Diyette Doğru Bilinen 10 Yanlışa Dikkat ! 

Diyette Doğru Bilinen 10 Yanlışa Dikkat ! 

“Beslenme” dediğiniz anda aklınıza onlarca bilginin geldiğini biliyoruz. Ancak bu bilgilerin doğru bilinen yanlışlar da içerdiğini biliyoruz. Bu nedenle efsaneleşmiş olan bu doğru bilinen yanlışları düzelterek sağlığınız ile ilgili iyilik halini devam ettirerek beslenmenizde farklar yaratabilirsiniz.Diyetisyen Sanem Apa Doğan konu hakkında bilgiler verdi.

1.Öğün Atlayarak Zayıflayabilirim

Sürdürülebilir ve sağlıklı bir beslenme planı için öğün atlamak ve kısıtlı beslenmek doğru değildir. Metabolizmanızın çalışması için günlük yaşam döngünüze göre size uygun bir beslenme planı uygulamak büyük önem taşır. Bir öğün, kısıtlı bir beslenme planı uygulayan kişilerin tüm besin öğelerinden alması mümkün olmadığı için kilo dengesini sağlaması ve koruması mümkün değildir.  

2. Sağlıklı Beslenemiyorum Çünkü Çok Pahalı

Günümüz koşullarında sağlıklı beslenebilmek için planlama yaparak uygun fiyatlı besinleri bulmanız kolaylaşacaktır. Mevsiminde beslenmeniz bu noktada önemlidir. Besinlerin fiyatları uygunken alıp dondurucuya koymanız veya konserve yapmanız da yine sonraki süreçlerde daha uygun fiyata beslenmenize yardımcı olacaktır. Haftalık hazırlayacağınız beslenme planı sayesinde sebze, kurubaklagil, balık, tavuk, et grubu besinleri beslenmenize bütçenize de dost bir şekilde ekleyebilirsiniz.  

3. Gluteni Bırakarak Kilo Verebilirim

Gluten buğday, arpa ve çavdarda bulunan önemli bir proteindir. Çölyak hastası değilseniz veya glüten intoleransınız (hassasiyetiniz) yoksa glüteni beslenmenizden çıkarmanız doğru değildir. Çünkü gluten posa, B vitaminleri ve mineraller açısından beslenmemiz için önemlidir. Glutensiz diyet uygulaması gereken kişilerde amaç kilo kaybı değil, yaşadıkları çok sayıda olumsuz etkiyi azaltabilmektir.  

4. Detoks Yaparak Hızla Kilo Verebilirim

Hepimiz bir anda değişiklik görmek isteriz ancak önemli olan hızlı değil kalıcı kilo kaybını sağlayarak ve vücudunuzun YOYO etkisi yaşamasını yani sürekli kilo al- ver döngüsünden çıkmasına yardımcı olmaktır.  Hızlı ve sağlıksız verilen kilolar yağ yerine kas ve sudan kayıplar oluşturur hatta organların ve metabolizmanın zarar görmesiyle sonuçlanabilir. Kişisel özelliklere ve en önemlisi metabolizmaya göre değişiklik gösterse de haftada 0.5- 1.5 kilo kaybı idealdir. 

5. Acı biber, Sirke, Limon, Kahve ile Kilolarımdan Kurtulabilirim

Hiçbir besin tek başına mucizevi etki yaratmayacağı gibi tek başına da suçu olamaz. Bu nedenle beslenmenize tek bir besin ile fark yaratmaya çalışmak yerine et, süt, tahıl, meyve-sebze, yağ grubu besinlerden size uygun miktarlarda alarak yeni bedeninize kavuşurken sürdürülebilirlik konusunda da ne kadar rahatladığınızı hissedin.  

6. Karbonhidrattan Uzak Durmalıyım !

Unutmayın ki karbonhidratlar temel enerji kaynağımızdır. Tam tahılları ve meyveyi karbonhidrat kaynağı diyerek beslenmenizden çıkarmanız çok sayıda vitamin ve mineral eksikliği ile karşı karşıya kalmanıza ve yetersiz lif alımı nedeniyle sindirim sisteminizde de sorunlara yol açabilir. Ayrıca karbonhidratı çıkardığınızda verdiğiniz kilo yağdan çok kas ve su kaybı ile karşımıza çıkar bu da sizin kısa sürede yeniden kilo almanız ile sonuçlanır.  

