Dünya nüfusunun yüzde 16’sına sahip gelişmiş ülkeler, kan bağışının yüzde 40’ını yapıyor
Ankara

Dünya Kan Bağışı Günü, küresel çapta güvenli kan ve kan ürünlerine ihtiyaca karşı farkındalığı artırmak, ücretsiz kan bağışının ülkelerin sağlık sistemlerine katkısını vurgulamak ve gönüllü kan bağışını teşvik etmek amacıyla 14 Haziran’da icra ediliyor.

2022’de Dünya Kan Bağışı Günü sloganı “Kan bağışı bir dayanışma eylemidir. Çabaya katılın ve hayat kurtarın.” şeklinde belirlendi.

Dünya Kan Bağışı Günü, yeterli kan stoklarının depolanarak acil durumlarda kullanılmasını sağlamak için halka çağrı yapılmasına ve kampanyalar yürütülmesine imkan tanıyor.

Kan ve kan ürünleri, hamilelik ve doğumla ilişkili kanamalarda, sıtma ve yetersiz beslenme nedeniyle gelişen kansızlık durumunda, kan ve kemik iliği bozukluklarıyla kalıtsal hemoglobin bozukluklarında, travma, acil durum, afet ve kaza durumlarının yanı sıra cerrahi operasyonlar gibi çok çeşitli durumlarda kullanılıyor.

Acil durumlar başta olmak üzere kan ihtiyacının oluştuğu durumlardaki ihtiyaçların temini için ülkeler, düzenli kan bağışına ihtiyaç duyuyor.

Kan bağışı, toplumda dayanışma ruhunun canlı tutulmasının yanı sıra bağışçının da sağlığını olumlu etkiliyor.

Gelir seviyesi yüksek ülkelerde kan bağışları üst seviyelerde

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya genelindeki yıllık yaklaşık 118,5 milyon ünite kan bağışının yüzde 40’ı dünya nüfusunun yüzde 16’sına ev sahipliği yapan gelir seviyesi yüksek ülkelerden sağlanıyor. Bu ülkelerde kan bağışı oranı yüzde 3,1 olarak öne çıkarken, orta gelirli ülkelerde bu oran 1,6’ya, düşük gelirli ülkelerde yüzde 0,5’e kadar geriliyor.

Dünya genelindeki kan bağışı oranının yüzde 1’in altına düştüğü 60 ülkeden 34’üne Afrika kıtası ev sahipliği yaparken, bunlardan 9’u Batı Pasifik’te, 5’i Güneydoğu Asya Bölgesi’nde, 4’ü Amerika kıtasında, 4’ü Akdeniz civarında, 4’ü Avrupa’da bulunuyor.

Düşük gelirli ülkelerde kan naklinin yaklaşık yüzde 54’ü 5 yaşın altındaki çocuklara yapılırken, yüksek gelirli ülkelerde en fazla kan nakli yapılan hasta grubu yaklaşık yüzde 76 ile 60 yaş üstü oluyor.

2008-2018 döneminde kan bağışında kayda değer artış

Dünya Kan Bağışı Günü ve dönemsel kan bağışı teşvikleri gibi yerel ve küresel çaptaki girişimler sonucu kan bağışı bilinci yükselirken, kan bağış oranlarında kayda değer bir artış görüldü.

DSÖ, 2008-2018 döneminde küresel çaptaki kan bağışlarında ortalama 10,7 milyon ünite artış kaydedildiğini açıkladı. Söz konusu dönemde, en fazla artış yüzde 127 ile Güneydoğu Asya’da görülürken, burayı yüzde 81’lik artışla Amerika kıtası ve aynı oranda artışla Afrika kıtası takip etti.

Toplamda 79 ülke kan kaynaklarının yüzde 90’ından fazlasını bağışçılardan temin ederken 54 ülke, kan kaynaklarının yüzde 50’sinden fazlasını aile üyeleri, yedek ya da ücretli olarak elde ediyor.

Dünya genelinde kan bağışlarının yaklaşık yüzde 33’ü kadınlar, yüzde 67’si erkekler tarafından yapılıyor.

