bağışla Saçını, Yeşert Umutlarını’ projesini başlattık.” diye konuştu.

Saç dökülmesinin, kanser tedavisinin önemli yan etkilerinden biri olduğunu ve psikoloji üzerinde olumsuz etki yapabildiğini vurgulayan Kuzucu, “Maalesef, saç dökülmesi, bu süreçte kişinin sosyal ortamlarından soyutlanmalarına sebep olabiliyor. Kirpik, kaş, saç yok. Aynalara küsüyorlar. Biz, hastalarımızı aynalarla barıştırmak istiyoruz. Kökü sizde, tekrar uzar. Lütfen saçlarınızı bağışlayın ki bizler de onları tebessüm ettirebilelim.” dedi.

Ukrayna: ‘Savaşın başından bu yana 32 bin 150 Rus askeri öldürüldü’

Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken, Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı Rus ordusunun kayıplarına ilişkin yeni bir açıklamada bulundu. Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Savaşın başından bu yana yaklaşık 32 bin 150 Rus askeri öldürüldü” denildi. Açıklamada ayrıca Rus ordusuna ait bin 430 tank, 3 bin 484 zırhlı araç, 715 topçu sistemi, 226 MLR sistemleri, 97 hava savunma sistemi, 212 savaş uçağı, 178 savaş helikopteri, 582 operasyonel ve taktik seviyesinde İHA, 13 gemi, tankerler de dahil 2 bin 455 kamyon, 54 adet özel birlik ve 125 seyir füzesinin imha edildiği belirtildi.

İLGİLİ HABER

Luhansk Valisi Gayday: Rus ordusu, 26 konut ve 1 alışveriş merkezini yıktı Luhansk Valisi Gayday: ‘Rus ordusu, 26 konut ve 1 alışveriş merkezini yıktı’

1,3 tonluk kurbanlık boğa 80 bin liradan satışa çıktı

Besici Doğan Beggi’nin Sungurlu ilçesine bağlı İmirli köyündeki çiftliğinde 80 bin liradan satışa çıkardığı bir ton 300 kilogram ağırlığındaki boğa, vatandaşların ilgisini çekiyor.

Beggi, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, 3 yaşındaki simental cinsi boğasını özenle beslediği belirterek, boğayı yetiştirirken ilaç ve hormon kullanmadım. Onu tahıl ve arpa ile besledim. Alıcısına da şimdiden hayırlı olsun.” diye konuştu.

Boğayı 8 aylık iken aldığını ve şuanda 1 ton 300 kilogram civarında geldiğini söyleyen Beggi, boğanın ağırlığından dolayı 80 bin TL değerinde olduğunu belirtti. Beggi, “Şimdiye kadar 1 avuç da olsa küspe yedirmedik. Her hayvan ile karıştırılacak bir hayvan değil. Paraları boşa gitmez. Ben Yiğit’in alıcılarını bekliyorum” ifadelerini kullandı.

Serkan Şansever