7. Şeker Yerine Tatlandırıcıları veya Bal/Pekmez gibi Doğal Ürünleri Kullanabilirim

Elbette doğru miktarlarda bal veya pekmez kullanımınız sağlığınıza olumlu etki yaratır ancak yine de bu besinleri de tüketirken kalori aldığınızı unutmamalısınız. Ölçülü beslenmek temel prensibiniz olmalı. Ayrıca bal/pekmez kullanarak yapılan tariflerde sıcaklığa maruz kaldıklarında HMF oluşabileceğini ve bununda kanserojen etki yarattığını bilmelisiniz. Tatlandırıcılar ise kalori içermeyebilirler ancak beyin yine şeker gibi algıladığı için insülin salınımı arttırarak özellikle bel çevresinde yağlanmaya sebep olur.  

8. Sağlıklı Yağları İstediğim Kadar Tüketebilirim

Düşük yağlı diyetlere yönelmenin artık doğru olmadığı çalışmalar ile de destekleniyor. Yağ; büyüme ve gelişmeyi destekler, A-E-D-K vitaminlerin emilimini sağlar, hücre zarlarını korur, sindirim sistemi üzerinde olumlu etkisi vardır. Bu durumda yapılması gereken doymuş yağdan uzak durmak ve beslenmede zeytinyağı, fındık yağı, avokado gibi kalp damar sağlığına da iyi gelen yağları seçmektir. Ancak yine de tüketim miktarlarına dikkat edilmesinde fayda var çünkü 1 gr yağ 9 kaloridir. 

9. Akşam 18.00’den sonra Hiçbir şey Yememeliyim

Günümüz şartlarında pek de mümkün olmayan bu söylem sizi strese sokarak akşam daha çok acıkmanıza ve yanlış seçimler yapmanıza neden olabilir. Akşam yemeğinizi porsiyon kontrolü sağlayarak yaptıysanız gece uyumadan 1.5- 2 saat öncesine kadar küçük bir ara öğün yapmanızda yanlış yoktur. Bu noktada önemli olan bu saat diliminde ne yediğinizdir ve neden yediğinizdir. Duygusal bir boşluk, can sıkıntısı nedeniyle bir şeyler yeme durumundaysanız mutlaka bir profesyonelden yardım almalısınız.  

10. Sadece Egzersiz Yaparak Kilo Verebilirim?  

Sağlığımız için egzersiz mutlaka yapılmalıdır. Egzersiz ve diyet birlikte uygulandığında istenilen sonuca ulaşmanızı kolaylaştırır. Tek başına diyet veya tek başına egzersiz yerine ikisinin birlikte olduğu bir yaşam tarzı değişikliği kilo kontrolünüzü sağlamanıza yardımcıdır. Kilo vermek için haftada 150 dakikadan fazla egzersiz yapmanız gerektiğini unutmayın. Egzersiz yaparken mutlaka nabız aralığınızı kontrol ederek yağ yakımını arttırmayı hedeflemelisiniz.  

SERBEST T3 Hormonu Nedir? Yüksekliği ve Düşüklüğü Ne Anlama Gelir ?

SERBEST T3 Hormonu Nedir? Yüksekliği ve Düşüklüğü Ne Anlama Gelir ?

Serbest T3 Nedir?

            Ft3 hormonu, tiroid bezi tarafından salgılanan hormonlardan bir tanesidir. Kanda bulunan hormon tiroid bezi tarafından çekilerek depolanır. Daha sonra tiroid bezi bu depolanan hormonları kullanarak T3 ve T4 hormonlarını üreterek salgılar. Salgılanan bu hormonlardan bazıları kandaki proteinler ile birleşir ve değişik bir yapıya dönüşür. Çok küçük bir kısmı da serbest bir şekilde kanda dolaşmaya devam eder.

            Kanda dolaşan bu t3 hormonu ft3 hormonu olarak bilinir. Bütün hücresel faaliyetlerin devam etmesi için gereken ft3 hormonu çok önemlidir. Diğer hormonlar ft3 hormonu sayesinde üretilirken hücrelerde büyüyüp çoğalır. Ft3 hormonunun önemli görevleri şunlardır:

 1) Bir hasta ateşlendiğinde, aşırı stresli bir durum ortaya çıktığında veya dengesiz beslenme sonucunda vücut belirli bir enerjiye ihtiyaç duyar. Bu enerjiyi karşılamak amacıyla ft3 hormonu tiroid bezi hormonlarını azaltmaktadır.