DSÖ, kan toplama, test etme, işleme, depolama ve dağıtımla ilgili tüm faaliyetlerin aktif ve entegre kan tedarik ağları aracılığıyla ulusal düzeyde koordine edilmesini tavsiye ediyor.

Ulusal kan toplayıcı kurum ya da kuruluşlarınca kan ve kan ürünlerinin kalite ve güvenliğinde tutarlılığı sağlamak için yasal çerçevede ve somut bir ulusal kan politikası uyarınca sevk ve idaresinin yapılması gerektiği ifade ediliyor.

Türk Kızılay, kan bağışında salgın öncesi oranları yakaladı

Türk Kızılay, Türkiye’de kan bağışının 2022’nin ilk çeyreğinde Kovid-19 salgını öncesi dönemleri yakaladığını açıkladı.

Salgının etkisine rağmen Türkiye’de rakamlar, 2020’de 2 milyon 429 bin 302 ünite, 2021’de 2 milyon 751 bin 692 ünite olarak gerçekleşmişti.

Türkiye’nin yıllık yaklaşık 3 milyon ünite kan bağışına ihtiyacı olduğu kaydediliyor.

Uzmanlar, 18-65 yaş aralığında 50 kilogramın üzerindeki her sağlıklı bireyin kan bağışçısı olabileceğine işaret ediyor.

Kanser hastası 14 yaşındaki Feleknaz Oğur’un “mor saç hayali” gerçek oldu
Ankara

Yaklaşık dört yıl önce yumuşak doku kanseri (Sarkom) tanısı konulan 14 yaşındaki Feleknaz Oğur, 2 yıldır hayalini kurduğu mor saçlara, gönüllerin yaptığı saç bağışı ile kavuştu.

Oğlu, 20 yaşındaki Erdi Berkay Gülmez’i 2013’te lösemiden kaybeden, oğlunun hayallerini yaşatmak ve kanser hastalarının yanında olabilmek için “Bin Gönüllüden Biri Sen Ol Derneği”ni kuran Çiğdem Kuzucu, Ankara Sanat Kulübü ve özel bir peruk üreticisi iş birliğiyle “Bağışla Saçını, Yeşert Umutlarını” projesini başlattı. Kanser tedavisi sürecinde saçları dökülen hastalara, gönüllü bağışçıların saçlarından ücretsiz medikal peruk yapılmasını içeren proje, 2019’da kansere yakalanan Feleknaz Oğur’un da hayaline kavuşmasına aracılık etti.

AA muhabirine tedavi sürecini ve o dönem yaşadıklarını anlatan 14 yaşındaki Feleknaz Oğur, ilk kemoterapi almaya başladıktan bir süre sonra saçlarının döküldüğünü belirtti. “Üzüldüm, çünkü nereye gidersen beni erkek sanıyorlardı. Çok üzülüyordum onun için.” ifadelerini kullanan Feleknaz, “En büyük hayalim upuzun saçlarımın olmasıydı. Mor renkli bir saç istiyordum. Bugün benim için yapılan peruk takılacak, çok heyecanlıyım şu an.” dedi.

Mor renkli gerçek saçtan yapılmış medikal peruğu taktığında çok mutlu olduğunu dile getiren Naz, şöyle devam etti:

“İnanamıyorum, mor saçlarım oldu. Çok, çok güzel. Şu anda çok mutluyum, konuşamıyorum bile. Ben bu kadar mutlu olduysam, diğer hastalar da nasıl mutlu olmaz. Ben şu anda çok mutluyum. Saçları olmayan arkadaşlarımın da benim gibi mutlu olmasını istiyorum. Bizim için saçlarınızı bağışlayın lütfen.”

9 yaşındaki Ada, ikinci kez saçlarını bağışladı

Proje kapsamındaki saç bağışçılarından 9 yaşındaki Elif Ada Maden ise AA muhabirine yaptığı açıklamada, kendisinin herhangi bir sağlık problemi olmadığını belirterek kanser tedavisi görenlere elinden geldiğince yardım edebilmenin tarifsiz mutluluğunu yaşadığını ifade etti. Daha önce bir kez daha saçlarını bağışladığını anlatan Elif Ada, “Saçlarımı tekrar uzattım ve yine bağışlıyorum. Herkes bağışçı olabilir, çünkü bağışçı olmak çok güzel. Kendinizi çok iyi hissediyorsunuz.” diyerek duygularını aktardı.