 2) Bazı ciddi hastalıkların teşhisi, kanda ölçülen ft3 hormonu ile gerçekleştirilir. Ft3 hormonunun normal sayılabilecek değerleri 1,8 – 4,46 aralığıdır.

 3) Tiroid fonksiyonlarının vücutta yüksek ya da düşük olması tf3 hormonuna bağlıdır.

 Serbest t3 nedir sorusu sorulabilir. Serbest t3 hormonu ft3 hormonu demektir. T3 ve T4 hormonları tiroid bezi tarafından salgılanırken T4 hormonu yüksek oranda salgılanır. T3 hormonu ise daha az salgılanır. T3 ve T4 hormonu arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır.

 Bu farklılıklardan ilki ve en önemlisi serbest t3 nedir sorusunun da cevabı olmaktadır. Serbest t3 hormonu bütün hücrelere girer. Serbest t4 hormonu ise hücrelere girmez ve onlara herhangi bir etki göstermez.

  TSH NE DEMEKTİR VE NE İŞE YARAR?

            Hipofiz bezi tarafından salgılanan bir hormon olan TSH, kan yoluna ulaşarak tiroid hormonunun üretim işlevini etkiler. Kişide meydana gelen rahatsızlıktan dolayı vücutta etkilendiği zaman tiroid bezi daha az salgı üretmeye başlar. Hipofiz bezinde TSH salınımı ise artmaktadır. TSH ile T3 ve T4 hormonları arasında ters bir ilişki vardır. TSH hormonu ne kadar yüksek ise T3 ve T4 hormonları da o oranda düşüktür. TSH hormonu gelişimde ve metabolizmanın çalışması için gerekli olan tiroid hormonlarını üretmektedir.

 SERBEST T3 HORMONU NEDİR?

            Tiroid bezi tarafından salgılanan, kanda serbest şekilde dolaşan ve hücreleri etkileyen bir hormondur. Tiroit bezi tarafından salgılanan serbest t3 hormonunun salgılanma oranı % 20’dir. Geriye kalan % 80 ile de serbest t4 hormonu salgılanır. Kanda bulunan t3 oranına total t3, serbest halde olan ve proteinlere bağlı olmayan t3 hormonuna ise serbest t3 hormonu denilmiştir. T3 hormonu boynun ön kısmında kelebek şeklinde bulunan tiroid bezi tarafından salgılanmaktadır. Serbest t3 hormonu testi sayesinde tiroid bezinin nasıl çalıştığı ölçülür.

 SERBEST T3 TESTİ NEDEN YAPILIR?

            Tiroid bozuklukları yaşayan ve bunun etkilerini gören kişilerin tedavisinde tanı koyma amacıyla serbest t3 düşüklüğü ve yüksekliği ölçülür. Bu ölçüm sayesinde mevcut durum takip edilebilmektedir. Serbest t3 testi sonucunda çıkması gereken normal değerler 2.5 – 3.9’dur. Yukarıda belirlenen oranın üstünde bir değer çıkarsa serbest t3 yüksekliği, altında çıkarsa da serbest t3 düşüklüğü meydana gelir.

SERBEST T3 Yüksekliği Ne Anlama Gelir?

            Tiroid bezinin fazla çalışması sonucunda T3 ve T4 değerleri yükselir. Ayrıca tiroid bezi az çalıştığı için tedavi amacıyla verilen ilacı gereğinden fazla içmek serbest t3 yüksekliğine sebep olmaktadır. Bu değerler hastada guatr hastalığı olduğunu ve garves rahatsızlığının başladığını gösterir. Serbest t3 yüksekliği testi yapılırken testi etkileyen unsurlar şunlardır:

 -Kişide var olan sistemik hastalıklar

 -Karaciğerde meydana gelen sorunlar

 -Stres, kaygı

 -Hamilelik

 -Doğum kontrol hapları

 -Progesteron hormonu

 -Östrojen hormonu

 -Serbest T3 hormonunun yükselmesinin sebepleri aşağıda anlatılmıştır.

 -Kullanılmış olan bütün ilaçların yan etkisi

 -İyotun çok az tüketilmesi

 -Struma ovari

 -Multinodüler guatr

 -Toksit nodüler guatr

 -Serbest t4 yüksekliğinin belirtileri şunlardır:

 -Kaygı

 -Aşırı stres

 -Uykusuzluk

 -Halsizlik

 -Kasların ağrıması

 -Ellerde meydana gelen titreme

 -Görmede meydana gelen bozukluklar

 -Gözlerde şişlik ve kuruluk oluşması

 -İshal

 -Kalp atışında meydana hız artışı

SERBEST T3 Düşüklüğü Ne Anlama Gelir?

            Serbest t3 düşüklüğü tiroid bezinin az çalıştığını ifade eder. Ayrıca vücutta hipofez hastalıklarının var olduğunu ve tiroid bezinde bir hasar olduğunu ifade eder. Serbest t3 düşüklüğünün sebepleri şunlardır:

 -Kullanılan bir takım ilaçların göstermiş olduğu yan etkiler

 -Kişinin hamile olması

 -İyotun az olması

 -Kronik tiroit hastalığı

 -Serbest t3 düşüklüğünün belirtileri şunlardır:

 -Unutkanlık

 -Hatırlamada zorluk yaşanması

 -Üşüme

 -Kuru soğuk hissetme

 -Terlemenin azalması

 -İştahın kapanması

 -Kaslarda karıncalanma

 -El ve ayaklarda şişlik

 -Horlama

 -Adet kanama miktarının aşırı artması

 -Sesin kalınlaşması veya sesin kısılması

 -Kısırlık

 -Kekemelik

 -Adetlerin kesilmesi

 -İşitme kaybı

 -Kabızlık

 -Guatr oluşması

 -Depresyon belirtileri

 -Hiçbir şeyi umursamama

 -Enerji azlığı

 -Kolay yorulma

            Yukarıda serbest t3 hormonunun düşük veya yüksek olması durumunda meydana gelebilecek olan temel belirtiler anlatılmıştır. Bu belirtileri yaşamak o hastalığa yakalandığınız anlamına gelmez. Ancak bunu netleştirebilmek için doktora giderek gerekli serbest t3 hormon testlerini yaptırmanız gerekir. Bu hastalığın tedavisi mümkündür.

Daha fazla sağlık haberleri için https://siyasigorus.com/  sitesini takip edebilirsiniz.

Pürüzsüz bir cilt için ipuçları

Her insan  pürüzsüz bir cilde sahip olmak ister.Sıcak , soğuk, rüzgar gibi birçok  etkene maruz kalan cildiniz zamanla pürüzsüz dokusunu kaybedebilir.

Özellik yaz aylarında aşırı sıcakların yaşandığı ülkemizde daha kusursuz ve parlak bir cilde sahip olmak istiyorsanız izlemeniz gereken bazı adımlar var.

Cilt Temizliğinizi aksatmayın

Cilt Tipinize Uygun Ürünler Seçin

Tonik Kullanın

Cildinizi Nemlendirin

Peeling Uygulayın

Yüz Maskesi Kullanın

Serum Kullanın

Dengeli Beslenin

Bol Su Tüketin

Güneş kremi kullanın

Johnson & Johnson’ın bebek pudrasında kanserojen madde tespit edildi

ABD’li Johnson&Johnson firması, ürettiği bebek pudralarında kanserojen madde bulunduğu gerekçesiyle açılan davaların ardından 2023’te talk pudrası satışının durdurulacağını açıkladı.

Talk pudrasına asbest karıştığını ve yumurtalık kanserine yol açtığını iddia eden on binlerce kadın Amerikan şirketi Johnson&Johnson (J&J) firmasına dava açmıştı.

Şirket milyarlarca dolarlık tazminat davaları ve talebin düşmesi nedeniyle iki yıl önce ABD’de bu ürünün satışını durdurmuş, ancak başka ülkelerde satışı sürdürmüştü.

Talk pudrasının güvenli olduğunu savunmaya devam eden şirket, “Dünya çapında yaptığımız ürün değerlendirmesinin bir parçası olarak, bebek pudrasında tamamen mısır nişastasına dayalı ürünlere geçme yönünde ticari bir karar aldık” diye açıklama yaptı.