Bağışçılardan 49 yaşındaki Ayşe Kartal kanserle mücadeleyi davranış değişikliğine dönüştürmek istediği için projede yer aldığını belirterek “Herkesin katılımcı olmasını isterim. Bir çocuğu bile mutlu edebilmek çok değerli.” diye konuştu.

“Hayatı güzelleştirmek için sosyal sorumluluk projelerinde yer alınmalı”

Radyoda uzun yıllar “06 Metin” ismiyle program yapan Metin Salih ise bugüne kadar programlarında farkındalığı artırmak için pek çok yayın yaptığını, şimdi de saçlarını bağışlayarak bireysel katkı sağlamak istediğini dile getirdi. Salih, “Saç, hepimizde fazla olan bir şey. Sosyal sorumluluk bilinciyle ben de saçlarımı bağışladım. Birilerinin hayatını güzelleştirmek için sosyal sorumluluk projelerinde yer alınmalı.” diyerek duygularını dile getirdi.

Ankara Sanat Kulübünden Türker Demir de iyiliğin yaşı, cinsiyeti olmadığını vurgulayarak dansçılardan da saç bağışında bulananlar olduğunu söyledi. Demir, “İyilik yapmak için beklememek lazım. Herkes yapabileceği ne varsa yaparsa iyiliği yaymış oluruz.” dedi.

Saçı 30 santimetreden uzun olanlar bağış yapabiliyor

Projenin ortaklarından peruk mağazasının sahibi Selman Cüneyt Özkaymak da ilk bağışçılardan olmayı istediğini belirterek saçlarını kestirdi. Özkaymak, “Kanser tedavisi görmüş ve saçları dökülmüş herkesin saçı olsun istiyoruz.” dedi.

Saç uzunluğu 30 santimetre ve üzerinde olanların bağışçı olabileceğini anlatan Özkaymak, hem bağış yapmak isteyenlerin hem de medikal peruk talebinde bulunanların derneğin sosyal medya hesaplarından kendilerine ulaşabileceğini söyledi. Perukların tamamen hijyenik koşullar altında hazırlandığının altını çizen Özkaymak, dezenfeksiyon işleminden geçirilen perukların tedavi gören tüm hastalara ücretsiz olarak verildiğini ifade etti.

“Saçlarınızı bize bağışlayın ki bizler de onları tebessüm ettirebilelim”

Dernek Başkanı Çiğdem Kuzucu, kanser tedavisinin ağır bir süreç olduğunu ve bu süreçte motivasyonun büyük önem taşıdığını söyledi. Oğluna lösemi teşhisi konulmasıyla kanserle mücadele yolculuklarının başladığını anlatan Kuzucu, 6 ay içinde oğlunu kaybettiğini belirtti. Kuzucu, “Biz tedavi sürecinde onkoloji koridorlarında yalnızdık. Bizden sonra koridorda yürüyen kimse yalnız kalmasın istedik ve hastalara umut olmak için derneğimizi kurduk. Oğlum Erdi, okumayı çok seviyordu, bu süreçte saçları da döküldü. Okulunu bırakmak zorunda kaldı, ilk saçları döküldüğünde ağlamıştı. Erkek çocuğunu bu kadar üzdüyse kadınlar için çok daha ağır olabileceğini düşünüyordum ve ‘Bağışla Saçını, Yeşert Umutlarını’ projesini başlattık.” diye konuştu.

Saç dökülmesinin, kanser tedavisinin önemli yan etkilerinden biri olduğunu ve psikoloji üzerinde olumsuz etki yapabildiğini vurgulayan Kuzucu, “Maalesef, saç dökülmesi, bu süreçte kişinin sosyal ortamlarından soyutlanmalarına sebep olabiliyor. Kirpik, kaş, saç yok. Aynalara küsüyorlar. Biz, hastalarımızı aynalarla barıştırmak istiyoruz. Kökü sizde, tekrar uzar. Lütfen saçlarınızı bağışlayın ki bizler de onları tebessüm ettirebilelim.” dedi.