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde “Toksikoloji Günleri” düzenlendi
İstanbul

Türkiye Acil Tıp Vakfı (TÜAT) tarafından Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Başhekimlik Binası Konferans Salonu’nda düzenlenen “Toksikoloji Günleri” etkinliğine katılan Prof. Dr. Memişoğlu, sağlık hizmetlerinin en zor ve en önemli yerlerinden birinin acil birimi olduğunu söyledi.

Acil servislerde, insanların en muhtaç ve zayıf anına müdahale edildiğini anlatan Memişoğlu, bu serviste nasıl bir işlem yapılacağı ve tedavi uygulanacağına ilişkin planlama süresinin çok kısıtlı olduğunu, bu nedenle acil servis çalışanlarının, esasında sağlık ordusunun öncüleri olduklarını belirtti.

Bir hastanenin hastane olabilmesi için acil servisinin iyi çalışması gerektiğini vurgulayan Memişoğlu, acil servislerin, hastanelerin kendini geliştirme alanları olduğunu ve acil servisini iyi çalıştırabilen yöneticinin, bütün branşlarını iyi çalıştırabileceğini söyledi.

Acil servise her türlü branşla ilgili başvuru olduğunu kaydeden Memişoğlu, bu birimin iyi yönetilmesi gerektiğini ifade etti.

Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, etkinliğin konusu olan toksikolojiye değinerek, “Toksikoloji maalesef çok gündeme gelmiyor. Hatta toplumun değil, sağlık çalışanlarının bile Zehir Danışma Merkezi’nin olduğunu bilmediği durumlarla karşılaşıyoruz.” dedi.

Memişoğlu, şöyle devam etti:

“Hatta toplumun değil, sağlık çalışanlarının bile Zehir Danışma Merkezi’nin olduğunu bilmediği durumlarla karşılaşıyoruz. Onun için vakfa, bu tür bir konuyu seçtikleri için teşekkür ediyorum. Toksikoloji, akrep sokmasından gıda zehirlenmesine, kimyasal atıklardan savaş türlerine kadar her şeyi kapsayan ve çok çeşitli semptomlarla karşınıza çıkan, çözülmesi çok zor ama gerekli olan, erken ve uygun müdahale ettiğinizde hastanın normal hayatını sürdürebildiği ama geç kalındığında veya uygun bir tedavi bulunmadığında hastayı kaybettiğimiz en önemli konularımızdan biri. Hastanın kliniğini, anamnezini iyi yönetemezseniz ve zamanında, hızlı müdahale edemezseniz kaybetme riskinizin yüksek olduğu veya sekellerle iyileştirdiğiniz bir hasta olur.”

Bu nedenle sempozyumda toksikolojiye neden olan her konunun tartışılmasının çok önemli olduğunun altını çizen Memişoğlu, “Bugün baktığınızda eğer bunu iyi yönetirseniz, birçok insanın hayatını kurtarırsınız, birçok insanı daha başlangıçta olacak komplike durumlardan kurtarırsınız. Esasında sadece hastanelerdeki acil servislerde değil, acilde ilk müdahale eden acil tıp teknisyeninden yoğun bakımda o hastayı yöneten kişiye kadar bütün süreci yönetmek durumundasınız.” değerlendirmesini yaptı.

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Yiyit ise değişen ve dönüşen dünyada toksikolojiye ayrılan zaman ve enerjinin büyüyeceğini düşündüğünü dile getirdi.

Hastanelerinde toksikoloji yoğun bakım servisi açıldığını belirten Yiyit, “Aslında birçok branşı etkileyen, birçok branşın sahip çıkması gereken konuyken ilk temas noktasında olan acil tıbbın bu konuyu sahiplenmesi, belki de yürütülmesi anlamında hem zaman kazandıracak hem de insanların bu dünyadaki zamanlarını sürdürmesinde en etkili, en faydalı hizmeti sunmuş olacaklar.” dedi.

“Skolyoz Bir Hastalık mıdır?” sempozyumu

Prof. Dr. Nurettin Yiyit ayrıca, Skolyoz Araştırma ve Tedavi Derneği (SATD) tarafından Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Hastanesinde düzenlenen “Skolyoz bir hastalık mıdır?” sempozyumuna da katıldı.

Burada konuşan Yiyit, dünyada haziranın “Skolyoz Farkındalık Ayı” olarak kutlandığını söyledi.

Skolyozun toplumda yüzde 3 oranında görüldüğünün altını çizen Yiyit, “Aslında bel kemiğimiz, vücudumuzun bütün yükünü tek başına sırtlanıyor. Bu bel kemiğinin bazen sağa, sola, bazen de dönerek şekli bozuluyor ve kişilerin bütün geleceğini etkileyecek sıkıntıya dönüşebiliyor.” diye konuştu.

Prof. Dr. Yiyit, skolyozun önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu aktararak, şöyle devam etti:

“Çok erken dönemlerde fark edilirse egzersizlerle düzeltilebiliyor. Biraz daha ilerlemiş dönemde yakalandığında ise fizik tedaviyle çok ciddi yol kat edilebiliyor. Çok ilerlediğinde ise işin içine cerrahi ameliyatlar giriyor. Amaç, olabildiğince bunu erken yakalayıp, kişinin hayatında bir sıkıntı olmaktan çıkarabilmek. Bunun için doktorlardan çok anne ve babalara iş düşüyor. Çocuklarını, özellikle büyüme döneminde gözlemlerlerse bel kemiğindeki sapmayı fark edebilirler. Omuzlardan birinin aşağıda birinin yukarıda olması, başının pozisyonu gibi çocuklarında farklılık gözlemlediklerinde mutlaka bu konuya eğilerek bir hekime götürmeliler.”

Fizik tedavi kliniklerinde özellikle hafif dereceli skolyozların tedavisiyle ilgilenen akademik kadroları bulunduğunu aktaran Yiyit, ayrıca ileri düzeydeki skolyozları ameliyat eden bir merkez olduklarını vurguladı.

SATD Başkanı olan, hastanenin Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Evrim Coşkun da omurganın eğriliği anlamına gelen skolyozun Türkiye’de genç nüfusta görüldüğünü söyledi.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de skolyoz konusunda farkındalık oranının düşük olduğuna dikkati çeken Coşkun, tek amaçlarının, hastaların geri dönüşümsüz problemlerden kurtulabilmesi için erken tanı ve tedaviye bir an önce başlanılması olduğunu sözlerine ekledi.

Sağlık Bakanlığından sayılarının düşürüldüğü iddia edilen hava ambulansı açıklaması
Ankara

Bakanlıktan yapılan açıklamada, bazı basın yayın organlarında çıkan haberlerde, helikopter ambulansların mali koşullar sebebiyle sayılarının düşürüldüğüne dair bilgi ve yorumlara yer verildiği belirtildi.

Türkiye’de hava ambulansı hizmetinin, 2008’den itibaren helikopterlerle ve 2010’dan sonra ise hem helikopter hem uçak ambulanslarla sağlandığı anımsatılan açıklamada, “Anılan tarihten beri helikopter ambulanslarımız ile 39 bin 24 hasta ve 230 organ, uçak ambulanslarımızla ise 14 bin 624 yurt içi, 1165 yurt dışı hasta ve 818 organ taşınmıştır.” bilgisi verildi.

Birçok havacılık kuralı, ilkim koşulları, lojistik avantajlar değerlendirilerek, hizmet planlamasının en uygun şekilde yapıldığı ve atıl kapasite oluşmasına izin verilmediği aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

“2021 yılı ekim ayından beri yapılan planlamayla 12 helikopter ve 8 uçak ambulans kapasitesi ile hizmet sunumu ülke sathını kapsayacak şekilde verilmeye devam etmektedir. Sürekli iyileşme çalışmaları ise devam etmekte ve yeni planlamalara dayalı olarak hazırlıklarımız devam etmektedir. Uygulamanın ekonomik tedbirle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Birinci önceliğimiz, vatandaşımızın her koşulda sağlık hizmetine erişimini temin etmektir.”

Zeynep Kamil Hastanesinden ‘cinsiyet değiştirme ameliyatı’ iddialarına yalanlama
İstanbul

Başhekimlikten yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Basında bir öğretim üyesine atfedilerek verilen ‘Zeynep Kamil’de de 2 bin 700 erkek kız olmak için bekliyor’ tarzı iddialar tamamen asılsızdır. Zeynep Kamil Eğitim ve Araştırma Hastanesi, bir dal hastanesi olup bu tür ameliyatlar hastanemizde yapılmamaktadır. Dile getirilen iddiaların somut gerçekle ve yasal durumla bağdaşır bir yönü bulunmamaktadır.”

Araştırma: Omicron varyantının uzun süreli Kovid-19’a neden olma olasılığı daha düşük
Londra

İngiltere’de King’s College London’dan bir araştırma ekibi, yaklaşık 100 bin kişiden gelen verileri Kovid-19 semptomlarının kaydedildiği bir uygulamada inceledi.

Araştırma sonucu elde edilen veriler, Omicron varyantı dalgası sırasında enfekte olanların yüzde 4’ünden biraz fazlasının, Delta varyantı dalgasında ise enfekte olanların yüzde 10’unun uzun Kovid-19 semptomları gösterdiğini ortaya koydu.

Baş araştırmacı Dr. Claire Steves, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Omicron varyantının, önceki varyantlara göre uzun süreli Kovid-19’a neden olma olasılığı önemli ölçüde daha düşük görünüyor ancak yine de Kovid-19’a yakalanan her 23 kişiden 1’i dört haftadan uzun süre semptom gösteriyor.” dedi.

– 1,4 milyon kişinin günlük faaliyetlerini olumsuz etkiliyor

İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi (ONS), 1 Haziran’da yaptığı açıklamada, İngiltere’de 2 milyon kişinin uzun süreli Kovid-19’dan muzdarip olduğunu ortaya koymuştu.

ONS, uzun süreli Kovid-19’un 1,4 milyon insanın günlük faaliyetlerini olumsuz etkilediğini belirterek, hastalığın en yaygın belirtileri arasında yorgunluk (yüzde 55), nefes darlığı (yüzde 32), öksürük (yüzde 23) ve kas ağrısı (yüzde 23) olduğunu kaydetmişti.

Ayrıca, uzun süreli Kovid-19’un kadınlar, 35-69 yaşındakiler, daha yoksul bölgelerde yaşayanlar ile eğitim, sağlık ve sosyal bakım hizmetlerinde çalışanlar arasında daha fazla görüldüğüne işaret edilmişti.

Bakan Koca’dan TBMM’ye, sağlık çalışanlarının mali haklarının iyileştirilmesi teşekkürü
Ankara

Bakan Koca, sosyal medya hesabından, Sağlık çalışanlarının mali haklarının iyileştirilmesini içeren Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin, TBMM Genel Kurulunda kabul edilmesine ilişkin paylaşımda bulundu.

Sağlık çalışanlarının mali haklarının iyileştirilmesini içeren kanun teklifi TBMM Genel Kurulunda kabul edildiTEŞEKKÜR: Başta hekimler olmak üzere, sağlık çalışanlarının yıpratıcı bazı sorunlarına çözüm getiren Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun teklifini kabul eden TBMM’ye teşekkür ediyorum.

— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) June 16, 2022

Kanun teklifinin TBMM‘ye sunulduğu şekliyle kabul edildiğini belirterek, “Gözümüz aydın.” ifadesini kullanan Bakan Koca, paylaşımında, kanun teklifinin 12 maddesinin içeriğine ilişkin bilgi verdi.

Bakan Koca, “Başta hekimler olmak üzere, sağlık çalışanlarının yıpratıcı bazı sorunlarına çözüm getiren Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun teklifini kabul eden TBMM’ye teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Haftalık Kovid-19 verileri açıklandı
Ankara

Sağlık Bakanlığının haftalık Kovid-19 verilerine göre, 6-12 Haziran’da 7 bin 556 kişinin testi pozitif çıktı, 20 kişi hayatını kaybetti.

Haftalık Koronavirüs Tablosu “covid19.saglik.gov.tr” sitesinden açıklandı.

Buna göre, 6-12 Haziran’da 7 bin 556 kişinin testi pozitif çıktı, 20 kişi yaşamını yitirdi, iyileşenlerin sayısı ise 7 bin 241 oldu.

Türkiye’de ilk Kovid-19 vakasının tespit edildiği 11 Mart 2020’den bu yana görülen vaka sayısı 15 milyon 85 bin 742’ye yükselirken, 98 bin 996 kişi hayatını kaybetti.

Bugüne kadar uygulanan toplam aşı miktarı ise 147 milyon 789 bin 639 doza ulaştı.

18 yaş üstünde en az iki doz aşı yaptıranların oranı en yüksek 10 il Osmaniye, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Manisa ve Zonguldak oldu.

En az iki doz aşı uygulananların oranı en düşük iller ise Şanlıurfa, Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ olarak sıralandı.